Hukuki Makaleler

“Davasız Yargılama Olmaz” İlkesi Uyarınca, İddianamede Bir Olayın Açıklanması Sırasında Bir Başka Olaydan Dolaylı Olarak Söz Edilmesi O Olay Hakkında Dava Açıldığını Göstermez (5271 sayılı CMK. madde 225): Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara – Avukat Necmettin İlhan

Ceza Davasında İddianamenin Önemi, Sanık ve Mağdur Hakları

Giriş

Ceza yargılamasının başlaması ve yürütülmesi, usulüne uygun düzenlenmiş bir iddianame ya da iddianame yerine geçen belgeye bağlıdır. Çünkü “davasız yargılama olmaz” ilkesi uyarınca, mahkemenin önüne gelen her davanın dayanağı mutlaka bir iddianame olmalıdır. Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK m. 170-225) ve adil yargılanma hakkına ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemeler (Anayasa m. 36, AİHS m. 6) bu konuda açık hükümler içerir.

Bu makalede; iddianamenin ceza yargılamasındaki rolünü, şüpheli/sanıkların ve mağdur/müştekilerin haklarını, uzman ceza avukatının önemini ve süreçle ilgili sık sorulan soruları bulabilirsiniz.


İddianame Nedir?

  • Tanım: Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenen ve suç isnadını, delilleri ve hukuki nitelendirmeyi içeren belgedir.
  • Özellikleri:
    • Suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir (CMK m. 170/2).
    • Suçu oluşturan olaylar, delillerle ilişkilendirilerek anlatılmalıdır (CMK m. 170/4).
    • Mahkeme, yalnızca iddianamede yer alan fiil ve fail üzerinden yargılama yapar (CMK m. 225).

Sonuç: İddianame, ceza yargılamasının hem başlangıç noktası hem de sınırlarını belirleyen temel belgedir.


Şüpheli/Sanık Açısından Haklar ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Ceza yargılamasında sanık hakları, adil yargılanmanın temeli kabul edilir.

  • İthamı öğrenme hakkı: Sanık, kendisine yöneltilen suçlamayı açık, anlaşılır ve ayrıntılı biçimde öğrenmelidir.
  • Savunma hakkı: Avukat yardımıyla, delil toplama ve tanık dinletme haklarını etkin biçimde kullanabilir.
  • Hukuki nitelendirmeden haberdar edilme: Mahkeme, suçun vasfını değiştirecekse (CMK m. 226), sanığa yeni suçlama hakkında savunma yapma imkânı tanımalıdır.
  • Uzman ceza avukatı desteği: Yanlış savunma stratejisi, ağır cezalarla sonuçlanabilir. Bu nedenle sürecin başından itibaren profesyonel destek alınması kritik önemdedir.

Mağdur/Müşteki Açısından Haklar ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Ceza muhakemesi yalnızca sanığın değil, mağdurun da haklarını korumayı amaçlar.

  • İddianamede yer alma hakkı: Mağdurun olaya ilişkin beyanı, iddianamede açıkça yer almalıdır.
  • Katılma hakkı: Mağdur, davaya katılabilir, süreci aktif şekilde takip edebilir.
  • Taleplerini iletme: Delil sunma, tanık dinletme ve tazminat taleplerini dile getirme hakkı vardır.
  • Ceza avukatı ile temsil: Özellikle ağır suçlarda mağdurun haklarını etkin biçimde koruyabilmesi için uzman bir avukatla hareket etmesi büyük önem taşır.

Mahkemenin Rolü

Mahkeme, yalnızca iddianamede anlatılan fiil üzerinden yargılama yapar. Savcı dava açmadıkça mahkeme, re’sen kamu davası açamaz. Ancak yeni bir suç şüphesi ortaya çıkarsa mahkeme, suç duyurusunda bulunur.


Uzman Ceza Avukatının Önemi

  • Sanık açısından: Haksız yere mahkûmiyet, ağır ceza tehdidi veya hak kaybı yaşanmasını engeller.
  • Mağdur açısından: Suçun cezasız kalmaması, maddi ve manevi zararların giderilmesi sağlanır.
  • Yargılama sürecinde: Delillerin doğru şekilde değerlendirilmesi, hukuki argümanların zamanında ve etkili sunulması avukat aracılığıyla mümkün olur.

Sık Sorulan Sorular (SSS)

1. İddianamede yer almayan bir olay için hüküm verilebilir mi?
Hayır. Mahkeme yalnızca iddianamede anlatılan fiil üzerinden hüküm kurabilir (CMK m. 225).

2. Mahkeme, iddianamede yazan suçtan farklı bir suçtan ceza verebilir mi?
Evet, ancak CMK m. 226 gereği sanığa bu yeni nitelendirmeyi bildirip savunma hakkı tanıması gerekir.

3. İddianamede adım geçmedi ama mağdurum. Haklarım neler?
Suçtan zarar gören kişi, davaya katılma talebinde bulunabilir ve delil sunabilir.

4. Ceza davasında avukat tutmak zorunlu mu?
Bazı ağır suçlarda zorunludur, diğer davalarda ise hak kaybı yaşamamak için şiddetle tavsiye edilir.

5. Mahkeme, savcıya dava açması için talimat verebilir mi?
Hayır. Mahkeme sadece suç duyurusunda bulunabilir. Kamu davasını açma yetkisi yalnızca Cumhuriyet savcısına aittir.


Sonuç

Ceza yargılamasında iddianame, adil yargılanmanın temel taşıdır. Hem şüpheli/sanık hem mağdur/müşteki açısından süreç, ciddi hak kayıplarına yol açabilecek niteliktedir. Bu nedenle uzman ceza avukatı desteği, her iki taraf için de sürecin en kritik unsurudur.

Yargıtay Görüşü

Ceza kovuşturmasının başlaması ve yargılamanın icrası, usulüne uygun olarak düzenlenmiş bir iddianame ya da iddianame yerine geçen belgenin varlığına, yani açılmış bir kamu davasının mevcudiyetine bağlıdır. Zira davasız yargılama olmaz. Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir (CMK madde 170/1). Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa, Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler (CMK Madde 170/2). İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır (CMK Madde 170/4). Yasanın öngördüğü şartlara uygun olarak düzenlenmiş bir iddianame/dava açan belge, davayı hem açar hem de sınırlarını tayin eder. Yargılama ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında icra edilir. Hüküm de iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir (CMK Madde 225).
Anılan düzenlemeler, bir yönüyle yargılamanın konu ve sınırlarını belirlerken diğer yandan da adil yargılanma hakkı (Anayasa madde 36, İHAS madde 6/3-a) bağlamında savunma hakkının etkin kullanılabilmesinin teminatlarını oluşturur.
Şöyle ki; herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir (Anayasa madde 36). Bir suç ile itham edilen herkes kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden en kısa sürede, anladığı bir dilde ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek (İHAS madde 6/3-a) hakkına sahiptir. Savunma hakkı, öncelikle ithamın öğrenilmesi ile mümkün olur ve etkili biçimde kullanılabilir. Bu durumda Sözleşmenin, ithamı öğrenmenin asgari standardını, yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinin, ayrıntılı ve anlaşılabilir bir dille açıklanması olarak belirlediği söylenmelidir. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin istikrar kazanmış uygulamalarına göre ve tartışma konusu bağlamında iddianamede eylemle ilgili olarak açılmış bir davanın varlığından bahsedebilmek için; isnat edilen fiil (suç), fiilin dayandığı maddi olgular (İnceoğlu Sibel Adil Yargılanma Hakkı s.315 Ofner and Hopfinger/Austria, Appl. No 524/59 617/59 23.11.1962) ile bu maddi olguların hukuki nitelendirilmesine (İnceoğlu age s.315 Brozicek/Italy) açıkça ve anlaşılır biçimde (CGK 06.11.2007 tarihli ve 213-224, 16.4.2013 tarihli ve 49-146 sayılı) yer verilmesi gerekir. Hukuki nitelendirme/vasıflandırma; isnat edilen fiilin (suçun), maddi olgularla birlikte açıkça ve anlaşılır biçimde anlatılmak ön şartıyla, suç adının ve/veya sevk maddesinin gösterilmiş olmasını da zorunlu kılar (CGK 10.5.2022 tarihli ve 495-317).
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararlarına (CGK 13.5.1997 tarihli ve 76-114, 13.3.2018 tarihli ve 902-97, 24.3.2022 tarihli ve 527-208 sayılı) göre, bir olayın açıklanması sırasında bir başka olaydan dolaylı olarak söz edilmesi, o olay hakkında dava açıldığını göstermez. İddianamede dava konusu yapılan fiilin bir başka olay bağlamında değil doğrudan ve bağımsız olarak açıklanması gerekir.
Mamafih, fiille bağlı olan mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir (CMK madde 225). Davaya konu edilen ve sabit görülen fiilin hukuki vasıflandırılması mahkemeye ait bir yetkidir. Ancak sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez (CMK madde 226). Bu nedenle mahkeme, sübut bulan fiilin, iddianamede anlatılan suçu değil ve fakat bir başka suçu oluşturduğu düşüncesinde ise CMK’nın 226. maddesi gereğince durumdan sanığı haberdar edip (ek) savunmasını sormalıdır. Her halûkârda, hukuki vasfı değiştiği kabul edilen fiilin, öncelikle yukarıda yer verilen usule uygun biçimde iddianamede anlatılmış olması gerekir. Aksi hâlde iddianamede usulünce anlatılmayan bir fiille ilgili olarak CMK’nın 226. maddesi gereğince sanığa (ek) savunmasının sorulması suretiyle hüküm kurulamaz (CGK 09.10.2007 tarihli ve 44-200, 20.01.2004 tarihli ve 313-6 sayılı).
Diğer taraftan, kamu davasını açma görevi doğrudan doğruya Cumhuriyet savcısına verilmiş olup, mahkemelerin ve yargıçların Cumhuriyet savcılarının bir kişi hakkında kamu davası açma hususundaki takdirlerini zorlamaları olanaklı değildir. Öğreti ve yerleşmiş yargısal kararlarda da bir kişi ile ilgili dava açılmasının sağlanmasının mahkemenin görevi olmadığı, bu noktada mahkemenin rolünün yalnızca suç duyurusunda bulunmak olabileceği görüşü benimsenmiştir. Açılmış bir dava nedeniyle devam eden bir yargılama sırasında başka bir suç şüphesi ya da şüpheli kimliğine ulaşmaları halinde mahkemece suç duyurusunda bulunulacak, görülmekte olan bir dava ile ilgili bağlantılı olabilecek ve derdest yargılamayı da etkileyebilecek bir hâl var ise suç duyurusu sonucunda dava açılması hâlinde görülmekte olan dava ile birleştirilmek suretiyle sonucuna göre tüm delillerin birlikte tartışılması yoluna gidilecektir (CGK 02.10.2012 tarihli ve 1020-1799 sayılı).
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde:
Kastamonu Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim edilen iddianamede, sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/2-2. cümlesi, 43/1, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca “yazılı sevk maddeleri gereğince cezalandırılmasının” istenmesi, anlatım bölümünde basit cinsel istismar boyutunda kalan sürtme eylemi ile birlikte temas içermeyen eylemlerden de bahsedilerek “sanığın farklı zamanlardaki bazı eylemlerinin basit istismarı boyutunda kaldığı ancak aynı neviden fikri içtima kuralları gereğince çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan iddianame tanzim edildiğinin” belirtilmesi ve cinsel istismara konu bir olayın açıklanması sırasında cinsel tacize konu başkaca olaylardan da söz edilmesinin o olay hakkında dava açıldığını göstermeyecek olması karşısında, cinsel taciz suçundan usule uygun şekilde açılan bir kamu davasının bulunmadığı kabul edilmelidir. (Ceza Genel Kurulu 2023/551 E.,  2025/3 K.)

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca 07.05.2008 tarih ve 20909-12950 sayı ile sanık hakkında; “Mağdur …, olay tarihinden bir ay kadar önce okuldan çıkarak evine doğru gittiği sırada yukarıda açık kimliği yazılı şüpheli mağdurun yanına gelerek, elini omzuna koyarak ‘Sen ne kadar yakışıklısın’ diye söylediği, mağdur şüpheliden ayrılmak istediğinde bırakmayarak mağdura ‘Sen hiç mastürbasyon yaptın mı, penisin boyu ne kadar, nasıl iyi akıtabiliyor musun’ diye söylediği ve MSN adresini verdiği, 03.05.2008 günü dedesi olan …’in evine giderek arkadaşları ile görüşmek üzere bilgisayarda MSN’sini açtığında, bir şahsın selam gönderdiğini görmesi üzerine, kim olduğunu sorduğunda kamerasını açmasını istediği, kamerayı açtığında karşıdaki kişinin şüpheli olduğunu, cinsel organını mağdura gösterdiğini, mağdurla görüşmek istediğini, mağdurun durumu ailesine bildirdiği, ailesinin isteği üzere buluşma yeri verildiği, mağdurun yakınları da buluşma yeri civarına geldikleri, buluşma yerinde, mağdur … ile şüphelinin buluştukları, ara sokağa doğru yürüyerek birlikte gittikleri sırada şüphelinin mağdura ‘Sikişmeye gidiyoruz değil mi?’ diye söylediği, bu sırada mağdurun yakınları şüpheliyi yakaladıkları ve götürerek polislere teslim ettikleri, şüphelinin eyleminin cinsel saldırı suçunu oluşturduğu görüşmeyle ilgili bilgisayardaki kayıtların ve görüntülerin görevli polislerce CD’ye çekildiği;
Şüpheli alınan ifadesinde olay tarihinden yaklaşık bir ay kadar önce ‘… hotmail com’ MSN adresine tanımadığı bir kişinin eklendiğini, bu kişinin kim olduğunu öğrenmek için kabul ettiğini bu şahısla konuşmaya başladığını, şahsın kendisini 20 yaşlarında erkek şahıs olarak tanıttığını, bu kişinin MSN görüşmelerinde sürekli cinsel içerikli sözler söylediğini, bir ay kadar bu şekilde görüştüklerini 03.05.2008 günü MSN’ye girdiğinde aynı şahsın yine MSN’de olduğunu, bu kişiyle muhabbet ettiğini, bu şahsa kamerasını açmasını söylediğini ve karşısında mağdur …’i gördüğünü, mağdurun kendisiyle buluşmak istediğini, kendisinin de kabul ettiğini, daha sonra buluşma yerine gittiğinde burada mağdurun yakınlarının kendisine saldırarak polislere teslim ettiklerini, mağdura karşı cinsel saldırıda bulunmadığını savunduğu;
Dosya arasında bulunan mağdur, şikâyetçi ve tanık beyanları, 03.05.2008 tarihli tutanak, şüphelinin mağdurla görüştüğüne ilişkin beyanları birlikte değerlendirildiğinde şüpheliye isnat edilen suçu işlediğine dair kamu davasının açılmasını haklı gösterecek yeterli şüphe oluşturduğu” açıklamalarına yer verilen iddianame ile kamu davası açılırken suç “cinsel saldırı” olarak adlandırılmış ise de sevk maddelerinin “TCK’nın 103/1, 53 ve 63” olarak gösterildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar iddianamede suçun adı cinsel saldırı olarak yazılı ise de sanığın cezalandırılması istenen kanun maddesinin çocuğun cinsel istismarı suçunu işaret ettiği, sanığın eyleminin “…elini omzuna koyarak…” ve “…mağdur şüpheliden ayrılmak istediğinde bırakmayarak…” şeklindeki anlatım ile tarif edilerek ayrıca sanık tarafından sarfedilen cinsel içerikli sözlere yer verildiği, sevk maddesi itibarıyla isnat edilen çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturan olayların mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklandığı, sanığın eyleminin somut olayın özelliklerine göre çocuğun cinsel istismarı suçunu ya da cinsel taciz suçunu oluşturup oluşturmadığına yapılacak yargılama sonucunda mahkemece karar verilebilmesinin mümkün olduğu hususları bir bütün olarak dikkate alındığında; sanık hakkında TCK’nın 103/1. maddesi uyarınca usulünce açılmış bir kamu davası bulunduğunun kabulü gerekmektedir.(Ceza Genel Kurulu   2023/20 E.  ,  2025/52 K.)

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.

KVKK AYDINLATMA METNİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir