Hukuki Makaleler

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu (5237 sayılı TCK. madde 132): Ceza Hukuku, Ankara – Avukat Necmettin İlhan

Haberleşmenin gizliliğini ihlal[1]

Madde 132- (1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.

(2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 2/7/2012-6352/79 md.) İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

(4) (Mülga: 2/7/2012-6352/79 md.)

GEREKÇE:

Madde metninde, kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğinin ihlâli suç olarak tanımlanmaktadır.

Söz konusu suç, belirli kişiler arasındaki haberleşmenin içeriğinin öğrenilmesiyle işlenmektedir. Kişiler arasındaki haberleşmenin ne suretle yapıldığının suçun oluşumu açısından önemi yoktur. Bu haberleşme, örneğin mektupla, telefonla, telgrafla, elektronik posta yoluyla yapılabilir. Bu suç açısından önemli olan, haberleşmenin belirli kişiler arasında yapılmasıdır. Söz konusu suçu, bu haberleşmenin tarafı olmayan kişi işleyebilir.

Haberleşmenin gizliliğinin sadece dinlemek veya okumak suretiyle ihlâl edilmesi, bu suçun temel şeklini oluşturmaktadır. Ancak, bu gizlilik ihlâlinin, haberleşme içeriklerinin yanı konuşulanların veya yazılanların kayda alınması suretiyle yapılması, bu suçun nitelikli şekli olarak tanımlanmıştır. Örneğin telefon konuşmalarının ses kayıt cihazıyla kayda alınması hâlinde, suçun bu nitelikli hâli gerçekleşmektedir.

Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin belli bir suça ilişkin soruşturma kapsamında Anayasa ve kanunların belirlediği koşullar çerçevesinde öğrenilmesinin veya kayda alınmasının hukuka uygun olduğu muhakkaktır.

Maddenin ikinci fıkrasında, kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Haberleşme içerikleri hukuka uygun bir şekilde veya birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi suretiyle öğrenilmiş olabilir. İkinci fıkrada tanımlanan suç, haberleşme içeriklerinin ifşasıyla, yayılmasıyla, yani yetkisiz kişilerce öğrenilmesinin sağlanmasıyla oluşur. Fıkra metninde bu ifşanın hukuka aykırı olması açıkça vurgulanmıştır. Bu bakımdan örneğin kişiler arasındaki telefon konuşmalarına ilişkin kayıtların, savcılık veya mahkemeye verilmesi, duruşmada açık bir şekilde dinlenmesi veya okunması hâlinde, söz konusu suç oluşmayacaktır. Buna karşılık, henüz soruşturma aşamasında iken, kişiler arasındaki konuşma içeriklerinin, hukuka uygun bir şekilde kayda alınmış olsalar bile, örneğin televizyonlarda veya gazetelerde yayınlanması hâlinde, bu suç oluşacaktır.

Maddenin üçüncü fıkrasında, kişinin kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa etmek suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlâl etmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, ifşanın alenen yapılması gerekir. Bu bakımdan, örneğin kişi kendisine gönderilen mektubu gönderenin bilgisi ve rızası dışında bir başkasına okutması hâlinde, bu suç oluşmayacaktır. Buna karşılık, mektubun gönderenin bilgisi ve rızası dışında alenen okunması, başkaları tarafından okunmasını temin için bir yere asılması veya basın ve yayın yolu ile yayınlanması hâlinde, söz konusu suç oluşacaktır.

Dördüncü fıkrada, kişiler arasındaki haberleşmelerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması hâlinde, ikinci veya üçüncü fıkralara göre verilecek cezanın belli oranda artırılması öngörülmüştür.

6352 sayılı Yasa ile yapılan Değişikliğin GEREKÇESİ

Madde ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 132 nci maddesinde yer alan hapis cezaları, caydırıcılıklarının sağlanması ve etkin olması bakımından artırılmaktadır. Ayrıca, maddenin üçüncü fıkrasına, “rızası olmaksızın” ibaresinden sonra gelmek üzere “hukuka aykırı olarak” ibaresi eklenmektedir.

Bilindiği üzere, haberleşmenin gizliliği mutlak değildir. Haberleşme içerikleri, belirli hallerde, haberleşen kişilerin bilgisi veya rızası olmasa da hukuka uygun olarak öğrenilebilmektedir.

Anayasanın 22 nci maddesine göre; “millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı” ile veya “yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri” ile haberleşme içerikleri öğrenilebilir; yani bu hâllerde artık haberleşmenin gizliliğinden söz edilemez. İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri, Korumaya Dair Sözleşmesinin 8 inci maddesinde de benzer düzenlemeye yer verilmiştir.

Bu itibarla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 135 inci maddesi uyarınca, bir suç nedeniyle yapılan soruşturma veya kovuşturmada, delil elde etmek amacıyla, hâkim kararı ile veya bilahare hâkimin onayına sunulmak üzere Cumhuriyet savcısının kararı ile şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilmekte, dinlenebilmekte, kayda alınabilmekte ve sinyal bilgileri değerlendirilebilmektedir. Diğer yandan, Ceza Muhakemesi Kanununun 116 ncı ve 129 uncu maddeleri uyarınca, bir suç şüphesine istinaden başlatılan soruşturma veya kovuşturma sürecinde delil elde etmek amacıyla mektuplara el konulabilmekte ve bunların içeriğine muttali olunabilmektedir.

Öte yandan, 4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun ek 7 nci, 10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununun ek 5 inci ve 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı Kanununun 6 ncı maddeleri uyarınca, önleyici kolluk ve istihbarat faaliyeti çerçevesinde de, hâkim kararı ile veya bilahare hâkimin onayına sunulmak üzere, belirli kolluk veya istihbarat makamlarının emri ile kişilerin telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilmekte, dinlenebilmekte, sinyal bilgileri değerlendirilebilmekte ve kayda alınabilmektedir.

Önleyici kolluk ve istihbarat faaliyeti çerçevesinde, bir suç nedeniyle şüpheli veya sanık sıfatını taşımasına gerek olmaksızın kişiler arasındaki telekomünikasyon yoluyla haberleşmenin gizliliği kaldırılabilmektedir. Önleyici kolluk ve istihbarat faaliyeti çerçevesinde kişilerin, telefon konuşmalarının dinlenmesi ve kayda alınması işlemleri, belirli ağır “suçların işlenmesinin önlenmesi amacıyla” yani bu suçlarla mücadele gerekçesiyle yapılmaktadır.

Kişinin haberleşme içeriklerinin bilgisi ve rızası olmadan da hukuka uygun olarak dinlenebildiği, okunabildiği ve kayda alınabildiği bu durumlarda, dinleme okuma ve kayda alma fiillerine münhasır olarak herhangi bir suçun oluştuğundan söz edilemez. Ancak, bu içeriklerden bir kısmı, soruşturma dosyasına konularak soruşturmanın süjelerinin bilgisine ve bilahare iddianame kabul edildikten sonra da kamunun bilgisine açık hâle gelmektedir. Bu gibi durumlarda 132 nci maddenin ikinci fıkrasında tanımlanan suç oluşmayacaktır. Maddenin ikinci fıkrasının mevcut metninde de, haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi suç olarak kabul edilmiştir.

Belirtilen hususlara açıklık getirmek ve uygulamada tereddütlere yol açmamak amacıyla, maddenin üçüncü fıkrasına da, “hukuka aykırı olarak” ibaresi eklenmektedir. Bu değişiklik karşısında, söz konusu suçun oluşabilmesi için, ifşa fiilinin hukuka aykırı olduğunun fail tarafından bilinmesi gerekmektedir.

Başka bir ifadeyle, bu suç ancak doğrudan kastla işlenebilecektir.

Maddede tanımlanan suçların temel ve nitelikli şekillerine ilişkin cezalar artırıldığı için, maddenin dördüncü fıkrasında yer alan, haberleşme içeriklerinin basın ve yayın yoluyla yayımlanması hâlinde cezanın artırılmasına ilişkin hüküm, kaldırılmaktadır.

Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı

Madde 195 – Bir kimse kendisine gönderilmiş olmıyan bir mektup veya telgrafı veya kapalı bir zarfı kasten açar veya başka bir şahsın, posta ve telgrafla vakı açık muhabere varakası münderecatını anlamak için usül ve nizam hilafında eline geçirecek olursa kendisinden otuz liradan yüz liraya kadar ağır cezayi nakti alınır. Eğer fail bu evrak muhteviyatını ifşa ve telgraf ve telsiz muhaberat ve telefon mükalematı mahremiyetini ihlal ederek bir zarar husulüne sebep olursa bir aydan üç seneye kadar hapis olunur.

Madde 196 – Bir kimse kendisine gönderilmiş olmayan posta ve telgraf muhaberesini ortadan kaldırırsa mezkür muhabere zarflı olupta zarfı açılmamış olsa bile bir seneye kadar hapse ve otuz liradan yüz liraya kadar ağır cezayi nakdiye mahkûm olur.

Eğer fiil zararı mucip olmuş ise hapis üç aydan, ağır cezayı nakdi elli liradan az olamaz.

Madde 197 – Bir kimse kendisine gönderilmiş olan bir mektup veya telgrafı gönderenin rızası hilafında neşir ve işaa eder ve bu yüzden bir zarara sebep olursa otuz liradan yüz liraya kadar ağır cezayı nakdiye mahkûm olur.

AÇIKLAMALAR

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu (TCK m.132): Ceza Hukuku Açısından İnceleme

Özet

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesinde düzenlenen “haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu”, bireylerin özel hayatının ve haberleşme özgürlüğünün korunması amacıyla getirilmiş temel ceza hukuku normlarından biridir. Bu suç tipi, haberleşme sürecinin gizliliğini ihlal eden eylemler ile haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı şekilde ifşasını cezalandırmaktadır. Bu makalede, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu; hukuki niteliği, unsurları, yaptırımı, özel görünüş şekilleri ve yargı kararlarıyla birlikte detaylı olarak incelenmiştir. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı ve karşılaştırmalı hukuk bağlamında değerlendirmeler yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Haberleşme, gizlilik, ifşa, Türk Ceza Kanunu, özel hayatın korunması, ceza hukuku, TCK m.132, haberleşme özgürlüğü.


Giriş

Bireylerin özel hayatına ve haberleşme özgürlüğüne saygı, demokratik hukuk devletinin temel ilkelerinden biridir. Bu nedenle, haberleşmenin gizliliği anayasal düzeyde korunmakta ve bu koruma Türk Ceza Kanunu’nda da somut yaptırımlarla desteklenmektedir. TCK’nın 132. maddesi, kişiler arasındaki haberleşme sürecinin gizliliğini korumayı amaçlamaktadır.


1. Haberleşme Özgürlüğü ve Gizliliğin Hukuki Dayanağı

1.1 Anayasal Temel

Anayasa’nın 20. ve 22. maddeleri bireylerin özel hayatının ve haberleşme özgürlüğünün korunmasını güvence altına almaktadır. Haberleşmenin gizliliği, sadece bireyin özel hayatının bir parçası değil, aynı zamanda ifade özgürlüğünün de tamamlayıcı unsurudur.

1.2 Uluslararası Hukukta Koruma

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi, özel hayatın ve haberleşmenin gizliliğine saygı hakkını tanımaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), birçok kararında (örneğin, Copland v. United Kingdom, 2007) haberleşme gizliliğini kamu gücünün keyfi müdahalelerine karşı korumuştur.


2. TCK m.132’nin Sistematik Yeri ve Suçun Unsurları

TCK’nın 132. maddesi üç fıkradan oluşmaktadır. Bu fıkralar, farklı eylemleri suç olarak tanımlamakta ve bunlara ayrı yaptırımlar öngörmektedir.

2.1 Fail ve Mağdur

Suçun faili herkes olabilir (herkes için genel suç), ancak mağdur yalnızca iki kişi arasında haberleşme süreciyle sınırlı olarak tanımlanabilir.

2.2 Suçun Konusu ve Fiil Unsurları

a) Gizliliğin İhlali (m.132/1)

  • Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kişi cezalandırılır.
  • Haberleşme; mektup, e-posta, telefon görüşmesi gibi iletişim yollarını içerir.
  • Haberleşme içeriklerinin kaydedilmesi, cezayı bir kat artırır.

b) İçeriğin Hukuka Aykırı İfşası (m.132/2)

  • Haberleşme içeriğini hukuka aykırı olarak üçüncü kişilere ifşa eden fail cezalandırılır.
  • Bu ifşa rıza olmadan gerçekleşmelidir.

c) Kendiyle Yapılan Haberleşmeyi Alenen İfşa (m.132/3)

  • Kendiyle yapılan bir haberleşmenin içeriğini, karşı tarafın rızası olmadan alenen ifşa eden kişi suç işlemiş olur.
  • Basın ve yayın yoluyla ifşa edilmesi halinde de aynı ceza uygulanır.

3. Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru ve İhlal Örnekleri

3.1 Hukuka Uygunluk Hâlleri

  • Yargı kararıyla yapılan dinlemeler ve kayıtlar bu suçun kapsamı dışındadır.
  • Tarafların açık rızasına dayanan kayıtlar suç oluşturmaz.

3.2 Örnek Yargı Kararları

Sanığın, eşinin telefon görüşmesini habersizce kayda alarak üçüncü kişilere göndermesi TCK m.132/2 kapsamında suç teşkil eder.

Kişiyle yapılan mesajlaşmaların diğer kişinin rızası olmaksızın sosyal medyada paylaşılması, TCK m.132/3 kapsamında aleni ifşa suçunu oluşturur.


4. Suçun Özel Görünüş Şekilleri

4.1 Teşebbüs

Örneğin, telefon görüşmesini kayda almak üzere teknik düzenek kurup kayda başlamadan önce yakalanan kişi hakkında teşebbüs hükümleri uygulanabilir.

4.2 İştirak

Suça iştirakte, gizliliği ihlal eden veya ifşayı gerçekleştiren tüm failler müşterek fail olarak değerlendirilebilir.

4.3 İçtima

Aynı eylem hem TCK m.132 hem de özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK m.134) suçunu oluşturuyorsa, fail en ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılır.


5. Ceza Yaptırımı ve Değerlendirme

  • TCK m.132/1: 1-3 yıl hapis (kayda alma varsa bir kat artırılır)
  • TCK m.132/2: 2-5 yıl hapis
  • TCK m.132/3: 1-3 yıl hapis (basın ve yayınla ifşa aynı ceza)

Bu suçlar nedeniyle mahkemece verilecek ceza, kişinin özel hayatına verilen zararın boyutuna, haberleşmenin içeriğine ve ifşanın aleniyet derecesine göre değişiklik gösterebilir.


6. Karşılaştırmalı Hukukta Haberleşmenin Gizliliği

  • Almanya Ceza Kanunu (StGB) §201: Konuşmaların izinsiz kaydedilmesi suçtur.
  • İngiltere: “Regulation of Investigatory Powers Act 2000” ile haberleşme dinlemeleri sıkı kurallara bağlanmıştır.
  • Fransa: Ceza Kanunu madde 226-1 vd. özel hayatın gizliliğini ihlal eylemlerini düzenler.

Sonuç

TCK m.132, haberleşmenin gizliliğini çok yönlü biçimde koruyan, bireyin özel hayatına ilişkin anayasal hakları güvence altına alan bir düzenlemedir. Teknolojik gelişmeler ve dijital iletişim araçlarının yaygınlaşması ile birlikte bu suç tipinin uygulama alanı genişlemiş, yargı kararlarında da farklı durumlar değerlendirilmiştir. Bu bağlamda, hukuk uygulayıcılarının hem Anayasa’ya hem de AİHS hükümlerine uygun hareket etmesi elzemdir.



[1] 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 79 uncu maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer alan “altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para” ibaresi “bir yıldan üç yıla kadar hapis” ve “bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” ibaresi ise “verilecek ceza bir kat artırılır” şeklinde; ikinci fıkrasında yer alan “bir yıldan üç yıla kadar hapis” ibaresi “iki yıldan beş yıla kadar hapis” şeklinde; üçüncü fıkrasında yer alan “altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para” ibaresi “bir yıldan üç yıla kadar hapis” şeklinde değiştirilmiş, fıkraya “rızası olmaksızın” ibaresinden sonra gelmek üzere “hukuka aykırı olarak” ibaresi eklenmiştir.

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.

KVKK AYDINLATMA METNİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir