Hukuki Makaleler

Gönüllü Vazgeçme ve Suç Ortaklığına Etkisi (5237 sayılı TCK. madde 41): Ceza Hukuku, Ankara – Avukat Necmettin İlhan

İştirak hâlinde işlenen suçlarda gönüllü vazgeçme

Madde 41- (1) İştirak halinde işlenen suçlarda, sadece gönüllü vazgeçen suç ortağı, gönüllü vazgeçme hükümlerinden yararlanır.

(2) Suçun;

a) Gönüllü vazgeçenin gösterdiği gayreti dışında başka bir sebeple işlenmemiş olması,

b) Gönüllü vazgeçenin bütün gayretine rağmen işlenmiş olması,

Hallerinde de gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanır.

GEREKÇE:

Maddede, iştirak hâlinde işlenen bir suçta suç ortaklarından birinin gönüllü vazgeçmesinin ceza sorumluluğu üzerindeki etkisi düzenlenmiştir.

İştirak hâlinde işlenen suçlarda gönüllü vazgeçme ile ilgili olarak bazı durumlarla karşı karşıya gelinebilmektedir.

Gönüllü vazgeçen suç ortağı, suçun işlenmemesi için elinden gelen bütün gayreti göstermiş ve fakat, suç başka bir nedenle işlenememiş olabilir. Bu durumda dahi, gönüllü vazgeçen suç ortağını gönüllü vazgeçme hükümlerinden yararlandırmak gerekecektir.

Keza, gönüllü vazgeçen suç ortağının bütün gayretine rağmen, diğer suç ortakları suçu işlemiş olabilir. Bu durumda, suçun işlenmiş olmasına rağmen, gönüllü vazgeçen ve suçun işlenmemesi için elinden gelen bütün gayreti gösteren suç ortağının işlenen suça iştirakten dolayı sorumlu tutulmaması gerekir. Ancak, bu durumda, suç ortağının gönüllü vazgeçme anına kadar gerçekleştirdiği fiillerin bağımsız bir suç oluşturması durumunda, bu suçtan dolayı sorumlu tutulacağı kuşkusuzdur.

Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı

Bu maddenin karşılığı bulunmamaktadır.

AÇIKLAMALAR

Giriş

Ceza hukuku sistemi, yalnızca maddi fiilleri değil, failin iradesini de dikkate alarak sorumluluğu tayin eder. Bu bağlamda, suç işleme sürecinde failin kendi iradesiyle ve özgürce suçtan vazgeçmesi durumunda, “gönüllü vazgeçme” kurumu devreye girmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 36. ve 41. maddelerinde düzenlenen bu kurum, özellikle iştirak halinde işlenen suçlar açısından belirgin sonuçlar doğurur. Bu makalede, gönüllü vazgeçmenin suça iştirak eden diğer kişilere etkisi incelenmekte ve kanunun bu konuda getirdiği istisnai düzenlemeler değerlendirmeye alınmaktadır.

I. Gönüllü Vazgeçmenin Suç Ortaklarına Etkisi

A. Gönüllü Vazgeçmenin Şahsiliği İlkesi

TCK m.41/1 hükmü uyarınca, iştirak halinde işlenen suçlarda gönüllü vazgeçmenin sadece vazgeçen kişi açısından sonuç doğurması öngörülmüştür. Yani, gönüllü vazgeçme şahsi bir cezasızlık sebebi olarak değerlendirilmiş ve bu niteliği itibarıyla diğer faillerin sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Çünkü bu durumda fiil suç teşkil etmeye devam eder ve haksızlık değeri değişmez. Sadece vazgeçen kişinin iradesine değer verilerek ona ceza verilmemektedir.

B. Suç Ortaklığı Türlerinde Gönüllü Vazgeçme

Gönüllü vazgeçme, suça iştirak eden her türden kişi bakımından mümkündür; bu kişiler arasında müşterek failler, azmettirenler ve yardım edenler yer alır. Ancak, bu kişilerin gönüllü vazgeçmiş sayılabilmeleri için, yalnızca katkılarını sona erdirmeleri yetmez; suçun işlenmesini ya da neticenin meydana gelmesini engellemeye yönelik aktif çaba içinde olmaları gerekir.

1. Müşterek Faillerde Gönüllü Vazgeçme

Müşterek faillerden biri suçtan gönüllü olarak vazgeçmiş ve diğer faillerin suçu tamamlamaması için çaba göstermişse, gönüllü vazgeçmeden yararlanabilir. Ancak bu kişi suçun işlenmesini engellemekte başarılı olamamışsa, TCK m.41/2 hükmü kapsamında cezasızlık yine de mümkündür.

2. Azmettiren ve Yardım Edenlerin Vazgeçmesi

Azmettirenin gönüllü vazgeçmesi, azmettirilenin icra hareketlerine başlamamış olması hâlinde her iki taraf açısından da ceza sorumluluğunu ortadan kaldırır. Ancak azmettirilen suça başlamışsa, azmettirenin cezasızlığı için suçun işlenmesini engellemesi veya yetkili mercilere haber vermesi gerekir.

II. Gönüllü Vazgeçmede Kanuni İstisnalar

A. Genel Koşullar (TCK m.36)

TCK m.36’ya göre, gönüllü vazgeçmenin geçerli olabilmesi için suç henüz tamamlanmamış olmalı ve failin çabasıyla suç işlenmemeli ya da netice doğmamalıdır. Bu, gönüllü vazgeçmenin hem objektif (sonucun gerçekleşmemesi) hem de subjektif (özgür irade ile vazgeçme) unsurlarını içerir.

B. TCK m.41/2 ile Getirilen İstisnai Durumlar

1. Neticenin Failin Çabası Dışında Gerçekleşmemesi

Suç, failin çabasına rağmen değil, başka nedenlerle tamamlanmamışsa; örneğin fail suç ortağını caydırmaya çalışmış ancak neticenin gerçekleşmemesi failin müdahalesinden değil, dışsal bir engelden kaynaklanmışsa, yine de gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanabilecektir. Bu düzenleme, failin suç yolundan dönmesini teşvik etmeye yöneliktir.

2. Gayretin Başarısız Olmasına Rağmen Cezasızlık

Suç, gönüllü vazgeçen kişinin tüm gayretlerine rağmen işlenmiş olabilir. Örneğin fail, suçun işlenmesini önlemeye çalışmış, polise haber vermiş ancak müdahale zamanında gerçekleşmemişse, gönüllü vazgeçme yine de geçerli kabul edilmektedir. Böylece, failin iradesine hukuki değer atfedilir.

III. Uygulama Örnekleri ve Değerlendirme

Örnek 1: İki fail birlikte hırsızlık yapmak üzere bir eve girer. Bunlardan biri vazgeçip evin ışığını yakarak diğerini caydırmaya çalışır. Diğeri suçu işlemeye devam eder ancak ev sahibi gelince suç tamamlanmaz. Bu durumda vazgeçen fail cezalandırılmazken, diğeri hırsızlığa teşebbüsten sorumlu tutulur.

Örnek 2: Azmettirilen kişi suçu işlemeye hazırlanırken, azmettiren geri adım atar ve polise haber verir. Bu durumda azmettiren gönüllü vazgeçmeden yararlanırken, azmettirilen suça teşebbüsten sorumlu olur.

Bu örneklerde görüldüğü gibi, gönüllü vazgeçme ancak failin etkin çabasıyla anlam kazanır; pasif bir geri çekilme yeterli değildir.

IV. Suçların İçtimaı Bağlamında Gönüllü Vazgeçmenin Sonuçları

Ceza hukukunun temel ilkelerinden biri olan “ne kadar fiil varsa o kadar suç, ne kadar suç varsa o kadar ceza vardır” anlayışı, suçların içtimaı kurumunun sınırlarını çizmektedir. YTCK’da bu konu, bileşik suç (m.42), zincirleme suç (m.43) ve fikri içtima (m.44) başlıkları altında düzenlenmiştir.

Gönüllü vazgeçmenin, zincirleme veya bileşik suçlarda uygulanabilirliği tartışmalı olmakla birlikte, failin her bir eylemi için ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerekir. Gönüllü vazgeçme yalnızca planlanan veya başlanmış olan bir suç bakımından cezasızlık sağlarken, o ana kadar işlenmiş olan diğer suçların cezası ayrı olarak verilmelidir.

Sonuç

Gönüllü vazgeçme kurumu, ceza hukukunda failin iradesine değer veren ve suçun önlenmesine yönelik çabayı teşvik eden önemli bir düzenlemedir. Ancak bu cezasızlık, sadece vazgeçen kişiye özgü olup, iştirak hâlinde suça katılan diğer kişilere yansıtılamaz. Bu nedenle gönüllü vazgeçmenin şahsiliği ilkesi büyük önem taşımaktadır. Kanun koyucu, failin samimi çabalarını göz önüne alarak bazı istisnai durumlarda cezasızlık öngörmüş, böylece suçun önlenmesinde etik bir motivasyon yaratmayı amaçlamıştır.

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.

KVKK AYDINLATMA METNİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir