Hukuki Makaleler

Kanun Değişikliklerinde Zaman Bakımından Uygulama (5237 sayılı TCK. madde 7): Ceza Hukuku, Ankara – Avukat Necmettin İlhan

Kanun Değişikliklerinde Zaman Bakımından Uygulama

Ceza hukukunda ve ceza muhakemesi hukukunda yapılan kanun değişiklikleri, zaman bakımından uygulanmaları açısından farklılık gösterir. Bu nedenle, bir değişikliğin hangi alana ilişkin olduğunu doğru tespit etmek, hak kayıplarını önlemek için hayati öneme sahiptir. Özellikle şüpheli/sanıklar ile mağdur/müştekiler açısından sonuçları farklılık gösterebilir.

Maddi Ceza Hukukunda Zaman Bakımından Uygulama

Maddi ceza hukukunda genel kural, suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan kanunun uygulanmasıdır. Ancak, sonradan yürürlüğe giren bir kanun fail lehine sonuçlar doğuruyorsa, bu durumda yeni kanun geçmişe yürür. Bu ilke, Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınmıştır.

  • Lehe Kanun İlkesi: Fail lehine olan kanun geçmişe etkili şekilde uygulanır.
  • Aynı Yaptırım Durumu: Önceki ve sonraki kanuna göre ceza aynı ise, yeni kanunun geçmişe yürürlüğü mümkün değildir.

Ceza Muhakemesi Hukukunda Zaman Bakımından Uygulama

Ceza muhakemesi hukukunda ise derhâl uygulama ilkesi geçerlidir. Yani yeni yürürlüğe giren muhakeme kuralları, henüz yapılmamış veya devam eden işlemlere anında uygulanır.

  • Tamamlanmış işlemler eski kanuna göre geçerli sayılır.
  • Yeni işlemler, yeni kanuna göre yapılır.
  • Kural olarak sanığın lehine veya aleyhine olması dikkate alınmaz.

Derhâl Uygulamanın İstisnaları

  • Haksız sonuç doğurabilecek süre kısaltmaları (örneğin kanun yoluna başvuru süresi kısaldığında).
  • Görevli mahkemelerin değiştirilmesi durumunda, iş yoğunluğunu azaltmaya yönelik geçici hükümler.

Karma Nitelikli Kurallar

Bazı ceza muhakemesi kurumları hem usul ilişkisini hem de ceza ilişkisini etkiler. Bunlara karma nitelikli kurumlar denir.

Örnekler:

  • Şikâyet
  • Uzlaşma
  • Önödeme
  • Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB)
  • 213 sayılı VUK. 367. mütalaa şartı

Bu kurumlarda, fail lehine olan kanun geçmişe uygulanır. Böylece şüpheli veya sanık açısından daha güvence sağlayıcı bir sistem kurulur.

Şüpheli/Sanık Açısından Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Suç tarihi ve değişiklik tarihinin mutlaka karşılaştırılması gerekir.
  • Eğer yeni kanun daha az ceza veya yaptırım öngörüyorsa, mutlaka avukat aracılığıyla bu husus mahkemeye veya infaz aşamasında ileri sürülmelidir.
  • Usule ilişkin işlemlerde (tutuklama, itiraz, kanun yolu başvuruları) sürelerin değişmesi halinde hak kaybı yaşanmaması için uzman bir ceza avukatından destek alınmalıdır.

Mağdur/Müşteki Açısından Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Şikâyet süresinin uzatılması veya kısaltılması doğrudan hak kaybına yol açabilir.
  • Uzlaşma veya önödeme gibi kurumlarda, mağdurun haklarını koruyacak şekilde sürecin takip edilmesi gerekir.
  • Ceza davasında mağdurun haklarını koruyacak şekilde avukat desteği önem taşır.

Uzman Ceza Avukatının Önemi

Kanun değişikliklerinin zaman bakımından uygulanması, oldukça teknik ve hassas bir konudur. Bir kanunun hangi tarihten itibaren uygulanacağı, hangi işlemlere etki edeceği çoğu zaman hukuki bilgi gerektirir. Yanlış yorumlama halinde şüpheli/sanık lehine olan bir hak kaybedilebileceği gibi mağdur/müşteki de ciddi hak kaybına uğrayabilir. Bu nedenle, uzman bir ceza avukatı ile sürecin takip edilmesi büyük önem arz etmektedir.

Sık Sorulan Sorular (SSS)

1. Suç tarihinden sonra çıkan yeni kanun benim davamda uygulanır mı?

Eğer yeni kanun fail lehine hükümler içeriyorsa, suç tarihinden sonra dahi uygulanabilir.

2. Ceza muhakemesi kurallarındaki değişiklikler devam eden davama etki eder mi?

Evet, muhakeme kuralları derhâl uygulanır. Ancak bu kuralın istisnaları da vardır.

3. Şikâyet süresi değişti, bu benim davamı etkiler mi?

Evet. Şikâyet süresine ilişkin değişiklikler karma nitelikli olduğundan, lehe olan kural geçmişe uygulanabilir.

4. Sanık lehine yeni bir düzenleme yapıldığında mağdur olarak benim haklarım kaybolur mu?

Hayır, mağdurun katılma, şikâyet, tazminat isteme gibi hakları devam eder. Ancak ceza miktarı değişebilir.


Sonuç olarak, ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukukundaki değişikliklerin zaman bakımından uygulanması, tarafların haklarını doğrudan etkileyen kritik bir konudur. Şüpheli/sanık ve mağdur/müşteki açısından farklı sonuçlar doğurabileceğinden, sürecin mutlaka uzman bir ceza avukatı ile yürütülmesi gerekmektedir.

Yargıtay Görüşü

Kanun Değişikliklerinde Zaman Bakımından Uygulama ve Mütalaanın Hukuki Niteliği
Bir hukuk normunda yapılan değişikliğin zaman bakımından uygulanırlığını belirlemek için değişiklik yapılan normun, maddi ceza hukuku normu mu yoksa şekli ceza (ceza muhakemesi/usul) hukuku normu mu olduğunun belirlenmesi gerekir.
Maddi ceza hukukunda genel kural, suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan kanunun uygulanmasıdır. Sonradan yürürlüğe giren bir kanunun, yürürlük tarihinden önce işlenen suçlara tatbik edilebilmesi, ancak lehe sonuçlar doğurması durumunda mümkündür. Önceki ve sonraki kanunlara göre hükmedilecek cezalar ve güvenlik tedbirleri aynı ise, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren kanunun uygulanmasına imkân bulunmamaktadır.
TCK’nın “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesi, 765 sayılı Kanun’un 2. maddesine benzer şekilde düzenlenmiş olup her iki maddede de; ceza hukuku kurallarının yürürlüğe girdikleri andan itibaren işlenen suçlara uygulanacağına ilişkin ileriye etkili olma prensibi ile bu ilkenin istisnasını oluşturan, failin lehine olan kanunun geçmişe etkili olması, geçmişe etkili uygulama veya geçmişe yürürlük ilkesine de yer verilmiştir. Bu ilke uyarınca, suçtan sonra yürürlüğe giren ve fail lehine hükümler içeren kanun, hükümde ve infaz aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu ilkeler, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7; Birleşmiş Milletler Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin de 15. maddeleriyle evrensel olarak da kabul görmektedir.
Şekli ceza (ceza muhakemesi/usul) hukukunda genel ilke, olay ve işlemlerin o sırada yürürlükte bulunan hukuk kurallarına bağlı olmasıdır. Bir usul işlemine, o sırada yürürlükte olan hukuk kuralının uygulanmasına hemen uygulama/derhâl uygulama ilkesi denilmektedir. Bir olay veya işleme daha sonra yürürlüğe giren bir hukuk kuralının uygulanması ise istisnayı oluşturur. Sonradan yürürlüğe giren hukuk kuralının bir olay veya usul işlemine uygulanmasına geçmişe yürüme ilkesi denilmektedir.
Geçmişe yürüme esasen bir istisnadır. Maddi ceza hukukuna ilişkin normların zaman bakımından uygulanırlığının anlatımı sırasında da değinildiği üzere TCK veya ceza hükmü taşıyan özel kanunlarda yapılan değişikliklerin, sanık lehine olması hâlinde yeni kanunun uygulanması gerekecektir. Muhakeme kanunlarında yapılan değişiklikler ise derhâl uygulanmaya başlarlar. Bu değişikliklerin sanık lehine olup olmamaları önemli değildir. Esasen derhâl uygulama ilkesi (istisnalar dışında) ülkede aynı anda iki muhakeme Kanunu’nun uygulanmaması ve kanunların yürürlükte bulundukları süre içinde düzenledikleri sahalarda uygulanacağı ilkesine dayalıdır.
Böylece muhakeme kanunlarında derhâl uygulama ilkesinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde geçerli olduğu belirlenmiş bulunmaktadır. Bu ilkeye bağlı kalınarak eski muhakeme kanunu zamanındaki işlemler eski kanuna göre sonuçlandırılmalıdır. Yeni kanun ise yürürlüğe girdikten sonraki işlemlere uygulanmalıdır. Böylece yeni kanunun geçmişe yürümeyeceği kabul edilmelidir. Yeni kanunun geçmişe yürümeyeceği ilkesinin sonucu olarak, eski kanun zamanında yapılıp tamamlanmış işlemler geçerliliklerini korumakta ve yenilenmemektedirler.
Ceza muhakemesi kuralları yürürlüğe girmesiyle beraber henüz yapılmamış işlemler hakkında uygulanacaklar, yani tamamlanmamış işlemler yeni kanuna göre yürütülecek; buna karşılık eski kanun zamanında tamamlanmış olan işlemler yeni kanun zamanında da geçerli oldukları için, önceden tamamlanmış işlemlerin yeni yürürlüğe giren kanuna göre yeniden yapılmaları gerekmeyecektir (Yener Ünver/ Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, Adalet Yayınevi, 18. Baskı Ankara 2021, s.123; Ahmet Gökcen/ Murat Balcı/ M. Emin Alşahin/ Kerim Çakır, Ceza Muhakemesi Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara 2020, s.64).
Ceza muhakemesinde derhâl uygulanma ilkesinin kabulü doğal olarak; “Önceki kanun döneminde tamamlanmamış işlemler, yeni kuralın derhâl uygulanması gerektiğinden, yeni kurala göre yapılır.” şeklinde bir sonuç da doğurur (Ahmet Gökcen/ Murat Balcı/ M. Emin Alşahin/ Kerim Çakır, Ceza Muhakemesi Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara 2020, s.64).
Ceza muhakemesi işlemleri, bir hukuki sonuca ulaşmak ve muhakemeyi ileri götürmek için yapılmış olan, hukuki bir sonuç doğurmaya yönelik, iddia, savunma veya yargılama niteliğindeki irade açıklamasıdır. Örneğin, şikâyet, dava açılması, tutuklama kararı, duruşmanın düzenine ilişkin işlemler, hüküm ve kanun yollarına başvuru dilekçesi gibi (Yener Ünver/ Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, Adalet Yayınevi, 18. Baskı Ankara 2021, s.144). Genel nitelikteki “muhakeme işleminin” bir çeşidi olan ceza muhakemesi işlemleri, ceza muhakemesi ilişkisinin kurulması, değişmesi ve ortadan kalkması gayelerine yönelir (Feridun Yenisey/ Ayşe Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınevi, 6. Baskı Ankara 2018, s.103).
O hâlde, derhâl uygulama ilkesinden;
1- Usul işlemlerinin mutlaka yürürlükteki muhakeme kanununa göre yapılacağı,
2- Yürürlükteki muhakeme kanununa uygun olarak yapılan usul işlemlerinin sonradan değiştirilen muhakeme kanunu uyarınca geçerliliğini kaybetmeyeceği,
3- Yeni muhakeme kanununun yürürlüğe girmesinden sonra yapılması gereken usul işlemlerinin yeni kanuna tabi olacağı,
4- Yeni muhakeme kanununun uygulanmasında, yeni düzenlemelerin sanığın leh veya aleyhinde olmasına bakılamayacağı,
Sonuçları çıkarılmalıdır.
Ancak, derhâl uygulama ilkesinin geçerli olmadığı hâllerin varlığı da söz konusu olabilmektedir. Şöyle ki; sırf üst dereceli mahkemenin iş yoğunluğunu azaltmak için kabul olunan görev normlarının, üst dereceli mahkemede açılmış davalarda, hatta duruşma başlamadan da olsa derhâl uygulanmaması, yani yürürlükten kalkan normun uygulanmasına devam edilmesi, devamlı olmayacağı ve görevsizlik kararları ile işler uzayacağı için geçici maddelerle kabul olunabilir.
Keza derhâl uygulama ilkesi bazen haksız sonuçların doğmasına da yol açabilir. Örneğin eski kanuna göre, kanun yoluna başvuran için daha uzun bir süre tanınmış iken, yeni kanun bu süreyi kısaltmış olabilir. Yeni kanunun kanun yoluna başvuru için öngörülen süreyi kısaltması durumunda, eski kanun zamanında daha süresi olduğu düşüncesiyle bekleyip, kanun yoluna gitmemiş olanlara uygulayarak, önceki kanuna göre hâlen var olan kanun yoluna başvurma hakkını bu gibi kimselere tanımamak haksızlık olacağından, yeni kanunu derhâl uygulamamak gerekir. Bu gibi durumlar yeni kanunun derhâl uygulanması ilkesinin istisnalarını oluşturur.
Ancak eski kanunun bir usul işleminin yapılması için öngördüğü süre, yeni kanunla artırılarak benimsendiği takdirde, durum yeni kanunun derhâl uygulanırlığı ilkesine göre çözümlenmelidir. Şöyle ki, eski kanun zamanında o usul işlemi için 1 haftalık bir süre öngörülmüş iken, bu süre içerisinde usul işlemi yerine getirilmemişse, yeni kanun bunu 15 güne çıkarmış olsa bile, yeni kanuna göre yapılacak bir işlem kalmamıştır. O usul işlem ile ilgili iş eski kanuna göre ölmüştür, yeni kanun onu diriltemez. Fakat eski kanunda öngörülen 1 haftalık süre dolmadan yeni kanun yürürlüğe girseydi, ilgili kişi 15 günlük süreden yararlanabilecektir. Eğer eski kanun 15 gün süre vermişken, yeni kanun bunu 1 haftaya indirseydi, sürenin başlangıcından itibaren 1 hafta geçmemişse işlem yeni kanuna tabi olacak, sürenin başlangıcından itibaren, 1 hafta geçmişse yeni kanun uyarınca işlem yapılamaz hâle girecektir.
Demek ki, derhâl uygulanırlık ilke olmakla beraber, bu ilkenin haksızlıklara sebebiyet vermesi hâlinde buna istisna tanınması da gerekecektir.
Bir kuralın ceza muhakemesi kuralı mı, yoksa ceza hukuku kuralı mı olduğunun tespiti büyük önem arz etmektedir. Bu konudaki ölçüt, kanunun bir yaptırım öngörüp öngörmediğidir. Kanun bir eyleme yaptırımın uygulanmasını öngörüyorsa, maddi ceza hukuku normu; buna karşılık yaptırımla karşılaşacak olan bir eylemin işlenip işlenmediğini araştırmaya yönelik ise ve buna yönelik metot ve araçları ve hatta bu araçların kullanımını düzenleyen bir norm ise ceza muhakemesi normu söz konusu olacaktır. Yani düzenlemenin kural ve bu kuralın ihlal düzenlemesi getirmesi hâlinde o maddi ceza hukuku normu; bu kuralın ihlal edilip edilmediği, kimin ve nasıl bu normu ihlal ettiği ile bunun nasıl tespit edileceğine ilişkin ise yargılama normudur. Ancak önemle belirtelim ki, örneğin kovuşturmanın izne tabi olduğu bir suç ile ilgili olarak yapılan değişiklikler, failin lehine veya aleyhine olabileceğinden, bu noktada Türk Ceza Kanunu’nda öngörülmüş olan lehe kanunun geçmişe uygulanması prensibi uygulama alanı bulacaktır. Hâlbuki izin şartı yaptırım öngörülüp öngörülmemesi ile ilgisizdir. Bununla beraber, sonuçta bir yaptırımın uygulanıp uygulanmamasını doğrudan ilgilendirdiğinden, derhâl uygulama prensibi uygulanmayabilecektir (Yener Ünver/ Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, Adalet Yayınevi, 18. Baskı, Ankara 2021, s.124).
Ceza muhakemesi işlemlerini düzenleyen kuralların büyük bir kısmı sadece usul ilişkilerini düzenlerler. Yani muhakeme boyunca izlenecek yöntemi gösterirler. Örneğin madde itibarıyla yetki, yer yönünden yetki kuralları, müdafiden yararlanmaya ilişkin kurallar, tanıklığa ilişkin kurallar salt usul ilişkisini düzenleyen kurallardır. Bu tür kuralları içeren yasal değişiklikler söz konusu olduğunda derhâl uygulanma ilkesi geçerlidir. Bir kısım ceza muhakemesi kuralları ise usul ilişkisi ile birlikte ceza ilişkisini de düzenlerler. Bu tür kurallar karma nitelikli kurallardır veya diğer bir deyişle bu kuralların düzenlendiği kurumlar karma niteliktedir. Yargıtay şikâyet, uzlaşma, önödeme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi birçok usul kurumunu karma nitelikte görmekte ve maddi hukuka ilişkin ilkeleri uygulamaktadır. Söz konusu kurumlar, şüpheli/sanıkla devlet arasındaki usul ilişkisinin koşullarını değiştirmeyip bu ilişkiye son vermektedir. Usul ilişkisinin bu kurumlarla sona erdiği hâllerde, fail ile devlet arasında suçun işlenmesiyle kurulan ceza ilişkisinin de sona erdiği bir gerçektir. Ceza ilişkisini de etkileyen bu tür kurumlara ilişkin yasal değişiklikler söz konusu olduğunda maddi ceza hukuku kurallarının ön planda tutulması yani lehe olan değişikliklerin geçmişe etkili olarak uygulanması ve yapılan işlemlerin yeni yasaya göre tekrarlanması fail için daha teminatlıdır (Nur Centel/ Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yayınevi, 15. Baskı, İstanbul 2018, s.57). Şikâyet kurumu karma nitelikli bir kurum olduğundan yani usul ilişkisini düşürmek suretiyle ceza ilişkisine de son verdiğinden uygulamada uzlaşma kurumu ile birlikte lehe olan kural gereğince işlem yapılmaktadır. Aynı husus diğer muhakeme şartları bakımından da söylenebilir (Nur Centel/ Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, Bete Yayınevi, 15. Baskı, İstanbul 2018, s.61). (Ceza Genel Kurulu 2024/175 E.,  2025/5 K.)

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.

KVKK AYDINLATMA METNİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir