
Olası Kast ve Bilinçli Taksir Arasındaki Fark Nedir?
Giriş
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK), failin kastı ve taksiri büyük önem taşımaktadır. Özellikle olası kast ile bilinçli taksir ayrımı, hem doktrinde hem de yargı kararlarında sıkça tartışılan bir konudur. Zira failin hukuki sorumluluğu, cezanın alt-üst sınırları ve olayın niteliği tamamen bu ayrıma göre şekillenmektedir.
Olası Kast ve Bilinçli Taksir Tanımı
📌 Olası Kast (TCK m.21/2):
Fail, neticenin meydana gelmesini istememesine rağmen, bu neticenin gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen fiili işler ve sonucu kabullenir.
📌 Bilinçli Taksir (TCK m.22/3):
Fail, muhtemel neticeyi öngörür ancak gerçekleşmeyeceğine inanır. Yani dikkatsizlik veya aşırı güven duygusuyla hareket eder.
Ayırt Edici Kriter:
- Fail “neticenin gerçekleşmesini göze alıyorsa” → Olası kast.
- Fail “neticenin gerçekleşmeyeceğini düşünüyor ve önlem alıyorsa” → Bilinçli taksir.
Doktrinde bu ayrımı açıklamak için Frank formülü uygulanmaktadır:
- “Her halükârda fiili işlerdi” diyorsak → olası kast.
- “Neticenin gerçekleşeceğini bilseydi fiili işlemezdi” diyorsak → bilinçli taksir.
Şüpheli/Sanık Açısından Ne Yapılmalı?
Bir kimse olası kast veya bilinçli taksir isnadıyla karşı karşıya kaldığında:
- Derhal uzman bir ceza avukatından destek almalıdır.
- Çünkü olası kast ile bilinçli taksir arasında ceza bakımından büyük fark vardır.
- Savunma stratejisi olayın özelliğine göre belirlenmelidir.
- Failin neticeyi istemediği, öngörmediği veya önlem aldığı ispatlanmaya çalışılabilir.
- Soruşturma aşamasında ifade verirken dikkatli olunmalıdır.
- Yanlış veya çelişkili ifadeler, ağır ceza alma riskini artırabilir.
Mağdur/Müşteki Açısından Ne Yapılmalı?
Ölen veya yaralanan tarafın yakınları açısından:
- Ceza davasına katılma hakkı kullanılmalıdır.
- Böylece mağdur vekili sıfatıyla sürece dahil olunabilir.
- Maddi ve manevi tazminat talepleri ayrıca ileri sürülmelidir.
- Hukuk davasında hak aranabilir.
- Uzman bir ceza avukatı ile temsil edilmek mağdurun haklarını en güçlü şekilde koruyacaktır.
Uzman Ceza Avukatının Önemi
Olası kast ile bilinçli taksir arasındaki fark, hukuk tekniği açısından oldukça ince ve hassastır. Yanlış nitelendirme:
- Şüpheli açısından gereğinden ağır ceza alınmasına,
- Mağdur açısından hak kaybına yol açabilir.
Dolayısıyla sürecin her aşamasında deneyimli bir ceza avukatı ile hareket edilmesi, hak kayıplarının önüne geçmek için kritik önemdedir.
Sık Sorulan Sorular (SSS)
❓ Olası kast ile bilinçli taksir arasındaki en önemli fark nedir?
➡ Failin neticeyi kabullenip kabullenmemesidir.
❓ Yargıtay olası kastı nasıl belirliyor?
➡ Failin olay anındaki davranışları, uyarılara rağmen hareketi sürdürmesi ve sonucu göze alıp almadığına bakıyor.
❓ Bilinçli taksir suçu daha mı hafif cezalandırılır?
➡ Evet, bilinçli taksirde ceza daha düşüktür. Olası kast ise kast hükümlerine göre daha ağır cezalandırılır.
❓ Böyle bir davada avukat tutmak şart mı?
➡ Şart değil ancak hak kayıplarını önlemek için uzman ceza avukatı ile temsil edilmek hayati önem taşır.
Sonuç
Olası kast ve bilinçli taksir ayrımı, hem failin cezasını hem de mağdurun adalet arayışını doğrudan etkileyen bir konudur. Bu nedenle hem şüpheli/sanık hem de mağdur/müştekiler için uzman ceza avukatıyla hareket etmek en doğru yol olacaktır.
Yargıtay Kararları
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
TCK’nın 21. maddesinde düzenlenen kast ve 22. maddesinde yer alan taksir ile ilgili olarak Ceza Genel Kurulu’nun 16.10.2024 tarihli ve 2024/12-249 E.- 2024/304 K., 11.10.2023 tarihli ve 2023/1-290 E.- 2023/508 K. sayılı kararları başta olmak üzere yerleşik pek çok kararında ayrıntılı açıklamalara yer verilmiş olup uyuşmazlık konusu gözetilerek bilinçli taksir ve olası kast kavramlarının birbirlerinden hangi ölçütler kullanılarak ayırt edilmesi gerektiği üzerinde durulmalıdır.
TCK’nın 21. maddesinin ikinci fıkrasında; “Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi” şeklinde tanımlanıp başkaca ayırıcı unsura yer verilmeyen olası kast ile aynı Kanun’un 22. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Kişinin, öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır” biçiminde tanımlanan bilinçli taksirin karıştırılacağı hususu öğretide dile getirilmiş, kanun koyucu da madde metninde yer vermediği kabullenme ölçüsünü aynı maddenin gerekçesinde; “Olası kast halinde suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşeceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir, diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir” şeklinde açıklamak suretiyle, olası kastı bilinçli taksirden ayıracak kıstası ortaya koymuştur.
Olası kastla bilinçli taksiri ayırdetme konusunda doktrinde “Her ikisi arasındaki ayrımı belirlemek bakımından Frank formülü uygulanmalıdır. Buna göre eğer ‘öyle veya böyle fail her hâlde hareketi gerçekleştirirdi’ diyebiliyorsak olası kast; ‘neticenin gerçekleşeceğini bilseydi hareketi gerçekleştirmeyecekti’ diyebiliyorsak bilinçli taksirden söz edilir…Her ikisi arasında bir ayrım yapılabilmesi için her somut olay bakımından failin ayrıca neticeyi göze almış, kabullenmiş sayılıp sayılamayacağı yönünde bir değerlendirme yapılması zorunlu görünmektedir” şeklinde görüşler mevcuttur (Bahri Öztürk-Mustafa Ruhan Erdem, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayınlar, 17. Baskı, Ankara 2017, s. 303-304).
Öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınması durumunda olası kast, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen neticenin meydana gelmesinin engellenemediği ahvalde bilinçli taksir söz konusu olacaktır. Diğer bir deyişle, failin neticeyi istememekle beraber neticenin meydana gelmesinin muhtemel olduğunu bilmesine rağmen duruma kayıtsız kalarak hareketini sürdürmek suretiyle muhtemel neticeyi kabullenmesi durumunda olası kast, failin neticeyi öngörmesine rağmen becerisine, şansına, tecrübesine ya da başka bir etkene güvenip neticenin meydana gelmeyeceğine inanarak gerektiğinde muhtemel neticenin gerçekleşmemesi için gerekli önlemleri de almak suretiyle hareketini sürdürmesi hâlinde ise bilinçli taksir söz konusu olacaktır.
B. Hukuki Nitelendirme
Suça sürüklenen çocuk, ölen ve tanık …olayın gerçekleştiği konteynerde gece birlikte kalıp ertesi sabah saat 05.00 sıralarında uyanmışlardır. Tanığın yatakları düzelttiği sırada ölen, konteynerin içinde bulunan yarı otomatik av tüfeğini alıp dışarı doğru tutarak kimseyi hedef almadan tetiğe basmış, ancak tüfek patlamamıştır. Ölenin elinden tüfeği alan suça sürüklenen çocuk ise bu kez tüfeğin kurma kolunu çekip bıraktıktan sonra 1,5-2 metre uzağında bulunan ölene doğrultarak tetiğe basmıştır. Ateş alan tüfekten çıkan saçmalar toplu olarak yüzünün sağ tarafına isabet eden ölen, kaldırıldığı hastanede ateşli silah yaralanmasına bağlı yüz, kafa kubbe ve kaide kemiği kırıkları ile karakterli beyin doku harabiyeti, beyin kanaması ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu hayatını kaybetmiştir. Olayın belirtilen şekilde sübuta erdiği konusunda Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay 12. Ceza Dairesi arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Dosya içeriği itibarıyla suça sürüklenen çocuğun, arkadaşı olan öleni öldürmek amacıyla bilerek ve isteyerek hareket ettiğine ilişkin herhangi bir kanıt elde edilememiştir. Bununla birlikte olayın tek görgü tanığı olan …, aşamalarda; ölenin olaydan hemen önce suçta kullanılan tüfeğin dolu olduğuna ilişkin suça sürüklenen çocuğu uyardığını belirtmiştir. Kullanılan silahın niteliği, etki alanı ve öldürmeye elverişliliği ile atış mesafesi de göz önünde bulundurulduğunda; ölenin, silahın dolu ve emniyetinin açık olduğuna ilişkin uyarılarına aldırmadan ateş eden suça sürüklenen çocuk, saçma tanelerinin ölene isabet edebileceğini ve atış mesafesine göre ölümcül bir etki meydana getirebileceğini, dolayısıyla ölümün mümkün ve muhtemel olduğunu bilmesine rağmen eylemini gerçekleştirmiştir. Tüm bu hususlara nazaran öngördüğü muhtemel neticeyi istememekle birlikte göze alıp kabullendiği anlaşılan suça sürüklenen çocuğun eylemi olası kastla öldürme suçunu oluşturmaktadır.(Ceza Genel Kurulu 2022/223 E. , 2025/95 K.)

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.