Ankara Ceza Avukatı Avukat Necmettin İlhan [İLHAN HUKUK BÜROSU], ağır ceza avukatları ile ceza davaları konusunu kapsamlı bir bakış açısıyla ele alıyor.

Gizliliğin ihlali
Madde 285- (1) (Değişik: 2/7/2012-6352/92 md.)
(1) Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun oluşabilmesi için;
a) Soruşturma evresinde yapılan işlemin içeriğinin açıklanması suretiyle, suçlu sayılmama karinesinden yararlanma hakkının veya haberleşmenin gizliliğinin ya da özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi,
b) Soruşturma evresinde yapılan işlemin içeriğine ilişkin olarak yapılan açıklamanın maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engellemeye elverişli olması,
gerekir.
(2) Soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.
(3) Kanuna göre kapalı yapılması gereken veya kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğini alenen ihlal eden kişi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır. Ancak, bu suçun oluşması için, tanığın korunmasına ilişkin olarak alınan gizlilik kararına aykırılık açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz.
(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların kamu görevlisi tarafından görevinin sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi halinde, ceza yarısına kadar artırılır.
(5) Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak algılanmalarına yol açacak şekilde görüntülerinin yayınlanması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(6) Soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin haber verme sınırları aşılmaksızın haber konusu yapılması suç oluşturmaz.
6352 SAYILI KANUN MADDE GEREKÇESİ :
“Tasarının 73. maddesi ile, Türk Ceza Kanununun 285 inci maddesi yeniden düzenlenmektedir.
Maddede;
a) Sadece soruşturmanın tarafları dışındaki kişilere karşı gizli tutulan soruşturma işlemleri ile ilgiligizliliğin ihlâli,
b) Soruşturmanın belirli süjelerine karşı gizli tutulan soruşturma işlemleri ile ilgili olarak gizliliğin ihlâli,
c) Kovuşturma evresinde kapalı oturumlarda yapılan açıklamalarla görüntülerin gizliliğinin ihlâli,
d) Şüpheli veya sanığın suçlu olarak damgalanmasını sağlayacak şekilde görüntülerinin yayımlanması,olmak üzere, dört ayrı suç tanımına yer verilmektedir.
Maddenin birinci fıkrasında, sadece soruşturmanın tarafları dışındaki kişilere karşı gizli tutulan soruşturma işlemleri ile ilgili gizliliğin ihlâli suç olarak tanımlanmaktadır. Buna karşılık ikinci fıkradaise, soruşturmanın belirli süjelerine karşı gizli tutulan işlemlerle ilgili olarak gizliliğin ihlâli ayrı bir suçolarak düzenlenmektedir.Soruşturma işlemlerinin gizliliğinin ihlâli suçu ile iki hukukî değerin koruma altına alınması amaçlanmaktadır. Bunlardan birincisi, soruşturma işlemlerinin maddî gerçeğin tespitine imkân verecekşekilde icrasını sağlamaktır. Maddî gerçeğe ulaşmak suretiyle de kişilerin, Devletten suçluların cezalandırılmasını talep etme hakkının gerçekleştirilmesi veya suçsuz olduklarının tespiti sağlanmaktadır.
Keza, soruşturma işlemlerinin gizliliğinin ihlâlinin suç olarak tanımlanmasıyla, masumiyet karinesi vekişilerin özel hayatına ilişkin bilgilerin gizliliği, koruma altına alınmaktadır. Soruşturma evresindekiişlemlerin gizliliği, ceza adaletinin doğruluk, dürüstlük, gerçeğe ulaşma ilkelerine uyulması için birzorunluluk olduğu gibi, suçsuzluk karinesinin sağlam tutulabilmesi yönünden vazgeçilemez niteliktedir.
Soruşturma evresindeki işlemlerin içeriği kural olarak gizlidir. Ancak, bu gizlilik mutlak değildir. Soruşturma evresindeki işlemlerin gizliliği, soruşturmanın tarafları bakımından ve sair kişiler bakımından ikiye ayrılarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Her şeyden önce bu gizlilik, savunma hakkını kısıtlar bir şekilde uygulanamayacaktır. Soruşturma evresindeki işlemler ve içerikleri, soruşturmanın taraflarından şüpheliye veya müdafiine karşı, savunma hakkının kullanılmasını engelleyecek şekilde gizli tutulamayacaktır.
Kanunlarda soruşturma evresindeki belirli işlemlerin soruşturmanın belirli süjelerine karşı da gizlitutulması gerektiği hususunda hüküm bulunan hâllerde, bu işlemler, soruşturmanın süjeleri bakımındanda gizli tutulmaktadır. Örneğin, telekomünikasyon yoluyla iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması hususunda verilmiş olan kararlar ile gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin kararlar ve bu soruşturmacının kimliğine ilişkin bilgiler, şüpheliye ve müdafiine karşı gizli tutulmaktadır. Keza, belli bir konutta veya işyerinde arama yapılması hususunda hâkim tarafından verilmiş karar veya Cumhuriyet savcısı tarafından verilmiş emir henüz icra edilmeden önce, ilgili kişilerin bu karar veya emir içeriğinden haberdar edilmesi, maddî gerçeğin ortaya çıkarılmasını engeller bir mahiyet taşıdığından, gizliliğin ihlâli olarak değerlendirilmelidir.
Soruşturma işlemlerinin gizliliği, esas itibarıyla soruşturmanın süjesi olmayan kişiler bakımından söz konusudur. Soruşturma evresindeki belirli işlem içerikleri, soruşturmanın süjeleri bakımından gizli olmamakla birlikte, diğer kişiler bakımından gizlilik özelliğini muhafaza etmektedir. Örneğin, soruşturma evresinde delillerin tespitine ilişkin işlemlerin içerikleri, savunma hakkının kullanılabilmesi için, şüpheliye ve müdafiine karşı gizli tutulamaz; ancak, bunların masumiyet karinesini ya da özel hayatın veya haberleşmenin gizliliğini ihlâl eder biçimde kamuya açıklanması, gizliliğin ihlâli olarak değerlendirilmektedir.
Bilgilenme ve haber verme hakkı çerçevesinde, soruşturma evresindeki belirli işlemlerle ilgili olarak kamuya açıklama yapılmaktadır. Yapılan düzenlemeyle, soruşturma konusuyla ilgili haber ve yayın yapılmasının hangi hâllerde suç oluşturabileceği hususuna açıklık getirilmektedir.
Yapılması öngörülen düzenlemeye göre; kişilerin masumiyet karinesinden yararlanma hakkını ihlâletmemek, maddî gerçeğin ortaya çıkarılmasını engellememek ve özel hayatın veya haberleşmenin gizliliğini ihlâl etmemek kaydıyla, soruşturma evresindeki işlem içeriklerinin haber konusu yapılması,haber verme hakkı çerçevesinde değerlendirilmelidir. Ancak, belirtilmelidir ki, bilgilenme hakkı vehaber verme hakkı, ceza adaletinin doğruluk, dürüstlük ve gerçeğe ulaşma ilkelerine uygun olarak icrasından, masumiyet karinesinden yararlanma hakkından, özel hayatın veya haberleşme içeriklerinin gizliliğinden daha üstün değerler değildir. Bu itibarla, ceza adaletinin doğruluk, dürüstlük ve gerçeğe ulaşma ilkelerine uygun olarak icrasının tehlikeye düşürüldüğü, masumiyet karinesinden yararlanmahakkının ya da özel hayatın veya haberleşmenin gizliliğinin ihlâl edildiği bir durumda, haber vermehakkının kullanıldığından bahisle fiilin hukuka uygun olduğu ileri sürülemeyecektir.
Bu bakımdan, soruşturma sürecinde kişilerin şüpheli veya tanık sıfatıyla alınan ifadelerinin içeriklerihakkında, rızaları olsa bile, iddianame düzenlenip kamu davası açılıncaya kadar kamuya açıklamayapılamayacaktır.
Keza, hukuka uygun olarak elde edilmiş delil olup olmadığına bakılmaksızın, soruşturma dosyasında bulunan, kişilerin özel hayatına ilişkin bilgilerin yer aldığı ya da alenî olmayan konuşmalarının kaydedildiği soruşturma işlemi içerikleri, bu kişiler hakkında kamu davası açılmadığı takdirde açıklanamayacaktır.
Buna karşılık, kişi hakkında yakalama kararı veya zorla getirme emri verilmiş olduğunun, bu kararveya emrin icra edilmekte olduğunun veya icra edildiğinin, kişinin şüpheli sıfatıyla gözaltına alınmışolduğunun, kişinin konutunda veya işyerinde arama yapılmakta olduğunun veya yapıldığının haberkonusu yapılması, gizliliğin ihlâli olarak değerlendirilemeyecektir.
Sadece soruşturmanın süjeleri dışındaki kişilere karşı gizliliğin söz konusu olduğu işlemlerbakımından, gizliliğin ihlâli suçunun oluşabilmesi için, bu bilgilerin aleniyete kavuşturulması yanigizliliğin alenen ihlâl edilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, müdafilik ilişkisi tesis edilmeden, yardımındanyararlanmak için soruşturma dosyasının soruşturmanın süjesi olmayan bir hukukçuya veya sair uzmankişiye incelettirilmesi hâlinde, suç oluşmayacaktır. Çünkü, bu durumda gizliliğin alenen ihlâli söz konusudeğildir. Gizliliğin alenen ihlâlinden söz edebilmek için, gizli tutulması gereken soruşturma işlemleri içeriklerinin belirsiz sayıda kişi tarafından öğrenilmesine imkân tanıyacak şekilde açıklanmış olmasıyeterli bulunmaktadır. Aleniyetin varlığı için bu ihlâlin mutlaka kitle iletişim araçlarıylagerçekleştirilmesine gerek bulunmamaktadır.
Buna karşılık, aynı zamanda soruşturmanın süjelerine karşı gizliliğin söz konusu olduğu işlemlerbakımından, gizli bilgilerin bu kişilere ulaştırılmasıyla suç oluşacaktır. Yani bu durumda gizliliğin alenenihlâl edilmesi gerekmemektedir.
Bu suçun işlenmesiyle, masumiyet karinesinden yararlanma hakkı ve özel hayatının veya haberleşmeiçeriklerinin gizliliği ihlâl edilen kişi, mağdurdur. Ancak, bu kişinin söz konusu soruşturma kapsamındaşüpheli olan kişi olması şart değildir. Özellikle, özel hayatın veya haberleşme içeriklerinin gizliliğinin ihlâlibakımından bu kişi, şüpheli dışında soruşturma konusu suçun mağduru veya sair bir kişi de olabilecektir.
Ancak, soruşturmanın gizliliğinin ihlâli, aynı zamanda maddî gerçeğin ortaya çıkarılmasına engelolma tehlikesi oluşturduğu için, bu ihlâl ile bireylerin Devletten suçluların cezalandırılmasını talep etmehakkı da ihlâl edilmektedir. Bu itibarla, söz konusu suçun işlenmesiyle, toplumu oluşturan herkes demağdur edilmektedir.
Maddeye yeni bir ikinci fıkra eklendiği için, kovuşturma evresinde kapalı oturumlarda yapılanaçıklamalar ile görüntülerin gizliliğinin ihlâli suçunun tanımlandığı ikinci fıkra, üçüncü fıkra olarakteselsül ettirilmektedir. Bu değişiklikle, maddenin mevcut üçüncü fıkrasının yürürlükten kaldırılmasıöngörülmektedir. Bu durum karşısında, söz konusu suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâli, cezamiktarının belirlenmesinde artırım nedeni olmayacaktır.
Maddeye eklenen beşinci fıkra ile soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin haber verme sınırlarıaşılmaksızın haber konusu yapılması hâlinde suç oluşmayacağı açıkça vurgulanmaktadır.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
Alt Komisyon metninin 91’inci maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 5237 sayılı Kanunun 285’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde Alt Komisyonca masumiyet karinesi ibaresi yerine suçlu sayılmama ibaresi kullanılarak kişilerin henüz soruşturma aşamasında lekelenmeme hakkına sahip olduklarına vurgu yapılmak suretiyle bu hakkın korunması amaçlanmış yine maddeye dördüncü fıkra olarak maddede tanımlanan suçların kamu görevlisi tarafından görevinin sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi halinde, ceza yarısına kadar artırılır hükmü eklenmiştir. Alt komisyonca yapılan bu değişiklikler Komisyonumuzca da benimsenerek çerçeve 91’inci madde olarak kabul edilmiştir.
ADALET ALT KOMİSYON RAPORU
Tasarının 73’üncü maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 5237 sayılı Kanunun 285’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan masumiyet karinesi ibaresi yerine masumiyet karinesinden dahageniş bir anlam ifade eden ve daha geniş bir koruma sağlayan suçlu sayılmama ibaresi kullanılarak kişilerin henüz soruşturma aşamasında lekelenmeme hakkına sahip olduklarına vurgu yapılmak suretiyle bu hakkın korunması amaçlanmıştır. Öte yandan maddeye dördüncü fıkra olarak maddede tanımlanansuçların kamu görevlisi tarafından görevinin sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi halinde, cezayarısına kadar artırılır hükmü eklenmiş, diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir. Madde, çerçeve 91’inci madde olarak Komisyonumuzca kabul edilmiştir.
MÜLGA 285. MADDE METNİ VE GEREKÇESİ
Gizliliğin İhlâli
Madde 285 – (1) Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlâl eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Asliye Ceza Mahkemesi) Ancak, soruşturma aşamasında alınan ve kanun hükmü gereğince gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğinin ihlâli açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz.
(2) Kanuna göre kapalı yapılması gereken veya kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğini alenen ihlâl eden kişi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır. (Asliye Ceza Mahkemesi) Ancak, bu suçun oluşması için, tanığın korunmasına ilişkin olarak alınan gizlilik kararına aykırılık açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz.
(3) Bu suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.
(4) Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak damgalanmalarını sağlayacak şekilde görüntülerinin yayınlanması hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Sulh Ceza Mahkemesi)
5237 SAYILI KANUN – MADDE GEREKÇESİ
Hukukun genel kurallarından birisi, soruşturmanın gizliliğidir. Soruşturma evresinin içeriği ve sınırları, bu evrenin ne suretle cereyan edeceği, aktörleri ve yetkileri kanunla saptanmıştır. Soruşturma evresi genel olarak ve esas itibarıyla kamuya karşı gizli biçimde cereyan eder.
Soruşturma evresinin gizliliği, bir defa ceza adaletinin doğruluk, dürüstlük, gerçeğe ulaşma ilkelerine uyulması için bir zorunluluktur. Ancak, her şeyden önce suçsuzluk karinesinin sağlam tutulabilmesi yönünden de vazgeçilemez niteliktedir. Aksi takdirde, bizde ve yabancı ülkelerde örneklerine rastlandığı üzere yargısız infazlar sonucu insanlar ıstıraplara sürüklenmekte ve suçsuzluk karinesi böylece lafta kalmaktadır.
Usul kanunları, soruşturma evresinde tarafların ve özellikle şüphelinin ve avukatının yetkilerini belirtmektedir. Avukat, soruşturma dosyasını incelemek olanağına sahiptir. Avukat adalete hizmet eden bir mesleğin mensubu olarak dosyadan elde ettiği bilgileri kanunun verdiği olanaklar çerçevesinde sadece müvekkilini savunması için kullanacak, bunları yayınlamak, örneğin medyaya vermek gibi fiillere girişemeyecektir. Ancak, elbette ki, soruşturması yapılan suçlar hakkında, halkın bilgi sahibi olmak ihtiyacı da vardır. Medya bu suçlar hakkında bilgilenerek halkın bilgi edinmek ihtiyacını karşılamak görevindedir. Medya mensupları, bu konularda doğru haber elde edemediklerinde öteden beriden devşirilen ve çok kere yanlış olan bilgileri halka yansıtmakta ve insanların en temel hakkı olan suçsuzluk karinesi böylece ihlâl edilmektedir; soruşturma da zarar görmekte ve delillerin yok edilmesi hususunda, elbette ki istemeden şüphelilere yardım sağlanmış olmaktadır.
Bu maddede, soruşturma evresinde yapılıp alenî olmayan gizli işlemlerin, yani ceza usulüne ilişkin kanunların netice ve içeriklerinin gizli olduğunu belirttiği işlem içeriklerinin yetkisiz kişilerce öğrenilmesinin sağlanması, suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bu nedenle cezaya hükmedilebilmesi için, bilgilendirmenin alenen gerçekleştirilmesi gerekir.
Soruşturma aşamasında alınan bazı kararların, örneğin telefon dinleme konusunda alınmış hâkim kararının ve buna dayalı olarak yapılan dinleme işleminin kanun gereğince gizli tutulması gerekmektedir. Bu gizliliğin ihlâli, alınan kararın uygulanmasını engelleyecektir. Bu nedenle, belirtilen kararların ve bunların uygulanmasına ilişkin işlemlerin gizliliğinin açıklanması açısından aleniyet koşulu aranmayacaktır.
Maddenin ikinci fıkrasına göre, kanun gereği olarak kapalı yapılması gereken veya kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğinin ihlâli de, suç oluşturmaktadır. Bu nedenle cezaya hükmedilebilmesi için, birinci fıkrada olduğu gibi, gizlilik ihlâlinin alenen gerçekleşmesi gerekir.
Soruşturma evresi gibi kovuşturma evresinde, tanığın korunmasına ilişkin olarak kimlik bilgilerinin gizli tutulması gerektiği hususundaki karar alınabilir. Alınan bu kararlara ilişkin gizliliğin ihlâlinin suç oluşturabilmesi için, aleniyet koşulu aranmayacaktır.
Üçüncü fıkraya göre, bir ve ikinci fıkrada tanımlanan suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi, daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir.
Maddenin dördüncü fıkrasında, soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak damgalanmalarını sağlayacak şekilde görüntülerinin yayınlanması, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.
AÇIKLAMALAR
Gizliliğin İhlali Suçu (TCK m.285)
Özet
Türk Ceza Kanunu’nun 285. maddesi, soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde gizliliğin ihlal edilmesini suç olarak düzenlemektedir. Bu makale, gizliliğin ihlali suçunun hukuki unsurlarını, ceza yaptırımlarını ve suç isnat edilen kişiler ile mağdurların haklarını ayrıntılı olarak incelemektedir. Makale ayrıca Yargıtay içtihatlarına dayanmaksızın, uygulamada dikkat edilmesi gereken hususları, alt başlıklar halinde ele alarak okuyucuya rehberlik sunmaktadır.
1. Giriş
Hukukun temel ilkelerinden biri olan suçsuzluk karinesi, bir kişinin suçlu olarak algılanmaması hakkını güvence altına alır. TCK m.285, soruşturmanın gizliliğini ihlal eden davranışları cezalandırarak, hem adli sürecin sağlıklı yürütülmesini hem de bireylerin özel hayat ve haberleşme gizliliğinin korunmasını amaçlamaktadır.
2. TCK m.285’in Kapsamı ve Suçun Unsurları
2.1. Suçun Unsurları
Gizliliğin ihlali suçu, failin soruşturma evresinde yapılan işlemleri veya kararları alenileştirmesi ile oluşur. Maddeye göre suçun oluşması için iki temel unsur gereklidir:
- İşlemin veya kararın içeriğinin açıklanması yoluyla suçlu sayılmama karinesinin, haberleşmenin veya özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi.
- Yapılan açıklamanın maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engellemeye elverişli olması.
2.2. Suçun Nitelikli Halleri
- Kanuna veya mahkeme kararına aykırı olarak kapalı duruşmalardaki açıklamaların veya görüntülerin alenileştirilmesi.
- Kamu görevlilerinin, görevlerinin sağladığı kolaylıkları kullanarak suçu işlemesi durumunda cezanın artırılması.
- Soruşturma ve kovuşturma sürecinde kişilerin suçlu olarak algılanmasına yol açacak şekilde görüntülerin yayınlanması.
2.3. Suç Oluşmayan Durumlar
- Haber verme sınırları içinde yapılan açıklamalar suç teşkil etmez.
3. Cezai Yaptırımlar
- Genel ihlal: 1–3 yıl hapis veya adli para cezası.
- Kamu görevlisi tarafından işlenmesi: ceza yarı oranında artırılır.
- Suçlu olarak algılama sonucunda görüntülerin yayınlanması: 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası.
4. Suç İsnat Edilen Kişilerin Hak ve Yükümlülükleri
- Hukuki Destek Alma: Suç isnat edilen kişi, alanında uzman bir ceza avukatından destek almalıdır.
- Savunma Hakkı: Savunmasını delillerle desteklemeli ve soruşturma makamlarına yazılı veya sözlü beyanda bulunmalıdır.
- Delillerin Toplanması: Suç isnadının haksız olduğunu kanıtlayacak delilleri derhal toplamalı ve kayıt altına almalıdır.
- İfade ve İletişim Sınırları: Suç isnadı süresince soruşturma evresine ilişkin bilgi paylaşımından kaçınmalı, sosyal medyada veya basında açıklamalarda bulunmamalıdır.
5. Mağdurların Hak ve Yükümlülükleri
- Suç Duyurusu: Mağdurlar, ihlali derhal yetkili makamlara bildirmelidir.
- Delil Sunma: Olayla ilgili belgeleri, mesajlaşmaları ve diğer kayıtları koruyup soruşturma makamına sunmalıdır.
- Gizlilik Talebi: Soruşturma ve kovuşturma sürecinde isimlerinin veya özel bilgilerinin korunması için gizlilik talebinde bulunabilirler.
- Hukuki Yardım: Mağdurların da bir ceza hukuku avukatı ile çalışması, haklarının etkin korunmasını sağlar.
6. Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Soru 1: Sosyal medyada soruşturma bilgilerini paylaşmak suç mu?
Cevap: Evet, soruşturma gizliliğini ihlal ediyorsa TCK m.285 kapsamında suç teşkil eder.
Soru 2: Gazeteciler soruşturma bilgilerini haberleştirebilir mi?
Cevap: Haber verme sınırları içinde yapılan paylaşımlar suç oluşturmaz, ancak maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engelleyici nitelikte açıklamalar suç teşkil eder.
Soru 3: Kamu görevlisi bu suçu işlerse ceza artar mı?
Cevap: Evet, ceza yarısına kadar artırılır.
Soru 4: Mağdur, gizliliği ihlal eden kişiden tazminat talep edebilir mi?
Cevap: Evet, ayrıca ceza davası yanında tazminat davası da açabilir.
7. Sonuç
Gizliliğin ihlali suçu, soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde hukukun temel değerlerinin korunması açısından kritik öneme sahiptir. Suç isnat edilen kişiler ve mağdurlar, haklarının etkin korunabilmesi için alanında uzman ceza avukatlarından destek almalı, süreç boyunca hukuka uygun davranışlar sergilemelidir.
Kaynakça
- Türk Ceza Kanunu, Madde 285. (2004).
- Bozkurt, E. (2020). Ceza Hukuku Genel Hükümler. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
- Erdem, A. (2019). Suç ve Ceza İlişkisi: Gizliliğin İhlali. İstanbul: Legal Yayıncılık.
- Koca, M. (2021). Hukukta Haberleşme ve Özel Hayatın Korunması. Ankara: Adalet Yayınları.

Ankara Ağır Ceza Avukatı İletişim Bilgileri | ||
✅ | Ankara Ağır Ceza Avukatı: | Avukat Necmettin İlhan |
✅ | Telefon : | 0312 4671882 – 0505 3522337 |
✅ | Adres: | Yeni Bağlıca Mah. Etimesgut Blv. No:90/B Qule Bağlıca İş Merkezi No:20 Etimesgut/Ankara |
✅ | Mail: | ncm.ilhan@gmail.com.tr |
✅ | Hizmet Alanları: | Ağır Cezalık Suçlar, Ağır Ceza Davaları, Ceza Hukuku |
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.