
Hakaret
Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…)[1] veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.
GEREKÇE:
Madde metninde hakaret suçu tanımlanmıştır. Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukukî değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığıdır.
Bu düzenlemede 765 sayılı Türk Ceza Kanununda benimsenen hakaret ve sövme suçu ayırımı kaldırılmıştır.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, kişiye somut bir fiil veya olgu isnat edilmelidir. Örneğin, kamu görevlisinin bir kişiden bir iş karşılığında belli bir miktar rüşvet aldığı yönünde isnatta bulunulması durumunda hakaret söz konusudur. Kişiye isnad olunan somut fiilin gerçek olup olmamasının, hakaret suçunun oluşması bakımından bir önemi yoktur. Ancak, iddia olunan hususun gerçek olduğunun ispat edildiği durumlarda, fail cezalandırılmayacaktır.
Keza, kişiye herhangi bir olayla irtibatlandırmadan, soyut olarak yakıştırmalarda bulunulması hâlinde de, hakaret suçu oluşur. Kötü bir niteliği veya huyu ifade eden sözler, somut bir fiil veya olguyla irtibatlandırılmadıkları hâlde, yine de hakaret suçunu oluştururlar. Örneğin, bir kimseye “serseri”, “alçak”, “hayvan” denmesi hâlinde, somut fiil isnadı söz konusu değildir. Aynı şekilde kişiye soyut olarak “hırsız”, “rüşvetçi”, “sahtekâr”, “fahişe” gibi yakıştırmalarda bulunulması hâlinde de hakaret suçu oluşmaktadır. Kişinin bedenî arızasını ifade etmekle veya kişiye bir hastalık izafe etmekle de hakaret suçu işlenmiş olur. Örneğin, kişiye “kör”, “şaşı”, “topal”, “kambur”, “kel” vs. demekle; kişiye “psikopat”, “frengili” veya “aidsli” demekle, hakaret suçu işlenmiş olur.
Dikkat edilmelidir ki; davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amacına yönelik olarak belli bir siyasî kanaatin isnad edilmesi hâlinde de hakaret suçu oluşur. Örneğin, bir kişiye “faşist”, “komünist” veya “mürteci” demekle, hakaret suçu işlenmiş olur. Bir kişiye izafeten söylenen sözün veya bulunulan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, toplumda hâkim olan telâkkileri, örf ve adetleri göz önünde bulundurmak gerekir.
Hakaret suçu, kişi muhatap alınarak işlenebilir. Bu durumda huzurda hakaret söz konusudur.
Hakaret suçu, kişinin gıyabında da işlenebilir. Kişiye hazır bulunmadığı bir ortamda veya doğrudan muttali olamayacağı bir surette hakaret edilmesi durumunda, gıyapta hakaret söz konusudur. Ancak, gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, fiilin mağdurun gıyabında ve fakat en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. Bu kişilerin toplu veya dağınık olmalarının suçun oluşumu üzerinde bir etkisi yoktur. Bir veya iki kişiyle ihtilat ederek de mağdura hakaret edilebilir. Bu gibi durumlarda da esasında bir haksızlık gerçekleşmektedir. Ancak, izlenen suç siyaseti gereğince, gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun gıyabında en az üç kişiyle ihtilat edilerek, yani en az üç kişi muhatap alınarak hakaretin yapılması şart olarak aranmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında, hakaretin mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir mesajla yapılması hâlinde, birinci fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmedileceği kabul edilmiştir. Buna göre, kişiyi muhatap alan mektup, telgraf, telefon ve benzeri araçlarla yapılan hakaret de, huzurda hakaret olarak cezalandırılmalıdır.
Maddenin üçüncü fıkrasında, hakaret suçunun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi, bu suçun bir nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir. Keza, hakaret suçunun dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı ya da kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi hâlinde, verilecek cezanın bir yıldan az olamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Maddenin dördüncü fıkrası hakaret suçunun alenen işlenmesi, bu suçun bir nitelikli şekli olarak kabul edilmiştir. Aleniyet için aranan temel ölçüt, fiilin, gerçekleştiği koşullar itibarıyla belirli olmayan ve birden fazla kişiler tarafından algılanabilir olmasıdır.
Keza, aleniyetin basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi durumunda artırma oranı ayrıca düzenlenmektedir.
Maddenin son fıkrasında, kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde, suçun kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
5377 s.k. ile yapılan değişikliğin GEREKÇESİ
Maddenin birinci fıkrasında yer alan sövme ve yakıştırma ibarelerinin aynı anlama geldiği yönündeki eleştiriler dikkate alınarak “ya da yakıştırmalarda bulunmak” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır. Suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi hali de, aleniyetin gerçekleşiş şekillerinden birini oluşturmaktadır. Hakaret suçuyla ilgili olarak aleniyet, bir nitelikli unsur olarak belirlendiği için, söz konusu suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi, bu suç açısından ayrı bir nitelikli unsur olarak görülmemiştir. Belirtilen nedenle, hakaret suçunun tanımlandığı 125 inci maddenin dördüncü fıkrasında bu yönde değişiklik yapılması gereği hâsıl olmuştur.
Kanunun 43 üncü maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen aynı neviden fikri içtima halinde, bir fiille aynı suçun birden fazla kişiye karşı işlenmesi söz konusudur. Bunun klasik örneğini, bir fiille birden fazla kişiye hakaret edilmesi oluşturmaktadır. Aynı neviden fikri içtima halinde, bir suç vardır ve fail hakkında bir cezaya hükmolunur. Fakat bu ceza zincirleme suç açısından belirlenen oranlarda artırılır. Bu kuralın istisnası, yine 43 üncü maddenin üçüncü fıkrasında yer almaktadır. Buna göre, bir fiille birden fazla kişiye karşı işlenmiş olan kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında, fail gerçek içtima hükümlerine göre cezalandırılacaktır.
Kanunun düzenlemesi bu yönde olmakla birlikte, 125 inci maddenin beşinci fıkrası hükmünün, kurul halinde çalışan kamu görevlilerine hakaret edilmesi halinde kurulu oluşturan kamu görevlisi sayısınca hakaret suçunun işlendiği şeklinde yanlış yorumlandığı gözlemlenmiştir. Bu yanlış anlaşılmayı gidermek amacıyla, söz konusu fıkra metnine “Ancak, bu durumda, aynı neviden fikri içtima hükümleri uygulanır.” şeklinde bir cümle eklenmiştir.
Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı
Madde 480 – (Değişik: 11.5.1988 – 3445/3. md.)
Her kim, toplu veya dağınık ikiden ziyade kimse ile ihtilat ederek diğer bir şahıs hakkında bir maddei mahsusa tayin ve isnadı suretiyle halkın hakaret ve husumetine maruz kılacak yahut namus ve haysiyetine dokunacak bir fiil isnat ederse, üç aydan üç seneye kadar hapis ve yüzbin liradan birmilyon liraya kadar ağır para cezasına mahkûm olur.
Bu fiil, kendisine tecavüz olunan kimse yalnız olsa bile huzurunda yahut kendisine hitaben yazılıp gönderilmiş bir mektup; telgraf, resim veya herhangi bir yazı veya telefonla işlenirse, failin göreceği ceza dört aydan üç seneye kadar hapis ve yüzellibin liradan birmilyonbeşyüzbin liraya kadar ağır para cezasıdır.
Kendisine tecavüz olunan kimsenin huzuruyla beraber alenen vaki olursa, ceza beş aydan üç seneye kadar hapis ve ikiyüzbin liradan ikimilyon liraya kadar ağır para cezasıdır.
Bu cürüm, umuma neşir veya teşhir olunmuş yazı veya resim veya sair neşir vasıtası ile irtikâp olunmuş ise, failin göreceği ceza altı aydan üç seneye kadar hapis ve üçmilyon liradan yirmibeşmilyon liraya kadar ağır para cezasıdır.
Madde 482 – (Değişik: 11.5.1988 – 3445/5.md.
Her kim, toplu veya dağınık ikiden ziyade kimse ile ihtilat ederek her ne suretle olursa olsun bir kimsenin namus veya şöhret veya vakar ve haysiyetine taarruz eylerse üç aya kadar hapis ve ellibin liradan beşyüzbin liraya kadar ağır para cezasıyla mahkûm olur.
Bu fiil, kendisine tecavüz olunan kimse yalnız olsa bile huzurunda yahut kendisine hitap edilen veya hitap edildiği anlaşılan telgraf, telefon, mektup, resim veya herhangi bir yazı vasıtasıyla işlenirse, failin göreceği ceza onbeş günden dört aya kadar hapis ve yüzbin liradan birmilyon liraya kadar ağır para cezasıdır.
Kendisine tecavüz olunan kimsenin huzuriyle beraber alenen vaki olursa ceza bir aydan altı aya kadar hapis ve yüzellibin liradan birmilyonbeşyüzbin liraya kadar ağır para cezasıdır.
Fiil, 480 inci maddenin dördüncü fıkrasında beyan olunan vasıtalardan biriyle işlenirse failin göreceği ceza üç aydan bir seneye kadar hapis ve ikimilyon liradan onbeşmilyon liraya kadar ağır para cezasıdır.
Madde 483 – (Değişik: 11.6.1936 – 3038/1 md.)
Yukarıdaki maddede beyan olunan cürüm noter gibi usulü dairesinde hidematı ammeden biri ile muvazzaf bulunan şahıslardan birinin huzurunda ve ifa ettiği memuriyetten dolayı işlenmiş olursa fail hakkında altı aya kadar hapis cezası hükmolunur.
Adli veya siyasi veya mülki veya askeri bir heyet veya siyasi bir parti yahut amme menfaatine hadim bir cemiyet veya müesseseye tecavüz ve hakarette bulunanlar, fiillerinin mahiyetine göre 480 veya 482 inci maddelerde yazılı cezalarla cezalandırılırlar.
Madde 175 – (Değişik: 20.5.1987 – 3369/1 md.)
Dinlerden birine ait dini işleri veya ibadet ve ayinin yapılmasını men ve ihlal eden kimseye altı aydan bir yıla kadar hapis ve beş bin liradan yirmibeş bin liraya kadar ağır para cezası verilir.
Fiilin işlenmesi sırasında cebir, şiddet, tehdit veya hakaret vaki olmuş ise, faile bir yıldan iki yıla kadar hapis ve on bin liradan elli bin liraya kadar ağır para cezası verilir.
Allah’a veya dinlerden veya bu dinlerin peygamberlerinden veya kutsal kitaplarından veya mezheplerinden birine hakaret eden veya bir kimseyi dini inançlarından veya mensup olduğu dinin emirlerini yerine getirmesinden veya yasaklarından kaçınmasından dolayı kınayan veya tezyif veya tahkir eden veya alaya alan kimseye altı aydan bir yıla kadar hapis ve beş bin liradan yirmibeş bin liraya kadar ağır para cezası verilir.
Üçüncü fıkrada yazılı suçlar, basın ve yayın yoluyla işlenirse ceza bir misli artırılarak hükmolunur.
Birinci fıkrada yazılı suçların basın ve yayın yoluyla teşvik ve tahrik edilmesi halinde aynı ceza uygulanır.
Madde 266 – (Değişik: 28.9.1971 – 1490/7 md.)
Bir kimse resmi sıfatı haiz olan bir memurun huzurunda ve ifa ettiği vazifeden dolayı şeref veya şöhretine veya vakar ve haysiyetine kavlen veya fiilen taarruz ve hakarette bulunursa, aşağıda gösterilen suretlerle cezalandırılır:
1. Hakaret ve taarruz asker veya jandarma efradından veya iki veya üçüncü bendlerde mezkür memurlardan gayrı memurinden biri aleyhinde ise iki aydan sekiz aya kadar hapis ve ikiyüz elli liradan beşyüz liraya kadar ağır para cezası ile mahkûm edilir.
2. Hakaret ve taarruz asker veya jandarma subaylarından veya polis komiserlerinden veya amirlerinden yahut il genel meclisi veya belediye meclisi üyelerinden biri aleyhinde ise üç aydan iki seneye kadar hapis ve beşyüz liradan bin liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır.
3. Hakaret ve taarruz Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile temsil sıfatını veya emir ve idare salahiyetini haiz rüesadan veya hâkim ve Cumhuriyet Savcılarıyla bunların yardımcıları veya sorgu hâkimlerinden biri aleyhinde vaki olursa altı aydan otuz aya kadar hapis ve bin liradan iki bin liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır.
Eğer birinci fıkradaki hakaret fiili maddei mahsusa tayin ve isnadiyle vaki olursa:
Bir numaralı benddeki halde beş aydan üç seneye kadar hapis ve beşyüz liradan üç bin liraya kadar ağır para cezasına;
İki numaralı benddeki halde altı aydan üç seneye kadar hapis ve bin liradan üç bin liraya kadar ağır para cezasına;
Üç numaralı benddeki halde yedi aydan üç seneye kadar hapis ve bin beş yüz liradan üç bin liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur.
(6 ve 7 nci fıkralar iptal: Ana. Mah.nin 19.12.1972 tarihli ve E. 1971/50, K. 1972/60 sayılı Kararı ile.)
(Ek: 7.1.1981 – 2370/3 md.) Bu maddede yazılı taarruz ve hakaret fiilinin resmi sıfat ve memuriyet sona ermiş olsa bile ifa edilen görevden dolayı ve huzurda işlenmesi halinde de yukarıdaki fıkralar ve bentlerdeki cezalara hükmolunur.
Madde 267 – (Değişik: 11.6.1936 – 3038/1 md.)
Yukarıdaki madde de beyan olunan fiiller bir vazifenin ifasından dolayı olmayıp da vazife esnasında vaki olursa tayin olunacak ceza üçte birinden yarısına kadar indirilir.
Madde 268 – (Değişik: 9.7.1953 – 6123/1 md.)
Bir kimse kavlen veya fiilen her ne suretle olursa olsun adli, idari, siyasi veya askeri resmi bir heyet huzurunda veya bir hâkimin duruşma yaptığı sırada veya duruşmaya mütaallik karar ve hükmün tefhimini mütaakıp şeref ve haysiyetine veya vakarına tecavüz ve hakarette bulunursa altı aydan üç seneye kadar hapis cezasına mahkûm edilir.
Eğer fiil maddei mahsusa tayin ve isnadıyla vakı olursa verilecek hapis cezası sekiz aydan aşağı olamaz.
266 ncı madde ile bu maddede beyan olunan fiiller bu iki maddede gösterilen heyet veya memurlara hitap edilen veya hitap edildiği anlaşılan telgraf, telefon, mektup, resim veya herhangi bir yazı vasıtası ile işlendiği takdirde de aynı ceza verilir.
(Ek Fıkralar: 28.9.1971 – 1490/8 md.)
Hakaret ve taarruz birinci fıkrada gösterilen heyetlerin sıfat veya hizmetinden dolayı umuma neşir veya teşhir olunmuş yazı veya resim veya sair neşir vasıtalarıyla işlenmiş olursa, fiilin mahiyetine göre birinci veya ikinci fıkralarda yazılı olan cezalar yarısı nispetinde artırılarak hükmolunur.
Sıfat veya hizmetinden dolayı vaki hakaret ve taarruz, birinci fıkrada gösterilen heyetlerin gıyabında alenen işlenmiş olursa, fiilin mahiyetine göre birinci veya ikinci fıkralarda yazılı olan cezaların yarısı hükmolunur. Bu fıkradaki suçun tekevvünü için 153 üncü maddedeki aleniyet şarttır.
Madde 269 – Geçen maddelerde muharrer taarruz ve hakaretler, cebir ve şiddet ve tehdit ile icra olunmuş ise ceza bir misli artırılır.
Madde 273 – (Değişik: 9.7.1953 – 6123/1 md.)
