
TCK’da Şeriklik, Azmettirme ve Yardım Etme
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK), suçun işlenişine doğrudan katılmayan fakat icra üzerinde etkili olan kişiler için şeriklik kavramı düzenlenmiştir. Kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail sayılmayan suç ortakları, TCK m. 40’ta yer alan bağlılık kuralı uyarınca sorumluluk altına girer.
Şeriklik, iki şekilde ortaya çıkar:
- Azmettirme
- Yardım etme
Aşağıda bu kavramlar Yargıtay içtihatları, doktrin görüşleri ve uygulama örnekleri ışığında açıklanacak; şüpheli/sanık ile mağdur/müşteki açısından dikkat edilmesi gereken hususlar ele alınacak; ayrıca uzman ceza avukatının önemi vurgulanacaktır.
Azmettirme Nedir?
İştirak şekillerinden biri olan azmettirme; “Belli bir suçu işleme hususunda henüz bir fikri olmayan kişide, bir başkası tarafından suç işleme kararının oluşmasının sağlanması” (Yargıtay CGK,16.02.2010, 2009/1-251 E.,2010/25 K.) olarak tanımlanmıştır.
Azmettirme şartları:
- Yalnızca kasten işlenen suçlarda mümkündür.
- Azmettiren, failde belli bir suç işleme iradesi yaratmalıdır.
- Suçun mağduru ve esaslı unsurları somut olarak belirlenmelidir.
- Fiilin nasıl, nerede ve ne zaman işleneceği gibi ayrıntıların belirlenmesi gerekmez.
📌 Önemli nokta: Azmettiren fail gibi cezalandırılır. (TCK m. 38)
Yardım Etme Nedir?
TCK m. 39’a göre, faillik ve azmettirme dışında kalan tüm katkılar yardım etme kapsamında değerlendirilir. Yardım etme; failin suç işlemesini kolaylaştıran, teşvik eden, yoğunlaştıran veya garanti altına alan fiilleri kapsar.
Yardım şekilleri:
- Maddi Yardım:
- Suçta kullanılacak araçları sağlamak.
- Suçun işlenmesi sırasında faile destek olmak.
- Manevi Yardım:
- Faili suç işlemeye teşvik etmek.
- Suç işleme kararını kuvvetlendirmek.
- Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek.
- Fiilden sonra yardımda bulunmayı vaat etmek.
📌 Önemli nokta: Yardım edenin cezası, failin cezasına göre indirimli olarak belirlenir.
İştirak İradesi
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Y20.02.2020 tarihli ve 145 – 116 sayılı kararında belirtildiği üzere bir suçta iştirak kabul edilebilmesi için:
- Birden fazla kişinin katkısının bulunması,
- Suçun icra hareketlerine başlanmış olması,
- İlliyet bağının mevcut olması,
- Taraflar arasında manevi işbirliği iradesinin bulunması gerekir.
Bu irade, suça katılanların birbirinden ayrı fiillerini bir bütün haline getirir.
Şüpheli/Sanık Açısından Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Savunma Stratejisi:
- Katkının faillik boyutuna ulaşmadığı ve sınırlı kaldığı savunulmalıdır.
- Suçun nerede, nasıl ve ne şekilde işlendiği konusunda etkisinin olmadığı vurgulanmalıdır.
- Hakların Kullanılması:
- Soruşturma aşamasında ifade verirken mutlaka ceza avukatı hazır bulunmalıdır.
- Susma hakkı ve lehine delil toplama hakkı aktif kullanılmalıdır.
- Ceza Sorumluluğu:
- Azmettiren fail gibi cezalandırılır.
- Yardım eden ise TCK m. 39 gereğince daha az ceza alır.
Mağdur/Müşteki Açısından Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Delil Sunumu:
- Azmettiren veya yardım edenin katkısı tanık ifadeleri, kamera kayıtları, telefon yazışmaları gibi delillerle desteklenmelidir.
- Davaya Katılım:
- Mağdur, katılma talebiyle davaya müdahil olmalı, süreci aktif takip etmelidir.
- Koruma Tedbirleri:
- Tehdit veya tehlike varsa uzaklaştırma kararı gibi önlemler talep edilmelidir.
Uzman Ceza Avukatının Önemi
- Ceza yargılaması, teknik bilgi ve tecrübe gerektirir.
- Azmettirme ve yardım etme isnatlarında olayın niteliği, kastın kapsamı ve katkının ağırlığı doğru analiz edilmelidir.
- Hem şüpheli/sanık hem de mağdur/müşteki açısından hak kayıplarının önlenmesi ve adil bir yargılama için uzman ceza avukatı ile temsil edilmek büyük önem taşır.
Sık Sorulan Sorular (SSS)
1. Azmettiren ile yardım eden arasındaki fark nedir?
Azmettiren, failde suç işleme kararını oluşturur. Yardım eden ise mevcut kararı kolaylaştırır.
2. Yardım eden, faille aynı cezayı alır mı?
Hayır. Yardım edenin cezası failinkine göre daha azdır.
3. Suç işlenmeden önce şerik olmaktan vazgeçmek mümkün müdür?
Evet. Failin suç işlemesini engelleyen şerik sorumluluktan kurtulur.
4. Suça kayıtsız kalmak şeriklik sayılır mı?
Eğer kişinin hukuki bir yükümlülüğü varsa (örneğin ebeveynin çocuğunu koruma yükümlülüğü), kayıtsız kalması halinde ihmalî davranışla iştirak söz konusu olabilir.
5. Avukatsız savunma yapılabilir mi?
Yapılabilir ancak özellikle şeriklik gibi teknik konularda hak kaybı yaşanmaması için mutlaka ceza avukatı desteği alınmalıdır.
Sonuç
TCK’da azmettirme ve yardım etme, şerikliğin iki temel şeklidir. Suçun icrasına farklı düzeylerde katkıda bulunan kişilerin sorumluluğu, somut olayın koşullarına göre değişir. Şüpheli/sanıklar için etkin savunma, mağdur/müştekiler içinse delillerin doğru şekilde ortaya konması kritik öneme sahiptir. Bir kişinin suçun icrai hareketlerini gerçekleştirdiği sırada, suçun işlenmesini engellemeyen veya kayıtsız kalan bir başka kişinin ihmalî bir davranışla iştirakten sorumlu tutulabilmesi için, bu konuda bir yükümlülüğünün bulunması gereklidir. Her iki tarafın da haklarını koruyabilmesi için sürecin başından itibaren uzman bir ceza avukatıyla çalışması, adil yargılama açısından vazgeçilmezdir.
Yargıtay Görüşü
Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına şerik denilmekte olup, TCK’da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden TCK’nın 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.
İştirak şekillerinden biri olan azmettirme; “Belli bir suçu işleme hususunda henüz bir fikri olmayan kişide, bir başkası tarafından suç işleme kararının oluşmasının sağlanması” (Yargıtay CGK,16.02.2010, 2009/1-251 E.,2010/25 K.) olarak tanımlanmıştır.
Ancak kasten işlenen bir suça azmettirme mümkündür. Azmettirenin de kasten hareket etmesi, bu kastın, failde belli bir suçu işleme hususunda karar oluşturmayı, suçu bu kişi tarafından işlenmesi hususunu kapsaması gereklidir. Kast müşahhas olmalı, işlenecek suçun ve mağdurun somut olarak belirlenmesi gereklidir. Fiilin esaslı unsurları veya ana hatlarla somutlaştırılmış olması zorunlu ve yeterlidir. Suçun icrai tarzına ilişkin ayrıntıları işlenecek yerin ve zamanın tayinine gerek yoktur.
“…Azmettiren asıl failde belli bir suçu işleme istek ve kararını yaratma kastı ile hareket etmeli, bir kimseyi suça yöneltmeyi bilmeli ve istemelidir. Bu sebeple azmettiren, belli bir suçu başkasına işletmek maksadıyla hareket etmelidir…”(Dönmezer, Sulhi – Erman, Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Cilt:II, DER Kitabevi, 14. Bası, İstanbul 2019, s. 833).
Şerikliğin diğer bir şekli de yardım etmedir. Bir suçun işlenişine yardım niteliğindeki fiillerle katılanlar, bu iştirakleri nedeniyle yardım eden olarak sorumlu tutulacaklardır. Yardım eden, hareketleriyle failin suç tipini gerçekleştirmesini teşvik etmekte ve kolaylaştırmaktadır (Baumann/Weber/Midsch s. 31 P.1, atfen Mahmut Koca/İlhan Üzülmez Türk Ceza Kanunu, Genel Hükümler, 15. Baskı s. 506).
Faillik ve azmettirme olarak nitelendirilmeyen her türlü katkı, yardım etme kapsamında değerlendirilebilir. Yardım etme, yardım edenin suç tipinin icrası üzerinde bizzat hâkimiyet kurmaması yönüyle faillikten ayrılmaktadır (Kühl, s. 20, P. 211, atfen Koca/Üzülmez, s. 506). Bu şeriklik türünün ilk şartını, yardım niteliğindeki hareketlerin gerçekleştirilmesi oluşturmaktadır (Jescheck/Weigend s. 691, atfen Koca/Üzülmez, s. 507). Suç tipinin gerçekleştirilmesini mümkün kılan, kolaylaştıran, yoğunlaştıran veya garantileyen fiiller yardım niteliğindeki katkıyı belirtir (Kindhauser, s. 27, P. 5, atfen Koca/Üzülmez, s. 507).
Kanun koyucu yardım şekillerini, TCK’nın 39. maddesinin 2. fıkrasında göstermiştir. Bir suçun işlenişine gerçekleştirilebilecek maddi yardımlar; “suçun işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak” ve “suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak”tan ibarettir. Manevi yardım şekilleri ise; “suç işlemeye teşvik etmek” ve “suç işleme kararını kuvvetlendirmek”, “fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek” ve “suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek”ten oluşmaktadır (Koca/Üzülmez, s. 507-508).
Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak, yardımın maddi şeklini oluşturmaktadır. Suçun işlenmesini kolaylaştıran ancak niteliği itibarıyla müşterek failliği oluşturmayan her türlü katkı bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Bir suçun işlenişine, yukarıda ifade edilen nitelikteki farklı şekillerde yardım mahiyetindeki hareketlerle katılmak mümkündür. Asıl fail tarafından kasten ve hukuka aykırı bir şekilde işlenen ve en azından teşebbüs aşamasına varmış bir fiilin varlığı yardım edenin sorumluluğu için gerekli ve yeterlidir.
Yardımda bulunmanın kasten gerçekleştirilmesi yardım eden olarak bir suça katılımın diğer şartını oluşturmaktadır. Yani kişinin suçun işlenişine yardım eden olarak katılmaktan dolayı cezalandırılabilmesi kasten hareket etmesine bağlıdır. Sorumluluğun doğumu bakımından, şerikliğin diğer türü olan azmettirmedeki gibi olası kast yeterlidir (Koca/Üzülmez, s. 510).
Bir kişinin suçun icrai hareketlerini gerçekleştirdiği sırada, suçun işlenmesini engellemeyen veya kayıtsız kalan bir başka kişinin ihmalî bir davranışla iştirakten sorumlu tutulabilmesi için, bu konuda bir yükümlülüğünün bulunması gereklidir. Bu bağlamda, babanın çocuğuna karşı müteselsilen cinsel istismarda bulunduğu, annenin bu durumdan haberdar olduğu ancak çocuğunun bu durumdan kurtarılması için herhangi bir girişimde bulunmadığı bir ihtimalde anne, babanın müteselsilen işlemekte olduğu cinsel istismar suçuna ihmalî davranışla iştirak etmiştir (İzzet Özgenç Türk Ceza Kanunu, Genel Hükümler, 17. Basım, s. 622-623).
“…İştirak iradesinin söz konusu olabilmesi için belli bir suçun gerçekleştirilmesinin bilinmesi ve istenmesinin yanı sıra kendi davranışı ile diğerlerinin davranışına katkıda bulunmak bilinç ve iradesi de gereklidir. İştirakte söz konusu olan isteme, belli bir suçun işlenmesini istemedir. Yoksa belirsiz sayıda suçların işlenmesi için kişilerin tahrik edilmesi sonucu işlenen suçlarda iştirak söz konusu değildir…” (Demirbaş, Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 16. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2021, s. 535).
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.02.2020 tarihli ve 145 – 116 sayılı kararında belirtildiği üzere; bir suçta iştirakin varlığını kabul edebilmek için iştirak iradesi, birden fazla suça katılan tarafından yapılan birden fazla hareketin bulunması, suçun icra hareketlerine başlanmış olması ve illiyet bağının varlığı gereklidir. İştirak iradesi, suça katılanların birbirinden ayrı hareketlerini bir bütün hâline getiren, onları bağlayan manevi bağdır. İştirak iradesinin varlığı için belli bir suçun gerçekleştirileceğinin bilinmesi ve istenmesinin yanında, suça katılanın da kendi davranışı ile diğerlerinin davranışına katkıda bulunmak bilinç ve iradesinin de olması gerekir. İştirak iradesinde önemli olan ve suça katılanlarca bilinip istenen husus suç değil, suçta işbirliğidir. İştirak iradesinin oluşma zamanı, suçtan önce ya da suç işlenirken olmalıdır. Suç işlendikten sonra iştirak iradesinden bahsedilemez.
B. Somut Olayda Hukuki Değerlendirme
Sanık … ile oğlu diğer sanık …’in Bursa il merkezinde market işlettikleri, kardeş olan maktuller…, … ve …’nin ise sanıkların işlettikleri marketin yakınında ikamet ettikleri, maktullerin olay tarihinden on gün öncesinden başlayarak sanıkların işlettikleri marketin önünde sevk ve idarelerindeki otomobil ile gürültü yaptıkları, aracı süratli şekilde kullandıkları, eğlenmek maksadıyla aniden el frenini çektikleri ve aracın yolda savrulmasına neden oldukları, görüntü izleme tutanaklarına göre olay gecesi saat 01.00 sıralarında maktullerden…, … ve arkadaşlarının ittikleri otomobilin direksiyonuna geçen maktul …’in, arabasıyla sanıkların marketlerinin önünde yine gürültülü ve tehlikeli manevralar yaptığı, sanıkların marketten çıkarak görüşmek için maktullerin yanlarına gittikleri, maktullerle sanıklar arasında tartışma yaşandığı, tartışmanın kavgaya dönüşmesiyle her iki sanığın da basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandıkları, sanıklardan …’in üzerinde taşıdığı iki ayrı tabancayla maktuller… ve …’e çok sayıda ateş ederek her ikisini de ağır şekilde yaraladığı, sanık …’un kavga sırasında yere düşüp ayağa kalktığı, … ve…’ın silahla yaralanmasından sonra her iki sanığın işlettikleri markete geri döndükleri, sanık …’un kullandığı silahlardan birini, burada babası sanık …’a verdiği, …’un …’tan aldığı bu silahı beline soktuğu, her iki sanığın, …’un kullandığı araçla uzaklaşırken olay yerinden tekrar geçtikleri, bu sırada maktul …’i gören sanık …’un önce araç içerisinden sonra da araçtan inip çok sayıda ateş etmek suretiyle…’i olay yerinde öldürdüğü, ardından araç içerisinde beklemekte olan sanık …’la birlikte olay yerinden uzaklaştıkları, …’in olay yerinde, … ve…’ın ise kaldırıldıkları hastanede hayatlarını kaybettikleri, sanıklardan …’un silah kullanarak her üç maktulü öldürdüğünü kabul ettiği, babası …’un olaya karışmadığını ileri sürdüğü, sanık …’un ise aniden çıkan kavga sırasında yere düşürüldüğünü, darbedildiği sırada silah sesi işittiğini, oğlunu maktulleri öldürmesi için azmettirmediğini, suçların işlenmesine de yardım etmediğini savunduğu anlaşılan olayda;
Maktullerin, sanık … ve oğlu diğer sanık …’in birlikte işlettikleri marketin önünde bir süredir tehlikeli ve gürültülü şekilde araç kullanarak sanıklara ve çevreye rahatsızlık verdikleri, olay gecesi de marketin önünde bu şekilde araç kullanmaları üzerine sanık …’in oğlu …’a dükkânda kalmasını söyledikten sonra, kendilerini uyarmak için maktullerin yanlarına gittiği, sanık …’un babasının kendisiyle gelmemesini söylemesine karşın babası …’la birlikte olay yerine geldiği, çıkan tartışma ve kavga sırasında sanık …’un olay sırasında aniden aldığı suç işleme kararı çerçevesinde maktuller… ve …’ye ateş ederek kasten öldürme suçunu işlediği, sanık …’in ise TCK’nın 39. maddesi anlamında suçun işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak, suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak, suç işlemeye teşvik etmek, suç işleme kararını kuvvetlendirmek, fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek ve suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek olarak saydığı suça yardım oluşturacak davranışlardan herhangi birini yaptığına ilişkin vicdani kanaat oluşturacak nitelikte şüpheden uzak delil bulunmadığı, sanık ……in, kavga sırasında oğlu sanık …’in maktuller … ve …’ye yönelik kasten öldürme suçlarını işlediği sırada, suçun işlenmesini engellememesi veya buna kayıtsız kalması suretiyle suça ihmali davranışla yardımdan bahsedilebilmesi için sanığın bu konuda bir yükümlülüğünün bulunmasının gerekli olması karşısında, aniden gelişen kavga sırasında sanık …’e böyle bir yükümlülük de yüklenemeyeceği hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanık …’in, oğlu … tarafından maktuller … ve …’ye yönelik kasten öldürme suçlarına yardım etmek suretiyle iştirakinin şüphe boyutunda kaldığı, şüpheden sanık yararlanır (in dubio pro reo) ilkesi gereğince sanığın ispat edilemeyen bu suçlardan beraatine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan sekiz Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanık …’in diğer sanık …’in maktuller … ve …’ye yönelik kasten öldürme suçlarına yardım etmek suretiyle iştirak ettiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır. (Ceza Genel Kurulu 2022/531 E., 2025/21 K.)

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.