Hukuki Makaleler

Meşru Savunma (Yasal Savunma, Nefsi Müdafaa) ve Meşru Savunmada Sınırın Aşılması: Ankara, Ceza Hukuku – Avukat Necmettin İlhan

Meşru Savunma ve Zorunluluk Hali: Ceza Hukukunda Sınırların ve Hakların Korunması

Özet

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) m. 25–27, bireyin kendisine veya başkasına yönelik haksız saldırılara karşı savunma hakkını düzenlemekte ve bazı durumlarda ceza sorumluluğunu ortadan kaldırmaktadır. Bu makalede, meşru savunma ve zorunluluk hali kavramları, sınırın aşılması ve hukuka uygunluk koşulları detaylandırılmış; şüpheli, sanık ve mağdur açısından dikkat edilmesi gereken hususlar açıklanmıştır. Ayrıca, hukuki süreçlerde uzman ceza avukatından danışmanlık alınmasının önemi vurgulanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Meşru savunma, zorunluluk hali, sınırın aşılması, hukuka uygunluk, TCK, ceza hukuku.


1. Giriş

Ceza hukuku, bireylerin haklarını korurken toplum düzenini de gözetir. Meşru savunma ve zorunluluk hali, failin belirli koşullarda işlediği eylemin suç oluşturmayacağını düzenleyen hukuka uygunluk nedenleri arasındadır (TCK, 25–27). Bu hukuki düzenlemeler, kişinin kendisine veya başkasına yönelik haksız saldırılara karşı orantılı ve zorunlu savunma hakkını güvence altına almaktadır.


2. Meşru Savunma (Yasal Savunma)

2.1 Tanımı ve Hukuki Dayanağı

TCK m. 25/1 uyarınca:

“Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.”

Yasal savunma, hukuka uygunluk nedeni olarak eylemi suç olmaktan çıkarır. Ancak savunmanın geçerli olabilmesi için hem saldırıya hem de savunmaya ilişkin belirli koşulların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir.

2.2 Saldırıya İlişkin Koşullar

  1. Saldırının bulunması: Somut bir saldırının varlığı gerekir. Başlayacak veya tekrar edeceği muhakkak olan saldırılar da bu kapsamda değerlendirilir.
  2. Haksız saldırı: Saldırının hukuka aykırı olması şarttır.
  3. Hak yönelimi: Saldırı, bir hakka yönelik olmalıdır.
  4. Eşzamanlılık: Saldırı ile savunmanın aynı anda gerçekleşmesi gerekir.

2.3 Savunmaya İlişkin Koşullar

  1. Zorunluluk: Savunma, saldırıyı önlemek için gerekli olmalıdır.
  2. Orantılılık (Ölçülülük): Savunmanın şiddeti, saldırının ağırlığı ile orantılı olmalıdır.

3. Zorunluluk Hali

TCK m. 25/2’ye göre, kişi veya başkasını bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunamayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtarma amacıyla işlenen fiillerden dolayı ceza almaz.

3.1 Zorunluluk Halinde Dikkat Edilecek Noktalar

  • Tehlikenin ağırlığı ile kullanılan vasıta arasında orantı olmalıdır.
  • Fiil, yalnızca zaruret nedeniyle işlenmiş olmalıdır; kişisel menfaat gözetilemez.
  • Bu durumda failin kusurlu sayılması söz konusu değildir.

4. Sınırın Aşılması ve Mazur Görülme

TCK m. 27, meşru savunmada sınırın aşılması durumlarını düzenler:

4.1 Sınırın Kast Olmaksızın Aşılması

  • Hukuka uygunluk nedenlerinin sınırları kasti olmaksızın aşılırsa, taksirli suçta ceza kanunda yazılı alt sınırın üçte biri ile altıda biri arasında indirilir.

4.2 Mazur Görülen Aşım

  • Sınırın aşılması, heyecan, korku veya telaş sonucu meydana gelmişse ceza verilmez.
  • Bu koruma yalnızca yasal savunma kapsamında uygulanır.
  • Failin ruh hali, eylemin hukuka uygunluğu açısından belirleyicidir.

5.YARGITAY YAKLAŞIMI

Yasal savunma 5237 sayılı TCY.nın 25/1. maddesinde; “Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez” biçiminde düzenlenmiştir. 5237 sayılı TCY.nın 25/1. maddesinde düzenlenen ve hukuka uygunluk nedenlerinden birini oluşturan yasal savunma, hukuka aykırılığı ortadan kaldırmakta, dolayısıyla eylemi suç olmaktan çıkarmaktadır. Ancak, yasal savunmanın kabul edilebilmesi için saldırıya ve savunmaya ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

Yasal savunmanın saldırıya ilişkin koşulları;

a) Bir saldırının bulunması; burada somut bir saldırının varlığı gerekmekte ise de, başlayacağı muhakkak olan ve başladığı takdirde savunmayı olanaksız kılacak veya güç hale getirecek bir saldırıyı başlamış, keza bitmiş olmasına rağmen tekrarından korkulan bir saldırıyı da henüz sona ermemiş saymak zorunludur.

b) Saldırının haksız olması,

c) Saldırının herhangi bir hakka yönelik olması,

d) Saldırı ile savunmanın eşzamanlı bulunması,

Savunmaya ilişkin koşulları ise;

a) Savunmada zorunluluk,

b) Saldırı ile savunma arasında oran bulunması (Ölçülülük ilkesi),

Biçiminde saymak mümkündür.

Diğer taraftan,  5237 sayılı TCK’nın 27. maddenin 2. fıkrasında, “Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez” denilmek suretiyle, bu fıkranın uygulama alanı “yasal savunma” ile sınırlandırılmıştır.

TCK.nın 27. maddenin 1. fıkrasının uygulanabilmesi için; öncelikle bir hukuka uygunluk nedeninin söz konusu olması ve failin, bu hukuka uygunluk nedenine ilişkin koşulların sınırlarını “kast olmaksızın” aşması gerekmektedir. Bunun doğal sonucu olarak da sınır kasten aşılmış ise bu fıkra ile uygulama yapılamayacaktır. 

5237 sayılı Yasanın 27/2. maddesinin uygulanabilmesi için;

1-Yasal savunma kapsamında korunabilecek bir hakkın bulunması,

2-Saldırıya ilişkin koşulların gerçekleşmesi,

3-Savunmaya ilişkin koşullardan “ölçülülük” şartının, savunma lehine ihlal edilmesi suretiyle sınırın aşılması,

4-“Sınırın aşılmasının” mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmesi,

Gerekmekte olup, bu koşulların birlikte gerçekleşmesi halinde, yasal savunmada sınırı aşan faile ceza verilmeyecektir.

Bu durumda; kişinin, maruz kaldığı saldırı karşısında içine düştüğü korku, telaş ve şaşkınlık dolayısıyla davranışlarını yönlendirme yeteneğinin ortadan kalkması söz konusu olacağından, yasal savunmada sınırın aşılmasından dolayı kusurlu sayılmayacağı kabul edilir. Dolayısıyla burada belirleyici olan, maruz kalınan saldırının kişiyi içine düşürdüğü psikolojik durumdur. Zira, kişi sırf maruz kaldığı saldırının tesiriyle, “heyecan, korku ve paniğe” kapılarak yasal savunmanın sınırlarını aştığında bu maddeden yararlanabilecek, buna karşılık; sırf saldırının etkisiyle değil de, (velev ki saldırıdan kaynaklanmış olsa dahi) öfke ve gazap gibi nedenlerle sınırı aştığında ise aynı korumadan faydalanamayacaktır. Başka bir deyişle, sınırın aşılması konusunda failin o anda içinde bulunduğu ruh hali göz önünde tutulacaktır. Yani, failin niyeti, fiilin icra tarzına ve ruh haline göre ciddi bir saldırının def’inden ziyade, kin duygusunu tatmine yönelik ise “yasal savunmanın” sınırlarını aşma değil, ancak haksız tahrik söz konusu olabilecektir.


6. Şüpheli/Sanık ve Mağdur Perspektifi

6.1 Şüpheli/Sanık Açısından

  • Savunma veya zorunluluk hali ileri sürülecekse olay anına dair tüm deliller korunmalıdır.
  • Eylemin orantılı ve zorunlu olduğuna dair kanıtlar sunulmalıdır.
  • Hukuki süreçte, uzman ceza avukatından danışmanlık almak, savunmanın güçlendirilmesi açısından kritik öneme sahiptir.

6.2 Mağdur/Zarar Gören Açısından

  • Saldırıya uğrayan veya mağdur olan kişi, saldırının belgelenmesi ve delillerin korunması için güvenlik güçlerine başvurmalıdır.
  • Hak ihlali iddiasında bulunacaksa olay yerinde, tanık ifadeleri ve delil toplama sürecini doğru şekilde yürütmek önemlidir.
  • Mağdur, hukuki süreç boyunca avukattan profesyonel destek almalıdır.

7. Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Soru 1: Meşru savunmada orantılılık nasıl değerlendirilir?
Cevap: Savunma, saldırının şiddeti ve gerçekleşme şekli ile orantılı olmalıdır. Aşırı güç kullanımı meşru savunmanın sınırını aşar.

Soru 2: Zorunluluk hali ile meşru savunma arasında fark nedir?
Cevap: Meşru savunma, haksız saldırıya karşı gerçekleşir. Zorunluluk hali, saldırı değil, kaçınılmaz tehlikeye karşı eylem gerçekleştirilmesini kapsar.

Soru 3: Sınırın aşılması durumunda ceza her zaman kaldırılır mı?
Cevap: Hayır, sınırın aşılması kasten ise bu fıkra uygulanmaz. Ancak heyecan, korku veya telaş sonucu sınır aşılırsa ceza verilmez.

Soru 4: Hukuki süreçte nelere dikkat edilmelidir?
Cevap: Delillerin korunması, tanık ifadelerinin belgelenmesi ve uzman avukat danışmanlığı kritik önemdedir.


7. Sonuç

Meşru savunma ve zorunluluk hali, failin suç oluşturmayacak biçimde hareket etmesine imkan tanır. Ancak, savunmanın geçerliliği için saldırının ve savunmanın koşullarının doğru şekilde gerçekleşmesi gerekir. Sınırın aşılması durumunda, failin ruh hali ve eylemin şiddeti değerlendirilir. Hukuki süreçlerde hem sanık hem de mağdur açısından uzman ceza avukatından destek almak, hakların doğru şekilde korunması için zorunludur.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.

KVKK AYDINLATMA METNİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir