
Görevi kötüye kullanma
Madde 257- (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) (Mülga: 2/7/2012-6352/105 md.)
MADDE GEREKÇESİ:
Bir kamu göreviyle görevlendirilen kişi, bu kamu faaliyetinin yürütülmesi sırasında, görevinin gerekli kıldığı yükümlülüklere uygun hareket etmek zorundadırlar. Öyle ki; kamu faaliyetlerinin gerek eşitlik gerek liyakatlilik açısından adalet ilkelerine uygun yürütüldüğü hususunda toplumda hâkim olan güvenin, inancın sarsılmaması gerekir.
Bu yükümlülükle bağdaşmayan davranışlar, belli koşullar altında suç olarak tanımlanmıştır. Görevi kötüye kullanma suçu, bu bakımdan genel, tali ve tamamlayıcıbir suç olarak tanımlanmıştır.
Görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için, gerçekleştirilen fiilin, kamu görevlisinin görevi alanına giren bir hususla ilgili olması gerekir.
Kamu görevinin gereklerine aykırı olan her fiili cezai yaptırım altına almak, suç ve ceza siyasetinin esaslarıyla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, görevin gereklerine aykırı davranışın belli koşulları taşıması hâlinde, görevi kötüye kullanma suçunun oluşturabileceği kabul edilmiştir. Buna göre, kamu görevinin gereklerine aykırı davranışın, kişilerin mağduriyetini sonuçlamış olması veya kamunun ekonomik bakımdan zararına neden olması ya da kişilere haksız bir kazanç sağlamış olması hâlinde, görevi kötüye kullanma suçu oluşabilecektir.
Görevin gereklerine aykırı davranışın, kişinin mağduriyetine neden olması gerekir. Bu mağduriyet, sadece ekonomik bakımdan uğranılan zararı ifade etmez. Mağduriyet kavramı, zarar kavramından daha geniş bir anlama sahiptir. Örneğin kişi, tabi tutulduğu sınavda başarılı olmasına rağmen, başarısız gösterilmiş olabilir. Bir imar planı uygulamasında, belli bir parsel, sahibine duyulan husumet dolayısıyla, plan tekniğine aykırı olarak, yeşil alan olarak gösterilmiş olabilir. Kişinin, kamusal bir finans kaynağından yararlanması için gerekli şartları taşıdığı hâlde, yararlanması engellenmiş olabilir. Kişinin, belli bir sınai veya ticari faaliyetle ilgili olarak gerekli izin koşullarını taşıdığı hâlde, bu faaliyeti engellenmiş olabilir.
Haklı olan işin görülmesinden sonra kişilerden yarar sağlanması da, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur. Çünkü, bu yarar, kamu görevlisi sıfatını taşıması ve işi görmüş olması dolayısıyla kişiye sağlanmaktadır. Bu gibi durumlarda, kişiler hakkının teslim edilmesi konusunda en azından bir kaygıyla hareket etmektedirler. Kamu görevlisine yarar sağlanması görünüşte rızaya dayalı olsa bile; kamusal görevlerin eşitlik ve liyakat esasına göre yürütüldüğü hususunda taşınan kaygı dolayısıyla, burada da bir mağduriyetin varlığını kabul etmek gerekir.
Görevin gereklerine aykırı davranış dolayısıyla, kamu açısından bir zarar meydana gelmiş olabilir. Örneğin orman alanında veya kamu arazisinin işgaliyle yapılan işyeri veya konutlara elektrik, su, gaz, telefon ve yol gibi alt yapı hizmetleri götürülmekle, görevin gereklerine aykırı davranılmış olabilir.
Görevin gereklerine aykırı davranmak suretiyle kişilere haksız bir kazanç sağlanmış olabilir. Örneğin kişi, kamusal bir finans kaynağından yararlanması için gerekli şartları taşımadığı hâlde, yararlandırılmış olabilir. Kişiye, belli bir sınai veya ticari faaliyetle ilgili olarak gerekli izin koşullarını taşımadığı hâlde, bu faaliyetin icrasına yönelik olarak izin verilmiş olabilir. Bir imar planı uygulamasında, belli bir parsel üzerinde, plan tekniğine veya imar planına aykırı olarak yapılaşmaya imkan sağlanmış olabilir.
Böylece, İtalyan hukukunun etkisiyle gerek doktrinimizde gerek Yargıtay’ın kimi kararlarında kabul gören sübjektif sınırlama ölçütü terkedilmiştir.
Görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için, görevin gereklerine aykırı davranışın mutlaka icrai davranış olması gerekmemektedir. Görevin gereklerine aykırı davranışın, ihmalî bir hareket olması hâlinde de, görevi kötüye kullanma suçu oluşabilecektir. Görevi kötüye kullanma suçunun icrai veya ihmali davranışla işlenmesinin sadece ceza miktarı üzerinde bir etkisi olabilecektir.
Bu düzenlemeyle, 765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer verilen keyfi muamele, görevi kötüye kullanma ve görevi ihmal suçları ayırımından vazgeçilmiştir.
Görevin gereklerine aykırı davranış sonucunda, bir insan ölmüş veya yaralanmış olabilir. Bu durumda; kamu görevlisinin görevinin gereği olan belli bir icraî davranışta bulunmak yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemesi dolayısıyla, görevi kötüye kullanma suçunun oluştuğunda kuşku yoktur. Ancak, bu durumda aynı zamanda ihmalî davranışla öldürme veya yaralama suçu oluşmaktadır.
Görevi kötüye kullanma suçu, genel, tali ve tamamlayıcıbir suç tipidir. Bu nedenle, görevin gereklerine aykırı davranışın başka bir suçu oluşturmadığı hâllerde, kamu görevlisini bu suça istinaden cezalandırmak gerekir. Buna karşılık, görevle bağlantılı yükümlülüğün ihmali sonucunda şayet bir kişi ölmüş veya yaralanmış ise, kişi artık görevi kötüye kullanma suçundan dolayı cezalandırılamaz. Bu durumda, ihmalî davranışla işlenmiş öldürme veya yaralama suçunun oluştuğunu kabul etmek gerekir.
Maddenin üçüncü fıkrasına göre; kamu görevlisinin, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlaması, bazı hâllerde görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacaktır. Ancak, bunun için, fiilin icbar suretiyle irtikap suçunu oluşturmaması gerekir. Kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için, kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlaması, rüşvet suçunu oluşturacaktır. Buna karşılık, kamu görevlisinin, görevinin gereklerine uygun davranmak amacıyla kişilerden menfaat temin etmesi durumunda ise, rüşvet suçu değil, kural olarak icbar suretiyle irtikap suçu oluşur. Ancak, somut olayda, kişinin menfaat sağlama yönünde icbar edildiği yönünde somut dayanak noktalarının bulunmaması durumunda, fiilin görevi kötüye kullanma olarak değerlendirilerek cezaya hükmedilecektir.
8.12.2010 tarihli ve 6086 sayılı Kanunun Gerekçesi :
a. Genel Gerekçe
Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesinde düzenlenmiş olan görevi kötüye kullanma suçu ile mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 228, 230 ve 240 ıncı maddelerinde düzenlenen suçlar tek bir madde altında toplanmıştır.Mevcut düzenlemede görevi kötüye kullanma suçu, genel ve tamamlayıcı bir suç tipi olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle, görevin gereklerine aykırı davranışın başka bir suçu oluşturmadığı hallerde söz konusu suç olacaktır. Mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunundaki düzenlemelerden farklı olarak, bu suçun oluşabilmesi için, objektif cezalandırılabilme şartı olarak, görevin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız menfaat sağlanması gerekmektedir. Ancak, maddenin birinci ve ikinci fıkralarında “kazanç” ibaresi kullanılması, suçun oluşumu bakımından kişilere sağlananın sadece “ekonomik” bir kazanç olarak algılanmasına sebebiyet vermiştir. Halbuki söz konusu suç, görevin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilere ekonomik olarak ölçülemeyen bir menfaat da sağlanmış olabilir. Bu nedenle, söz konusu fıkralarda yer alan “kazanç” ibaresi, “menfaat” olarak değiştirilmiştir.
Ayrıca, pek çok ülke ceza kanunlarında genel, tali ve tamamlayıcı bir suç olarak görevi kötüye kullanma suçuna yer verilmemiştir. Yeni Türk Ceza Kanununda ise, izlenen suç siyaseti gereğince, genel, tali ve tamamlayıcı bir suç olarak, görevi kötüye kullanma suçu tanımına yer verilmiştir.
Ancak, bu suç için öngörülen ceza miktarları yüksek olmuştur. Aynı Bölümde yer alan suçlar arasındaki dengeyi sağlamak için, bu suça ilişkin ceza miktarlarında indirim yapılması gereği ortaya çıkmıştır. Buna karşılık, üçüncü fıkrada ise, görevi kötüye kullanma suçunun nitelikli haliyle ilgili olarak hapis cezasının miktarı aynen muhafaza edilmiş ve ayrıca, adli para cezası öngörülmüştür.
b. Madde Gerekçeleri
Madde 1- Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan “kazanç” ibaresi “menfaat” olarak değiştirilmiştir. Bu suretle, görevi kötüye kullanma suçunun oluşumu bakımından kişilere sağlananın sadece “ekonomik” bir kazanç olarak algılanmasının önüne geçilecek ve görevin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilere ekonomik olarak ölçülemeyen bir menfaatin sağlanması halinde de, bu suç oluşacaktır. Keza, ceza miktarları bakımından aynı Bölümde yer alan suçlar arasındaki dengeyi sağlamak için, maddenin birinci ve ikinci fıkralarında öngörülen cezalarda indirim yapılmış; üçüncü fıkrada ise, görevi kötüye kullanma suçunun nitelikli haliyle ilgili olarak hapis cezasının miktarı aynen muhafaza edilmiş ve ayrıca, adli para cezası öngörülmüştür.
6352 SAYILI KANUN DEĞİŞİKLİĞİ HAKKINDA AÇIKLAMA
2.7.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunla, rüşvet ve icbar suretiyle irtikap suçlarında yapılan değişikliklere bağlı olarak, 257. maddenin 3. fıkrası da yürürlükten kaldırılmıştır.
6352 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 5.7.2012 tarihinden itibaren haklı veya haksız bir işin görülmesi için kamu görevlisine çıkar sağlanması biçimindeki eylemler, fiilin işleniş biçimine göre irtikap veya rüşvet suçu olarak kabul edilecektir. Ancak, anılan yasanın yürürlüğünden önce işlenen suçlar bakımından 257/3. maddenin uygulama olanağı sürmektedir. Bu nedenle, 3. fıkrayla ilgili olarak aşağıda yapılmış olan açıklamalar aynen korunmuştur.
AÇIKLAMALAR
Görevi Kötüye Kullanma Suçu (TCK m. 257): Hukuki Analiz, Süreç
Giriş
Görevi kötüye kullanma suçu, kamu görevlilerinin görevlerini kötü niyetle ya da ihmalle yerine getirmemesi sonucunda ortaya çıkan önemli bir ceza hukuku ihlalidir. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 257. maddesinde düzenlenen bu suç, kamu güveni ve kamu hizmetlerinin etkinliği açısından büyük önem taşımaktadır. Bu makalede, görevi kötüye kullanma suçunun hukuki unsurları, mağdurların ve suç isnat edilenlerin hakları, izlemeleri gereken hukuki yollar ile uzman ceza avukatının rolü detaylı şekilde incelenecektir.
TCK m. 257 Kapsamında Görevi Kötüye Kullanma Suçu
Suçun Tanımı ve Unsurları
Türk Ceza Kanunu Madde 257, kamu görevlisinin, kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle:
- Kişilerin mağduriyetine,
- Kamunun zararına,
- Ya da kişilere haksız menfaat sağlanmasına
neden olması halinde, belirlenen hapis cezalarının uygulanacağını düzenler.
Madde metninde iki temel fiil tipi vardır:
- Görevin gereklerine aykırı hareket etme (altı aydan iki yıla kadar hapis),
- Görevin gereklerini yapmada ihmal veya gecikme (üç aydan bir yıla kadar hapis).
Bu fiillerin kamu görevlisi tarafından işlenmiş olması gerekir.
Fail ve Mağdur
- Fail: Görevli olduğu kamu kurum veya kuruluşundaki yetkisini kötüye kullanan kamu görevlisidir.
- Mağdur: Kamu veya özel kişiler olabilir. Kamu zarar görebilir ya da kişiler haksız menfaate maruz kalabilir.
Görevi Kötüye Kullanma Suçunun Hukuki Süreci
Suçtan Zarar Görenlerin Hakları ve Yapabilecekleri
- Suç duyurusunda bulunma: Mağdurlar, görevi kötüye kullanma fiilinin varlığı halinde savcılığa suç duyurusunda bulunabilir.
- Şikayet hakkı: Suçun takibi için bazı durumlarda şikayet şartı aranabilir.
- Maddi ve manevi tazminat talebi: Mağdur, uğradığı zararın tazmini için hukuki yollara başvurabilir.
- Delil toplama: Suçun işlenmesini kanıtlayacak belge ve tanıkların tespiti önemlidir.
Suç İsnat Edilenlerin Hakları ve Alması Gereken Önlemler
- Savunma hakkı: Fail sıfatındaki kişi, hakkındaki iddialara karşı savunma hakkına sahiptir.
- Ceza avukatı ile çalışma: Hukuki sürecin sağlıklı yürütülmesi için uzman bir ceza avukatından destek almak esastır.
- Delillerin incelenmesi: Suç isnadına karşı savunmayı destekleyecek belgelerin ve delillerin toplanması gereklidir.
- Soruşturma ve kovuşturma süreçlerine etkin katılım: İfade verme, duruşmaya katılma gibi haklar kullanılır.
Uzman Ceza Avukatının Rolü ve Önemi
Görevi kötüye kullanma suçları genellikle karmaşık hukuki süreçler içerdiğinden, alanında uzman bir ceza avukatının müdahalesi hayati önem taşır. Avukatlar:
- Suçun hukuki boyutlarını detaylı analiz eder,
- Failin savunmasını güçlü temellere dayandırır,
- Mağdurun haklarının korunmasını sağlar,
- İdari ve ceza soruşturmalarında rehberlik yapar,
- Hak kayıplarını önler.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Görevi kötüye kullanma suçu için hangi deliller önemlidir?
Resmi belgeler, yazışmalar, tanık beyanları, bilirkişi raporları ve dijital kayıtlar suçun ispatında kritik öneme sahiptir.
Görevi kötüye kullanma suçunda ceza türleri nelerdir?
TCK m. 257’ye göre altı aydan iki yıla kadar, ihmal durumunda ise üç aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülür.
Suç isnat edilen kişi nasıl savunma yapabilir?
Delilleri toplayarak, suçun hukuki ve fiili unsurlarına karşı argüman geliştirerek ve ceza avukatı ile birlikte savunma planı oluşturarak.
Mağdur ne zaman suç duyurusunda bulunabilir?
Suçun işlendiğini öğrendiği andan itibaren yasal zamanaşımı süresi içinde suç duyurusunda bulunabilir.
Uzman ceza avukatı ne tür destek sağlar?
Hukuki danışmanlık, savunma stratejisi belirleme, mahkeme süreçlerinde temsil, delil toplama ve hukuki hakların korunması gibi destekler sağlar.
Sonuç
Görevi kötüye kullanma suçu, hem kamu düzenini hem de bireylerin haklarını doğrudan etkileyen önemli bir suç türüdür. Suçun isnat edildiği veya mağduriyet yaşandığı durumlarda, ilgili tarafların haklarını korumak ve hukuki süreçleri doğru yönetmek için alanında uzman ceza avukatlarından destek almaları büyük önem taşır. Doğru hukuki adımlar, hem mağdurun zararının giderilmesini hem de suç isnadına karşı hakkaniyetli bir savunmanın yapılmasını sağlar.

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.