
Ceza Hukukunda “Faillik” ve “Müşterek Faillik” kavramları
Faillik
Madde 37- (1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır.
GEREKÇE:
765 sayılı Türk Ceza Kanununda “aslî” ve “fer’î iştirak” ayırımı kabul edilmiştir. “Asli iştirak”, “aslî maddî iştirak” ve “aslî manevî iştirak” olarak ikiye ayrılmıştır. Bu ayırımda “fiili irtikap etme” ve “doğrudan doğruya beraber işleme”, “aslî maddî iştirak” şekilleri olarak öngörülmüştür. Buna karşılık azmettirme, “aslî manevî fail” olmayı gerektirmektedir. Tek tek sayılmak suretiyle belirlenen “fer’î iştirak” hâllerinde ise, cezanın indirilmesi gerekirken, “zorunlu fer’i iştirak”in “asli iştirak” olarak cezalandırılması öngörülmüştür.
Bu sistemin en önemli sakıncası, kişinin suçun işlenişine katkısının, gerçekleştirilen suçun bütünlüğü içerisinde değil, ondan bağımsız olarak ele alınmasıdır. Örneğin bir işyerinde işlenen silâhlı yağma suçunda, dışarıda gözcülük yapan kişinin fiili yağma suçunun bütününden bağımsız olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle, gözcülük yapan uygulamada bazen “asli fail” bazen “fer’i fail” olarak sorumlu tutulmaktadır. Bu sistemde, suçun işlenişine iştirak eden kişilerin çoğu zaman “asli fail” olarak mı yoksa “fer’i fail” olarak mı sorumluluğu gerektirdiği duraksamaya yer vermeyecek bir biçimde saptanamamaktadır. Halbuki, örnek olayda gözcülük yapma fiilinin diğer kişilerle birlikte işlenen yağma suçunun gerçekleşmesine olan etkisi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; gözcülük yapan kişinin de diğer suç ortaklarıyla birlikte suçun işlenişi üzerinde ortak hâkimiyet kurduğu sonucuna ulaşılır. Bu durumda ise gözcülük yapan kişinin de fail olarak sorumlu tutulması gerekir.
Hükûmet Tasarısında da benimsenen “asli iştirak”, “fer’î iştirak” ayırımının adil ve eşit olmayan bir cezalandırmayı sonuçlaması ve uygulamada zorluk ve duraksamalara neden olması dolayısıyla, bu ayrımı esas alan düzenleme tasarıdan çıkarılmıştır. Yeni yapılan düzenlemeyle, iştirak şekilleri, fiilin işlenişi üzerinde kurulan hâkimiyet ölçü alınarak belirlenecektir. Bu sistemde birer sorumluk statüsü olarak öngörülen iştirak şekilleri ise, faillik, azmettirme ve yardım etmeden ibarettir.
Yeniden düzenlenen maddenin birinci fıkrasına göre suçun kanuni tanımında öngörülen fiili gerçekleştirilen kişi fail olup; suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi durumunda, bu kişilerin her biri müşterek fail olarak sorumlu tutulacaklardır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra, fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için, her bir suç ortağı fail statüsündedir. Ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının saptanmasında suç ortaklarının suçun icrasındaki rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulur. Bu durumda, fiilin icrası veya sonuçsuz kalması ortak faillerden her birinin elinde bulunmaktadır. Örneğin suç ortaklarından birinin cebir veya tehdit kullanarak mağduru etkisiz hâle getirdiği, diğerinin de üzerindeki para ve sair kıymetli eşyayı aldığı yağma suçunda her iki suç ortağının suçun işlenişine yaptıkları katkı, suçun icrası açısından birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Dolayısıyla, her iki suç ortağı, suçun işlenişi üzerinde ortak bir hâkimiyet kurmaktadır.
Suç ortaklarının iştirak katkılarının karşılıklı olarak birbirlerini tamamlamadığı durumlarda da müşterek faillik mümkündür. Bazı hâllerde failler, her biri suçun kanuni tanımındaki bütün unsurları tek başına gerçekleştirmek üzere, bir anlaşmaya varabilir. Örneğin bir kişiyi öldürmek için aralarında anlaşmış olan beş kişi, amacın gerçekleşme ihtimalini daha da yükseltmek için, aynı anda mağdurun üzerine ateş ederler. Ateşlenen mermilerden bir kısmı mağdura isabet eder, bir kısmı ise etmez. Bu örnek olayda bütün suç ortakları ortak bir suç işleme kararına dayanarak birlikte hareket etmektedirler. Bu beş suç ortağının ateşlediği mermilerden sadece bir tanesinin mağdura isabet edip ölümüne neden olması hâlinde dahi, tamamlanmış kasten adam öldürme suçundan dolayı bu kişilerden her biri müşterek fail olarak sorumlu tutulacaktır.
Müşterek faillik bakımından zorunlu diğer bir koşul, failler arasında birlikte suç işleme kararının varlığıdır. Belli bir hareketin icrasına ve neticenin meydana gelmesine ilişkin olan birlikte suç işleme kararı, kast kapsamında düşünülmelidir. Suç ortaklarının suçun işlenişine ilişkin kastlarının doğrudan veya olası kast gibi farklılık göstermesinin, müşterek fail olarak sorumlulukları üzerinde bir etkisi yoktur.
Bir suçun failine, onun haberi olmaksızın, tek taraflı iradeyle, suçun işlenmesine başlamadan önce veya suçun icrası sırasında yardım edilmesi hâlinde, müşterek fail olarak değil, yardım eden olarak sorumlu tutulmak gerekir.
Maddenin ikinci fıkrasında, dolaylı faillik düzenlenmiştir. Kişi suçu bir başkasını araç olarak kullanmak suretiyle gerçekleştirebilir. Bu durumda dolaylı faillik söz konusudur. Dolaylı faillikte, arka plandaki kişi, suçun icraî hareketlerini gerçekleştiren şahsın ve hareketinin üzerinde hâkimiyet kurmaktadır ve bu hâkimiyet nedeniyle, fail olarak sorumlu tutulmaktadır.
Suçun işlenmesinde kusur yeteneği olmayan kişilerin araç olarak kullanılması durumunda, dolaylı faile verilecek olan cezanın bu nedenle artırılması kabul edilmiştir. Zira bu durumda sadece bir suç işlenmemekte, kendisini yönlendirme yeteneği olmayan kişiler istismar da edilmektedir.
Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı
Madde 64 – (Değişik: 3/2/1937 – 3112/1 md.)
Bir kaç kişi bir cürüm veya kabahatin icrasına iştirak ettikleri takdirde fiili irtikap edenlerden veya doğrudan doğruya beraber işlemiş olanlardan her biri o fiile mahsus ceza ile cezalandırılır.
Başkalarını cürüm ve kabahat işlemeğe azmettirenlere dahi aynı ceza hükmolunur. Ancak fiili icra edenin onu işlemekte şahsi bir menfaati olduğu sabit olursa azmettiren şahsın cezası, (Değişik İbare: 14/7/2004 – 5218/1 md.) ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis yerine yirmi dört sene ve müebbet ağır hapis yerine yirmi sene ağır hapistir. Sair cezaların altıda biri indirilir.
Yeni düzenlemeye göre, suça katılma şekilleri, fiil üzerindeki hâkimiyet esas alınarak belirlenmektedir. Bu sistemde üç temel iştirak türü vardır: fail, azmettiren ve yardım eden.
Birinci fıkraya göre, suçun yasadaki tanımında belirtilen fiili gerçekleştiren kişi fail sayılır. Suç birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmişse, bu kişilerin her biri müşterek fail olarak sorumlu tutulur.
Müşterek faillik, suç işleme kararıyla birlikte, fiil üzerinde ortak bir hâkimiyet kurulması anlamına gelir. Bu nedenle, suça katılan herkes fail sayılır. Bu ortak hâkimiyetin varlığını belirlemek için suç ortaklarının olaydaki rolleri ve katkılarının önemi dikkate alınır. Suçun işlenmesi veya tamamlanamaması, ortak faillerin her birinin eylemlerine bağlıdır.
Suç ortaklarının katkıları farklı olsa bile müşterek faillik söz konusu olabilir. Bazı durumlarda failler aralarında anlaşarak, her biri suçu kendi başına da tam olarak işleyebilecek kapasitede olabilir.
Müşterek faillik için gerekli diğer şart, failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmasıdır. Bu karar, belirli bir hareketin yapılması ve sonucun ortaya çıkmasına yöneliktir ve kast kapsamında değerlendirilir. Suç ortaklarının kast türleri (örneğin doğrudan kast ya da olası kast) farklı olsa da, bu durum onların müşterek fail olarak sorumluluğunu etkilemez.
Eğer bir kişi, failin bilgisi olmadan, suç işlenmeden önce veya işlenirken tek taraflı olarak yardım ederse, bu kişi müşterek fail değil, yardım eden olarak sorumlu olur.
Bir kişi, başka birini araç olarak kullanarak suçu işlerse, buna dolaylı faillik denir. Bu durumda suçun arkasındaki kişi, fiili gerçekleştiren kişi üzerinde hâkimiyet kurmuştur ve bu hâkimiyet nedeniyle fail sayılır. Eğer suç, kusur yeteneği olmayan bir kişi kullanılarak işlenmişse, dolaylı failin cezası artırılır. Çünkü böyle bir durumda yalnızca bir suç işlenmekle kalmaz, aynı zamanda yönlendirme yeteneği olmayan bir kişi de istismar edilmiş olur.
Faillik ve Suça İştirakle ilgili sık sorulan sorular:
- Fail kimdir ve kaç şekilde ortaya çıkar?
- Doğrudan (müstakil) fail ile dolaylı fail arasındaki fark nedir?
- Yan yana müstakil faillik ne anlama gelir?
- Suça iştirak nedir ve hangi şekillerde ortaya çıkar?
- Müşterek fail ve şerik arasındaki fark nedir?
- Suça azmettiren ve yardım eden kişiler kimlerdir?
- Fail kimdir ve ceza hukuku açısından kimler fail sayılmaz?
- Doğrudan faillik ile dolaylı faillik arasındaki temel farklar nelerdir?
- Faillerin sayısına göre faillik türleri nelerdir?
- Özgü (mahsus) suçlarda faillik nasıl belirlenir?
- Hangi durumlarda dolaylı faillik söz konusu olur?
- Zorlama nedeniyle dolaylı faillik nedir ve hangi koşullarda oluşur?
- TCK m.28’e göre zorlama altında suç işleyen kişi cezalandırılır mı?
- Zorla suç işletilen kişi cezai sorumluluktan nasıl muaf tutulur?
- Hatadan yararlanma nedeniyle dolaylı faillik ne anlama gelir?
- Kastı ortadan kaldıran hata ve haksızlık yanılgısı arasındaki fark nedir?
- Kusur yeteneği olmayan bir kişiden yararlanarak dolaylı fail olunabilir mi?
- Yan yana müstakil faillik nedir ve hangi durumlarda ortaya çıkar?
- Taksirli suçlarda yan yana faillik nasıl değerlendirilir?
- Yan yana müstakil faillik ile müşterek faillik arasındaki farklar nelerdir?
- Suça iştirak nedir ve hangi şekillerde gerçekleşir?
- Müşterek faillik ve şeriklik (azmettirme ve yardım etme) arasındaki fark nedir?
- Müşterek faillik için gerekli iki temel şart nedir?
- Birlikte suç işleme kararının varlığı ne anlama gelir?
- Kanuni tanımdaki fiilin birlikte işlenmesi şartı nasıl sağlanır?
- Müşterek faillikte “fiil üzerinde ortak hakimiyet kurma” ne anlama gelir?
- Müşterek faillikte her failin kastı farklı olabilir mi?
- Kısmi müşterek faillik nedir ve hangi durumlarda ortaya çıkar?
- Netice sebebiyle ağırlaşan suçlarda müşterek failler nasıl sorumlu tutulur?
- Bir suçun icra hareketlerinin işbölümüyle gerçekleştirilmesi ne anlama gelir?
GENEL OLARAK FAİLLİK VE SUÇA İŞTİRAK
Bir suçu, yasada tanımlanan hareketleri bizzat gerçekleştiren kişiye fail denir. Eğer suçu tek başına bir kişi işliyorsa, yalnızca bu kişi fail olarak kabul edilir. Bu durumda fail üç şekilde olabilir:
Doğrudan (müstakil) fail: Suçu kendi başına işleyen kişi.
Dolaylı fail: Suçu, başka birini araç olarak kullanarak işleyen kişi.
Yan yana müstakil failler: Her biri ayrı ayrı fakat aynı amaçla suç işleyen kişiler.
Eğer suç birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmişse, bu durumda suç ortaklığı (iştirak) söz konusu olur. Suç ortaklığı, iki şekilde karşımıza çıkar: Müşterek faillik ve suça katılma(iştirak)
Bu iki ayrımın nedeni, suça katılan kişilerin katkılarının aynı düzeyde olmamasıdır. Suçun işlenişinde doğrudan yer alanlar ile dolaylı yollarla katkı sağlayanlar farklı kategorilerde değerlendirilir.
Müşterek fail, suçun icra hareketlerini (yani fiilin kendisini) birlikte yapan kişidir. Yani suçu birlikte planlayıp birlikte gerçekleştiren kişilerdir. Şerik ise suçun işlenmesine doğrudan katılmayan ama farklı şekillerde katkı sağlayan kişidir.
Suç işleme fikrini veren ya da kişiyi bu yönde teşvik eden kişi; azmettiren
Suçtan önce veya suç sırasında yardımda bulunan kişi; yardım eden
Yani kısacası, suçu bizzat işleyenler fail ya da müşterek fail, suçu teşvik eden veya kolaylaştıranlar ise azmettiren ya da yardım eden olarak sorumlu tutulurlar.
Genel Olarak Faillik Kurumu
Bir suçu oluşturan, yani hukuka aykırı ve yasaklanmış bir davranışı gerçekleştiren kişi veya kişiler fail olarak adlandırılır. Ancak bu kişi mutlaka bir insan olmalıdır. Türk Ceza Kanunu’na (TCK) göre, tüzel kişiler (örneğin şirketler) ve hayvanlar fail olamazlar. Ceza sorumluluğu yalnızca insanlara aittir. Dolayısıyla bir suç, ancak insan davranışıyla ortaya çıkabilir. Bu nedenle suçun faili de yalnızca bir insan olabilir. Ceza hukukunda, bir kişinin fail olup olmayacağı ve hangi ölçüde sorumlu tutulacağı faillik kavramı çerçevesinde incelenir. Faillik şu şekilde iki ana başlıkta değerlendirilir:
Suçun işleniş biçimine göre:
Doğrudan faillik: Suçun fiilini bizzat kendi yapan kişi.
Dolaylı faillik: Suçun fiilini başkasına yaptıran, ancak süreci yönlendiren kişi.
Faillerin sayısına göre:
Müstakil fail: Suçu tek başına işleyen kişi.
Müşterek fail: Suçu başka kişilerle birlikte, ortak hareket ederek işleyen kişi.
Özgü (Mahsus) Suçlarda Faillik
Bazı suçlar, sadece belirli özelliklere sahip kişiler tarafından işlenebilir. Bu tür suçlara özgü suçlar denir. TCK’nın 40/2. maddesine göre, özgü suçlarda yalnızca bu özel niteliklere sahip kişi fail olabilir. Diğer kişiler bu suça doğrudan katılsalar bile azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulurlar. Yani bu kişiler fail olarak sorumlu tutulamazlar.
Doğrudan Fail
Suçun icra hareketlerinin doğrudan ve bizzat gerçekleştirmesi halinde doğrudan faillik söz konusudur. Doğrudan fail, icra hareketlerini gerçekleştiren ve suçu işleyen tek kişi olduğunda müstakil fail olarak da adlandırılır. Failin suçu kimin yararına işlediğinin bir önemi yoktur. Doğrudan failin işlediği suça, diğer bir kişinin azmettiren veya yardım eden olarak iştirak etmesi de mümkündür.
