
İstinaf Mahkemelerinde Suç Vasfının Değiştirilmesi ve Savunma Hakkı
Giriş
Ceza muhakemesi hukukunda istinaf süreci, hem şüpheli/sanık hem de mağdur/müşteki açısından büyük önem taşır. İlk derece mahkemesi kararlarına karşı başvurulan bu yol, hukuka aykırılıkların düzeltilmesi, delillerin yeniden değerlendirilmesi ve adil yargılanma hakkının sağlanması amacı taşır. Ancak son yıllarda özellikle tartışma konusu olan hususlardan biri, bölge adliye mahkemelerinin duruşma açmaksızın suç vasfını değiştirmesidir.
Bu yazıda, CMK’nın 280, 303 ve 226. maddeleri çerçevesinde istinaf mahkemelerinin yetkileri, sanık ve mağdur açısından ortaya çıkan haklar ve yükümlülükler, ayrıca bu süreçte uzman bir ceza avukatından yardım almanın neden hayati olduğu detaylı biçimde incelenecektir.
İstinaf Mahkemelerinin Yetkileri: CMK 280 ve 303 Maddeleri
- CMK 280. madde, bölge adliye mahkemelerinin inceleme sonunda verebileceği kararları düzenler. Burada “istinaf başvurusunun esastan reddi”, “düzeltilerek reddi”, “hükmün bozulması” ve “yeniden yargılama” gibi seçenekler yer alır.
- CMK 303. madde ise Yargıtay’ın hangi hallerde doğrudan davanın esasına hükmedebileceğini veya hükmü düzeltebileceğini düzenler.
Her iki maddede de temel ilke, sanığın savunma hakkını zedelemeyecek şekilde sınırlı durumlarda düzeltme yapılabilmesidir.
Suç Vasfının Değişmesi ve Savunma Hakkı (CMK 226)
CMK 226. maddeye göre:
- Sanık, suçun hukuki niteliği değişmeden önce mutlaka bilgilendirilmelidir.
- Savunmasını yapabilmesi için süre verilmeli ve mahkeme önünde bulunma hakkı korunmalıdır.
- Aksi halde, duruşma açılmaksızın suç vasfının değiştirilmesi, adil yargılanma hakkı ve savunma hakkı ihlali anlamına gelir.
Şüpheli/Sanık Açısından Önemli Hususlar
- Savunma Hakkı: Suç vasfının değiştirileceği durumlarda mutlaka haberdar edilmeli ve savunmasını yapabilecek süreye sahip olmalıdır.
- Duruşma Talebi: İstinaf aşamasında, sanık veya müdafii duruşma açılmasını talep edebilir. Bu talep özellikle sübjektif delillere dayanan dosyalarda hayati önem taşır.
- Ceza Hukuku Avukatı Desteği: Ceza yargılamaları karmaşık usul kurallarını içerir. Sanığın hak kaybı yaşamaması için alanında uzman bir ceza avukatından yardım alması gerekir.
Mağdur/Müşteki Açısından Önemli Hususlar
- Adil Yargılanma Hakkı: Mağdurun da adil ve etkin bir yargılama sürecine katılım hakkı vardır.
- İstinaf Sürecinde Takip: İlk derece mahkemesinin verdiği kararın mağdur lehine olup olmadığı istinaf aşamasında dikkatle takip edilmelidir.
- Avukat Desteği: Mağdurun haklarını etkin şekilde koruyabilmesi için uzman bir ceza avukatından yardım alması gerekir. Özellikle çocukların mağdur olduğu davalarda profesyonel destek daha da önemlidir.
AİHM ve Anayasa Mahkemesi Perspektifi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi kararları, duruşmada hazır bulunma hakkı ve adil yargılanma hakkını temel alır.
- Sejdovic/İtalya kararı (2006), sanığın duruşmada bulunma hakkını adil yargılanmanın ayrılmaz bir parçası olarak görür.
- Deliktaş/Türkiye kararı (2023) ise ikinci derece mahkemesinin duruşma açma yükümlülüğünü vurgular.
Uzman Ceza Avukatı ile Çalışmanın Önemi
İstinaf süreci, sadece hukuki bilgi değil aynı zamanda stratejik yaklaşım gerektirir.
Yanlış bir adım:
- Sanığın daha ağır sonuçlarla karşılaşmasına,
- Mağdurun haklarının yeterince korunmamasına,
- Usul hataları nedeniyle dosyanın uzamasına neden olabilir.
