Ankara Ceza Avukatı Avukat Necmettin İlhan [İLHAN HUKUK BÜROSU], ağır ceza avukatları ile ceza davaları konusunu kapsamlı bir bakış açısıyla ele alıyor.

Rüşvet
Madde 252- (Değişik: 2/7/2012-6352/87 md.)
(1) Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kişi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kamu görevlisi de birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır.
(3) Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması halinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
(4) Kamu görevlisinin rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun kişi tarafından kabul edilmemesi ya da kişinin kamu görevlisine menfaat temini konusunda teklif veya vaatte bulunması ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi hâllerinde fail hakkında, birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre verilecek ceza yarı oranında indirilir.
(5) Rüşvet teklif veya talebinin karşı tarafa iletilmesi, rüşvet anlaşmasının sağlanması veya rüşvetin temini hususlarında aracılık eden kişi, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, müşterek fail olarak cezalandırılır.
(6) Rüşvet ilişkisinde dolaylı olarak kendisine menfaat sağlanan üçüncü kişi veya tüzel kişinin menfaati kabul eden yetkilisi, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, müşterek fail olarak cezalandırılır.
(7) Rüşvet alan veya talebinde bulunan ya da bu konuda anlaşmaya varan kişinin; yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması halinde, verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
(8) Bu madde hükümleri;
a) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,
b) Kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler,
c) Kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar,
d) Kamu yararına çalışan dernekler,
e) Kooperatifler,
f) Halka açık anonim şirketler,
adına hareket eden kişilere, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın, görevlerinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması amacıyla doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, menfaat temin, teklif veya vaat edilmesi; bu kişiler tarafından talep veya kabul edilmesi; bunlara aracılık edilmesi; bu ilişki dolayısıyla bir başkasına menfaat temin edilmesi halinde de uygulanır.
(9) Bu madde hükümleri;
a) Yabancı bir devlette seçilmiş veya atanmış olan kamu görevlilerine,
b) Uluslararası veya uluslarüstü mahkemelerde ya da yabancı devlet mahkemelerinde görev yapan hâkimlere, jüri üyelerine veya diğer görevlilere,
c) Uluslararası veya uluslarüstü parlamento üyelerine,
d) Kamu kurumu ya da kamu işletmeleri de dahil olmak üzere, yabancı bir ülke için kamusal bir faaliyet yürüten kişilere,
e) Bir hukuki uyuşmazlığın çözümü amacıyla başvurulan tahkim usulü çerçevesinde görevlendirilen vatandaş veya yabancı hakemlere,
f) Uluslararası bir anlaşmaya dayalı olarak kurulan uluslararası veya uluslarüstüörgütlerin görevlilerine veya temsilcilerine,
görevlerinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması ya da uluslararası ticari işlemler nedeniyle bir işin veya haksız bir yararın elde edilmesi yahut muhafazası amacıyla; doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, menfaat temin, teklif veya vaat edilmesi ya da bunlar tarafından talep veya kabul edilmesi halinde de uygulanır.
(10) Dokuzuncu fıkra kapsamına giren rüşvet suçunun yurt dışında yabancı tarafından işlenmekle birlikte;
a) Türkiye’nin,
b) Türkiye’deki bir kamu kurumunun,
c) Türk kanunlarına göre kurulmuş bir özel hukuk tüzel kişisinin,
d) Türk vatandaşının,
tarafı olduğu bir uyuşmazlık ya da bu kurum veya kişilerle ilgili bir işlemin yapılması veya yapılmaması için işlenmesi halinde, rüşvet veren, teklif veya vaat eden; rüşvet alan, talep eden, teklif veya vaadini kabul eden; bunlara aracılık eden; rüşvet ilişkisi dolayısıyla kendisine menfaat temin edilen kişiler hakkında, Türkiye’de bulundukları takdirde, resen soruşturma ve kovuşturma yapılır.
MADDE GEREKÇESİ :
(TASARI – Madde 68-)Rüşvet suçu para ve sair menfaatin temin edildiği anda tamamlanmış olur. Ancak, izlenen suç siyaseti gereği, rüşvet konusunda anlaşmaya varılması hâlinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur. Bu itibarla, kamu görevlisi ile iş sahibi arasında belli bir işin yapılması veya yapılmaması amacına yönelik olarak para veya sair menfaat teminini öngören bir anlaşmanın yapılması durumunda dahi kamu görevlisi ve rüşvet anlaşmasının diğer tarafı olan kişi hakkında rüşvet suçu tamamlanmış gibi cezaya hükmolunması gerekecektir.
Buna karşılık, kamu görevlisinin belli bir işi yapması veya yapmaması için kişiden para ve sair menfaat talebinde bulunmasına rağmen, bu talebin kişi tarafından kabul edilmemesi hâlinde ya da kişinin işinin görülmesi için kamu görevlisine menfaat teklifinde veya vaadinde bulunmasına rağmen, bu teklif veya vaadin kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi hâlinde, rüşvet suçu teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 252 nci maddesine ikinci fıkra olarak yeni bir hüküm eklenerek, uygulamada tereddüt oluşturan hususlara açıklık getirilmiştir. Ancak, bu gibi hallerde rüşvet suçuna teşebbüsten dolayı cezaya hükmedilmekle birlikte rüşvet suçuna teşebbüsten dolayı hükmolunacak olan cezaya asgari bir sınır getirilmiştir.
Mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununda müstakil bir suç olarak “rüşvete aracılık suçu” tanımına yer verilmişti. Pek çok yönden sorunlu olan bu suç tanımına 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun sisteminde yer verilmemiştir. Böyle bir hükme Kanunda yer verilmemesi bir eksiklik olmamakla birlikte, uygulamada rüşvete aracılık edilmesi halinde aracılık eden kişinin ne suretle cezalandırılacağı hususunda tereddüt yaşanmaktadır. Gerçekte haksız menfaatin temin edildiği anda tamamlanan rüşvet suçunun işlenişine bu aşamaya kadar iştirak mümkündür. Bu nedenle, rüşvete aracılık eden kişinin bu suça iştirakten dolayı cezalandırılacağı kuşkusuz ise de, iştirak ve dolayısıyla sorumluluk statüsünün ne olduğu konusunda tereddüt yaşanmaktadır. 252 nci maddeye üçüncü fıkra olarak eklenen yeni hükümle, rüşvete aracılık eden kişinin bu suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulması gerektiği hususuna açıklık getirilmiş ve bu suretle uygulamada yaşanan tereddüdün giderilmesi amaçlanmıştır.
252 nci maddeye beşinci fıkra olarak eklenen yeni hükümlerle önce rüşvet kavramı tanımlanmıştır. Buna göre rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması için, kişiyle anlaşarak kendisine veya başkasına bir menfaat sağlamasıdır. Yapılan bu değişikliğe göre, rüşvet suçunun oluşabilmesi için sağlanan menfaatin kamu görevlisinin “görevinin gereklerine aykırı” bir işin yapılması amacına özgü olması şartı aranmamaktadır. Rüşvet suçunun oluşabilmesi için, kamu görevlisinin görevinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması bağlamında kişiyle anlaşarak bir menfaat temin etmesi gerekmektedir. Ancak, önemle vurgulamak gerekir ki, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması hâlinde, bu kişi bakımından fiil suç oluşturmaz. Çünkü bu durumdaki kişiyi mağdur olarak kabul etmek gerekmektedir. Buna karşılık menfaat sağlanan kamu görevlisini ise, artık rüşvet veya görevi kötüye kullanma suçundan dolayı değil, icbar suretiyle irtikâp suçundan dolayı cezalandırmak gerekmektedir. Bu suretle rüşvet suçu ile icbar suretiyle irtikap suçu arasındaki ayırıma açıklık getirilmiştir.
Eklenen hükümler karşısında altıncı fıkra olarak teselsül ettirilen dördüncü fıkrada yapılan değişiklikle bu fıkra hükmünün sadece ifade biçimine müdahale edilmiştir. Fıkra kapsamına giren kuruluşlar bünyesinde görev yapan kişiler hakkında, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın, görevleriyle bağlantılı bir işin yapılması veya yapılmaması için, vardıkları anlaşma çerçevesinde menfaat temin etmeleri halinde, rüşvet suçuna ilişkin hükümler uygulanacaktır.
Maddenin, yedinci fıkra olarak teselsül ettirilen beşinci fıkrası değiştirilmiştir. Bu değişiklikle, yabancı kamu görevlilerine görevleriyle bağlantılı bir işin yapılması veya yapılmaması için rüşvet verilmesi halinde, rüşvet veren kişi ile rüşvet alan yabancı kamu görevlisinin de, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun rüşvet suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Fıkra metninde “yabancı kamu görevlisinin yanı sıra ayrıca “uluslararası mahkemelerde görev yapan hâkimler ve diğer kamu görevlileri”, “uluslararası parlamento üyeleri” ve “bir hukukî uyuşmazlığın çözümü amacıyla başvurulan tahkim usulü çerçevesinde görevlendirilen hakemler” de, görevleriyle bağlantılı bir işin yapılması veya yapılmaması için anlaşarak kişilerden rüşvet almaları halinde, rüşvet alan ve veren bakımından 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun rüşvet suçuna ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Maddeye sekizinci fıkra olarak eklenen yeni fıkrada, yabancı kamu görevlilerine rüşvet verilmesi dolayısıyla hangi koşulların gerçekleşmesi halinde bu suçtan dolayı Türkiye’de soruşturma ve kovuşturma yapılabileceğine açıklık getirilmiştir.
ADALET KOMİSYONU RAPORU :
Türkiye, 27/9/2001 tarihli Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesinin onaylanmasını, 14/1/2004 tarihli ve 5065 sayılı Kanunla uygun bulunmuş ve söz konusu Sözleşmeyi, Bakanlar Kurulunun 5/2/2004 tarihli ve 2004/6771 sayılı Kararı ile onaylamıştır. Keza, 10/12/2003 tarihli Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesinin onaylanması, ülkemiz tarafından 18/5/2006 tarihli ve 5506 sayılı Kanunla uygun bulunmuş ve söz konusu Sözleşme, Bakanlar Kurulunun 11/08/2006 tarihli ve 2006/10885 sayılı Kararı ile onaylanmıştır. Ayrıca 17/12/1997 tarihli OECD Uluslararası Ticarî İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen Rüşvetin Önlenmesi Sözleşmesinin onaylanması, ülkemiz tarafından 1/2/2000 tarihli ve 4518 sayılı Kanunla uygun bulunmuş ve Sözleşme, Bakanlar Kurulu’nun 9/3/2000 tarihli ve 2000/385 sayılı Kararı ile onaylamıştır.
Bütün bu sözleşmelerden kaynaklanan uluslararası yükümlülüklerimiz göz önünde bulundurularak, Alt Komisyon metninin 86’ncı maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 5237 sayılı Kanunun 252’nci maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında rüşvet suçu, rüşveti veren bakımından tanımlanmış ve ceza yaptırımına bağlanmıştır. Bu düzenlemeye göre, göreviyle bağlantılı bir işi yapması veya yapmaması bağlamında kamu görevlisine veya göstereceği başka bir gerçek veya tüzel kişiye menfaat sağlayan kişi rüşvet suçunun faili olarak cezalandırılacaktır. Kamu görevlisine veya göstereceği gerçek veya tüzel kişiye, menfaat doğrudan sağlanabileceği gibi, bir başkası aracılığıyla da sağlanabilir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, rüşvet suçu kamu görevlisi bakımından tanımlanmıştır. Kamu görevlisinin rüşvet suçundan dolayı cezalandırılabilmesi için, göreviyle bağlantılı bir işin gördürülmesi bağlamında olarak kendisine veya göstereceği başka bir gerçek veya tüzel kişiye menfaat sağlanması gerekmektedir.
Gördürülmesi amaçlanan işin kamu görevlisinin görevine girmemesi halinde, rüşvet suçunun değil, nüfuz ticareti suçunun oluştuğunu kabul etmek gerekir. Rüşvet suçunun oluşabilmesi için, gördürülmesi amaçlanan işin kamu görevlisinin görevine uygun veya aykırı olmasının kural olarak bir önemi bulunmamaktadır. Ancak, görevinin gereği olan bir işin yaptırılmasını temin zımnında kamu görevlisine menfaat sağlayan kişinin, bir mecburiyete binaen, menfaat sağlamadığı takdirde işinin hiç veya en azından vaktinde yapılmayacağı endişesiyle hareket etmesi halinde; rüşvet suçunun değil, icbar suretiyle irtikap suçunun oluştuğunu kabul etmek gerekecektir.
Maddenin üçüncü fıkrasına göre, rüşvet konusunda anlaşmaya varılması halinde dahi, kamu görevlisi, iş sahibi ve varsa aracı kişi rüşvet suçu tamamlanmış gibi cezalandırılacaktır.
Kamu görevlisinin rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun kişi tarafından kabul edilmemesi ya da kişinin kamu görevlisine menfaat temini konusunda teklif veya vaatte bulunması ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi hâllerinde, rüşvet talebinde bulunan kamu görevlisinin veya rüşvet vaat veya teklifinde bulunan iş sahibi kişinin, suça teşebbüse ilişkin genel hükümlere başvurmaksızın, bu madde kapsamında müstakillen cezalandırılmasını sağlamak için, maddenin dördüncü fıkrası düzenlenmiştir.
Maddenin beşinci fıkrasında rüşvet suçuna aracılık eden kişilerin ne suretle cezalandırılacağına açıklık getirilmiştir. Altıncı fıkrada ise, rüşvet ilişkisinde, kamu görevlisi dışında, dolaylı olarak kendisine menfaat sağlanan üçüncü kişinin veya menfaatin tüzel kişiye sağlanması halinde bu tüzel kişinin menfaati kabul eden yetkilisinin, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, müşterek fail olarak cezalandırılması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Maddenin yedinci fıkrasında, rüşvet alan veya talebinde bulunan ya da bu konuda anlaşmaya varan kişinin; yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması, rüşvet suçu bakımından, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren bir nitelikli unsur olarak tanımlanmıştır.
Maddenin sekizinci fıkrası, rüşvet alan kişinin kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, rüşvet suçunun uygulama alanını genişleten hükümlere yer verilmiştir. Dokuzuncu fıkrada ise, yabancı kamu görevlilerine rüşvet verilmesi, vaat veya teklifinde bulunulması ile, yabancı kamu görevlisinin kendisine veya göstereceği bir başka gerçek veya tüzel kişiye menfaat sağlaması yönünde talepte bulunması, teklifi veya menfaati kabul etmesi suç haline getirilmiştir. Bu düzenleme ile, yabancı kamu görevlisi ibaresine de açıklık getirilmiştir.
Onuncu fıkrada ise, yabancı kamu görevlilerine rüşvet verilmesi, vaat veya teklifinde bulunulması ile, yabancı kamu görevlisinin kendisine veya göstereceği bir başka gerçek veya tüzel kişiye menfaat sağlaması yönünde talepte bulunması, teklifi veya menfaati kabul etmesi halinde Türkiye’de re’sen soruşturma yapılabilmesine ilişkin hükme yer verilmiştir. Madde, çerçeve 86’ncı madde olarak Komisyonumuzca kabul edilmiştir.
