Hukuki Makaleler

Suçu Bildirmeme Suçu (5237 sayılı TCK. madde 278): Ceza Hukuku, Ankara – Avukat Necmettin İlhan

Suçu bildirmeme

Madde 278- (İptal: Anayasa Mahkemesinin 30/6/2011 tarihli ve E.:2010/52, K.:2011/113 sayılı Kararı ile.; Değişik: 2/7/2012-6352/91 md.)

(1) İşlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) İşlenmiş olmakla birlikte, sebebiyet verdiği neticelerin sınırlandırılması halen mümkün bulunan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3) Mağdurun onbeşyaşını bitirmemiş bir çocuk, bedensel veya ruhsal bakımdan engelli olan ya da hamileliği nedeniyle kendisini savunamayacak durumda bulunan kimse olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza, yarı oranında artırılır.

(4) Tanıklıktan çekinebilecek olan kişiler bakımından cezaya hükmolunmaz. Ancak, suçu önleme yükümlülüğünün varlığı dolayısıyla ceza sorumluluğuna ilişkin hükümler saklıdır.

NOT : 6352 sayılı Kanunla ihdas edilen bu maddenin yürürlük tarihi 5.7.2012’dir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı 15.4.2012 tarihinde yürürlüğe girdiğinden; 16.4.2012 tarihinden itibaren – 5.7.2012 tarihine kadar işlenen eylemler suç oluşturmamaktadır. Önceki tarihli suçlar yönünden de lehe uygulama gerekmektedir.

5237 SAYILI KANUN MADDE GEREKÇESİ :

Barış esasına dayalı hukuk toplumunda yaşama hakkına sahip olan herkes, toplum barışını bozucu nitelik taşıması dolayısıyla devletten suç işlenmesinin önlenmesini ve suçluların cezalandırılmasını talep hakkına sahiptir. Suç teşkil eden bir fiilin işlendiğini öğrenen bireyin, bununla ilgili olarak yetkili makamlar nezdinde bildirimde bulunma hakkı vardır. Bu bakımdan, belli bir suç vakıasıyla ilgili olarak bildirimde bulunmak, hukuka uygunluk nedeni olarak bir hakkın kullanılmasından ibarettir.

Suçluların cezalandırılmasını devletten istemek, kişi açısından bir hak olduğu gibi; herhangi bir suç olgusunun gerçekleştiğini öğrenen kişinin durumu suçu takibe yetkili makamlara bildirmesi, aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu itibarla, herhangi bir suç olgusunun gerçekleştiğini öğrenmesine rağmen durumun suçu takibe yetkili makamlara bildirilmemesi, genel olarak haksız bir davranıştır. Ancak, izlenen suç siyaseti gereğince sadece belli suçların bildirilmemesi veya sadece belli kişilerin bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemesi, suç olarak tanımlanmıştır.

Madde metninde belli suçlar açısından bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, suç olarak tanımlanmıştır.

Bu maddeye göre, suçu bildirmeme suçunun oluşabilmesi için henüz icrası devam etmekte olan bir suçun varlığı gereklidir. Örneğin, bir kimsenin kaçırılarak belli bir yerde tutulduğunun bilinmesine rağmen, durumdan yetkili makamların haberdar edilmemesi; keza, mütemadi suç niteliği taşıyan elektrik hırsızlığının işlendiğinden haberdar olunmasına rağmen, durumun yetkili makamlara bildirilmemesi, bu suçu oluşturacaktır.

İcrası tamamlanmış olmakla birlikte, sebebiyet verdiği neticelerin sınırlandırılması hâlen mümkün bulunan bir suçun yetkili makamlara bildirilmemesi hâlinde de bu suç oluşur. Örneğin icrası tamamlanmış olan bir hırsızlık sonucunda elde edilmiş olan malların bir depoda saklandığının bilinmesine rağmen, durumdan yetkili makamların haberdar edilmemesi, bu suçu oluşturacaktır.

Maddenin üçüncü fıkrasına göre; bir ve ikinci fıkralar kapsamına giren suçun mağdurunun onbeş yaşını bitirmemiş bir çocuk, bedensel veya ruhsal bakımdan özürlü olan ya da hamileliği nedeniyle kendisini savunamayacak durumda bulunan kimse olması hâlinde, ceza belli oranda artırılacaktır.

65352 sayılı Kanunla İlgili Gerekçe ve Komisyon Raporu

Madde Gerekçesi :

Anayasa Mahkemesi 30/6/2011 tarihli ve E. 2010/52, K. 2011/113 sayılı Kararıyla;Anayasanın 38 inci maddesinde yer verilen “Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarınısuçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.” hükmü karşısında 5237sayılı Türk Ceza Kanunun 278 inci maddesinde tanımlanan suçu bildirmeme suçu ile ilgili olarak, sözkonusu Kanunda “yakın akrabalık durumunu” dikkate alan şahsi cezasızlık sebebine yer verilmediğigerekçesiyle, söz konusu madde hükmünün bütünüyle iptaline ve bu iptalin ortaya çıkaracağı sakıncagözönünde bulundurularak, iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonrayürürlüğe girmesine karar vermiştir.

278. madde, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda yeniden düzenlenmektedir. AnayasaMahkemesinin iptal gerekçesi de göz önünde bulundurulmak suretiyle, ilk üç fıkrası aynen muhafazaedilerek maddeye yeni bir fıkra eklenmiş ve bu suç bakımından da şahsi cezasızlık sebebinin varlığınayer verilmiştir. Bununla birlikte, maddenin birinci fıkrasındaki işlenmekte olan suçlar bağlamındabildirim yükümlülüğünün yerine getirilmesi dolayısıyla ceza sorumluluğu cihetine gidilebilmesi için,kişinin suçu önleme yükümlülüğünün bulunmaması gerekmektedir. Suçu önleme yükümlülüğünün bulunduğu hallerde, bildirim yükümlülüğünün ihlali dolayısıyla değil, işlenmesi önlenmeyen suçaiştirakten ya da suçun ihmali davranışla işlenmiş olmasından dolayı ceza sorumluluğu cihetine gidilmesigündeme gelebilecektir.

Adalet Komisyonu Raporu :

Alt Komisyon metninin 90’ıncı maddesinde, Anayasa Mahkemesinin 30/6/2011 tarihli ve Esas2010/52, Karar 2011/113 sayılı iptal kararının gereği olarak 5237 sayılı Kanunun 278’inci maddesindetanımlanan suçu bildirmeme suçu bakımından madde metninde ayrı bir fıkra olarak şahsi cezasızlıksebebine yer verilmesi öngörülmüştür. Alt Komisyonca, 5271 sayılı Kanunun tanıklıktan çekinmenindüzenlendiği 45’inci madde içeriğiyle paralellik kurulmasını sağlamak amacıyla, söz konusu şahsicezasızlık sebebinden yararlanabilecek olan kişilerin fıkra metninde sayılması yerine, söz konusu 45’incimadde hükmüne içerik olarak yollama yapılması ile yetinilmiştir.

Bu bağlamda işaret etmek gerekir ki, her ne kadar 5237 sayılı Kanunun 279 ve 280’incimaddelerinde benzer içerikte bir hükme yer verilmemiş ise de, 5271 sayılı Kanunun 46’ncı maddesihükmü karşısında, meslek ve sürekli uğraşıları sebebiyle tanıklıktan çekinebilecek olan kişilerbakımından da belirli ilişkilerle sınırlı olarak suçu bildirme yükümlülüğü söz konusu değildir vebildirimde bulunmamak sebebiyle 5237 sayılı Kanunun 279 ve 280’inci maddelerinde tanımlanan suçlaroluşmayacaktır. 5271 sayılı Kanunun bu düzenlemesi karşısında, 5237 sayılı Kanunun 279 ve 280’incimaddelerinde tanımlanan suçlar bağlamında bu yönde bir hükme yer verilmemiş olması bir eksiklik oluşturmamaktadır. Madde, çerçeve 90’ıncı madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

AÇIKLAMALAR

Suçu Bildirmeme Suçu (TCK m.278)

Giriş

Türk Ceza Kanunu’nun 278. maddesi, suçun yetkili makamlara bildirilmemesi durumunda uygulanacak yaptırımları düzenlemektedir. Bu madde, hem toplumun güvenliği hem de adaletin sağlanması açısından kritik öneme sahiptir. Suçu bildirmemenin, suç işleyen kişiyle işbirliği anlamına gelmese de, ihmal ve toplumsal sorumluluk açısından cezai sonuç doğurabileceği unutulmamalıdır (Ersoy, 2020).

Bu makale, TCK m.278 kapsamında suçun unsurlarını, ceza miktarlarını, özel durumları, suç isnat edilen kişiler ve mağdurlar için önerileri detaylı şekilde ele almaktadır.


Suçu Bildirmemenin Hukuki Tanımı ve Unsurları

1. Suçun Konusu

TCK m.278’e göre, işlenmekte olan veya işlenmiş bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişiler suç işlemiş sayılır. Suç, iki temel şekilde gerçekleşebilir:

  1. Henüz işlenmekte olan suçların bildirilmemesi
  2. İşlenmiş ancak sonuçları hâlâ önlenebilir olan suçların bildirilmemesi

Bu düzenleme, toplumun güvenliğini korumayı ve suçun daha fazla zarar vermesini engellemeyi amaçlamaktadır (Demir, 2019).

2. Cezai Yaptırımlar

  • İşlenmekte olan veya sonuçları hâlâ sınırlandırılabilir olan suçların bildirilmemesi: 1 yıla kadar hapis cezası.
  • Mağdurun 15 yaşını doldurmamış çocuk, bedensel/ruhsal engelli veya hamile olması durumunda ceza, yarı oranında artırılır.
  • Tanıklıktan çekinebilecek kişiler için ise, cezai sorumluluk uygulanmaz, ancak özel durumlarda suç önleme yükümlülüğü devam eder (Özdemir, 2021).

Özel Durumlar ve Cezanın Artırılması

Maddenin üçüncü fıkrası, özellikle korunmaya muhtaç mağdurlar söz konusu olduğunda cezayı artırır. Bu kapsamda:

  • Çocuk mağdurlar (15 yaş altı)
  • Bedensel veya ruhsal engelli kişiler
  • Hamile ve kendini savunamayacak durumda olan kişiler

İhmal, toplum vicdanını zedeleyen bir suç olarak görülmekte ve ceza artışı öngörülmektedir.


Suç İsnat Edilen Kişilerin Yapması Gerekenler

Suç isnat edilen kişiler açısından önemli adımlar şunlardır:

  1. Profesyonel Hukuki Yardım Almak: Alanında uzman bir ceza avukatına başvurmak, savunmanın doğru ve zamanında yapılabilmesi açısından zorunludur.
  2. İddiaları Belgelemek: Suç isnadının haksız olduğunu gösterecek kanıtları toplamak ve dosyalamak.
  3. Suçun Niteliğini Doğru Anlamak: İşlenmiş veya işlenmekte olan suçun kapsamını, sonuçlarını ve kendi yükümlülüklerini net şekilde kavramak.
  4. Resmî Makamlara İşbirliği: Gerekli durumlarda durumu açıklamak ve yetkili makamlara bilgi vermek.

Mağdurlar ve Müştekilerin Yapması Gerekenler

Mağdurlar açısından TCK m.278, suçun yetkili makamlara bildirilmesini teşvik eden bir düzenleme niteliğindedir. Yapılması gerekenler:

  1. Olayı Yetkili Makamlara Bildirmek: Suçun türüne göre kolluk kuvvetleri, Cumhuriyet Savcılığı veya adli merciler.
  2. Kanıtları Toplamak ve Korumak: Olayla ilgili fotoğraf, belge ve tanık ifadelerini muhafaza etmek.
  3. Hukuki Destek Almak: Ceza avukatları, mağdur haklarını korumada ve sürecin doğru yürütülmesinde rehberlik eder.
  4. Güvenlik Önlemleri: Suç işleyenin doğrudan zarar vermesi ihtimali varsa güvenlik önlemleri almak.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Soru 1: Suçu bildirmemek hangi durumlarda geçerli savunma olabilir?
Cevap: Tanıklıktan çekinme hakkı olan kişiler için cezai sorumluluk uygulanmaz; ancak suçun önlenmesine yönelik yükümlülükleri devam edebilir.

Soru 2: Ceza artırımı hangi durumlarda uygulanır?
Cevap: Mağdur çocuk, engelli veya hamile ise, ceza yarı oranında artırılır.

Soru 3: Suç işlendikten sonra fark ettim, yine de sorumlu olur muyum?
Cevap: Suçun neticelerinin hâlâ sınırlandırılabilir olduğu durumlarda cezai sorumluluk doğabilir.


Sonuç ve Öneriler

TCK m.278 kapsamında suçu bildirmeme, toplumsal sorumluluk ve adalet açısından ciddi bir yükümlülük oluşturur. Suç isnat edilen kişilerin ve mağdurların yapması gerekenler, hukuki süreç boyunca dikkatle takip edilmelidir. Bu nedenle:

  • Her iki tarafın da alanında uzman ceza avukatlarından danışmanlık alması hayati önem taşır.
  • Suçun önlenmesi ve hak kaybının önüne geçmek için derhal resmi makamlara başvurulması önerilir.

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.

KVKK AYDINLATMA METNİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir