
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi
Madde 121- (1) Kişinin belli bir hakkı kullanmak için yetkili kamu makamlarına verdiği dilekçenin hukuki bir neden olmaksızın kabul edilmemesi halinde, fail hakkında altı aya kadar hapis cezasına hükmolunur.
GEREKÇE:
Madde metninde dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi, suç olarak tanımlanmıştır.
Orijinini Latince “petitum” (talep) kavramı oluşturan ve Anayasamızda da düzenlenen dilekçe hakkı, bir sübjektif kamusal haktır. Sübjektif haktır; çünkü bu hak, toplu veya münferiden, ancak bireyler tarafından kullanılabilir. Kamusal bir haktır; çünkü bu hakkın kullanılmasıyla kişiler taleplerini resmi makamlara iletmek olanağını elde etmektedirler.
Söz konusu suç tanımıyla, dilekçe hakkının kullanılmasının güvence altına alınması amaçlanmıştır. Suçun konusu dilekçedir. Dilekçe, kişinin belli bir hakkı kullanmak için yetkili kamu makamlarına yazılı olarak yaptığı başvuruyu ifade etmektedir. Kamu makamlarına yöneltilen talebin sözlü olması da mümkündür. Örneğin bir suç vakıasına ilişkin ihbar veya şikâyetin sözlü olarak yapılması hâlinde, bunun tutanağa geçirilmesi gerekmektedir. Salt sözlü başvurunun kabul edilmemesi, söz konusu suçu oluşturmayacaktır. Ancak, başvurunun yazılı yapılması halinde, bunun hukukî bir neden olmaksızın kabul edilmemesi, söz konusu suçu oluşturacaktır. Bu ayırımın yapılmasının nedeni, ispat sorunlarının önüne geçmektir.
Süreli işlemlerde, dilekçenin süresinde verilmesine rağmen, kabulünün geciktirilmesi hâlinde de, bu suç oluşur.
Verilen dilekçenin hukukî bir nedene dayalı olarak kabul edilmemesi hâlinde, kabul etmeme fiili hukuka uygun olduğu için, suç oluşmayacaktır. Örneğin, bir suç duyurusuna ilişkin dilekçenin, ilgisiz bir makama verilmeye teşebbüs edilmesi karşısında, kabul edilmemesi, söz konusu suçu oluşturmaz.
Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı
Bu maddenin karşılığı bulunmamaktadır.
AÇIKLAMALAR
TCK m. 121 Kapsamında Dilekçe Hakkının Kullanılmasının Engellenmesi Suçu
I. Giriş
Dilekçe hakkı, bireylerin kamusal makamlar nezdinde taleplerini ifade edebilmesinin temel araçlarından biridir. Bu hakkın güvence altına alınması, demokratik hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 121. maddesi ile dilekçe hakkının engellenmesi bağımsız bir suç tipi olarak düzenlenmiş ve bu hakka yönelik müdahaleler yaptırıma bağlanmıştır. Bu çalışma, söz konusu suçun unsurlarını, koruduğu hukuki yararı ve uygulamada karşılaşılan sorunları sistematik bir yaklaşımla ele almayı amaçlamaktadır.
II. Dilekçe Hakkının Anayasal Temelleri
Dilekçe hakkı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 74. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre:
“Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazılı olarak başvurma hakkına sahiptir. Kendileriyle ilgili başvuruların sonucu gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir.”
Bu düzenleme, bireylerin kamu yönetimi ile doğrudan iletişim kurmasını sağlayan, siyasal katılımın bir biçimi olarak da kabul edilen temel bir haktır. Dilekçe hakkı, 1921 Anayasası hariç olmak üzere tüm anayasalarda yer almıştır (1924 Anayasası m. 24; 1961 Anayasası m. 62).
III. Suçun Koruduğu Hukuki Yarar
TCK m. 121 ile korunan hukuki değer, bireylerin devlet nezdinde hak arama özgürlüğüdür. Bu bağlamda dilekçe hakkı, Anayasa ile güvence altına alınmış subjektif nitelikte bir siyasal haktır. Aynı zamanda bilgi edinme hakkının ve demokratik katılımın da bir aracıdır. Bu hakkın ihlali, kamu yönetiminin hesap verebilirliğini ve şeffaflığını zedeleyecektir.
IV. Suçun Unsurları
1. Fail
Suçun faili yalnızca kamu görevlisi olabilir. Bu yönüyle suç, özgü suç niteliği taşır. Türk Ceza Kanunu’nun 6/1-c maddesi gereği kamu görevlisi, kamusal faaliyetin yürütülmesine sürekli, süreli veya geçici olarak atama, seçilme ya da başka bir şekilde katılan kişidir.
2. Mağdur
Mağdur, hem Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hem de karşılıklılık ilkesi gözetilmek suretiyle Türkiye’de ikamet eden yabancılar olabilir. Yabancılar açısından 3071 sayılı Kanun’un 3/2. maddesi geçerlidir. Bu çerçevede, dilekçenin Türkçe olması ve ikamet şartının sağlanması gerekir.
3. Suçun Konusu
Suçun konusu, dilekçedir. Dilekçe, belirli bir hakkın kullanımı amacıyla yetkili makamlara yazılı olarak yapılan başvurudur. Dilekçenin içeriğinde somut bir talep, şikâyet veya ihbar bulunmalıdır. Sözlü başvurular veya dilekçe niteliği taşımayan belgeler (örneğin fatura) bu suçun konusunu oluşturmaz.
4. Fiil (Hareket) Unsuru
Failin, dilekçeyi hukuki bir neden olmaksızın kabul etmemesi suçun hareket unsurunu oluşturur. Dilekçenin kabul edilmemesi, fiziki olarak teslim alınmaması, iade edilmesi, alınmasına rağmen kayıtlara geçirilmemesi, kasıtlı olarak yok edilmesi gibi halleri kapsar. Ancak dilekçenin usulüne uygun kabul edilip işleme alınmaması hâlinde, TCK m. 121 değil, TCK m. 257 (görevi kötüye kullanma) gündeme gelecektir.
5. Hukuka Aykırılık
Dilekçenin kabul edilmemesi, yalnızca hukuki bir gerekçe bulunmaması hâlinde suç teşkil eder. Örneğin, yetkisiz makama veya süresi geçmiş bir başvuru durumunda dilekçenin alınmaması suç teşkil etmez. Bu kapsamda “hukuki neden”, normatif olarak kanun ve mevzuatta öngörülen sınırlar anlamındadır.
6. Manevi Unsur
Suç, doğrudan kastla işlenebilir. Failin, dilekçeyi kabul etmemesi hususunda bilerek ve isteyerek hareket etmesi yeterlidir. Taksirle işlenmesi mümkün değildir.
V. Suçun Özel Görünüş Biçimleri
1. Teşebbüs
Suçun hareket unsuru bölünebildiği oranda teşebbüs mümkündür. Örneğin, dilekçeyi vermek isteyen mağdurun fail tarafından engellenmesi ancak diğer bir görevli tarafından dilekçenin kabul edilmesi durumunda, eylem teşebbüs aşamasında kalacaktır.
2. İştirak
Her ne kadar suçun faili kamu görevlisi olabilse de, azmettirme ve yardım etme şeklinde iştirak mümkündür. Kamu görevlisi olmayan kişilerin suça iştiraki TCK m. 40/2 uyarınca değerlendirilir.
3. İçtima
Aynı kişiye ait birden fazla dilekçenin farklı zamanlarda kabul edilmemesi hâlinde zincirleme suç hükümleri (TCK m. 43) uygulanır. Ancak farklı kişilere ait dilekçelerin reddedilmesi durumunda gerçek içtima hükümleri uygulanacaktır.
VI. Yaptırım
TCK m. 121’e göre bu suçu işleyen kamu görevlisine 6 aya kadar hapis cezası verilir. Alt sınır düzenlenmediğinden, TCK m. 49 uyarınca alt sınır 1 ay olarak kabul edilir. Ayrıca TCK m. 53 gereği belirli haklardan yoksun bırakılma yaptırımı uygulanabilecektir. Kamu görevinin kötüye kullanılması suretiyle bu suçun işlenmesi durumunda, ek olarak TCK m. 53/5 kapsamında hak yoksunluğu süresi artırılabilir.
VII. Kovuşturma Usulü ve Görevli Mahkeme
Suç, şikâyete tabi değildir, re’sen kovuşturulur. Failin idari görev sırasında hareket etmesi hâlinde 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Suçun yargılamasında görevli mahkeme, Sulh Ceza Mahkemesidir (5235 s. Kanun m. 10).
VIII. Uygulama Örnekleri ve Yargıtay Kararları
Bu suça ilişkin uygulamada çeşitli örneklerle karşılaşılmaktadır:
- Bir mahkemeye verilen temyiz dilekçesinin reddedilmesi,
- Savcılığa sunulan şikâyet dilekçesinin yırtılarak çöpe atılması,
- Bir kamu kurumuna spor kulübü başvurusu için verilen dilekçenin alınmaması.
Yargıtay kararlarında, dilekçenin reddedilmesinin failin kasıtlı davranışına dayanması halinde TCK m. 121’in uygulanması gerektiği vurgulanmaktadır. Ancak dilekçenin işlem görmemesi, kayıtlara alındıktan sonraki süreçte ihmale uğraması gibi durumlarda TCK m. 257 kapsamında değerlendirme yapılmaktadır.
IX. Sonuç
TCK m. 121 ile düzenlenen dilekçe hakkının engellenmesi suçu, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinden biri olan dilekçe hakkını korumaya yöneliktir. Anayasal düzlemde temellendirilen bu hakkın ceza hukuku tarafından korunması, idarenin keyfiliğini önleyici ve bireyin hukuk güvenliğini sağlayıcı bir işlev üstlenmektedir. Ancak uygulamada bu suçun çoğu zaman görevi kötüye kullanma ile karıştırılması, doğru nitelendirme açısından dikkatli analiz yapılmasını zorunlu kılmaktadır.

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.