AÇIKLAMALAR
Rüşvet Suçu ve Hukuki Boyutları: TCK Madde 252 İncelemesi
Giriş
Rüşvet suçu, kamu görevlilerinin görevlerini kötüye kullanarak menfaat temin etmeleri ya da menfaat sağlanması amacıyla yapılan eylemleri kapsayan ciddi bir suç türüdür. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 252. maddesinde düzenlenen rüşvet suçu, hem kamu görevlilerine hem de bu suça taraf olan diğer kişilere uygulanabilmektedir. Bu makalede, rüşvet suçunun unsurları, ceza yaptırımları, suç isnat edilen kişiler ve mağdurların hakları ile yapmaları gerekenler detaylı biçimde ele alınacaktır.
1. Rüşvet Suçunun Hukuki Tanımı ve Unsurları
TCK m.252’ye göre rüşvet suçu, kamu görevlisinin görevini yapması veya yapmaması karşılığında doğrudan ya da aracılar vasıtasıyla menfaat sağlanması veya talep edilmesidir.
1.1. Suçun Faili
- Menfaat Sağlayan Kişi: Rüşvet teklif eden veya veren.
- Kamu Görevlisi: Rüşvet alan, talep eden veya kabul eden.
- Aracılar: Rüşvetin teklif edilmesi, kabul edilmesi veya temininde aracılık edenler.
- Üçüncü Kişiler ve Tüzel Kişiler: Dolaylı menfaat sağlayanlar veya menfaat temin eden yetkililer.
1.2. Suçun Unsurları
- Görevin İfasıyla Bağlantı: Suçun temelinde, kamu görevinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması ya da yapılmaması vardır.
- Menfaat Sağlama veya Talep Etme: Doğrudan veya dolaylı olarak maddi veya manevi menfaat temini.
- Rüşvet Anlaşması: Tarafların menfaat konusunda anlaşmaya varması suçun tamamlanması için yeterlidir.
2. Rüşvet Suçuna Uygulanan Cezalar
TCK m.252, rüşvet suçu için 4 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngörmektedir. Ayrıca;
- Yargı görevi yapanlar, hakem, bilirkişi, noter ve yeminli mali müşavirler için cezada artırım yapılır.
- Rüşvet teklif ya da talebinin kabul edilmemesi halinde cezada indirim yapılabilir.
- Suça aracılık edenler de müşterek fail olarak cezalandırılır.
3. Rüşvet Suçunda Özel Durumlar ve Uygulama Alanları
3.1. Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları ve Bağlı Birimler
Rüşvet suçunun kapsamı, sadece kamu görevlileriyle sınırlı olmayıp, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamuya açık anonim şirketler, vakıflar gibi yapılarda görev yapan kişiler için de geçerlidir.
3.2. Uluslararası Boyut
Yabancı devlet görevlileri veya uluslararası örgüt temsilcilerine yönelik rüşvet teklifleri de TCK kapsamında olup, suç Türkiye’de işlenmişse soruşturma ve kovuşturma yapılabilmektedir.
4. Rüşvet Suçundan Suçlanan Kişilerin Hakları ve Yapması Gerekenler
- Hukuki Destek Almak: Suç isnat edilen kişiler mutlaka alanında uzman bir ceza avukatına danışmalıdır.
- Suçlamaya Cevap Verme: İddialara karşı savunma hakkı etkin şekilde kullanılmalı, ifade ve savunmalar dikkatle hazırlanmalıdır.
- Delillerin İncelenmesi: Suçun unsurlarını oluşturan deliller titizlikle analiz edilmeli, usule uygun delil toplama ve değerlendirme sağlanmalıdır.
- Suçun Niteliği ve Unsurlarına Göre Savunma: Rüşvet teklifinin veya kabulünün gerçekleşip gerçekleşmediği, menfaatin niteliği ve görevin kapsamı gibi hususlar değerlendirilmelidir.
5. Rüşvet Suçundan Zarar Görenler (Mağdurlar) İçin Öneriler
- Şikayet Hakkı: Rüşvet suçunu tespit eden mağdurlar, kolluk kuvvetlerine veya cumhuriyet savcılığına şikayette bulunabilir.
- Delil Toplama: Olayla ilgili tüm belge, tanık bilgisi ve yazışmalar özenle toplanmalıdır.
- Hukuki Süreç Takibi: Suçun takibi ve kovuşturması sırasında mağdur olarak sürece aktif katılım sağlanmalıdır.
- Uzman Avukat Desteği: Mağduriyetin giderilmesi için ceza ve tazminat hukuku alanında uzman bir avukat ile çalışılması tavsiye edilir.
6. Alanında Uzman Ceza Avukatından Destek Almanın Önemi
Rüşvet suçları, hukuki açıdan karmaşık, ciddi yaptırımları olan ve çok yönlü savunma stratejileri gerektiren suçlardır. Hem suçlanan kişiler hem de mağdurlar için profesyonel hukuki destek şarttır. Uzman ceza avukatı;
- Suçun unsurlarını ve ceza hukuku prosedürlerini derinlemesine bilir.
- Hakların korunması ve doğru savunma stratejisinin geliştirilmesinde rehberlik eder.
- Mahkeme süreçlerinde müvekkilini etkin şekilde temsil eder.
- Adil yargılanma hakkının korunmasını sağlar.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
S1: Rüşvet suçu için hangi kişiler sorumlu tutulabilir?
Rüşvet suçu, rüşvet veren, alan, talep eden, teklif eden, aracılık eden ve dolaylı menfaat sağlayan kişiler bakımından sorumluluk doğar. Ayrıca, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları gibi yapılarda görev yapanlar da kapsam dahildir.
S2: Rüşvet teklif edildi ama kabul edilmedi, ceza nasıl olur?
Rüşvet teklifinin ya da talebinin kabul edilmemesi halinde, fail hakkında verilecek ceza yarı oranında indirilir.
S3: Rüşvet suçu uluslararası mahkemelerde de geçerli midir?
Evet, yabancı devlet görevlileri veya uluslararası mahkemelerde görevli kişiler için yapılan rüşvet teklifleri de TCK kapsamında değerlendirilir.
S4: Rüşvet suçundan dolayı suçlanan kişi ne yapmalıdır?
Mutlaka alanında uzman bir ceza avukatına danışmalı, delilleri ve savunmayı profesyonelce hazırlamalıdır.
S5: Rüşvet suçundan mağdur olan kişi haklarını nasıl koruyabilir?
Kolluk kuvvetlerine veya savcılığa şikayette bulunmalı, delilleri toplayarak hukuki süreçte aktif rol almalı, uzman avukat desteği almalıdır.
Kaynakça
- Türk Ceza Kanunu, Madde 252. Resmi Gazete, 2 Temmuz 2012, Sayı: 28356.
- Çimen, M. (2020). Ceza Hukuku Genel Hükümler. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
- Aktaş, E. (2018). Türk Ceza Kanunu Şerhi. İstanbul: Beta Yayınları.
- Yalçın, E. (2019). Ceza Hukuku Özel Hükümler. Ankara: Adalet Yayınevi.

Ankara Ağır Ceza Avukatı İletişim Bilgileri | ||
✅ | Ankara Ağır Ceza Avukatı: | Avukat Necmettin İlhan |
✅ | Telefon : | 0312 4671882 – 0505 3522337 |
✅ | Adres: | Yeni Bağlıca Mah. Etimesgut Blv. No:90/B Qule Bağlıca İş Merkezi No:20 Etimesgut/Ankara |
✅ | Mail: | ncm.ilhan@gmail.com.tr |
✅ | Hizmet Alanları: | Ağır Cezalık Suçlar, Ağır Ceza Davaları, Ceza Hukuku |
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.