Hukuki Makaleler

Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz! (5237 sayılı TCK. madde 4) Ankara, Ceza Hukuku – Avukat Necmettin İlhan

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Kanunun bağlayıcılığı

Madde 4- (1) Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.

(2) (Mülga : 29/6/2005 – 5377/1 md.)

GEREKÇE:

Tasarıda, kişinin bir fiilin hukuk düzenince yasaklandığına ilişkin kaçınılamayacak hatası dikkate alınmamaktaydı. Anayasamızda güvence altına alınan kusur ilkesiyle açık biçimde çelişen bu durumun düzeltilmesi zorunluluğu nedeniyle maddeye ikinci fıkra eklenmiştir.

Bu hükümle, kişinin işlediği fiilden dolayı kusurlu ve sorumlu tutulabilmesi için, bu fiilin bir haksızlık oluşturduğunu bilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Buna göre, kişi, işlediği fiilin hukuken kabul görmez bir davranış olduğunun bilincinde olmalıdır. Ancak, işlenen fiilin kanunlarda suç olarak tanımlanmış olduğunu bilmek gerekmez.

İşlenen fiilin hukuken kabul görmez bir davranış oluşturduğu hususundaki hatanın kaçınılamaz olması hâlinde, kişi kusurlu sayılamaz. Hatanın kaçınılamaz olduğunun belirlenmesinde ise, kişinin bilgi düzeyi, gördüğü eğitim, içinde bulunduğu sosyal ve kültürel çevre koşulları göz önünde bulundurulur.

Hatanın kaçınılabilir olması durumunda kişi kusurlu sayılacak ve bu husus, temel cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulacaktır.

5377 s.k. ile değişikliğin gerekçesi

Kusurluluk açısından önemli olan, kişinin, işlediği fiilin hukuken tasvip edilmez bir fiil olduğunun bilincinde olmasıdır. Ancak, işlenen fiilin pozitif hukuk metinlerinde cezalandırılabilir bir fiil olarak, yani suç olarak tanımlanmış olduğunu bilmek gerekmez. Hatta, işlenen fiilin bir haksızlık teşkil ettiğinin bilincinde olduktan sonra; ayrıca cezaya layık bir haksızlık olduğunun bilinip bilinmediğinin araştırılmasına gerek yoktur.

Bu bakımdan, 19. yüzyılda ceza hukukuna hakim olan “Error iuris nocet” (“kanunu bilmemek mazeret sayılmaz”) kuralı, yeni Türk Ceza Kanununda “ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz” şeklinde ifade edilmiştir. Böylece, klasik ceza hukuku anlayışının bir sonucu olan “kanunu bilmemek mazeret sayılmaz” kuralının kapsamı, büyük ölçüde daraltılmış olmaktadır.

Ancak, bu kural, Anayasamızla da güvence altına alınan ceza hukukunda kusura dayalı sorumluluk ilkesini bertaraf eder şekilde yorumlanmamalıdır.

Kişi, işlediği fiilin haksızlık oluşturduğunu bilememiş olabilir. Bu durumda, haksızlık oluşturan fiil açısından kişinin kastı varlığını devam ettirir. Ancak, söz konusu hata, kişinin işlediği haksızlık açısından sadece kusurunun belirlenmesinde bir rol oynamaktadır.

Bu hatanın kişi açısından kaçınılamaz olması halinde, kişi işlediği fiille ilgili olarak kusurlu telakki edilemez. Bu hata halinin, 30 uncu madde kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşüncesiyle; kanunun bağlayıcılığı hükmünü düzenleyen 4 üncü maddenin ikinci fıkrasının madde metninden çıkarılması gerekmiştir.

Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı

Madde 44 –          Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz.

AÇIKLAMALAR

Kanunu Bilmemek Mazeret Sayılmaz İlkesi: Tarihsel, Hukuki ve Güncel Değerlendirme

Giriş

“Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz” ilkesi (ignorantia juris non excusat), ceza hukukunun temel prensiplerinden biri olup, failin kanunu bilmemesinin ceza sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını ifade eder. Bu kuralın tarihsel gelişimi, özellikle Kilise Hukuku, Roma Hukuku ve modern Türk Ceza Hukuku bağlamında incelenmesi, ceza sorumluluğunun kapsamı ve uygulanabilirliği açısından önem taşımaktadır. Bu çalışma, ilkenin kökenini, Roma ve Kanonik Hukuk’taki uygulamasını, Türk Ceza Kanunu’ndaki düzenlemeleri ve ortaya çıkardığı hukuki sorunları ayrıntılı şekilde ele almaktadır.

1. Tarihsel Arka Plan ve Hukuki Kaynaklar

1.1 Kilise Hukukunda Kanunu Bilmemek İlkesi

Kilise Hukuku, Hıristiyan teokrasisinin hakim olduğu dönemde ceza sorumluluğunun katı ve objektif anlayışını benimsemiştir. Bu bağlamda, “kanunu bilmemek mazeret sayılmaz” ilkesi kabul edilmiş ve dinsel kuralları bilmemek ile hukuki kuralları bilmemek eş anlamlı sayılmıştır. Kanonik hukukçu Glossa’nın ifadesiyle, “ignorantia juris naturalis, canonici et civilis neminem excusat” kuralı, doğal, kanonik ve medeni hukuk kurallarının bilinmemesinin özür sayılmayacağını ortaya koymuştur.

1.2 Roma Hukuku’nda Kanunu Bilmemek

Roma Hukuku’nda ise kanunu bilmemek konusunda genel bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla birlikte, yöresel normlarla ilgili bilgisizliğin istisnai olarak mazeret sayılamayacağı kabul edilmiştir. Genel anlamda, Roma Hukuku kanunu bilmemeyi kastın ortadan kalkmasına sebep olarak görmüş ve sorumluluğu sınırlandırmıştır.

2. Modern Türk Ceza Hukukunda Kanunu Bilmemek İlkesi

2.1 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu

765 sayılı TCK’nın Genel Hükümleri arasında, “kanunu bilmemek mazeret sayılmaz” ifadesi yer almakta olup, burada “kanun” genel anlamda kullanılmaktadır. Bu, kanunları bilmenin, failin sorumluluğu açısından dikkate alınmadığını göstermektedir.

2.2 5237 Sayılı Yeni Türk Ceza Kanunu (TCK)

Yeni TCK ile ilke, kapsamı bakımından daraltılarak sadece “ceza kanunları”nın bilinmesi zorunluluğu getirilmiştir. Yani, TCK’nın 4. maddesi uyarınca, sadece ceza kanunlarının bilinmemesi mazeret sayılmazken, diğer kanunlar kapsam dışına çıkarılmıştır. Bu kapsamda, özel ceza yasaları ve ceza hükmü içeren tüm kanunlar, ceza kanunları tabiri içinde değerlendirilmektedir.

2.3 Kanunu Bilmemek Kavramının Hukuki Anlamı

Kanunu bilmemek, kişinin fiilin hukuken yasak olduğunu bilmemesi anlamına gelir. Bu kapsamda, cezanın türü ve miktarını bilmemek mazeret sayılmaz. Kanunun yanlış yorumlanması da, ilgili yorum yetkili makamlarca yapılmadığı sürece, fail açısından mazeret doğurmaz.

3. Hata Kavramı ve Kanunu Bilmemek İlkesi

3.1 Hukuki ve Fiili Hata Ayrımı

Hata, fiili ve hukuki hata olarak ikiye ayrılır. Fiili hata, fiilin maddi durumunun yanlış değerlendirilmesidir; hukuki hata ise, fiilin hukuken yasak olduğunun bilinmemesidir. TCK’da fiili hata 30. maddede, hukuki hata ise 4. maddede düzenlenmiştir.

3.2 Kaçınılmaz Hata İstisnası

5377 sayılı yasa ile TCK’nın 30/4. maddesine eklenen hükümle, failin işlediği fiilin hukuka aykırı olduğunun bilincinde olmadığı, ancak bu durumun kaçınılmaz olduğu hallerde ceza sorumluluğu kaldırılmıştır. Bu, kanunu bilmemek ilkesinin sınırlanması ve insan hakları ilkeleriyle uyumlu bir yumuşatma olarak değerlendirilir.

4. Kanunu Bilmemek İlkesinin Uygulama Alanı ve Sorunları

4.1 Kapsamın Daraltılması ve Ortaya Çıkan Sorunlar

TCK ile ilkenin sadece ceza kanunlarına uygulanması, kabahatler kanunu, disiplin cezaları ve idari para cezaları gibi diğer düzenlemelerde kanunu bilmemek savunmasının mümkün olup olmadığı tartışmasını gündeme getirmiştir. Örneğin, yabancı birinin ülkesindeki sigara içme yasağından habersiz olması durumunda, idari yaptırımlar açısından durum belirsizdir.

4.2 Hukuki Belirlilik ve Sosyal Düzen

Hukuk devletinin temel prensiplerinden biri olan kanunların herkese açık ve bilinir olması gerekliliği, kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesinin temel dayanağını oluşturur. Aksi halde, hukuk düzeni anarşi riski ile karşılaşır.

5. Kuramsal Temeller

5.1 Karine Kuramı

Bu kurama göre, Resmi Gazete’de yayımlanmış kanunlar herkes tarafından bilinir veya bilinmesi gerekir. Aksi ispatlanamaz bir kesin karinedir.

5.2 Kanunların Uygulanması Zorunluluğu Kuramı

Kanunlar her koşulda uygulanmak zorundadır; bu zorunluluk siyasal bir zarurettir.

5.3 Ödev Kuramı

Ülke sınırları içinde yaşayan herkesin, devletten aldığı koruma karşılığında, kanunları öğrenme ödevi vardır ve bu ödevi yerine getirmeyen, bilgisizliğinin sonucuna katlanmalıdır.

Sonuç

“Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz” ilkesi, tarihsel olarak Kilise Hukukundan modern ceza hukukuna kadar katı ve objektif ceza sorumluluğunun bir yansımasıdır. TCK’da ise bu ilke, kapsamı daraltılarak yalnızca ceza kanunlarına uygulanmış, ancak kaçınılmaz hata istisnası ile belli ölçüde yumuşatılmıştır. Bu ilke, hukuki belirlilik ve kamu düzeninin korunması açısından vazgeçilmezdir. Ancak uygulamada ortaya çıkabilecek sorunlar, hukuki değerlendirmelerde esnekliğin ve istisnaların önemini göstermektedir.

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.

KVKK AYDINLATMA METNİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir