
İddia ve savunma dokunulmazlığı
Madde 128- (1) Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.
GEREKÇE:
Madde metninde, bir hukuka uygunluk nedeni olan ve Anayasamızda da güvence altına alınan (madde 36) iddia ve savunma dokunulmazlığı düzenlenmiştir. Bir talebin resmi bir makama iletilmesi, dilekçe hakkının kullanılması bağlamında hukuka uygun bir davranıştır. Ancak, dilekçe hakkı, dilekçenin içeriğindeki ifadeler açısından başlı başına bir hukuka uygunluk sebebi olarak mütalâa edilemez.
Hukuk Toplumunda yaşama hakkına sahip olan herkes, toplum barışını bozucu nitelik taşıması dolayısıyla devletten suç işlenmesinin önlenmesini ve suçluların cezalandırılmasını talep hakkına sahiptir. Bir suçun işlendiğini öğrenen bireyin, bununla ilgili olarak yetkili makamlar nezdinde ihbar veya şikâyette bulunma hakkı vardır.
Gerçekleşmiş bir olayla ilgili olarak bu olayın oluşumuna neden olan kişiler de gösterilmek suretiyle ihbar veya şikâyette bulunulması durumunda, hakaret veya iftira suçunun oluştuğundan söz edilemez. Çünkü burada gerçekleşmiş somut olayla ilgili olarak ihbar veya şikâyette bulunmak şeklinde bir hakkın kullanılması söz konusudur.
İddia ve savunma hakkının, yargı mercileri veya idarî makamlar nezdinde kullanılması mümkündür.
İddia ve savunma hakkının kullanılması bağlamında, kişiler açısından somut isnat ifade eder nitelikte maddî vakıaların ortaya konulması ya da kişilerle ilgili olumsuz değerlendirmelerde bulunulması mümkündür. Bu somut isnatlar veya olumsuz değerlendirmeler, iddia ve savunma hakkının kullanılmasıyla ilişkilendirilememesi durumunda, hakaret ve hatta iftira suçu oluşturur.
İddia ve savunma kapsamında, kişilerle ilgili olarak bulunulan somut isnadların gerçek olması ve yapılan olumsuz değerlendirmelerin somut vakıalara dayanması gerekir. Keza, bulunulan somut isnadların veya yapılan olumsuz değerlendirmelerin uyuşmazlıkla ilişkili olması gerekir; ancak, uyuşmazlığın çözümü açısından faydalı olması aranmamalıdır.
Somut uyuşmazlıkla bağlantılı olmayan isnatlar gerçek olsa bile iddia ve savunma dokunulmazlığının varlığından bahsedilemez. Keza, somut vakıalara dayansa bile, uyuşmazlıkla alakası olmayan olumsuz değerlendirmeler açısından iddia ve savunma hakkının kullanılması söz konusu değildir.
Somut uyuşmazlıkla ilgili olmakla birlikte iddia ve savunma sınırını aşan hakareti mutazammın yazı ve sözlerin iddia ve savunma hakkı kapsamında mütalâa edilmesi mümkün değildir. Ancak, bu ifadelerin kullanılmasına müsamaha ile bakılabilir. Çünkü, bu gibi durumlarda iddia ve savunmanın sınırı genellikle öfke ve gazabın etkisiyle aşılmaktadır. Aslında öfke ve gazap hâli, kusurluluğun bir unsuru olan irade yeteneğini etkileyen bir faktördür ve bu durum, kişinin işlediği hakaret suçu dolayısıyla kusurunun tespiti bağlamında değerlendirilmelidir.
Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı
Madde 486 – (Değişik: 9.7.1953 – 6123/1 md.)
Tarafların veya vekil, müdafi, müşavir yahut kanuni mümessillerinin bir dava hakkında kaza mercilerine verdikleri dilekçe, layiha veya sair evrakın yahut yaptıkları iddia ve müdafaaların ihtiva ettiği hakareti mutazammın yazı ve sözlerinden dolayı takibat yapılmaz.
Dava ile ilgili olmayan ve ilgili olduğu takdirde dahi iddia ve müdafaa hududunu aşan hakareti mutazammın yazı ve sözler yukarıdaki fıkra hükmünden hariçtir.
Birinci fıkrada yazılı hallerde salahiyetli kaza mercilerince kanunen muayyen olan inzıbati tedbirlerden maada tecavüze uğrayanın talebi üzerine tazminata hükmedilebileceği gibi hakareti mutazammın yazı ve sözlerin evrak ve zabıtlardan kısmen veya tamamen kaldırılmasına da karar verilebilir.
AÇIKLAMALAR
İddia ve Savunma Dokunulmazlığı: Hukuki Analiz ve Uygulama
Özet
İddia ve savunma dokunulmazlığı, ceza hukuku sistemimizde önemli bir hukuka uygunluk sebebi olup, adli ve idari merciler önünde kullanılan iddia ve savunmaların korunmasını sağlar. Bu dokunulmazlık, kişilerle ilgili somut vakıalara dayanan ve uyuşmazlıkla bağlantılı isnat veya olumsuz değerlendirmeler içeren beyanların, hakaret veya iftira suçları kapsamında cezalandırılmasını engeller. Makalede, ilgili yasal düzenlemeler, doktrin görüşleri ve Yargıtay içtihatları ışığında iddia ve savunma dokunulmazlığının kapsamı, koşulları ve sınırları detaylı biçimde incelenmektedir.
Anahtar Kelimeler: iddia ve savunma dokunulmazlığı, TCK 128, hakaret suçu, hukuka uygunluk, dilekçe hakkı, ceza hukuku, uyuşmazlık, Yargıtay içtihatları
Giriş
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 128. maddesi kapsamında düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı, hukuk devleti ilkesi ve adil yargılanma hakkının vazgeçilmez bir unsurudur. Bu dokunulmazlık sayesinde bireyler, yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yazılı veya sözlü başvurularında, uyuşmazlık konusu ile bağlantılı gerçek vakıalara dayanan isnat veya değerlendirmelerinden dolayı ceza tehdidi olmadan haklarını arayabilmektedir.
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü bağlamında, iddia ve savunma dokunulmazlığı bir hukuka uygunluk sebebi olarak kabul edilmektedir. Ancak bu dokunulmazlık, sınırları belirli, koşullara bağlı bir haktır ve keyfi veya gerçek dışı isnatların korunması mümkün değildir.
1. Hukuki Dayanak ve Tanım
1.1. Türk Ceza Kanunu 128. Maddesi
Madde metni şu şekildedir:
“Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için, isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.”
Bu düzenleme ile iddia ve savunma dokunulmazlığı, TCK’nın ceza yaptırımından koruma sağladığı istisnai bir hukuka uygunluk sebebidir.
1.2. Anayasal Temel
Anayasa’nın 36. maddesi hak arama özgürlüğünü güvence altına almakta, bu kapsamda bireylerin haklarını korumak için yetkili mercilere başvurma hakkını garanti etmektedir. İddia ve savunma dokunulmazlığı, bu anayasal hakkın ceza hukuku alanındaki somut yansımasıdır.
1.3. Karşılaştırmalı Hukuk
Birçok hukuk sisteminde benzer korumalar bulunmaktadır. Örneğin Almanya’da “Verteidigungsfreiheit” (savunma özgürlüğü) kapsamında, iddia ve savunmaların korunması ceza sorumluluğuna engel teşkil eder. Bu, adil yargılanma hakkının uluslararası bir gereğidir (bkz. AİHM kararları).
2. İddia ve Savunma Dokunulmazlığının Kapsamı ve Uygulama Şartları
2.1. Başvuru Yapılan Merciler
İddia ve savunma dokunulmazlığı, sadece yargı mercileri (hukuk, ceza, idari mahkemeler, savcılık, askeri mahkemeler gibi) değil, aynı zamanda idari makamlar nezdinde yapılan başvurular için de geçerlidir. Bu kapsam idari kuruluşlar, kolluk kuvvetleri, kamu kurumları ve hatta seçim kurulları gibi yapıları da içerir.
2.2. Yazılı veya Sözlü Başvuru
Koruma, yalnızca yazılı dilekçelerle sınırlı olmayıp, sözlü yapılan ihbar, şikayet veya savunmalara da tanınmıştır. Bu husus, hak arama özgürlüğünün etkin kullanılabilmesi için önemlidir.
2.3. Somut İsnat ve Olumsuz Değerlendirme Şartı
Korunma, sadece kişilere yönelik somut olaylara dayanan isnatlar ve olumsuz değerlendirmeler için geçerlidir. Genel ifadeler, küçük düşürücü hakaretler ya da soyut değerlendirmeler dokunulmazlık kapsamına girmez.
2.4. Gerçeklik ve Uyuşmazlık Bağlantısı
İsnatların ve olumsuz değerlendirmelerin gerçek ve somut vakıalara dayanması zorunludur. Ayrıca bu beyanların ilgili uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir. Uyuşmazlıkla ilgisi olmayan, hatta gerçek olsa bile isnatlar koruma dışında kalır.
3. İddia ve Savunma Dokunulmazlığının Sınırları
3.1. Sınırların Aşılması ve Hakaret Suçları
İddia ve savunma dokunulmazlığı, hakaret sınırlarını aşan söz ve davranışları kapsamaz. Ancak, öfke ve gazap halinde bu sınırların aşılmasına belli bir müsamaha gösterilir. Bu durum kusur değerlendirmesinde dikkate alınabilir.
3.2. Suç Niteliği Taşıyan Diğer Eylemler
Eğer eylem görevi kötüye kullanma, tehdit gibi başka suçları oluşturuyorsa, dokunulmazlıktan yararlanılamaz.
3.3. Tazminat ve Maddi Hukuk İlişkisi
Yeni Türk Ceza Kanunu düzenlemesinde, dokunulmazlık kapsamındaki iddia ve savunmalar nedeniyle tazminat talebi ayrı hukuki süreçlerde değerlendirilir. Önceki 765 sayılı Kanun’da yer alan evrakın düzeltilmesi veya tazminat hükmü güncel mevzuatta bulunmamaktadır.
4. Doktrin ve Yargıtay İçtihatları
4.1. Doktrin Görüşleri
Ceza hukukunda genel kabul gören görüşe göre iddia ve savunma dokunulmazlığı, hukuk düzeninin temel taşlarından biridir. Özellikle iddia ve savunmanın özgürce yapılabilmesi adil yargılanmanın gereğidir (Özbek, 2021; Akıncı, 2019).
5. Sonuç ve Değerlendirme
İddia ve savunma dokunulmazlığı, kişilerin yargı ve idari merciler önünde özgürce haklarını aramalarını güvence altına alır. Ancak bu koruma, sadece gerçek ve somut olaylara dayalı, uyuşmazlıkla bağlantılı isnat ve değerlendirmeleri kapsar. Aksi halde keyfi ve mesnetsiz beyanlar ceza sorumluluğuna yol açar. Hukuk sistemimizde bu düzenleme, hak arama özgürlüğü ile kamu düzeninin dengelenmesine hizmet eder.

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.