Hukuki Makaleler

Hâkim Kararını Ancak Duruşmaya Getirilmiş ve Huzurunda Tartışılmış Delillere Dayandırabilir: Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara – Avukat Necmettin İlhan

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu

Delilleri takdir yetkisi

Madde 217 – (1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir. (2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.

Ceza Yargılamasında Tartışılmayan Delillerin Hükme Esas Alınması ve Savunma Hakkı

Ceza muhakemesi hukukunda adil yargılanma hakkı ve savunma hakkı, hem Anayasa’da hem de Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) güvence altına alınmış temel haklardandır. Ancak uygulamada kimi zaman sanık veya şüpheliye duruşmada tartışılmayan deliller üzerinden hüküm kurulabilmekte, bu da doğrudan savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurmaktadır. Özellikle iddianame ile bildirilmeyen veya duruşmada tartışılmayan delillerin mahkûmiyet kararına esas alınması, hem CMK’ya hem de Anayasa’ya aykırıdır.


Savunma Hakkının Yasal Dayanakları

  • CMK m.176: İddianamenin sanığa tebliğini zorunlu kılar.
  • CMK m.147: Sorgudan önce sanığa yüklenen suçun anlatılmasını öngörür.
  • CMK m.191/3: Duruşmada suçlamanın dayandığı eylem ve delillerin sanığa açıklanmasını zorunlu kılar.
  • CMK m.217: Hâkimin kararını yalnızca duruşmada tartışılmış delillere dayandırabileceğini belirtir.
  • CMK m.216: Delillerin tarafların huzurunda tartışılmasını düzenler.
  • CMK m.289/h: Savunma hakkının kısıtlanmasını mutlak bozma nedeni sayar.

Bu hükümler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, delillerin aleni duruşmada ortaya konulması ve tartışılması hem sanığın hakkı hem de yargılamanın adil olması için zorunludur.


Delillerin Tartışılması İlkesinin Önemi

Ceza yargılamasında deliller, müştereklik ilkesi gereği tüm tarafların bilgisine sunulmalı ve tartışılmalıdır. Aksi halde sanık, delillerin doğruluğunu sorgulama, karşı delil sunma ve olayları kendi perspektifinden açıklama imkânından mahrum bırakılmış olur.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu da bu hususu defalarca vurgulamış; delillerin tartışılmadan hükme esas alınmasını savunma hakkının ihlali olarak değerlendirmiştir.


Sanık/Şüpheli Açısından Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • İddianame veya yeni deliller duruşmada kendisine açıklanmamışsa itiraz etmelidir.
  • CMK m.191/3’e uygun olarak delillerin okunmasını talep edebilir.
  • WhatsApp yazışmaları, telefon kayıtları veya benzeri dijital deliller duruşmada tartışılmadan karara esas alınırsa, bu mutlak bozma sebebidir.
  • Her aşamada bir ceza avukatı ile savunma stratejisi geliştirmelidir.

Mağdur/Müşteki Açısından Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Delillerin tartışılması sırasında söz hakkını etkin kullanmalıdır.
  • CMK m.216 gereği deliller hakkında görüş bildirme ve itiraz etme hakkı vardır.
  • Eksik inceleme yapıldığını düşünüyorsa mahkemeden ek delil toplanmasını talep edebilir.
  • Sürecin hukuka uygun ilerlemesi için uzman bir avukattan destek alması faydalı olacaktır.

Anayasal Boyut: Adil Yargılanma Hakkı

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesi, adil yargılanma hakkı ve savunma hakkını güvence altına alır. Bu hakkın kısıtlanması halinde verilen kararlar yalnızca iç hukukta değil, AİHM önünde de ihlal sayılabilir.


Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Duruşmada tartışılmayan deliller hükme esas alınabilir mi?
Hayır. CMK m.217 açıkça hâkimin yalnızca huzurunda tartışılan delillere dayanabileceğini belirtir.

Sanığın haberdar edilmediği deliller kullanılabilir mi?
Kullanılamaz. Aksi halde savunma hakkı ihlal edilir ve karar bozulur.

WhatsApp yazışmaları delil midir?
Teknik olarak delil niteliği taşıyabilir; ancak duruşmada sanığa okunup tartışılmadan hükme esas alınamaz.

Savunma hakkının kısıtlanması halinde ne olur?
CMK m.289/h gereği bu durum mutlak bozma nedenidir, yani verilen karar üst mahkemece bozulur.


Neden Uzman Ceza Avukatıyla Çalışılmalı?

Ceza yargılaması karmaşık ve teknik detaylarla doludur. Savunma hakkının ihlali, delillerin tartışılmadan hükme esas alınması gibi ciddi usul hataları deneyimli bir ceza avukatı tarafından tespit edilip üst mahkemelerde ileri sürülebilir.

Hem sanık/şüpheli hem de mağdur/müşteki açısından hak kaybı yaşanmaması için sürecin başından sonuna kadar alanında uzman bir avukattan profesyonel destek almak büyük önem taşır.


🔎 Sonuç olarak:
Duruşmada tartışılmayan delillerin mahkûmiyet kararına esas alınması, hem CMK’ya hem Anayasa’ya hem de AİHS’e aykırıdır. Ceza yargılamasının amacı olan maddi gerçeğin açığa çıkarılması için sanığın sorguya çekilmesinden sonra delillerin ortaya konulması ve tartışılması aşamasına geçilir. Ceza yargılamasında maddi gerçek, iddia ve savunma makamlarının görüşlerinin tartışılması sonucunda ortaya çıkar. Hâkim de kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabiliBu tür durumlar savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelir ve mutlak bozma sebebidir. Adil yargılanmanın sağlanması için tarafların haklarını etkin kullanmaları ve uzman bir ceza avukatından destek almaları önemlidir.

Yargıtay Kararları

CMK’nın 176/1. maddesinde iddianamenin çağrı kağıdı ile birlikte sanığa tebliğ edileceği hükme bağlanmış, “İfade ve sorgunun tarzı” başlıklı 147. maddesinin birinci fıkrasında; “Şüphelinin veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde aşağıdaki hususlara uyulur:
a) Şüpheli veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmakla yükümlüdür.
b) Kendisine yüklenen suç anlatılır.” denilmek suretiyle sorguya çekilmeden önce sanığa yüklenilen suçun anlatılması gerektiği vurgulanmıştır.
Duruşmanın başlaması” başlıklı 191. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Duruşmada, sırasıyla;
a) Sanığın açık kimliği saptanır, kişisel ve ekonomik durumu hakkında kendisinden bilgi alınır,
b) İddianame veya iddianame yerine geçen belgede yer alan suçlamanın dayanağını oluşturan eylemler ve deliller ile suçlamanın hukuki nitelendirmesi anlatılır,
c) Sanığa, yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu ve 147’nci maddede belirtilen diğer hakları bildirilir,
d) Sanık açıklamada bulunmaya hazır olduğunu bildirdiğinde, usulüne göre sorgusu yapılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Delilleri takdir yetkisi” başlıklı 217. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde; “Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir.” hükmü bulunmaktadır.
Savunma ve yapılan isnadı öğrenme hakkı kapsamındaki bu düzenlemelerle sanığın suçlamalardan haberdar olması, delillerini sunabilmesi, karşı argümanlarını ortaya koyabilmesi, olayları kendi bakış açısına göre anlatabilmesi, delillerin güvenilirliğini ve doğruluğunu denetleyebilmesi ve bu suretle daha etkili savunma yapması amaçlanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Temel haklar ve ödevler” bölümünde yer alan 36. maddesinde savunma hakkı; “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” şeklinde düzenlenmiş olup temel hak niteliğine uygun olarak bu hakkın tanınmaması veya sınırlandırılması durumunda verilen karar hukuka aykırı olacaktır. Savunma hakkının temelini oluşturan sorgu, sadece sanık lehine getirilmiş bir hüküm değil, aynı zamanda maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla konulan ve kamusal niteliği de bulunan emredici bir usul kuralıdır. Savunma hakkına riayet, gerek ceza muhakemesi hukukumuzda gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde tanınan hakları ihlal etmeden gerçekleştirilen yargılama faaliyeti neticesinde adil yargılama ilkesinin tam anlamıyla tezahür etmesine de hizmet edecektir.
Öte yandan, ceza muhakemesinin amacı olan; maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde ortaya çıkarılması için delillerin aleni bir duruşmada tarafların huzurunda ortaya konulmasından sonra, bu delillerden sonuç çıkarma, yani tartışma safhası başlamaktadır. Böylece ortaya konulan delillerle ilgili olarak taraflara CMK’nın 216/1. maddesinde belirtilen sıraya göre söz hakkı verilecek ve tartışma imkânı sağlanacaktır. Bu husus, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 tarihli ve 1469-19 sayılı kararında “Ceza yargılamasının amacı olan maddi gerçeğin açığa çıkarılması için sanığın sorguya çekilmesinden sonra delillerin ortaya konulması ve tartışılması aşamasına geçilir. Ceza yargılamasında maddi gerçek, iddia ve savunma makamlarının görüşlerinin tartışılması sonucunda ortaya çıkar. Hâkim de kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir.” denilerek ortaya konulmuştur. Delillerin müşterekliği ilkesi olarak adlandırılan bu durum, delillerin bütün yargılama süjeleri tarafından bilinip tartışılması gerektiği neticesini doğurur. Bu ilkenin yansıması mahiyetinde olan CMK’nın 216/1. maddesi uyarınca kendisine söz verilen her süje, ortaya konulan delillerin tartışılmasına katılabilecek ve böylece çelişmeli yargılama ilkesine de uygun hareket edilmiş olunacaktır.
Savunma hakkına atfedilen önemden dolayı bu hakkın tanınmaması veya sınırlanması, CMK’nın 289. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca mutlak bozma nedeni olarak kabul edilmiştir.
2. Ön Soruna İlişkin Hukuki Nitelendirme
Sanık … hakkında Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 17.05.2018 tarihli ve 2017/1478 soruşturma numaralı iddianame ile Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/209 Esas sırasına kayden açılan davanın hukuki ve fiilî bağlantı nedeniyle aynı mahkemenin 2017/155 Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verildiği, birleştirme sonrasında icra olunan duruşmalarda CMK’nın 191/3. maddesi gereğince söz konusu iddianamede belirtilen eylemler ve deliller sanığa anlatılmadığı gibi bunlara ilişkin olarak savunma da alınmadığı, İlk Derece Mahkemesince diğer deliller yanında anılan iddianamede yer verilen WhatsApp yazışmalarının da sanıklar … ve … hakkında hükmolunan mahkûmiyet kararına dayanak kabul edildiği anlaşılmaktadır.
İlk Derece Mahkemesince 2017/155 Esas sayılı dosyada yargılama devam ederken anılan dosya ile birleştirilen 17.05.2018 tarihli ve 2017/1478 soruşturma numaralı iddianamedeki suçlamaya ilişkin eylem ve deliller bakımından CMK’nın 191/3. maddesinde belirtilen usule uygun şekilde savunmaları alınmadan ve aynı Kanun’un 216/1. maddesinde belirtilen biçimde delillerin tartışılması sağlanmadan yargılamaya devam olunarak anılan iddianamedeki WhatsApp yazışmalarına da dayanılmak suretiyle sanıklar … ve … hakkında mahkûmiyet kararı verilmesinin savunma hakkının ihlali niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, itiraza konu hükümlerin savunma hakkının ihlal edilmesi nedeniyle CMK’nın 289. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca sanıklar … ve … yönünden bozulmasına karar verilmelidir.(Ceza Genel Kurulu 2024/29 E.  ,  2025/56 K.)

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.

KVKK AYDINLATMA METNİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir