Hukuki Makaleler

Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi (In Dubio Pro Reo) ve Ceza Davalarında Savunmanın Önemi: Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara – Avukat Necmettin İlhan

Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi (In Dubio Pro Reo) ve Ceza Davalarında Savunmanın Önemi

Ceza muhakemesinde en temel ve evrensel ilkelerden biri “şüpheden sanık yararlanır” kuralıdır. Latincede “in dubio pro reo” olarak ifade edilen bu ilke, sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi için suçun hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispat edilmesini şart koşar.

Ceza yargılamasının amacı, maddi gerçeğe ulaşmak, adaleti sağlamak ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Ancak bu süreçte, yeterli ve kesin delil olmadan bir kişinin cezalandırılması hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz.


Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesinin Önemi

Bir sanığın cezalandırılabilmesi için:

  • Suçun işlendiği kesin olarak kanıtlanmalı,
  • Suçun failinin kim olduğu şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya konmalı,
  • Olayın gerçekleşme biçimi aydınlatılmalı ve başka ihtimaller dışlanmalıdır.

Eğer dosya kapsamındaki deliller, sanığın suçu işlediğini kesin olarak ispatlamıyorsa, şüphe sanık lehine değerlendirilir. Yargıtay’ın da birçok kararında vurguladığı gibi, ihtimale dayalı mahkûmiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır.


Şüpheli / Sanık İçin Yapılması Gerekenler

Bir kişi hakkında ceza davası açıldığında şüpheli veya sanığın dikkat etmesi gereken temel hususlar şunlardır:

  1. Susma Hakkı: Sanık, kendisine yöneltilen suçlamalara karşı ifade vermek zorunda değildir.
  2. Avukat Desteği: Deneyimli bir uzman ceza avukatı ile sürecin yürütülmesi, hem delillerin toplanması hem de savunmanın hazırlanması açısından kritik öneme sahiptir.
  3. Delillerin İncelenmesi: Dosyadaki HTS kayıtları, kamera görüntüleri, tanık beyanları gibi tüm delillerin sanık lehine de değerlendirilmesi gerekir.
  4. Eksik Araştırmaya İtiraz: Savunma tarafı, mahkemece eksik inceleme yapıldığını düşünüyorsa itiraz hakkını kullanmalıdır.

Mağdur / Müşteki İçin Yapılması Gerekenler

Ceza davalarında sadece sanıkların değil, mağdur veya müştekilerin de dikkat etmesi gereken konular vardır:

  1. Delil Sunma: Olayı doğrulayacak tanık, kamera kaydı veya belge mevcutsa mutlaka mahkemeye sunulmalıdır.
  2. Hukuki Temsil: Mağdurların da haklarını etkin bir şekilde savunabilmeleri için ceza avukatı ile temsil edilmeleri önemlidir.
  3. Soruşturmayı Takip: Savcılık ve mahkeme sürecinde eksik incelemeler varsa bunların giderilmesi talep edilmelidir.
  4. Maddi ve Manevi Tazminat: Ceza davası dışında, mağdurlar ayrıca hukuk mahkemelerinde tazminat davası açabilir.

Uzman Ceza Avukatının Önemi

Ceza davaları, özellikle kasten öldürme, azmettirme, uyuşturucu, organize suçlar gibi ağır suçlarda oldukça karmaşıktır. Eksik araştırma, yanlış yorumlanan deliller veya tek taraflı tanık beyanları, yanlış bir mahkûmiyet kararına yol açabilir.

Bu nedenle:

  • Sanıklar için: Haksız yere ceza almamak adına,
  • Mağdurlar için: Hak kaybı yaşamamak adına,

mutlaka alanında deneyimli bir uzman ceza avukatı ile sürecin yürütülmesi gereklidir.


Sık Sorulan Sorular (SSS)

1. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi her davada geçerli midir?
Evet. Tüm ceza davalarında geçerli olan evrensel bir ilkedir.

2. Delil yetersizliğinde mahkeme ne yapar?
Sanığın mahkûmiyetine karar verilemez, beraat kararı verilmesi gerekir.

3. Tanık beyanı tek başına mahkûmiyet için yeterli midir?
Hayır. Tanık beyanı destekleyici nitelikte olabilir, ancak tek başına kesin delil olarak kabul edilmez.

4. Ceza avukatı olmadan savunma yapılabilir mi?
Teorik olarak evet, ancak pratikte ciddi hak kayıplarına neden olabilir. Uzman bir ceza avukatı süreci en doğru şekilde yönetecektir.

5. Mağdur da ceza avukatı tutabilir mi?
Evet. Mağdurlar, davada müşteki sıfatıyla temsil edilmek üzere avukat tutabilir.


Sonuç

Ceza yargılamasında şüpheden sanık yararlanır ilkesi, masumiyet karinesinin en önemli yansımasıdır. Hem şüpheli/sanık hem de mağdur/müşteki açısından sürecin doğru yönetilmesi, delillerin eksiksiz toplanması ve hukuki hakların korunması için uzman ceza avukatı desteği vazgeçilmezdir.

Yargıtay Kararları

Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adeleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de öğreti ve uygulamada; suçsuzluk ya da masumiyet karinesi olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; in dubio pro reo olarak ifade edilen şüpheden sanık yararlanır ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılabilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık ispata dayanmalı, bu ispat hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Toplanan delillerin bir kısmına gözetilip diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaat üzerinden yüksek de olsa bir ihtimale sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir (YCGK., 11.6.2013 tarihli ve 36-294 sayılı).
Şu hâlde, sanığa isnat edilen fiilin sanık tarafından icra edildiğinin kabulü için, gerekçeli ve muhtemel şüphenin tamamen yenilmesi gerekir. Zira kabili te’lif olmayan şüphe ile gerçeğin yan yana mevcudiyeti ile vicdani kanaate ulaşılmasının, mantık ve hukuk kuralları bakımından mümkün olduğu söylenemez.
B. Ön Soruna Dair Değerlendirme
İnceleme dışı sanıklar …, …, … ve …’ı nitelikli kasten öldürme suçuna azmettirmeden mahkûmiyetine karar verilen inceleme dışı sanık …’ı azmettirdiği iddiasıyla sanığın da cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında Yerel Mahkemece; maktulle sanık arasındaki otuz yıl öncesine dayanan kan davasının sanığın annesinin ölmesi nedeniyle yeniden canlandığı, maktulle arasında öldürmeye neden olabilecek hiçbir husumet bulunmayan inceleme dışı sanık … ile sanık arasında olaydan on beş gün öncesine kadar telefon görüşmeleri olduğu, olaydan on gün sonra da husule gelen olumsuz gelişmeler nedeniyle başka bir telefondan yeniden irtibat kurdukları gerekçeleriyle sanığın mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılan dosyada;
Sanığa isnat edilen azmettirme suçunun sabit olup olmadığına dair maddi gerçekliğin ortaya çıkarılması amacıyla; inceleme dışı sanıklar …, …, …, … ve …’ın tanık sıfatıyla ayrı ayrı dinlenerek; maktulün öldürülmesi nedeniyle verilen paranın hangi tarihte, kimler arasında, ne kadar ve nerede teslim edildiğinin sorulması, suçta kullanılan aracın kiralandığı tarihide içine alacak şekilde en erken 01.10.2012 tarihinden sonra ve alınacak beyanlara göre paranın teslim edildiği tarihten geriye dönük süreçte, sanığın ve inceleme dışı sanık …’ın adına kayıtlı tüm banka ve finans kurumları hesapları nezdinde suçun bedeli olarak kararlaştırılan 100.000 TL ve üzerinde para alış verişi ya da hesap hareketi olup olmadığının tespit edilmesi, bu miktarda bir paraya rastlanılması hâlinde parayı alan veya gönderen üçüncü kişilerin de tanık olarak dinlenilmesinin sağlanması, inceleme dışı sanıklar … ve …’e; asıl azmettirenin sanık olduğuna ve bu nedenle tehdit edildiklerine dair iddialarını destekleyen somut vakıalar varsa bunların neler olduğunun sorulması ve araştırılması, inceleme dışı sanıklar …, … ve …’a; inceleme dışı sanık …’ın yukarıda özetlenen mektubunda belirttiği üzere; maktulün öldürülmesinden gerçekleşen para alışverişine kadar, …’daki otele gidiş ve gelişleri sırasında veya sonrasında, inceleme dışı sanık …’ın araçta, otelde veya başka bir yerde sanık ile arasında suçun tamamlandığına dair bilgi verdiği veya aldığını yada “Arkamızda … / … var” benzeri bir beyanda bulunduğunu duyup duymadıklarının, şayet böyle bir bilgileri varsa bu görüşmenin tam tarih, saat ve yerinin sorularak tespit edilmesi üzerine; dosyada mevcut baz istasyonunu gösterir HTS kayıtları üzerinde yapılacak araştırma ile inceleme dışı sanık …’ın bu hususta görüştüğü kişiler üçüncü kişi dahi olsa; suçtan sonra yapılan ve suçun tamamlandığının haber alındığı veya verildiği görüşmenin gerçekleştiği cep telefonunun bulunduğu yer tespit edilerek sanığın kullanımındaki cep telefonunun aynı saatlerde sinyal verdiği yerin karşılaştırılması,
Dosyada mevcut diğer delillerin birlikte değerlendirilerek tartışılması suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken, yazılı gerekçeyle inceleme dışı sanıkların sanık hakkındaki iddialarına ilişkin toplanması gereken tüm deliller elde edilmeksizin eksik araştırma sonucu sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu kabul edilmelidir.(Ceza Genel Kurulu  2022/333 E.  ,  2025/94 K.)

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.

KVKK AYDINLATMA METNİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir