
Suça İştirak, Müşterek Faillik ve Kasten Öldürmeye Teşebbüs: Hukuki Analiz ve Uygulamadaki Yansımalar
Giriş
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda (TCK), suça iştirake ilişkin düzenlemeler faillik ve şeriklik ayrımı çerçevesinde ele alınmıştır. TCK m.37’de faillik; m.38’de azmettirme; m.39’da yardım etme düzenlenmiş olup, azmettirme ve yardım etme şeriklik kapsamında değerlendirilmektedir. Özellikle birden fazla kişinin suçun işlenmesine birlikte katılması halinde, “müşterek faillik” gündeme gelmektedir.
Bu makalede, suça iştirakin temel koşulları, müşterek faillik kavramı, fiil üzerinde ortak hâkimiyetin belirlenmesi, kasten öldürmeye teşebbüs suçunun unsurları ve Yargıtay içtihatları ışığında tasarlama unsurunun sınırları incelenecektir. Ayrıca, somut olaylarda şüpheli/sanıklar ile mağdur/müştekilerin haklarını etkin biçimde kullanabilmeleri için uzman ceza avukatından hukuki yardım almalarının önemi vurgulanacaktır.
Suça İştirak Kavramı ve Faillik – Şeriklik Ayrımı
TCK’da suça iştirak, farklı şekillerde gerçekleşebilir. Öğretide ve yargı kararlarında suça iştirakin şu biçimlerde tezahür ettiği kabul edilmektedir:
- Müşterek faillik (TCK m.37/1): Suçun icrasına birlikte katılan ve fiil üzerinde ortak hâkimiyet kuran kişiler fail olarak sorumlu tutulur.
- Azmettirme (TCK m.38): Henüz suçu işlemeye karar vermemiş bir kişiyi, suçu işlemeye yönelten kişi azmettiren sıfatıyla sorumlu olur.
- Yardım etme (TCK m.39): Suçun işlenmesini kolaylaştıran, araç sağlayan, yol gösteren veya suçun icrasını destekleyen kişiler ise yardım eden sıfatıyla sorumludur.
Müşterek Faillik İçin Gerekli Şartlar
Müşterek faillikte, her failin aynı suçtan dolayı sorumluluğu doğar. Ancak bunun için iki temel koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekir:
- Birlikte suç işleme kararı: Fail(ler), suç işlemek konusunda ortak irade birliği içinde olmalıdır.
- Fiil üzerinde ortak hâkimiyet: Suçun icrasına aktif katkı sağlanmalı, failin eylemi suçun gerçekleşmesine doğrudan etki etmelidir.
Burada önemli olan, katkının suçun icrasındaki belirleyici rolüdür. Yargıtay da kararlarında, failin eyleminin diğer failin eylemini tamamlaması ve birlikte fiil üzerinde hâkimiyet kurulması durumunda müşterek faillik kabul etmektedir.
Kasten Öldürmeye Teşebbüs ve Tasarlama Unsuru
Kasten öldürmeye teşebbüs (TCK m.81 ve m.35), failin öldürme kastı ile icra hareketlerine başlaması ancak elinde olmayan nedenlerle fiilin tamamlanamaması halinde gündeme gelir.
Tasarlama (planlı öldürme) ise suçu nitelikli hale getiren ağırlaştırıcı bir durumdur. Ancak Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında, tasarlamanın kabulü için şu şartlar aranır:
- Failin öldürme kararını şarta bağlı olmadan vermesi,
- Karar ile icra arasındaki süre içinde ruhsal dinginliğe ulaşılarak kararın sürdürüldüğünün anlaşılması,
- Belirli bir hazırlık ve sebatla eylemin gerçekleştirilmesi.
Olayın ani gelişmesi, failin önceden makul bir süre boyunca plan yapmaması durumunda tasarlamanın unsurları gerçekleşmiş sayılmaz.
Yargı Kararlarında Müşterek Faillik ve Teşebbüs
Yargıtay uygulamasında, olay öncesinde müşterek faillik kararı bulunmasa dahi, suçun icrası sırasında iştirak iradesinin oluşması mümkündür. Failin olay anında diğer faillerle birlikte hareket etmesi, mağduru etkisiz hale getirmesi veya suçun işlenmesini kolaylaştırması halinde, fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurduğu kabul edilmektedir.
5237 sayılı TCK. da suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayırımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir. Yasada suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla kişi tarafından iştirak halinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır. Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra, fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu için, her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının saptanmasında suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır. Suç ortaklarının, suçun işlenmesinde yaptıkları katkının, diğerinin fiilini tamamladığı durumlarda da müşterek faillik söz konusu olacaktır.
Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin saptanması için, eylemin bir evresindeki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp, tüm kanıtların birlikte değerlendirilmesi gerekir. Çünkü, suç kastının mutlaka belli bir aşamada oluşması gerekmediği gibi, iştirak iradesinin de suç tamamlanıncaya kadar her aşamada oluşması mümkündür.
Örnek olayda sanık Özcan’ın durumu değerlendirildiğinde;
Sanık Özcan’ın her ne kadar olay öncesinde diğer sanık Ali ile müsnet suç yönünden fikir birliği içerisinde bulunduğunu kabule yeterli kanıt bulunmamış ise de, iştirak iradesinin suç tamamlanıncaya kadar her aşamada oluşabileceği, somut olayda sanık Özcan ile babası sanık Ali arasında olay esnasında iştirak iradesinin oluştuğu ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri, sanık Özcan’ın yukarıda açıklanan eylemleriyle mağduru etkisiz hale getirdikten sonra diğer sanık Ali’nin eylemini gerçekleştirdiği, sanık Özcan’ın suçun icrasındaki rolü ve katkısının taşıdığı önem göz önüne alındığında fiil üzerinde ortak hakimiyet kurduğu anlaşılmakla 5237 sayılı TCK.nun 37/1 maddesi anlamında müşterek fail olarak sorumlu tutulması gerektiği kabul edilmiştir.
Sanıklar hakkında her ne kadar tasarlayarak öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmış ise de; Yüksek Yargıtay 1. Ceza Dairesinin içtihatlarında açıklandığı üzere, tasarlama halinin kabulü için öldürme kararının şarta bağlı olmadan alınması, ruhsal dinginliğe ulaşıldığını kabule elverişli makul bir süre geçmesine rağmen eylem kararlılığından dönülmemesi, belli bir hazırlıkta sebat ve ısrar tahtında öldürme fiilinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Sanık Ali savunmalarında, trafik kazası olduktan sonra silahı yanında taşımaya başladığını, babasının intikamını almayı düşündüğünü, ancak babasının ölmeden önce kendisiyle konuşması üzerine bu kararından vazgeçtiğini belirtmesi karşısında, aksi kanıtlanamayan bu yöndeki sanık savunmasına itibar etmek gerekmiş, dolayısıyla sanık Ali’nin başlangıçta babasının trafik kazasına bağlı olarak yaralandığı dönem içerisinde bir an için mağduru öldürmeyi düşündüğü anlaşılmış ise de, sonraki süreçte bu kararından vazgeçtiği, olay günü mağdurla tesadüfen karşılaştıkları ve olayın ani geliştiği kanaatine varılarak somut olayda tasarlamanın koşullarının bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Sanık Özcan yönünden de olayın ani geliştiği ve sanığın olay öncesinde öldürme kararına vardığına dair her hangi bir kanıtın bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu durum karşısında; sanıkların sabit olan eylemlerinin 5237 sayılı TCK.nun 37/1 maddesi yollamasıyla aynı yasanın 81/1 maddesi kapsamında Kasten İnsan Öldürmeye Teşebbüs suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir.
Şüpheli/Sanıklar Açısından Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Şüpheli veya sanıklar, haklarını etkin şekilde kullanabilmek için soruşturma ve kovuşturma evrelerinde mutlaka susma hakkı, müdafi isteme hakkı ve delil sunma hakkı gibi güvencelerden yararlanmalıdır.
- Müşterek faillik iddialarında, kişinin fiil üzerinde gerçekten hâkimiyet kurup kurmadığı ayrıntılı şekilde incelenmeli ve savunmada bu husus vurgulanmalıdır.
- Kasten öldürmeye teşebbüs suçunda “tasarlama” gibi nitelikli hallere yönelik değerlendirmelerde sanık aleyhine genişletici yorum yapılmasına izin verilmemelidir.
- Bu süreçlerde mutlaka ceza hukuku alanında uzman bir avukattan profesyonel destek alınması, olası hak kayıplarını önleyecektir.
Mağdur/Müştekiler Açısından Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Mağdur, soruşturma ve kovuşturma sürecinde şikâyet hakkını etkin şekilde kullanmalı ve delillerin toplanmasını talep etmelidir.
- Maddi ve manevi zararlarının giderilmesi için katılan sıfatıyla davaya müdahil olmalı ve tazminat taleplerini gündeme getirmelidir.
- Ceza yargılamasının teknik yapısı nedeniyle mağdur ve müştekilerin de alanında uzman bir ceza avukatından destek alması, haklarını etkin şekilde koruyabilmeleri için gereklidir.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
1. Müşterek faillik ile yardım etme arasındaki fark nedir?
Müşterek faillikte fail, suçun icrası üzerinde ortak hâkimiyet sahibidir. Yardım etmede ise kişi suçun icrasına katkı sağlamakla birlikte, fiil üzerinde hâkimiyet kurmaz.
2. Tasarlama olmadan da kasten öldürmeye teşebbüs suçu oluşur mu?
Evet. Tasarlama nitelikli bir haldir. Tasarlama olmasa da, öldürme kastıyla yapılan icra hareketleri tamamlanamadığında kasten öldürmeye teşebbüs suçu oluşur.
3. Suça iştirakte sonradan katılan kişi de müşterek fail olabilir mi?
Evet. Yargıtay’a göre iştirak iradesi suç tamamlanıncaya kadar her aşamada oluşabilir. Fail, olay sırasında suça katılarak fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurarsa müşterek fail kabul edilebilir.
4. Bu tür davalarda avukat desteği neden önemlidir?
Çünkü hem sanık hem de mağdur açısından doğru delil sunulması, hukuki argümanların geliştirilmesi ve hakların korunması, uzman ceza avukatı aracılığıyla mümkündür.
Sonuç
Suça iştirakte müşterek faillik, faillerin ortak irade ile hareket ederek fiil üzerinde hâkimiyet kurmaları halinde doğmaktadır. Kasten öldürmeye teşebbüs suçunda tasarlama gibi nitelikli hallere ilişkin değerlendirmeler titizlikle yapılmalıdır. Gerek sanık gerekse mağdur açısından süreç, ciddi hak kayıplarına yol açabilecek niteliktedir. Bu nedenle tarafların alanında uzman bir ceza avukatından hukuki destek almaları, adil yargılanma hakkının güvencesi açısından büyük önem taşımaktadır.

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.