Kanunun hususi hükümler ile tasrih eylediği ahvalin haricinde her kim Büyük Millet Meclisi azası ile temsil sıfatını ve emir ve idare salahiyetini haiz rüesadan veya diğer Devlet memurlarından biri aleyhine sıfat ve hizmetlerinden dolayı bir cürüm işlerse o cürüm için kanunen muayyen olan ceza altıda birden üçte bire kadar artırılır.
(2., 3. ve 4 ncü fıkralar Mülga: 5/1/1961 – 235/1 md.)
AÇIKLAMALAR
Hakaret Suçu: Türk Ceza Kanunu Madde 125’in Derinlemesine Analizi, İçtihat ve Karşılaştırmalı Hukuk Perspektifi
Özet
Bu makalede, Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi kapsamında düzenlenen hakaret suçu ayrıntılı olarak ele alınmakta; suçun hukuki unsurları, nitelikli halleri ve ceza uygulamaları üzerinde durulmaktadır. Ayrıca, maddeye ilişkin Türk Yargıtay kararları ile karşılaştırmalı hukuk örnekleri ışığında hakaret suçunun farklı sistemlerdeki yeri ve değerlendirilmesi incelenmektedir. Makale, ceza hukuku pratiği ve akademisi için kapsamlı bir rehber olarak hazırlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Hakaret suçu, TCK 125, onur, şeref, saygınlık, nitelikli hakaret, Yargıtay kararları, karşılaştırmalı ceza hukuku
1. Giriş
Hakaret suçu, kişilik haklarının temel unsurlarından olan onur, şeref ve saygınlığın korunmasına yönelik ceza hukuku düzenlemelerinin en önemlilerinden biridir. Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi ile bu suçun sınırları çizilmiş ve ceza yaptırımları belirlenmiştir. Günümüzde sosyal medya ve dijital iletişim ortamlarının yaygınlaşması nedeniyle hakaret suçu daha karmaşık ve çok boyutlu bir hale gelmiş, hukuki tartışmalar artmıştır. Bu bağlamda, maddede düzenlenen unsurlar, nitelikli halleri ve uygulamadaki içtihatlar detaylı şekilde incelenmelidir.
2. Hakaret Suçunun Hukuki Unsurları
2.1. Maddi Unsur
TCK 125/1’e göre, hakaret suçu; bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte somut fiil veya olgu isnat etmek ya da sövmek suretiyle işlenir. Bu fiil veya olgunun somut olayla ilişkilendirilmesi ve kişisel değerleri hedef alması gerekir (Arslan, 2019). Örneğin, iftira niteliği taşımayan genel hakaret sözleri ya da hakaret kastı olmayan eleştiriler suç kapsamında değerlendirilmez.
2.2. Manevi Unsur
Hakaret suçunun manevi unsuru, failin kastının varlığıdır. Fail, bilinçli olarak mağdurun onur ve şerefine saldırmak ister. Taksirli hareketler bu suçun konusu değildir (Demir, 2021).
2.3. Suçun Manevi ve Maddi Unsurlarına İlişkin Yargıtay İçtihatları
Yargıtay, hakaret suçunda somut olay ve sözlerin bağlamının önemine vurgu yaparak, kastın bulunmadığı durumlarda ceza verilmemesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, hakaretin kamuya açık yerde veya sosyal medyada yapılmasının cezanın artırılmasında belirleyici olduğu vurgulanmıştır.
3. Cezanın Belirlenmesi ve Nitelikli Halleri
3.1. Temel Ceza Miktarı
Madde 125/1’de temel ceza olarak üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüştür. Fiilin mağdurun gıyabında işlenmesi halinde ise failin en az üç kişiyle birlikte hareket etmesi gerekir.
3.2. Nitelikli Haller
- Kamu Görevlisine Görevinden Dolayı Hakaret (125/3-a): Bu durumda cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. Kamu görevlilerinin görev ifası sırasında koruma altında olmaları anayasal düzenin bir parçasıdır (Gürkan, 2017).
- Dini, Siyasi, Sosyal, Felsefi İnançlardan Kaynaklanan Hakaret (125/3-b): İnanç özgürlüğüne yönelik hakaretlerde ceza artırılır.
- Dine Ait Kutsal Değerlere Hakaret (125/3-c): Toplumsal barışın korunması amacıyla bu tür hakaretlere karşı yaptırım güçlendirilmiştir (Yıldız, 2022).
3.3. Alenen İşlenen Hakaret
Madde 125/4 uyarınca, alenen işlenen hakarette ceza altıda biri oranında artırılır. Aleniyet, toplumun geniş kesiminin görebileceği şekilde hakaretin gerçekleşmesi anlamına gelir.
3.4. Kurul Halinde Kamu Görevlisine Hakaret
Madde 125/5 hükmü, kurul halinde görev yapan kamu görevlilerine yönelik hakareti zincirleme suç olarak değerlendirir. Bu, özellikle belediye meclisi gibi kurullarda işlenen hakaretlerde uygulanır (Arslan, 2019).
4. Gıyabında İşlenen Hakaret ve Toplu Suçlar
Gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için suçun en az üç kişi tarafından işlenmiş olması gerekir. Bu düzenleme, toplu halde hakaretin etkisini artırması sebebiyle cezai sorumluluğu genişletir (Koca, 2020). Özellikle sosyal medya gruplarında toplu hakaret olaylarında bu hüküm uygulanmaktadır.
5. Karşılaştırmalı Hukuk Perspektifi
5.1. Almanya
Alman Ceza Kanunu’nun 185. maddesinde hakaret suçu “Beleidigung” olarak düzenlenmiş ve failin kişinin onuruna yönelik sözlü saldırısı halinde ceza öngörülmüştür. Almanya’da da alenen işlenen hakaret ve kamu görevlilerine yönelik hakaret hallerinde cezalar artırılmaktadır. Ancak, Almanya’da ifade özgürlüğü kapsamında daha geniş bir değerlendirme alanı bulunmaktadır ve somut olayın bağlamı daha fazla önem taşımaktadır (Schmitt, 2018).
5.2. İngiltere
İngiliz hukukunda hakaret (“Defamation”) genellikle medeni hukuk kapsamında ele alınır. Ceza hukuku açısından hakaret suçu çok sınırlı yer tutar. Bunun yerine, mağdurun kişilik haklarının korunması için tazminat yoluna gidilir. Ancak kamu düzeni açısından tehdit ve ağır hakaret içeren fiiller cezai yaptırıma tabi tutulabilir (Brown, 2020).
5.3. Amerika Birleşik Devletleri
ABD’de hakaret, genellikle ifade özgürlüğünün geniş korunması sebebiyle cezai değil, medeni hukuk kapsamında değerlendirilir. First Amendment (Birinci Değişiklik) kapsamında ifade özgürlüğü çok güçlüdür; ancak kişinin itibarına yönelik ağır ve kasıtlı saldırılar tazminat ile karşılanır (Smith, 2019).
5.4. Türkiye ile Karşılaştırma
Türkiye’de hakaret suçu hem ceza hukuku hem de sosyal düzen açısından ciddi yaptırımlara tabi tutulur. Almanya’ya benzer biçimde ceza hukuku düzenlemesi mevcuttur ancak İngiltere ve ABD sistemlerinden farklı olarak cezai yaptırımlar daha yaygındır. Bu durum Türkiye’nin toplumsal hassasiyetlerine ve hukuki kültürüne bağlıdır (Öztürk, 2021).
6. Sonuç
Hakaret suçu, TCK 125. madde kapsamında hem bireysel kişilik haklarının hem de toplumsal barışın korunması amacıyla geniş kapsamda düzenlenmiştir. Nitelikli halleri ve aleniyet gibi unsurlar cezanın belirlenmesinde kritik rol oynar. Karşılaştırmalı hukuk perspektifi, Türkiye’deki düzenlemelerin sosyokültürel yapıya uygun biçimde şekillendiğini göstermektedir. Uygulamada içtihatlar, suçun özelliklerine göre tutarlı ve sistematik bir yorum sunmaktadır.
[1] 29/6/2005 tarihli ve 5377 sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan “ya da yakıştırmalarda bulunmak” ibaresi madde metinden çıkarılmıştır.

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.