Hukuki Makaleler

Eşya Müsaderesi (5237 sayılı TCK. madde 54): Ceza Hukuku, Ankara – Avukat Necmettin İlhan

Eşya müsaderesi

Madde 54- (1) İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/11 md.) Eşyanın üzerinde iyiniyetli üçüncü kişiler lehine tesis edilmiş sınırlı ayni hakkın bulunması hâlinde müsadere kararı, bu hak saklı kalmak şartıyla verilir.

(2) Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkansız kılınması halinde; bu eşyanın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilir.

(3) Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir.

(4) Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.

(5) Bir şeyin sadece bazı kısımlarının müsaderesi gerektiğinde, tümüne zarar verilmeksizin bu kısmı ayırmak olanaklı ise, sadece bu kısmın müsaderesine karar verilir.

(6) Birden fazla kişinin paydaş olduğu eşya ile ilgili olarak, sadece suça iştirak eden kişinin payının müsaderesine hükmolunur.

GEREKÇE:

Müsadere ve “suç nedeniyle mülkiyetin devlete geçmesi” başlığını taşıyan yaptırımlar Tasarıda “fer’i ceza” olarak düzenlenmiştir. Bilindiği üzere müsadere, bir şeyin mülkiyetinin devlete geçmesini sonuçlayan bir yaptırımdır. Bu nedenle müsadere yanında “suç nedeniyle mülkiyetin devlete geçmesi” adıyla ayrı bir yaptırım düzenlemesi, bilimsel açıdan doğru olmadığı gibi, kavram karışıklığına da yol açabilecektir.

Ayrıca, Tasarıda müsadere yaptırımı bir “ceza” olarak öngörülmesine rağmen, “suç dolayısıyla hiç kimse mahkûm edilmese de” müsadereye hükmedilebilmesi kabul edilmiştir. Ceza niteliğindeki bir yaptırıma, bir kimsenin mahkûmiyeti olmadan başvurulamayacağı açıktır.

Belirtilen bu sakıncaların giderilmesi ve müsaderenin Anayasada yer alan mülkiyet hakkını zedelememesi için, suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen eşyanın müsaderesine karar verileceği kabul edilmiştir. Ancak, bunun için, eşyanın iyiniyetli üçüncü kişilere ait olmaması gerekir. Başka bir deyişle, kişinin suçun işlenmesine iştirak etmemesi, suçun işlenişinden haberdar olmaması durumunda, sahibi bulunduğu eşya bir suçun işlenmesinde kullanılmış olsa bile, müsadereye hükmedilemeyecektir. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanmış olan eşya ise, suçun icra hareketlerine henüz başlanmamış ise, sadece bu nedenle müsadere edilemeyecektir. Ancak bu eşyanın niteliği itibarıyla kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsaderesine hükmedilecektir.

Yapılan yeni düzenleme ile getirilen temel değişiklik, müsaderenin hukukî niteliğinin bir güvenlik tedbiri olduğunun kabul edilmesidir. İşte bu nedenledir ki, müsadereye hükmedilmesi için bir suçun işlenmesi zorunlu olmakla birlikte, bu suçtan dolayı bir kimsenin cezaya mahkûm edilmesi gerekmemektedir. Örneğin suç işlenmesinde kullanılan tehlikeli eşya, bunu kullanan fail çocuk veya akıl hastası olması nedeniyle cezalandırılamasa dahi, müsaderesine hükmedilebilecektir.

İkinci fıkraya göre, müsadere konusu eşyanın ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkansız kılınması hâlinde; bunun değeri kadar para tutarının müsaderesine hükmedilecektir.

Üçüncü fıkrada ise, müsaderede orantılılık kuralı kabul edilmiştir. Buna göre, suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyecektir.

Maddenin dördüncü fıkrasında, yasak olan eşyanın müsaderesine ilişkin hükme yer verilmiştir. Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşyanın, her hâlde müsaderesine hükmolunacaktır.

Beşinci fıkrada, kısmi müsadere; altıncı fıkrada ise, müşterek veya iştirak hâlinde mülkiyete konu olan eşyanın müsaderesi düzenlenmiştir.

Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı

Madde 36 – (Değişik : 8/6/1933 – 2275/1 md.)

Mahkümiyet halinde cürüm veya kabahatte kullanılan veya kullanılmak üzere hazırlanan veya fiilin irtikabından husule gelen eşya fiilde methali olmıyan kimselere ait olmamak şartiyle mahkemece zabıt ve müsadere olunur.

Kullanılması, yapılması, taşınması, bulundurulması ve satılması cürüm veya kabahat teşkil eden eşya bir ceza mahkümiyeti olmasa ve faile ait bulunmasa bile mutlaka zabıt ve müsadere olunur.

Taşınması memnu olmıyan silahların ruhsatsız taşınması halinde de zabıt ve müsaderesine hükmolunur.

Madde 37 – (Değişik : 11/6/1936 -3038/1 md.)

Ceza ile mahkümiyet suçtan mutazarrır ve mağdur olanların mallarının istirdadını ve duçar oldukları zararların tazminini dava edebilmelerine halel getirmez.

Madde 38 – Emvalin istirdadından ve uğranılan zararların tazmininden başka bir şahsın veya bir ailenin şeref ve haysiyetini ihlal eden her nevi cürüm ve kabahatlerde bir güna maddi zarar vukua gelmese bile mahkeme mağdurun talebine mebni manevi zarar mukabili olarak muayyen tazminat itasında hüküm edilebilir.

AÇIKLAMALAR

MÜSADERE KURUMU

I. GİRİŞ

Ceza hukukunun temel amaçlarından biri, suçla elde edilen gelirlerin ya da suçun işlenmesinde kullanılan araçların hukuki sistem dışına çıkarılması yoluyla hem caydırıcılığı sağlamak hem de adaletin tesisi bakımından toplum vicdanını tatmin etmektir. Bu bağlamda müsadere, suça konu malvarlığı değerlerinin devlet lehine zorla alınması anlamına gelir ve Türk Ceza Kanunu’nda bir güvenlik tedbiri olarak düzenlenmiştir. Ancak mülkiyet hakkına doğrudan müdahale etmesi nedeniyle, uygulaması hassasiyet gerektiren bir kurumdur. Müsaderenin hukuki temelleri yalnızca ulusal mevzuatta değil, aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin koruduğu temel haklarla da ilişkilidir.

II. MÜSADERENİN TANIMI VE HUKUKİ NİTELİĞİ

A. Tanım

Müsadere, suçla bağlantılı olan veya suçtan elde edilen malvarlığı değerlerinin, bir mahkeme kararıyla ve bedelsiz olarak devlete geçirilmesidir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre müsadere; eşya müsaderesi ve kazanç müsaderesi olmak üzere ikiye ayrılır.

B. Hukuki Niteliği

Müsadere klasik anlamda bir ceza değil, güvenlik tedbiri niteliğindedir. Bu niteliğiyle, suçun işlenmesinden sonra kamu düzeninin korunmasını, suçtan elde edilen araç ve kazançların suç çevrimini beslememesini amaçlar. TCK’nın sistematik yapısında da müsadere, cezalardan ayrı olarak “Güvenlik Tedbirleri” başlığı altında düzenlenmiştir.

III. EŞYA MÜSADERESİ

A. Tanımı

TCK m. 54’e göre eşya müsaderesi, suçun işlenmesinde kullanılan veya işlenmesine tahsis edilen yahut suçtan meydana gelen eşyaların devlete geçirilmesidir.

B. Uygulama Şartları

Eşya müsaderesinin uygulanabilmesi için:

  1. Suçla bağlantılı bir eşya bulunmalıdır.
  2. Eşyanın müsadereye elverişli olması gerekir. Yasalara aykırı olarak üretilmiş ya da taşınması/yapımı yasak eşyalar bu kapsamdadır.
  3. Eşyanın müsadereye tabi olduğuna ilişkin yargı kararı bulunmalıdır.

C. Üçüncü Kişilere Ait Eşya

TCK m. 54/3 hükmüne göre eşyanın üçüncü kişiye ait olması halinde, müsadere kararı verilebilmesi için o kişinin iyi niyetli olmaması gerekir. Üçüncü kişi, eşyayı suçla ilgisi olduğunu bilmeden ve makul bir dikkatle hareket ederek edinmişse, mülkiyet hakkı korunur ve müsadere kararı verilemez.

IV. KAZANÇ MÜSADERESİ

A. Tanımı

TCK m. 55’e göre kazanç müsaderesi, suç işlenmesiyle elde edilen her türlü menfaatin devlete geçirilmesini ifade eder. Bu kazançlar doğrudan suçun sonucu olabileceği gibi, dolaylı yoldan elde edilmiş maddi kazançları da kapsar.

B. Kapsam ve Şartlar

Kazanç müsaderesi şu durumları kapsar:

  • Suç işlenmesiyle doğrudan veya dolaylı elde edilen kazançlar,
  • Suçtan elde edilen kazançla alınan mallar (ikame değer),
  • Bu kazançlar üçüncü kişilerde bulunuyorsa, kötü niyetin varlığı aranır.

Eğer kazanç suçtan elde edilmiş ancak doğrudan ele geçirilemiyorsa, bu kazanca tekabül eden eşya veya para da müsadere edilebilir.

V. AİHM İÇTİHADI IŞIĞINDA MÜSADERE

A. Mülkiyet Hakkı ile İlişkisi

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesi uyarınca, her birey mülkiyet hakkına sahiptir. Müsadere kararı bu hakkı sınırlandıran bir kamu müdahalesidir. Ancak bu sınırlamanın:

  • Kanuni bir temele dayanması,
  • Meşru bir kamu yararı amacı gütmesi,
  • Orantılı ve ölçülü olması gerekir.

B. AİHM Kararları

AİHM, özellikle şu hususlara dikkat çeker:

  • AGOSI v. Birleşik Krallık kararında, suçla ilgisi olmayan iyi niyetli üçüncü kişilerin mülkiyetine el konulmasının AİHS m.1’e aykırı olabileceği vurgulanmıştır.
  • Phillips v. Birleşik Krallık davasında, kazanç müsaderesinin ceza değil, mülkiyete müdahale niteliğinde olduğuna dikkat çekilmiş; prosedürel güvenceler ve orantılılık ilkesinin önemi belirtilmiştir.

Bu içtihatlar, Türk hukukunda da müsadere kararlarının anayasa ve AİHS’e uygun şekilde ölçülü, gerekçeli ve denetlenebilir olmasını zorunlu kılmaktadır.

VI. KAÇAKÇILIK KANUNU’NA GÖRE MÜSADERE

5607 sayılı Kaçakçılık Kanunu’nun 13. maddesi, bu kanunda tanımlanan suçlarla ilgili olarak 5237 sayılı TCK’nın eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin 54. ve 55. maddelerinin uygulanacağını hükme bağlamaktadır. Buna göre, suçun işlenmesinde kullanılan, suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan elde edilen eşya, iyi niyetli üçüncü kişilere ait olmadığı sürece müsadere edilecektir.

Kaçakçılık suçlarında, itibari değeri bulunan eşyanın müsaderesi üçüncü kişilerinin haklarının korunması kapsamında kısmi müsadere şeklinde de gerçekleşebilir. TCK’nın 55. maddesinde düzenlenen kazanç müsaderesi ise, suçun işlenmesiyle elde edilen veya suçun konusunu oluşturan maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesini kapsamaktadır ve kaçakçılık suçlarında da aynen uygulanır.

A. Taşıma Araçlarının Müsaderesi İçin Koşullar

Kaçakçılık Kanunu’nun anılan maddesine göre, kaçak eşya taşımada bilerek kullanılan veya kullanılmaya teşebbüs edilen her türlü taşıma aracının müsadere edilebilmesi için aşağıdaki seçimlik koşullardan en az birinin gerçekleşmesi gerekmektedir:

a) Kaçak eşyanın, suçun işlenmesini kolaylaştıracak veya fiilin ortaya çıkmasını engelleyecek şekilde özel olarak hazırlanmış gizli tertibat içinde saklanması veya taşınması,

b) Kaçak eşyanın taşıma aracının yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını veya ağırlıklı bölümünü oluşturması veya naklinin bu aracın kullanılmasını zorunlu kılması,

c) Taşıma aracındaki kaçak eşyanın Türkiye’ye girişinin veya çıkışının yasaklanmış olması ya da toplum ve çevre sağlığı açısından zararlı maddelerden olması.

Bu maddede sayılan hareketler seçimlik nitelikte olup, birinin varlığı müsadere kararının verilmesi için yeterlidir. Maddenin düzenlenmesinde TCK’nın 5. maddesi (iyi niyetli üçüncü kişilerin korunması) dikkate alınmamıştır.

B. Etkin Pişmanlık Halinde Müsadere

Kaçakçılık Kanunu’nun 13. maddesinin son fıkrası uyarınca, etkin pişmanlık nedeniyle fail hakkında cezaya hükmedilmemesi veya kamu davasının düşmesine karar verilmesi, sadece suç konusu eşya ile ilgili müsadere hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmemektedir. Bu durumda taşıma aracının müsaderesinde bu engel söz konusu değildir.

C. Kabahatler ve Müsadere

Kaçakçılık Kanunu’nda düzenlenen kabahatler bakımından kural olarak müsadere uygulanmaz. Ancak ithali yasaklanan eşyayı ithal etme ve ithali lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya uygunluk belgelerine tabi olan eşyayı aldatıcı yöntemlerle ithal etme eylemlerinin konusunu oluşturan eşyanın mülkiyeti kamuya geçirilir (Kanun md. 14).

VII. EŞYA MÜSADERESİNİN USULÜ

Müsadere bir güvenlik tedbiri olduğundan ancak mahkeme kararı ile hükmolunabilir. Hakim ya da Cumhuriyet Savcısı kararıyla müsadereye karar verilmesi mümkün değildir. Ayrıca bu karar ceza mahkemesi tarafından verilir; hukuk mahkemelerinin müsadereye konu eşya hakkında karar verme yetkisi yoktur.

Genellikle suçta kullanılan eşyanın iddianamede belirtilmesi ve müsadere talebinin asıl dava ile birlikte incelenip karara bağlanması söz konusudur. Sanığın suçunun sabit olması halinde, iyi niyetli olmayan üçüncü kişilere ait olmayan suçta kullanılan eşyanın müsaderesine karar verilir. İddianamede eşyanın müsaderesinden bahsedilmemişse, ek savunma hakkı verilerek bu konuda karar verilebilir (CMK m. 226/2).

A. Kamu Davasına Katılma

Müsadereye konu eşyanın kendisine ait olduğunu iddia eden kişiler, CMK’nın 237. maddesi uyarınca “malen sorumlu” kabul edilir ve kamu davasına katılarak haklarını savunabilirler.

B. Beraat Halinde Eşyanın Durumu

Sanık, suçtan beraat ederse veya suçun manevi unsuru gerçekleşmemişse, müsadere konusu eşya iyi niyetli üçüncü kişiye ait değilse iade edilir. Eğer eşyanın kime ait olduğu anlaşılamıyorsa, savcılık gerçek failin tespiti için soruşturma yapar ancak müsadere veya iade kararı vermez.

C. Müsadere Kararının Bağlayıcılığı ve Sonuçları

Müsadere, güvenlik tedbiri olduğu için failin mahkumiyetine bağlı olmayıp, kasıtlı bir suçun işlenmesi yeterlidir. Sanığın ölümü halinde kamu davası düşürülse bile, müsadere işlemi devam eder. Zamanaşımı dolması halinde dava düşer ve müsadere kararı verilemez. Ön ödeme nedeniyle dava düşerse, suçta kullanıldığı tespit edilen eşya müsadere edilir.

VIII. MÜSADERENİN ZAMANAŞIMI

Suçun işlenmesinde kullanılan, tahsis edilen veya suçtan elde edilen eşyanın müsaderesi, esas fiilin zamanaşımı süresine tabidir. Ancak üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşyalar için zamanaşımı yoktur.

Müsadereye ilişkin hükümler, hükmün kesinleşmesinden itibaren 20 yıl içinde infaz edilmelidir (TCK md. 70). Bu zamanaşımı, suçun zamanaşımı ile farklı olup, kesinleşen müsadere kararının infazı içindir. Zamanaşımı bu sürede infaz edilmeyen müsadere kararları uygulanmaz ve eşya iade edilir.

IX. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Müsadere, suçla mücadelede etkin bir güvenlik tedbiri olarak önem taşımaktadır. Kaçakçılık Kanunu kapsamında da 5237 sayılı TCK hükümleri çerçevesinde uygulanmaktadır. Ancak müsadere kararları, mülkiyet hakkını doğrudan etkilediğinden, hukuka uygunluk, ölçülülük ve adil yargılanma ilkeleri gözetilerek verilmelidir. Üçüncü kişilerin iyi niyetli mal sahipliği dikkate alınmalı, yargılama usulleri titizlikle işletilmeli ve zamanaşımı kuralları uygulanmalıdır. Böylelikle hem suçla etkin mücadele sağlanacak hem de temel hak ve özgürlükler korunacaktır.

Müsadere kurumu, ceza hukukunun önleyici ve koruyucu fonksiyonu açısından önemli bir güvenlik tedbiridir. Ancak uygulamada özellikle üçüncü kişilerin haklarının gözetilmemesi, orantısız kararlar verilmesi ya da yeterli gerekçelendirme yapılmaması, hem ulusal hukuk kurallarının hem de AİHM standartlarının ihlali sonucunu doğurabilir. Bu nedenle:

  • Müsadere kararları mahkeme kararıyla, gerekçeli şekilde ve orantılılık ilkesine uygun olarak verilmelidir.
  • Üçüncü kişilerin mülkiyet hakkı korunmalı, iyi niyet ilkesi gözetilmelidir.
  • Müsadere uygulaması bir ceza değil, kamu yararına yönelik güvenlik tedbiri olduğundan ölçülü, sınırlı ve adil olmalıdır.

Sonuç olarak, müsadere kurumunun suçla mücadelede etkinliği ancak hukuka uygunlukla birlikte yürütüldüğünde anlam kazanacaktır. Aksi durumda, bireylerin temel hak ve özgürlüklerine müdahale niteliği taşıyan bu tedbir, hukuk devleti ilkesine zarar verebilir.

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.

KVKK AYDINLATMA METNİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir