
Adlî kontrol
Madde 109 – (1) (Değişik: 2/7/2012-6352/98 md.) Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.
(2) Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.
(3) Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:
a) Yurt dışına çıkamamak.
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
j) (Ek: 2/7/2012-6352/98 md.) Konutunu terk etmemek.
k) (Ek: 2/7/2012-6352/98 md.) Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
l) (Ek: 2/7/2012-6352/98 md.) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.
(4) (Ek: 25/5/2005 – 5353/14 md.)[1] (Mülga: 2/7/2012-6352/98 md.) (Yeniden Düzenleme:14/4/2020-7242/15 md.) Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremediği 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca tespit edilen şüpheli ile gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş bulunan kadın şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir. Hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş ve bu hükümle ilgili olarak istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulmuş olması hâlinde, UYAP kayıtlarını incelemek suretiyle hükmü veren ilk derece mahkemesi de adlî kontrol kararı verebilir.
(5) Hâkim veya Cumhuriyet savcısı (d) bendinde belirtilen yükümlülüğün uygulamasında şüphelinin meslekî uğraşılarında araç kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verebilir.
(6) Adlî kontrol altında geçen süre, şahsî hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup edilemez. Bu hüküm, maddenin üçüncü fıkrasının (e) ve (j) bentlerinde belirtilen hallerde uygulanmaz. (Ek cümle:8/7/2021-7331/15 md.) Ancak, (j) bendinde belirtilen konutunu terk etmemek yükümlülüğü altında geçen her iki gün, cezanın mahsubunda bir gün olarak dikkate alınır.[2]
(7) (Ek: 6/12/2006 – 5560/19 md.) Kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.[3]
Adlî Kontrol: Şüpheli ve Sanık Hakları, Yükümlülükler ve Uygulama Alanları
Özet:
Adlî kontrol, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) kapsamında tutuklama tedbirine alternatif olarak uygulanan bir güvenlik tedbiridir. Şüphelinin/sanığın özgürlüğünü sınırlayan ancak ceza infaz kurumuna konulmasını gerektirmeyen adlî kontrol, farklı yükümlülükleri içerir ve uygulanabilirliği konusunda hukuki düzenlemeler ve yargı kararları bulunmaktadır. Bu makalede, adlî kontrolün kapsamı, şüpheli/sanık ve mağdur açısından önemi, uygulanabilirlik koşulları ve dikkat edilmesi gereken hukuki noktalar ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: Adlî kontrol, CMK 109, şüpheli hakları, sanık yükümlülükleri, ceza hukuku, güvenlik tedbiri.
1. Adlî Kontrolün Tanımı ve Hukuki Dayanağı
Türk Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Madde 109’a göre adlî kontrol, şüphelinin tutuklanması yerine uygulanabilen, özgürlüğü sınırlayan ve belirli yükümlülükleri içeren bir tedbirdir. Tutuklama sebeplerinin varlığı halinde hâkim veya savcının takdiriyle şüpheli, aşağıdaki yükümlülüklere tabi tutulabilir (CMK, 109/3):
- Yurt dışına çıkış yasağı
- Belirli yerlere düzenli başvuru yükümlülüğü
- Meslekî veya eğitimle ilgili denetimler
- Taşıt kullanma yasağı
- Bağımlılık tedavisi yükümlülüğü
- Güvence yatırma yükümlülüğü
- Silah bulundurmama
- Suç mağduru haklarını güvence altına alma
- Nafaka ödemeleri ve aile yükümlülükleri
- Konut veya belirli yerleşim bölgelerini terk etmeme
Ayrıca, ciddi hastalık, engellilik veya doğum sonrası durumlarda (CMK, 109/4), şüphelinin ceza infaz kurumunda kalamayacağı hallerde de adlî kontrol uygulanabilir.
2. Şüpheli ve Sanık Açısından Adlî Kontrol
2.1. Yükümlülüklerin Bilinmesi ve Takibi
Şüpheli/sanık, adlî kontrol altında geçirdiği sürede yükümlülüklerini yerine getirmekle sorumludur. Örneğin:
- Belirlenen yerlere ve sürelerde düzenli olarak başvurmak
- Hâkim veya savcının çağrılarına uymak
- Güvence yatırmak ve yükümlülüklerini yerine getirmek
- Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı tedavisini kabul etmek
Bu yükümlülüklere uyulmaması hâlinde, adlî kontrol tedbiri kaldırılarak tutuklama kararı verilebilir.
2.2. Uzman Hukuki Destek Önemi
Adlî kontrol tedbiri uygulanan şüpheli veya sanıkların, yükümlülüklerin doğru şekilde yerine getirilmesi, hak ve sorumluluklarının korunması için alanında uzman ceza avukatından danışmanlık alması kritik öneme sahiptir. Avukat, olası hukuki risklerin önüne geçilmesine ve sürecin hukuka uygun yürütülmesine katkı sağlar.
3. Suçtan Zarar Gören / Mağdur Açısından Adlî Kontrol
- Mağdur, adlî kontrolün uygulanmasıyla birlikte, şüpheli/sanığın mağdur haklarını güvence altına almak üzere belirlenen güvence veya ödeme mekanizmalarını takip edebilir.
- Hakkında adlî kontrol kararı verilen şüphelinin, mağdurun maddi ve manevi zararlarını telafi yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği izlenebilir.
- Mağdur, sürecin takibi ve haklarını arama konusunda ceza hukuku uzmanı avukattan destek almalıdır.
4. Adlî Kontrolün Avantajları ve Sınırlamaları
4.1. Avantajları
- Şüphelinin özgürlüğü sınırlı olmakla birlikte ceza infaz kurumunda kalması gerekmez.
- Hastalık, engellilik veya doğum gibi özel durumlarda insanî bir çözüm sunar.
- Mağdurun zararını güvence altına alma yükümlülüğü içerir.
4.2. Sınırlamaları
- Adlî kontrol süresi, cezadan mahsup edilemez (CMK, 109/6).
- Yükümlülüklere uyulmaması hâlinde tutuklama söz konusu olabilir.
- Sadece belirli durumlar için uygulanabilir; her suç türü veya şüpheli için uygun değildir.
5. Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
S: Yurt dışı çıkış yasağı adlî kontrolü altında yurt dışına çıkabilir miyim?
C: Hayır, bahse konu tedbirin bir yükümlülüğü olarak yurt dışına çıkmak yasaktır.
S: Adlî kontrol süresi cezadan mahsup edilir mi?
C: Genel olarak hayır. Ancak konutunu terk etmeme yükümlülüğünde, her iki gün bir gün olarak dikkate alınır.
S: Tedavi ve muayene yükümlülüğüne uymamazlık ceza getirir mi?
C: Evet, yükümlülüklere uymamak adlî kontrolün kaldırılmasına ve tutuklamaya yol açabilir.
S: Mağdur olarak adlî kontrol kararını nasıl takip edebilirim?
C: Mahkemeye ve Cumhuriyet savcılığına başvurarak şüphelinin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini takip edebilirsiniz.
6. Sonuç ve Öneriler
Adlî kontrol, ceza muhakemesinde tutuklamaya alternatif, şüpheli/sanığın haklarını koruyan ve özgürlüğünü sınırlayan bir tedbirdir. Hem şüpheli/sanık hem de mağdur açısından yükümlülüklerin doğru anlaşılması ve uygulanması sürecin sağlıklı yürütülmesi için kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, adliyeye ve sürece ilişkin her adımda deneyimli bir ceza avukatından hukuki destek alınması önerilir.
[1] 25/5/2005 tarihli ve 5353 sayılı Kanunun 14 üncü maddesiyle, üçüncü fıkradan sonra gelmek üzere (4) numaralı fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
[2] 8/7/2021 tarihli ve 7331 sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “(e) bendinde” ibaresi “(e) ve (j) bentlerinde” şeklinde değiştirilmiştir.
[3] 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 98 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “birinci fıkradaki süre koşulu aranmaksızın” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.