Dolaylı Fail
Dolaylı fail, bir suçu doğrudan kendisi işlemeyen; ancak başka bir kişiyi araç gibi kullanarak işlettiren kişidir. Görünüşte suçu işleyen kişi başka biri olsa da, asıl kontrol ve yönlendirme dolaylı faildedir. Bu kişi, suçun işleniş sürecini planlar ve yönlendirir. Suçu işleyen kişi ise aslında dolaylı failin planladığı eylemleri uygulamaktadır. Dolaylı failin başka bir kişiyi araç olarak kullanması şu yollarla gerçekleşebilir: Hile yaparak, Hatadan yararlanarak, Cebir (zor kullanma) ya da Tehdit uygulayarak.
Bu gibi durumlarda, suçun görünüşteki faili yerine, fiil üzerinde hâkimiyet kuran kişi yani dolaylı fail, cezai olarak sorumlu tutulur.
Zorlama Nedeniyle Dolaylı Faillik
Dolaylı faillikte, suçun görünüşte başkası tarafından işlenmesine rağmen, o kişiyi zorla bu suçu işleten kişi asıl fail kabul edilir. TCK m.28’e göre; bir kişiye karşı, onun karşı koyamayacağı şiddet, korkutma ya da tehdit uygulanarak bir suç işlettirilmişse, suçu işleyen kişiye ceza verilmez. Bu durumda, zor kullanan kişi suçun faili sayılır. Ancak bazı durumlarda zor kullanılan kişi tamamen bir araç haline getirilmiş olabilir. Bu durumda zor uygulanan kişinin iradesi tamamen ortadan kalkmıştır. Bu nedenle suçu doğrudan gerçekleştiren kişi, yani zor kullanan, fail olarak doğrudan sorumlu tutulur.
Hatadan Yararlanma Nedeniyle Dolaylı Faillik
Bir kişi, suçu bizzat işlemiş gibi görünse de, eğer onun iradesi üzerinde başkası tarafından hatasından yararlanılarak kontrol sağlanmışsa, asıl fail bu kontrolü kuran kişi olur. Bu duruma dolaylı faillik denir.
Hatadan yararlanma durumu farklı şekillerde ortaya çıkabilir:
Kastı ortadan kaldıran hata (TCK m. 30/1): Aracı olarak kullanılan kişi, suçun unsurlarını bilmeden, yanlış bir bilgiyle veya yanlış yönlendirme sonucu hareket edebilir. Bu durumda, suçu işlemiş gibi görünse de, fiil üzerinde kontrol sahibi olan kişi dolaylı faildir.
Haksızlık yanılgısından yararlanma (TCK m. 30/4): Kişi, yaptığı davranışın suç olduğunu bilmeyecek şekilde kandırılmış veya kaçınılmaz biçimde yanlışa düşürülmüşse, onun bu yanılgısından faydalanarak suçu gerçekleştiren kişi dolaylı fail olarak sorumlu olur.
Diğer bir dolaylı faillik şekli, ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ilişkin şartların varlığında kaçınılmaz hataya düşen (m.30/3) kişinin hatasından yararlanılmasıdır. Bir kimse, diğer bir kişiyi bu konuda hataya düşürmüş veya onun hatasından yararlanmış ve fiilin işlenmesini sağlamış ise, hatası nedeniyle fiili işleyen kişi kusuru olmadığı için cezalandırılmazken, hataya düşüren veya yararlanan kişi dolaylı fail olarak cezalandırılır. Aracı kişinin meşru müdafa şartları oluştuğuna yönelik olarak hataya düşürülmesi halinde de dolaylı faillikten söz edilebilir.
Kusur Yeteneği Bulunmayan Kişiden Yararlanma Nedeniyle Dolaylı Faillik
Bir kişinin küçüklük, akıl hastalığı gibi nedenlerle kusur yeteneğinin olmadığını bile bile, bu kişiye suç işlettiren kişi, dolaylı fail sayılır. Çünkü suçun kararını aslında o verir ve fiil üzerinde kontrol sahibidir.
Bu durumda suçu işleyen kişi ceza almaz, çünkü cezai sorumluluğu yoktur. Ancak suçu planlayıp işleten kişi, sanki suçu bizzat kendi işlemiş gibi sorumlu olur ve cezası üçte birden yarıya kadar artırılır (TCK m. 37/2). Örneğin; 12 yaşından küçük çocuklar, ceza hukuku açısından kusur yeteneğine sahip değildir. Bu nedenle bu yaştaki bir çocuğa suç işletilirse, suçu yönlendiren kişi dolaylı fail sayılır. Buna karşılık, kusur yeteneği olan bir çocuğa (örneğin 15 yaşında) suç işlettirilirse, artık dolaylı faillikten değil, azmettirme gibi iştirak biçimlerinden söz edilir.
Uyuşturucu ve alkol etkisindeki kişiler bakımından ise kişi kendi isteğiyle uyuşturucu ya da alkol almışsa ve suça karışırsa, bu kişi tam olarak sorumludur. Bu tür kişilerin araç olarak kullanılması durumunda dolaylı faillik değil, iştirak hükümleri uygulanır. Ancak kişi zorla ya da haberi olmadan uyuşturucu verilerek suça yönlendirilmişse, onun cezai sorumluluğu ortadan kalkar. Bu durumda suçu işleten kişi dolaylı fail olur.
Kusur yeteneği sonradan bozulmuşsa; örneğin biri hipnoz edilmiş, zorla uyuşturucu verilmiş veya zihinsel kontrol altına alınmışsa, artık iradesi etkilenmiştir. Bu kişinin suç işlemesi sağlanırsa, işleten kişi dolaylı fail olarak sorumlu tutulur (TCK m. 34/1).
Bilmeden araç yapılmışsa; eğer aracı yapılan kişinin kusur yeteneği olmadığı bilinmeden suç işletilirse, bu durumda dolaylı faillikten değil, azmettirme söz konusu olur. Çünkü failin, aracı kişinin cezai sorumluluğu olmadığını bilmeden hareket ettiği kabul edilir.
Yan Yana (Müstakil) Faillik
Birden fazla kişinin işlediği bir suçta, eğer müşterek faillik veya suça iştirak durumu söz konusu değilse, yan yana müstakil faillik ortaya çıkar. Bu tür faillik, kanunda özel olarak tanımlanmamıştır. Yan yana müstakil faillikte, birden fazla kişi, aralarında bir iştirak bilinci veya ortak irade olmadan aynı suçun işlenmesine yönelik hareket ederler. Bu durum, genellikle taksirli suçlar (ihmal veya dikkatsizlik sonucu işlenen suçlar) için geçerlidir. TCK m.40 uyarınca, suçun kasten işlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle taksirli suçlar için iştirak hükümleri geçerli değildir. Yani, taksirli bir suç işlenirken, her fail kendi kusurundan dolayı sorumlu tutulur. TCK 22/5. madde ise taksirli suçlarda yan faillik durumunu düzenlemiştir. Bu maddeye göre, birden fazla kişi tarafından işlenen taksirli suçlarda, her fail kendi kusurundan dolayı sorumlu tutulur.
SUÇA İŞTİRAK
Genel Olarak İştirak Kurumu
Kanun, birden fazla kişinin katıldığı suçlarda, suçun işlenişine doğrudan katılanları fail, katkı sağlayanları ise şerik olarak ayırır ve yaptırımda fark yaratır. Müşterek faillik durumunda, suç doğrudan işlenir ve tüm katılımcılar fail olarak sorumlu tutulur. Ancak, suçun doğrudan fail olmayan kişiler, suçu azmettirme, yardım etme veya destekleme gibi şekillerde katkıda bulunarak şerik olurlar. Bu durum, ceza sorumluluğunu genişleten bir mekanizma olarak işlev görür.
Müşterek Faillik
Müşterek faillik, birden fazla kişinin ortaklaşa suç işleme kararı alıp birlikte hareket ederek suç işlemesi durumudur. Kanunun 37/1. maddesine göre, suçun fiilini birlikte gerçekleştiren kişiler fail olarak cezalandırılır. Bu durumda, her katılımcı suç ortağıdır ve her birinin katkısı eşit olarak değerlendirilir. Ayrıca, müşterek failliğin olduğu bir suçta, suç işleme kararı almadan yalnızca suçu teşvik eden veya yardım eden kişiler de şerik olarak kabul edilebilir. Müşterek faillik için iki temel şart vardır: Fiilin kanundaki tanımına uygun şekilde birlikte yapılması ve suç işleme kararının ortak olmasıdır.
Müşterek Failliğin Koşulları
a.Birlikte Suç İşleme Kararının Varlığı
Birden fazla kişinin birlikte suç işlediği durumlarda, suça katılanların fail sayılabilmesi için, aralarında birlikte suç işleme kararı olmalıdır. Bu karar, her bir failin suç işleme iradesine sahip olması anlamına gelir. Yani, suçun işlenmesine katkı sağlayan kişiler, aynı suçu işlediklerini bilerek ve buna karar vererek hareket ettiklerinde, birlikte suç işleme kararı vardır.
Bir diğer önemli nokta ise, birlikte suç işleme kararı yalnızca müşterek faillik durumunda gereklidir. Şeriklik, örneğin yardım etme durumunda, bu kararın varlığı şart değildir. Eğer bir kişi suçu işleyen diğer kişiyle birlikte suç işleme kararına sahip değilse ve sadece suça katkı sağlıyorsa, yan yana müstakil fail olarak sorumlu tutulur. Eğer yalnızca yardımda bulunmuşsa, yardım eden olarak sorumlu olur.
İştirak iradesi yani birlikte suç işleme kararı, suç işlenmeden önce faillerin suç planı yaparak oluşturabileceği gibi, suç anında da kendiliğinden gelişebilir. Ancak, eğer failler arasında suç planı veya ortak bir karar yoksa ve bir kişi suç işlerken diğerinin haberi olmadan yardım ederse müşterek faillik oluşmaz. Bu durumda, yardım eden kişi yardım eden olarak suç ortağı sayılır ve suçun işlenişine katkısı ne olursa olsun, şerik olarak sorumlu tutulur. Çünkü şeriklik için, faillerin ortak bir suç işleme kararı yani katılma iradesi olması gerekmemektedir.
Müşterek faillerin suç işleme kastı, her bir failde farklı olabilir; yani bir kişinin kastı doğrudan, diğerinin kastı ise olası kast olabilir. Ancak, suç tanımında özel bir amaç veya saik (özel kast) öngörülen suçlarda, müşterek faillerin bu özel kastla hareket etmeleri gerekmektedir. Örneğin, kasten adam öldürme suçunda iki kişi müşterek fail olarak sorumlu tutulabilirken, belirli bir amaçla işlenen nitelikli öldürme suçunda yalnızca bu amacı taşıyan kişi nitelikli suçun faili olur. Diğer kişi ise, sadece yardım eden olarak sorumlu tutulur. Bu duruma kısmi müşterek faillik denir.
Bir suç, birden fazla kişi tarafından katılma iradesi olmadan işlenirse, buna yan yana müstakil faillik denir. Her fail kendi hareketiyle sorumlu tutulur. Örneğin, iki kişi aynı anda farklı noktalardan aynı kişiyi öldürmek amacıyla ateş eder ve yalnızca biri hedefi vurursa, hedefi vuran kişi tamamlanmış suçtan, vuramayan kişi ise teşebbüsten sorumlu tutulur.
Suçu birlikte işleyen faillerden birinin, kastedilenden daha ağır bir suç işlemesi durumunda, bu kişi sınırı aşan hareketi nedeniyle müstakil fail olarak sorumlu tutulur. Diğer müşterek fail ise, bu ağır sonucun gerçekleşebileceğini tahmin etmiş, hesaba katmış veya buna kayıtsız kalmışsa, bu ağır neticedeki sorumluluğuna katlanır.
Netice sebebiyle ağırlaşan suçlarda, failler suçun temel şekliyle suç işleme kararı almışlardır. Ancak, bir failin kasten ağır sonuç doğuracak bir hareketi yapması durumunda, diğer faillerin sorumluluklarının doğabilmesi için en azından taksir derecesinde bir kusurlarının olması gerekmektedir. Eğer diğer şeriklerin suça katkısı taksirle ilgiliyse, bu durumda onlar da müşterek fail olarak ağır sonuçtan sorumlu tutulur. Aksi takdirde, yalnızca ağır sonuca yol açan kişi müstakil fail olarak cezalandırılır.
b.Kanuni Tanımdaki Fiilin Birlikte İşlenmesi
TCK 37. maddeye göre, müşterek faillerin suçun kanuni tarifinde belirtilen fiili birlikte işlemeleri, yani suçun icra hareketlerini birlikte gerçekleştirmeleri gerekmektedir. Suç, birlikte işlendiğinde çoğu zaman her bir müşterek fail, suçun icra hareketlerinin bir kısmını üstlenir. Bu durumda, failler arasında bir işbölümü olabilir. Bu işbölümü planlı bir şekilde yapılabileceği gibi, suç işlenirken kendiliğinden de meydana gelebilir. Suçun işbölümüyle birlikte işlenmesi, hedefe ulaşmayı kolaylaştırır ve başarısızlık riskini azaltır. Ancak bazen müşterek faillerin her biri aynı icra hareketini gerçekleştirebilir.
Müşterek faillik, her bir faile suçun faili olarak kabul edilmesini sağlar ve bu kişilerin kanundaki cezaya tamamen tabi olmalarına neden olur. Yani müşterek fail, iştirak eden kişi değil, doğrudan suçun faili olduğu için cezasında herhangi bir indirim yapılmaz.
Doktrinde geliştirilen “fiil üzerinde ortak hakimiyet kurma” ölçütü, kanun gerekçesinde de kabul edilmiştir. Bu ölçüte göre, suçun işlenmesine katılan kişilerin her birinin, suçun işlenmesindeki rolü ve katkısının önemi dikkate alınır. Suçun tamamlanmasında ya da sonucun ortaya çıkmasında doğrudan etkisi olmayan kişi, müşterek fail olarak kabul edilemez. Ancak, suçun icrasını başlatan kişi ile suçun son hareketini gerçekleştiren kişinin suçun oluşumundaki katkıları eşit derecede önemlidir. Her iki kişi de suçun işlenmesinde ortak hakimiyet kurmuş sayılır. Ayrıca, suçun oluşmasına önemli bir katkı yapması şartıyla, müşterek faillerden biri icrai (aktif) bir hareket yaparken, diğeri ihmali (pasif) bir hareketle katkıda bulunabilir.
Fiil üzerinde hakimiyetin varlığı açısından, suçun oluşumuna yapılan katkının mutlaka “zorunlu bir katkı” olması gerekmez. Yani, katkının suçla arasında illiyet bağı kuracak kadar zorunlu olması gibi bir şart aranmaz. Böyle bir ölçüt, farklı olaylarda yanlış sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle, somut olayda kişinin davranışının suçun oluşumunda ne kadar önemli bir rol oynayıp oynamadığına bakılmalıdır.
Eğer kişi sadece plan hazırlamışsa, bunun azmettirme veya yol gösterme şeklinde bir yardım etme olarak kabul edilmesi gerekir. Sadece plan hazırlamak, fiili işleme katkı sağlamadığı için müşterek faillik oluşturmaz.
Her bir failin, tek başına fiil üzerinde hakimiyet kurması durumunda da müşterek faillik söz konusu olur. Ancak bazen, suç işlemek için yapılan hareketlerden birinin sonucu doğurduğu, diğerlerinin ise etkisiz kaldığı durumlar da olabilir. Bu gibi durumlarda, tüm katılımcılar yine de fail olarak sorumlu tutulur.
5237 sayılı Kanun yönünden, bir kişinin olaydaki hareketleri olmasaydı suçun işlenemeyeceği kabul edilen hallerde, o kişinin fiil üzerinde hakimiyetinin olduğu ve bu nedenle de müşterek fail kabul edilmesi gerektiği söylenilmelidir.
Stj. Av. Sema KARA
Av. Necmettin İLHAN

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.