Bu nedenle, istinaf sürecinde hem şüpheli/sanık hem de mağdur/müşteki için uzman bir ceza avukatından profesyonel destek almak en kritik unsurdur.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
İstinaf mahkemesi dosya üzerinden suç vasfını değiştirebilir mi?
Hayır. Duruşma açmaksızın suç vasfının değiştirilmesi hukuka aykırıdır. Sanığa ek savunma hakkı tanınması zorunludur.
Sanık, istinaf aşamasında duruşma talep edebilir mi?
Evet. Özellikle tanık beyanları gibi subjektif delillerin bulunduğu dosyalarda bu hak çok önemlidir.
Mağdur, istinaf sürecinde ne yapmalı?
Mağdur, avukatı aracılığıyla süreci yakından takip etmeli, haklarını koruyacak itirazları zamanında yapmalıdır.
Yargıtay ve istinaf arasındaki fark nedir?
Yargıtay, kural olarak hukuki denetim yapar. Bölge adliye mahkemeleri ise hem maddi hem hukuki denetim yapar ve gerektiğinde duruşma açarak yeniden hüküm kurabilir.
Sonuç
İstinaf mahkemeleri, ceza yargılamasında adil yargılanma hakkını güvence altına alan önemli bir denetim mercii olarak işlev görür. Bölge adliye mahkemesince, duruşma açılmaksızın dosyanın ve birlikte sunulan delillerin incelenmesi ile ilk derece mahkemesinin çocuğun cinsel istismarı suçundan kurduğu mahkûmiyet hükümleri kaldırılıp sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçlarından sanığın mahkûmiyetine karar verilerek hükmün düzeltilmesine ve istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermesi hukuka aykırıdır ve savunma hakkının ihlali anlamına gelir. Hem şüpheli/sanık hem de mağdur/müşteki açısından istinaf aşamasında hakların korunabilmesi için alanında uzman bir ceza avukatından yardım alınması, telafisi güç zararların önüne geçmenin en etkili yoludur.
Yargıtay Kararları
A. Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
CMK’nın “Bölge adliye mahkemesinde inceleme ve kovuşturma” başlıklı 280. maddesi şöyledir:
“(1) Bölge adliye mahkemesi, (…) dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra;
a) İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastan reddine, 303 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (c), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yer alan ihlallerin varlığı hâlinde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
b) (Ek: 20/7/2017 – 7035/15 md) Cumhuriyet savcısının istinaf yoluna başvurma nedenine uygun olarak mahkumiyete konu suç için kanunda yazılı cezanın en alt derecesinin uygulanmasını uygun görmesi hâlinde, hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
c) (Ek: 17/10/2019-7188/27 md.) Başka bir araştırmaya ihtiyaç duyulmadan cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebeplere ya da şahsî cezasızlık sebeplerine bağlı olarak daha az ceza verilmesini veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesini gerektiren hâllerde, hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
d) (Ek: 20/7/2017 – 7035/15 md) Olayın daha fazla araştırılmasına ihtiyaç duyulmadan davanın reddine karar verilmesi veya güvenlik tedbirlerine ilişkin hatalı kararın düzeltilmesi gereken hâllerde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
e) İlk derece mahkemesinin kararında 289 uncu maddenin birinci fıkrasının (g) ve (h) bentleri hariç diğer bentlerinde belirtilen bir hukuka aykırılık nedeninin bulunması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
f) (Ek: 17/10/2019-7188/27 md.) Soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin veya önödeme ve uzlaştırma usulünün uygulanmadığının anlaşılması ya da davanın ilk derece mahkemesinde görülmekte olan bir dava ile birlikte yürütülmesinin zorunlu olması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
g) Diğer hâllerde, gerekli tedbirleri aldıktan sonra (…) (2) davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına,
Karar verir.
(2) (Ek fıkra: 18/6/2014 – 6545/ 77 md.)Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddeder veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurar.
(3) (Ek: 20/7/2017 – 7035/15 md) Birinci ve ikinci fıkra uyarınca verilen kararların sanık lehine olması hâlinde, bu hususların istinaf isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanma olanağı varsa bu sanıklar da istinaf isteminde bulunmuşçasına verilen kararlardan yararlanırlar.”.
Aynı Kanunun 303. maddesi de şöyledir:
“(1) Hükme esas olarak saptanan olaylara uygulanmasında hukuka aykırılıktan dolayı hüküm bozulmuş ise, aşağıdaki hâllerde Yargıtay davanın esasına hükmedebileceği gibi hükümdeki hukuka aykırılığı da düzeltebilir:
a) Olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraate veya davanın düşmesine ya da alt ve üst sınırı olmayan sabit bir cezaya hükmolunması gerekirse.
b) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddiasına uygun olarak sanığa kanunda yazılı cezanın en alt derecesini uygulamayı uygun görürse.
c) Mahkemece sabit görülen suçun unsurları, niteliği ve cezası hükümde doğru gösterilmiş olduğu hâlde sadece kanunun madde numarası yanlış yazılmış ise.
d) Hükümden sonra yürürlüğe giren kanun, suçun cezasını azaltmış ve mahkemece sanığa verilecek cezanın belirlenmesinde artırma sebebi kabul edilmemiş veya yeni bir kanun ile fiil suç olmaktan çıkarılmış ise birinci hâlde daha az bir cezanın hükmolunması ve ikinci hâlde hiç ceza hükmolunmaması gerekirse.
e) Sanığın açıkça saptanmış olan doğum ve suç tarihlerine göre verilecek cezanın belirlenmesinde gerekli indirim yapılmamış veya yanlış indirim yapılmış ise.
f) Artırma veya indirim sonucunda verilecek ceza süresi veya miktarının belirlenmesinde maddî hata yapılmış ise.
g) Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesindeki sıralamanın gözetilmemesi yüzünden eksik veya fazla ceza verilmiş ise.
h) Harçlar Kanunu ile yargılama giderlerine ilişkin hükümlere ve Avukatlık Kanununa göre düzenlenen ücret tarifesine aykırılık mevcutsa.
“
Aynı Kanun’un 226. maddesi ise şu şekildedir:
“(1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
(2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
(3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
(4) (Değişik: 14/11/2024-7532/16 md.) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, sanığa ve varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır. Sanığın dosyada var olan son adresine bildirim yapılamaması veya bildirime rağmen duruşmaya gelmemesi halinde müdafie yapılan bildirimler yeterli kabul edilir.”.
CMK’nın 303. maddesinin gerekçesinde de; “Temyiz olunan hükmün, maddî hukuk kurallarının veya yargılama hukukuna ilişkin kuralların uygulanmaması, eksik veya yanlış uygulanması hâlinde Yargıtayca bozulması, kuraldır. Ancak, istisna olarak, hükme esas kabul edilen maddî olaylara hukuk kurallarının uygulanmasında hata yapılması nedeniyle hüküm bozulmuşsa ve yeniden yargılama yapılması gerekmiyorsa, mahkemeye bırakılmış serbest değerlendirme yetkisi söz konusu değilse maddede dokuz bent hâlinde ve sınırlı olarak sayılan durumlarda davanın esasına hükmedebilecek veya hükümdeki hukuka aykırılık Yargıtayca düzeltilebilecektir.” denilmiştir.
Ayrıntılarına Ceza Genel Kurulunun 17.05.2022 tarihli ve 248-359 sayılı, 31.05.2023 tarihli ve 315-322, 05.07.2022 tarihli ve 359-528 ve 16.10.2024 tarihli ve 216-315 sayılı kararlarında da yer verildiği üzere;
07.10.2004 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 25 ve geçici 2. maddeleri uyarınca kurulan bölge adliye mahkemeleri, 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edilerek 20.07.2016 tarihinde göreve başlamıştır. Bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle ülkemizin de taraf olduğu İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Ek 7 No.lu Protokol’de yer verilen güvenceler güçlendirilmiştir.
CMK’nın “Bölge adliye mahkemesinde inceleme ve kovuşturma” başlıklı 280. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra verebileceği kararlar; istinaf başvurusunun esastan reddi, düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi, hükmün bozulması ve davanın yeniden görülmesi olarak sayılmış, davanın yeniden görülmesi kararını veren bölge adliye mahkemesi ceza dairesinin duruşma sonunda ya istinaf başvurusunu esastan reddedeceği ya da ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kuracağı belirtilmiştir.
Kural olarak hukuki denetim yapmakla görevli bir bozma mahkemesi olan Yargıtay’ın aksine, aynı zamanda bir derece mahkemesi olan bölge adliye mahkemesi bir ıslah merciidir. Bu nedenle istinaf incelemesinde aslolan, hukuka aykırılığın duruşma yapılarak ıslah edilmesidir.
Duruşma, aleniyet ve çelişmeli yargılamanın anlam kazanmasının, silahların eşitliği ve yüz yüzelik ilkelerinin hayata geçirilmesinin olmazsa olmazı, adil yargılamanın bir anlamda ruhunu barındıran vücudunu teşkil eder. Adil/hakkaniyete uygun yargılamanın en önemli unsuru olan sanığın kendini savunma hakkından faydalanmasının ilk koşulu, savunmasını yapabilmesi için mahkeme önünde hazır bulunma olanağına sahip olmasıdır. AİHS’nin 6. maddesinde açıkça belirtilmemiş olsa da duruşmada hazır bulunma hakkı AİHS’nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki adil muhakeme hakkının bir parçasıdır (AİHM, Sejdovic/İtalya, B. No: 56581/00, 1/3/2006, § 81, Anayasa Mahkemesi B. No: 2013/1461, 12.11.2014) .
Kural olarak ilk derece mahkemesinde aleni bir duruşmanın yapıldığı hâlde bölge adliye mahkemesinin duruşma yapılması talebini her halûkârda kabul etmek gibi bir zorunluluğu bulunmasa da, suçlamanın temelini oluşturan olayların, sanık veya güvenilirliği ilk derece mahkemesinin tespiti üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilecek tanıklar tarafından yapılan açıklamalar gibi “sübjektif ve soyut nitelikteki delillerden” oluştuğu durumlarda, bir davayı maddi ve hukuki yönden inceleme yetkisine sahip olan ikinci derece mahkemesinin, duruşma talebini cevapsız bırakamayacağı da (İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin 12.12.2023 tarihli Deliktaş/Türkiye (B. No: 25852/16) kararı) gözetilmelidir.
Ancak bölge adliye mahkemesince istisnaen duruşma açmaksızın; CMK’nın 303’üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (c), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentleri ile aynı Kanun’un 280. maddesinin 1. fıkrasının b, c, d, bentlerinde yazılı durumların varlığı hâlinde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilebilir.
Maamafih bölge adliye mahkemesinin, ilk derece mahkemesinin maddi vakıanın kabulüne katılmakla birlikte suçun vasfına ilişkin değerlendirmesini hukuka aykırı bulduğu hâllerde, bu aykırılığı duruşma açmadan ve fakat yeni bir araştırma ya da delil ikamesi cihetine de gitmeden ıslah edip edemeyeceği, diğer bir ifade ile suç vasfını sanık lehine de olsa değiştirerek, istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine karar verip veremeyeceği hususuna gelince;
Öncelikle CMK’nın 280. ve 303. maddelerinin böyle bir ıslaha/düzeltmeye izin vermediği görülmektedir.
Diğer taraftan anılan normların temel kuralın istisnasını oluşturması ve doğrudan savunma hakkına taalluk etmesi itibarıyla kural olarak ve özellikle mahkûmiyet hükümleri yönünden dürüst yargılama hakkının ihlali sonucuna müncer olacak biçimde genişletici yoruma ve kıyasa açık olmadığının kabulü gerekir. Bu nedenledir ki, kanunda tahdidi olarak sayılan istisnalardan olmayan hukuka aykırılıkların, sanık lehine olduğu ya da istisnalar cümlesine dahil durumlara nazaran evleviyetle/ a priori ihya edilebileceği gibi mülahazalarla duruşma açılmadan düzeltilemeyeceğinin kabulünde zorunluluk vardır.
Esasen sanığın, suçun hukuki niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanuni unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemeyeceğine dair CMK madde 226/1. maddesi sarahati de böyle bir sonuca ulaşmayı mecbur kılar.
Şu hale göre; bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesince verilen mahkûmiyet hükmü yönünden duruşma açmaksızın suç vasfını değiştirerek yeni bir mahkûmiyet hükmü kuramayacağının kabul edilmesi gerekmektedir.
B. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlıklar değerlendirildiğinde;
Bölge adliye mahkemesince, duruşma açılmaksızın dosyanın ve birlikte sunulan delillerin incelenmesi ile ilk derece mahkemesinin çocuğun cinsel istismarı suçundan kurduğu mahkûmiyet hükümleri kaldırılıp sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçlarından sanığın mahkûmiyetine karar verilerek hükmün düzeltilmesine ve istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermesi hukuka aykırıdır.(Ceza Genel Kurulu 2024/567 E. , 2025/62 K.)

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.