Hukuki Makaleler

Israr Edilen Önceki Hükmün Beraat Olması Halinde Sanıktan Aleyhe Bozmaya Karşı Diyecekleri Sorulmadan Direnme Kararı Verilebilir mi? Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara – Avukat Necmettin İlhan

Ceza Muhakemesi Hukukunda Sanığın Beyan Hakkı: Savunma Hakkının Kısıtlanmaması

Ceza muhakemesi sürecinde, sanığın savunma hakkı temel bir ilke olarak kabul edilmiştir ve bu hakkın kısıtlanmaması, adil yargılamanın sağlanabilmesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Sanığın savunma hakkı, yalnızca davanın ilk aşamalarında değil, aynı zamanda bozma kararlarının ardından yapılan yargılamalarda da büyük bir öneme sahiptir. Bu yazıda, sanığın beyan hakkının önemi, bozma kararlarına karşı sanığın savunma hakkı, savunma hakkının ihlali durumunda yapılması gerekenler ve hukuki yollar detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

Savunma Hakkı ve Ceza Muhakemesi Hukukunda Uygulama

Türk Ceza Hukuku ve Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), sanığın savunma hakkının sınırlandırılamayacağına dair açık hükümler içermektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 289. maddesinin (h) bendi, bu hakkın ihlalinin mutlak bozma nedeni olduğunu belirlemektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu, savunma hakkı ihlali durumunda otomatik olarak davanın yeniden görülmesini öngörmektedir. Bu durum, yalnızca ilk derece mahkemelerinde değil, Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu gibi temyiz aşamalarında da geçerlidir.

Bozma Kararı ve Sanığın Beyan Hakkı

Sanığın aleyhine verilen bir bozma kararının ardından, yeniden yargılama sürecinde sanıktan mutlaka bozmaya karşı diyeceği sorulmalıdır. 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 326/2. maddesi, sanığa bozmaya karşı beyanda bulunma hakkı tanınmasını zorunlu kılmaktadır. Aynı şekilde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 307/2. maddesi de bu kurala atıfta bulunarak, sanığa beyanda bulunma hakkı verilmesini emretmektedir.

Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi de, Yargıtay’ın aleyhe bozma kararının ardından sanığın beyanını almadan yargılamaya devam ederse, savunma hakkını ihlal etmiş olur. Böyle bir durumda verilen hüküm kanuna aykırı olacağı için bozulması gerekmektedir. Savunma hakkının sınırlanması, adaletli yargılanma hakkının ihlali anlamına gelir ve bu da hukuken geçerli bir bozma nedeni oluşturur.

Sanığa Bozma Kararına Karşı Beyanda Bulunma Hakkı Tanınmalıdır

Hukuki süreçlerde savunma hakkı, sanığın en temel hakkıdır. Sanık, bozma kararına karşı kendisini savunma hakkına sahiptir. Yargılamanın yeniden yapılması durumunda, sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği alınmadan yargılamaya devam edilmesi, savunma hakkının sınırlanması anlamına gelir. Bu durum, hem adil yargılanma ilkesine hem de sanığın savunma hakkının ihlal edilmesine yol açar.

Bir mahkeme, bozmaya karşı sanıktan beyan almadan karar verirse, bu durum hukuki olarak ciddi bir hata teşkil eder. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi kararlarında açıkça belirtildiği üzere, sanığın beyanı alınmadan karar verilmesi, hukuki güvencelerin ihlaline neden olur ve bu nedenle mahkeme kararının bozulmasına sebep olabilir.

Savunma Hakkı İhlali ve Hukuki Sonuçları

Savunma hakkının ihlali, Ceza Muhakemesi Kanunu çerçevesinde mutlak bozma nedeni olarak kabul edilmektedir. Ceza Genel Kurulu ve Özel Daire tarafından yapılan uygulamalarda, beraat kararı dahi olsa, sanığın aleyhine bozma kararına karşı beyanının alınmaması durumunda, bu kararın hukuki geçerliliği kalmaz ve yeniden yargılama yapılması gerekmektedir.

Bu bağlamda, savunma hakkının ihlali, adli süreçlerin yeniden gözden geçirilmesini zorunlu kılar. Mahkemeler, yalnızca prosedürel hatalar sonucu değil, savunma hakkının ihlal edilmesi nedeniyle de yargılamayı bozulmaya tabi tutmalıdır.

Şüpheli/Sanık ve Mağdur/Müşteki Açısından Alınması Gereken Önlemler

Şüpheli/Sanık İçin Önemli Hususlar

  1. Savunma Hakkını Kullanın: Sanık, herhangi bir aşamada savunma hakkını kullanmayı reddetmemeli veya ihmal etmemelidir. Bozma kararından sonra, sanık bozmaya karşı beyanını mutlaka sunmalıdır.
  2. Beyanda Bulunma: Aleyhe bozma kararından sonra, mahkeme, sanığın beyanını almadan hüküm veremez. Bu hakkı kullanmak, sanığın adil yargılanma hakkını güvence altına alır.
  3. Ceza Avukatı Desteği: Ceza avukatı, sanığın savunma hakkını etkin şekilde kullanmasını sağlar ve bu süreçte hukuki destek sunar. Savunma hakkı ihlali durumunda, avukat, sanığa yeniden yargılama için başvuruda bulunma konusunda rehberlik yapabilir.

Mağdur/Müşteki İçin Önemli Hususlar

  1. Savunma Hakkı ve Şeffaflık: Mağdur veya müşteki, sanığın beyan haklarının ihlal edilmesi durumunda, adil yargılamayı talep etme hakkına sahiptir. Mağdurun, yargılamanın her aşamasında hakkaniyetin sağlanmasını denetlemesi gerekmektedir.
  2. Hukuki Yardım Alın: Mağdur veya müşteki, davanın her aşamasında hukuki yardımdan faydalanmalıdır. Ceza avukatı desteği, hem mağdurun haklarını korur hem de sanık lehine olabilecek yanlış kararların önüne geçilmesine yardımcı olur.

Sıkça Sorulan Sorular

1. Savunma hakkı nedir ve neden önemlidir?

Savunma hakkı, sanığın kendisini savunma, gerekli delilleri sunma ve ifade verme hakkıdır. Bu hak, adil yargılama ilkesinin temelini oluşturur ve sanığın suçsuzluğuna dair savunmasını sunma şansı verir.

2. Bozma kararına karşı sanık ne zaman beyanda bulunabilir?

Sanık, bozma kararından sonra yargılama yeniden başlatıldığında, mahkeme sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceğini almak zorundadır. Bu hak, sanığın savunma hakkının korunması için önemlidir.

3. Savunma hakkı ihlali ne zaman mutlak bozma nedeni olur?

Savunma hakkı ihlali, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 289. maddesinin (h) bendine göre mutlak bozma nedeni sayılır. Eğer sanık, aleyhe bozma kararına karşı beyan hakkı olmadan yargılanırsa, kararın hukuki geçerliliği ortadan kalkar ve yeniden yargılama yapılır.

4. Savunma hakkı ihlali durumunda ne yapılmalıdır?

Savunma hakkı ihlali durumunda, hukuki yardım alınmalı ve yeniden yargılama talep edilmelidir. Ceza avukatı, bu süreçte önemli bir rehberdir ve yargılamanın adil olmasını sağlar.

Sonuç

Savunma hakkı, ceza muhakemesi hukukunda sanığın en temel hakkı olup, bu hakkın kısıtlanması veya ihlal edilmesi durumunda, yargılamanın adil olup olmadığı sorgulanabilir. Sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı, sanığın en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 5271 sayılı CMK’nın 289. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Israr edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verillmesi yasaya aykırıdır. Sanık ve mağdur, bu süreçte alanında uzman bir ceza avukatından hukuki destek almalı, adil yargılamanın sağlanması için gerekli her türlü hukuki yolu kullanmalıdır.

Yargıtay Kararları

A. İlgili Mevzuat ve Ön Soruna İlişkin Açıklamalar
1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması hâlinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafinin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK’nın 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi hâlinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup hükmün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK’un 326/3. maddesine paralel şekilde düzenlenen 5271 sayılı CMK’nın 307/3. maddesine göre ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı, sanığın en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 5271 sayılı CMK’nın 289. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.
B. Hukuki Değerlendirme
Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesince bozmadan sonra yapılan yargılamada Özel Daire bozma nedeninin aleyhe olduğu gözetilmeden, bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmaksızın yargılamaya devam olunarak hüküm kurulmasının kanuna açıkça aykırı olduğu ve savunma hakkını kısıtladığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin direnme kararına konu hükmünün, sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.(Ceza Genel Kurulu  2024/578 E.  ,  2025/68 K.)

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.

KVKK AYDINLATMA METNİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir