
Terk
Madde 97- (1) Yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi kendi haline terk eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Terk dolayısıyla mağdur bir hastalığa yakalanmış, yaralanmış veya ölmüşse, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre cezaya hükmolunur.
GEREKÇE:
Madde metninde terk suçu tanımlanmıştır. Suçun konusu, yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan kimselerdir. Suçun faili ise, bu kimseler üzerinde koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi olabilir.
Söz konusu suç, yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan kimseyi kendi hâline terk etmekle oluşur. Bu terk olgusu, bir bebeğin cami avlusu gibi belli bir mahalle götürülüp bırakılması gibi icrai davranışla gerçekleştirilebilir. Keza, bu suç, ihmali davranışla da işlenebilir. Örneğin ileri yaşta bulunan veya hasta bir kişi ya da bir bebek evde kendi hâline terk edilerek tatile çıkılması hâlinde, koruma ve gözetimden yoksun bırakılabilirler.
Maddenin birinci fıkrasında, başlı başına bu terk olgusu bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasına göre; terk edilen kişinin bir hastalığa yakalanması, yaralanması veya ölmesi hâlinde, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre cezaya hükmolunacaktır. Bu durumda dikkat edilmelidir ki, failin meydana gelen ağır ve başka neticeden dolayı sorumlu tutulabilmesi için, bu netice açısından en azından taksirinin bulunması gerekir. Fakat bu madde kapsamında söz konusu edilen terk olgusu hâlinde, meydana gelen netice açısından failin çoğu zaman muhtemel kastla hareket ettiğini göz önünde bulundurmak gerekir.
Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı
Madde 473 – Her kim muhafazası kendisine ait olan on iki yaşından aşağı bir sabiyi veya müptela olduğu akıl veya beden hastalığından dolayı kendisini idare edemiyen bir kimseyi kasten kendi başına terkeder ise üç aydan otuz aya kadar hapse mahküm olur.
Eğer bu terk fiilinden o kimsenin vücuduna veya sıhhatına büyük bir zarar gelmiş veya aklı teşevvüşe uğramış ise failin cezası beş seneye ve telef vukua gelmiş ise on seneye kadar ağır hapistir.
Madde 474 – Aşağıda gösterilen hallerden biri varsa yukarki maddede yazılı cezalar üçte bir miktarı çoğaltılır. Bu haller:
1 – Terkolunan mahallin insandan hali bulunması,
2 – Bir şahsın kendi meşru evladını veya kendinden olduğunu ikrar eylediği çocuğunu veya evlatlığa kabul ettiği bir çocuğu veya bunların o kimseyi terketmiş olmasıdır.
Madde 475 – Yukarıdaki maddelerde gösterilen terk fiileri kendisinin veya karısının veya anasının veya evlat ve ahfadının veya kız kardeşinin namusunu kurtarmak için doğumundan henüz beş gün geçmemiş gayri meşru bir çocuk aleyhine işlenmiş olursa fail hakkında mezkür maddelerde yazılı cezalar altıda birden üçte bire kadar indirilir.
Madde 475 – Yukarıdaki maddelerde gösterilen terk fiileri kendisinin veya karısının veya anasının veya evlat ve ahfadının veya kız kardeşinin namusunu kurtarmak için doğumundan henüz beş gün geçmemiş gayri meşru bir çocuk aleyhine işlenmiş olursa fail hakkında mezkür maddelerde yazılı cezalar altıda birden üçte bire kadar indirilir.
AÇIKLAMALAR
TERK SUÇU (TCK m. 97) HAKKINDA AYRINTILI AKADEMİK İNCELEME
1. GİRİŞ
Terk suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 97. maddesinde düzenlenmiş olup, özellikle yaşı veya hastalığı sebebiyle kendini idare edemeyecek durumda olan kişilerin korunması amacını taşır. Bu hükümle, kişilerin yaşam hakkı, vücut bütünlüğü ve sağlık gibi temel haklarının korunması hedeflenmektedir. Suçun faili, mağdura yönelik koruma ve gözetim yükümlülüğüne sahip kişidir. Bu çalışma, terk suçunu tüm boyutlarıyla inceleyerek, suçun unsurlarını, uygulama sorunlarını ve yargı kararları ışığında gelişimini değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
2. KANUNİ DÜZENLEME VE TARİHSEL GELİŞİM
TCK m. 97 hükmü şu şekildedir:
“(1) Yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi kendi hâline terk eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Terk dolayısıyla mağdur bir hastalığa yakalanmış, yaralanmış veya ölmüşse, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre cezaya hükmolunur.”
765 sayılı eski TCK’da terk suçu 473-475. maddeler arasında düzenlenmişti. Ancak eski düzenlemede yalnızca 12 yaş altı çocuklar ve akıl veya beden hastaları suçun mağduru olarak kabul edilirken, 5237 sayılı YTCK, mağdur tanımını genişleterek yaş sınırından bağımsız olarak “yaşı veya hastalığı sebebiyle kendini idare edemeyen” kişileri kapsamına almıştır. Ayrıca neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerinin uygulanmasına da imkân tanınarak çağdaş ceza hukuku ilkeleriyle uyum sağlanmıştır.
3. KORUNAN HUKUKİ YARAR
Terk suçunda korunan hukuki yarar, mağdurun yaşam hakkı, beden bütünlüğü ve sağlık gibi temel kişisel haklarıdır. Bu suç, kişinin yardım ve bakıma muhtaç olduğu hâllerde, bakmakla yükümlü kişiler tarafından terk edilmesini cezalandırarak, toplumsal dayanışma ve aile içi sorumlulukları güçlendirmeyi hedeflemektedir.
4. SUÇUN UNSURLARI
a) Fail: Suçun faili, mağdur üzerinde hukuki olarak koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişidir. Bu yükümlülük kanundan (örneğin Türk Medeni Kanunu m. 335 vd. gereği ana-babanın çocuğa karşı sorumluluğu) veya sözleşmeden (örneğin hasta bakıcı, çocuk bakıcısı, öğretmen vb.) doğabilir. Failin bu yükümlülüğü bilerek ihmal etmesi, terk suçunu oluşturur.
b) Mağdur: Mağdur, yaşı veya hastalığı sebebiyle kendisini idare edemeyecek durumdadır. Bu durum yalnızca küçük yaşta olmakla sınırlı değildir. Yaşlılık, bedensel veya zihinsel hastalık gibi nedenlerle de kişi bakıma muhtaç hale gelebilir. Ancak mağdurun yaşı veya hastalığı, onu fiilen kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak hale getirmelidir.
c) Fiil (Hareket Unsuru): Terk suçu, koruma ve gözetim yükümlülüğü altındaki kişiyi kendi hâline terk etmekle oluşur. Bu, mağdurun yaşamını sürdürebilmesi için gerekli yardımın sağlanmaması anlamına gelir. Suç hem icrai (örneğin mağduru sokakta bırakmak) hem ihmali (örneğin bakıma muhtaç kişiyi evde yalnız bırakıp tatile çıkmak) davranışla işlenebilir.
d) Netice ve Tehlike Unsuru: Suç, somut bir zarar meydana gelmese dahi, mağdurun tehlikeye maruz kalması ihtimaliyle tamamlanır. Bu yönüyle terk suçu, soyut tehlike suçudur. Ancak mağdurun yaralanması, hastalanması veya ölmesi hâlinde, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümleri uygulanır (TCK m. 97/2).
e) Manevi Unsur: Terk suçu, doğrudan kastla işlenebilen bir suçtur. Failin, mağdurun kendisine muhtaç olduğunu bilmesi ve bu bilinçle terk etme iradesiyle hareket etmesi gerekir. Taksirle işlenemez. Ancak neticesi sebebiyle ağırlaşmış durumda, failin en azından taksir derecesinde sorumlu olması aranır.
5. HUKUKA AYKIRILIK VE KUSURLULUK
Bu suçta hukuka uygunluk nedeni olarak yalnızca zorunluluk (ıztırar) hâli söz konusu olabilir (TCK m. 25/2). Örneğin mağdurun hayatta kalması için devlet korumasına verilmesi dışında başka çare bulunmuyorsa ve fail bu eylemi bu koşullarda yapmışsa ceza sorumluluğu doğmayabilir. Ancak bu hâlin varlığı, olayın tüm koşullarıyla birlikte hâkim tarafından titizlikle değerlendirilmelidir.
6. SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ
a) Teşebbüs: Terk suçu, icra hareketlerinin başlamasıyla tamamlanabilen bir suçtur. Ancak bazı durumlarda (örneğin mağdur henüz terk edilmeden failin yakalanması gibi), suç teşebbüs aşamasında kalabilir.
b) İştirak: Suça iştirak mümkündür. Yardım eden, azmettiren veya birlikte işleyen kişiler müşterek fail olarak cezalandırılabilir.
c) İçtima: Terk suçuyla birlikte mağdurun ölüm veya yaralanması meydana gelmişse neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümleri uygulanır. Ayrıca YTCK m. 233/2 ve 233/3 hükümleriyle fikri içtima mümkün olabilir.
7. YAPTIRIM VE YARGILAMA USULÜ
TCK m. 97/1’e göre ceza, 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır. Bu ceza, seçenek yaptırımlara çevrilebilir, ertelenebilir veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulanabilir (CMK m. 231, TCK m. 50, 51). Suçun takibi şikâyete bağlı değildir; resen soruşturulur. Görevli mahkeme Sulh Ceza Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise terk fiilinin gerçekleştiği veya mağdurun bulunduğu yer mahkemesidir.
8. YARGITAY UYGULAMALARI
Yargıtay, terk suçuna ilişkin birçok kararında, terk fiilinin hangi koşullarda gerçekleştiğine dikkat çekmektedir. Örneğin, yeni doğan çocuğun cami avlusuna bırakılması, yaşlı bir babanın bağ evine götürülüp bırakılması gibi fiiller suçun oluştuğu örneklerdir. Ancak çocuğun başkasına teslim edildikten sonra alınmaması gibi hallerde suçun oluşmadığı kabul edilmiştir. Somut olayın özellikleri, terk mahalli ve mağdurun durumu birlikte değerlendirilmelidir.
9. SONUÇ
Terk suçu, toplumsal dayanışma, aile sorumluluğu ve insan onuru gibi temel ilkeleri korumayı hedefleyen önemli bir suç tipidir. Mağdurun yardıma muhtaç oluşu ve failin hukuki yükümlülüğü göz önünde bulundurularak yapılan değerlendirmeler, hem ceza sorumluluğunun sınırlarını belirler hem de suçun önlenmesi bakımından önem arz eder. Öğreti ve Yargıtay kararları, suçun her somut olayda dikkatle ele alınması gerektiğini ortaya koymaktadır.

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.