Hukuki Makaleler

Haksız Arama Suçu (5237 sayılı TCK. madde 120): Ceza Hukuku, Ankara – Avukat Necmettin İlhan

Haksız arama

Madde 120- (1) Hukuka aykırı olarak bir kimsenin üstünü veya eşyasını arayan kamu görevlisine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.

GEREKÇE:

Madde metninde, bir kimsenin üstünün veya eşyasının hukuka aykırı olarak aranması, görevi kötüye kullanma suçundan bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.

Bu hüküm, 10.12.1948 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi (madde 12), 4.11.1950 tarihli İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi (madde 8, fıkra 1) ve Anayasamızın koruduğu özel hayatın gizliliğini belli bir surette ihlâlin yaptırımını oluşturmaktadır.

Kişilerin üzerinin veya eşyasının aranması insan haysiyetine bir tecavüz teşkil ettiği gibi kişi dokunulmazlığının bir devamı olan özel hayatın gizliliğine karşı da bir saldırı oluşturur. Kişinin örneğin ceplerinin, el çantasının, bavulunun, özel otomobilinin hukuka aykırı bir surette aranması bu suçu oluşturacaktır. Bu arama olgusunun yetkisiz olarak girilen konutta gerçekleştirilmesi hâlinde, ayrıca konut dokunulmazlığını ihlâl suçu oluşur ve bu nedenle, gerçek içtima hükümlerine göre sorumluluk cihetine gidilmesi gerekir.

Suç failinin bir kamu görevlisi olması gerekmektedir. Bu bakımdan söz konusu suç, bir özgü suç niteliği taşımaktadır.

Metinde geçen “hukuka aykırı olarak” ibaresinden maksat, yürürlükteki mevzuatın izin vermediği hâl demektir. Kanun ve nizamların izin verdiği arama hâllerinde suçun oluşmayacağı açıktır. Suçun oluşması için kamu görevlisi, kişi hürriyetini, görevini kötüye kullanarak veya yetkisini aşarak ihlâl etmiş olmalıdır. Böylece “hukuka aykırı olarak” sözcükleri görevin kötüye kullanılmasını ve yetkinin aşılmasını kapsar.

Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı

Madde 183 – Kanunda yazılı hallerin haricinde bir kimsenin üzerini aramak için emir veren yahut bizzat arayan memur altı aya kadar hapis olunur.

AÇIKLAMALAR

Haksız Arama Suçu (TCK m. 120): Hukuki Niteliği, Unsurları ve Uygulama Sorunları

Giriş

Özel hayatın gizliliği, demokratik hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olup bireyin maddi ve manevi varlığının korunması açısından hayati önem taşımaktadır. Bu kapsamda, Türk Ceza Kanunu’nun 120. maddesinde düzenlenen haksız arama suçu, bireyin üstü veya eşyasının hukuka aykırı şekilde aranmasını cezai yaptırıma bağlayarak bu hakkı güvence altına almayı amaçlamaktadır. Suçun yalnızca kamu görevlisi tarafından işlenebilir olması ve özel hayatın gizliliğine doğrudan müdahale niteliği taşıması, düzenlemenin önemini artırmaktadır.

1. Normatif Çerçeve ve Uluslararası Belgelerle Uyum

1.1. Türk Hukukunda Düzenleme

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 120. maddesi, “hukuka aykırı olarak bir kimsenin üstünü veya eşyasını arayan kamu görevlisi hakkında, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” şeklinde düzenlenmiştir.

1.2. Uluslararası Belgelerde Koruma

Uluslararası düzeyde İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 12. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 8. maddesi, özel hayatın, konutun ve yazışmaların dokunulmazlığını güvence altına almıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 20. maddesi de bu normlarla uyumlu olarak, yetkili merciin emri olmaksızın kimsenin üstünün, özel kâğıtlarının ve eşyasının aranamayacağını hükme bağlamaktadır.

2. Haksız Arama Suçunun Tarihsel Gelişimi

TCK m.120’nin benzeri 765 sayılı eski TCK’nın 183. maddesinde de yer almakla birlikte, bazı önemli farklar mevcuttur:

  • “Kanunda yazılı hallerin haricinde” ifadesi yerine “hukuka aykırı olarak” ibaresi getirilerek normun kapsamı genişletilmiştir.
  • Eski kanunda yalnızca kişinin üstü aranması suç sayılırken, yeni düzenleme eşyanın da aranmasını kapsar hale getirilmiştir.
  • 765 sayılı kanunda “emir vermek” de suçun unsuru iken, 5237 sayılı TCK’da yalnızca fiilî olarak arama gerçekleştiren fail suçun faili sayılmıştır.

3. Korunan Hukuki Yarar

Bu suçla özel hayatın gizliliği, kişi dokunulmazlığı ve bireyin haysiyeti korunmaktadır. Arama, bireyin fiziksel ve psikolojik bütünlüğüne yönelik bir müdahale oluşturduğundan, bu müdahalenin yalnızca hukuk çerçevesinde gerçekleştirilmesi gerekir.

4. Suçun Unsurları

4.1. Fail

Suçun faili yalnızca kamu görevlisi olabilir. TCK m.6’ya göre kamu görevlisi; kamusal faaliyete sürekli veya geçici olarak katılan kişidir. Doktrinde failin arama yetkisine sahip olup olmamasının suçun oluşumu açısından belirleyici olup olmadığı tartışmalıdır:

  • Görüş 1: Yalnızca arama yetkisine sahip kamu görevlisi bu suçun faili olabilir.
  • Görüş 2 (Baskın görüş): Arama yetkisine sahip olmayan bir kamu görevlisi de, görev alanı dışına çıkarak arama yaparsa bu suçu oluşturur.

4.2. Mağdur

Haksız arama suçunun mağduru herkes olabilir. Üstü veya eşyası hukuka aykırı şekilde aranan kişi, suçun mağdurudur.

4.3. Suçun Konusu

Aramanın konusu, bireyin üzerindeki elbiseler veya eşyalarıdır. Eşya kavramı hem taşınır hem taşınmazları kapsar. Ancak vücudun iç kısımlarında yapılan muayene işlemleri “beden muayenesi” kapsamında değerlendirilir.

4.4. Maddi Unsur: Arama Eylemi ve Hukuka Aykırılık

Arama üç durumda hukuka aykırı sayılır:

  1. Arama yetkisi bulunmayan kamu görevlisinin arama yapması,
  2. Arama kararı olmadan veya kararın sınırları dışında arama yapılması,
  3. Arama sırasında yasal prosedürlerin ihlali.

4.4.1. Adli ve Önleme Aramaları

Arama işlemleri:

  • Adli arama (CMK m.116–134)
  • Önleme araması (PVSK m.9)

şeklinde ikiye ayrılır. Her iki durumda da kural olarak hâkim kararı gerekir; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, cumhuriyet savcısı veya mülkî amir yazılı emir verebilir.

4.4.2. El Koyma ve Zorla Arama Ayrımı

Arama, “gizli olanı bulmaya” yöneliktir. Gözle görülen, açıkta olan nesneler için arama kararı gerekmez. Zorla alınan eşya durumunda ise el koyma hükümleri uygulanır.

5. Manevi Unsur

Haksız arama suçu yalnızca kastla işlenebilir. Failin arama fiilini hukuka aykırı olduğunu bilerek gerçekleştirmesi yeterlidir. Taksirle işlenmesi mümkün değildir.

6. Hukuka Uygunluk Nedenleri

TCK m.24–26’daki genel hukuka uygunluk nedenleri burada da geçerlidir. Ancak ilgili kişinin rızası, hukuka uygunluk sebebi olarak Danıştay kararlarıyla geçersiz kılınmıştır (Danıştay 10. D., 19.01.2006, E.2005/6392). Çünkü bu durum, rızanın özgür iradeye dayanıp dayanmadığının tespitini zorlaştırmaktadır.

7. Suçun Özel Görünüş Biçimleri

7.1. Teşebbüs

Arama fiilinin temasla tamamlandığı kabul edildiğinden, temas gerçekleşmeden önce engellenirse teşebbüs söz konusu olur.

7.2. İştirak

Bu suç özgü suç olduğu için, kamu görevlisi olmayan kişiler azmettirme veya yardım etme konumunda sorumlu tutulabilir (TCK m.40/2).

7.3. İçtima

  • Birden fazla kişinin aranması durumunda her biri için ayrı suç oluşur.
  • Suç belli aralıklarla ve aynı mağdura karşı işlenirse zincirleme suç söz konusu olur.
  • Konut dokunulmazlığı, hürriyeti tahdit, beden muayenesi gibi diğer suçlar varsa, gerçek içtima uygulanır.
  • Görevi kötüye kullanma (TCK m.257) hükümleri uygulanmaz, zira özel hüküm niteliğinde olan TCK m.120 önceliklidir.

8. Yaptırım ve Güvenlik Tedbirleri

Fail hakkında 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Ayrıca:

  • TCK m.53/1 kapsamında hak yoksunluğu
  • TCK m.53/5’e göre görevin kötüye kullanılması hâlinde cezada artırıma gidilir.

9. Kovuşturma Usulü ve Yetkili Mahkeme

  • Suç şikâyete tabi değildir, re’sen soruşturulur.
  • Fail kamu görevlisi sıfatıyla idari görev sırasında suçu işlemişse, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamında izin alınması gerekir.
  • Yetkili mahkeme: Sulh Ceza Mahkemesi (5235 s. Kanun, m.10).

Sonuç

Haksız arama suçu, bireyin en mahrem alanlarına yönelik koruma sağlayan temel ceza hukuku normlarından biridir. Uygulamada, failin sıfatı, arama yetkisinin kapsamı ve arama prosedürüne riayet edilip edilmediği gibi meseleler titizlikle değerlendirilmelidir. Özel hayatın gizliliğine dair ulusal ve uluslararası düzenlemeler karşısında, bu suçun etkin şekilde soruşturulması ve cezalandırılması hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir.

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.

KVKK AYDINLATMA METNİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir