Hukuki Makaleler

Hak Yoksunlukları (5237 sayılı TCK. madde 53): Ceza Hukuku, Ankara – Avukat Necmettin İlhan

Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma

Madde 53- (1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;

a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,

b) Seçme ve seçilme ehliyetinden (…),

c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,

d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,

e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,

yoksun bırakılır.

(2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.

(3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.

(4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

(5) Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet halinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adlî para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar.

(6) Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.

GEREKÇE:

İşlediği suç dolayısıyla toplumda kişiye karşı duyulan güven sarsılmaktadır. Bu nedenle, suçlu kişi özellikle güven ilişkisinin varlığını gerekli kılan belli hakların kullanmaktan yoksun bırakılmaktadır. Madde metninde, işlediği suç dolayısıyla kişinin hangi hakları kullanmaktan yoksun bırakılacağı belirlenmiştir.

Ancak, bu hak yoksunluğu süresiz değildir. Cezalandırılmakla güdülen asıl amaç, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, suça bağlı hak yoksunluklarının da belli bir süreyle sınırlandırılması gerekmiştir. Bu nedenle, madde metninde söz konusu hak yoksunluklarının mahkûm olunan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar devam etmesi öngörülmüştür. Böylece, kişi mahkûm olduğu cezanın infazının gereklerine uygun davranarak bunun tamamlanmasıyla kendisinin tekrar güven duyulan bir kişi olduğu konusunda topluma da bir mesaj vermektedir. Bu bakımdan hak yoksunluklarının en geç cezanın infazının tamamlanması aşamasına kadar devam etmesi, suç ve ceza politikasıyla güdülen amaçlara daha uygun düşmektedir.

Bu sistemde süresiz bir hak yoksunluğu söz konusu olmadığı için, yasaklanmış hakların geri verilmesinden artık söz edilemeyecektir.

Maddenin üçüncü fıkrasında mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerini kullanabileceği belirtilmiştir. Ayrıca, dördüncü fıkrada, kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında mahkûm oldukları cezaya bağlı herhangi bir hak yoksunluğunun doğmadığı hüküm altına alınmıştır.

Maddenin beşinci fıkrasında, belli bir hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen kasıtlı suçlar dolayısıyla mahkûmiyet hâlinde, mahkûm olunan cezanın infazından sonra da etkili olmak üzere bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına ayrıca hükmedilmesi öngörülmüştür. Bu durumda mahkemenin belli bir hak ve yetkiyle ilgili olarak vereceği yasaklama kararı bir güvenlik tedbiri niteliği taşımaktadır.

Altıncı fıkrada, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, yine güvenlik tedbiri olarak, belli bir süre için bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği öngörülmüştür.

Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı

Madde 20 – Hidematı ammeden memnuiyet cezası müebbet veya muvakkattir.

Müebbeden Hidamatı ammeden memnuiyet:

1 –  Devairi intihabiyede müntehip veya müntehap olmaktan ve sair bilcümle hukuku siyasiyeden,

2 –  Büyük Millet Meclisi azalığından ve intihaba tabi olan veya devlet ve vilayet ve Belediye ve köy tarafından veya bunların teftiş ve murakabesi altında bulunan müessesat canibinden tevcih kılınan bilcümle memuriyet ve hizmetlerden,

3 –  Devletçe veya salahiyettar ilmi encümenlerce tevcih olunan rütbe ve unvan ve nişan ve madalyalardan.

4 –  Bundan evvelki bentlerde beyan edilen nişan, rütbe, unvan, sıfat, hizmet ve memuriyetlerden birinin bahşettiği maaşlı veya fahri her türlü hukuktan,

5 –  Mahküm olan kimsenin kanunu medeni hükmünce kendi füruu üzerinde haiz olduğu velayet hakkı müstesna olmak üzere velayet ve vesayete müteallik bir hizmette bulunmaktan,

6 –  Bundan evvelki bentlerde beyan edilen her türlü hakları, unvanları, rütbeleri, nişanları, sıfatları, hizmet ve memuriyetleri ihraz ehliyetinden,

Mahrumiyet hususlarıdır.

(Değişik: 21/11/1990 – 3679/1 md.) Geçici olarak kamu hizmetlerinden yasaklanma cezası, hükümlünün, üç aydan üç yıla kadar yukarıda gösterilen siyasi haklar, hizmet, memuriyet, sıfat, rütbe ve nişandan ve bunları ceza süresi içinde yeniden elde etmek ehliyetinden mahrumiyetidir.

Hidematı ammeden memnuiyet cezasının bu hizmetlerden bazılarına hasr edildiği hallerle muayyen bir meslek veya sanatın icrasına şamil olduğu halleri kanun tayin eder.

Madde 31 – Beş seneden fazla ağır hapse mahkümiyet müebbeden ve üç seneden beş seneye kadar ağır hapse mahkümiyet hükmolunan cezaya müsavi bir müddetle, hidematı ammeden memnuiyeti müstelzimdir.

Madde 33 – Beş seneden ziyade ağır hapis cezasına mahküm olanlar ceza müdetleri zarfında mahcuriyeti kanuniye halinde bulundurulur. Ve emvalinin idaresinde mahcurlar hakkındaki kanunu medeni ahkamı tatbik olunur.

Beş seneden ziyade ağır hapse mahküm olan şahsın ceza müddeti zarfında babalık hakkından ve kocalık sıfatının bahşettiği kanuni haklardan mahrumiyetinede hüküm verilebilir.

Madde 34 – Bir cürüm ile katiyen mahkümiyet; kanunen siyasi bir hizmete intihap olunabilmek kabiliyetini selbettiği veya memuryetten mahrumyeti müstelzim olduğu takdirde azalık ve memuriyetin zevalinide mucip olur.

Madde 35 – Kanunun tayin ettiği ahvalden maada resmi sıfatı veya icrası ait olduğu daireden verilecek ruhsatname ve şehadetname gibi vesikaya muhtaç olan bir meslek ve sanatı suistimal suretiyle işlenen cürüm ve kabahatlere müteallik hükümler mahkümun mahküm olduğu müddete veya cezayı nakdinin ademi tediyesinden dolayı ne miktar hapis cezası verilmek lazımgelirse o miktara muadil olacak ve yirminci ve yirmi beşinci maddelerde muayyen müddetlerin azami hadlerini geçmiyecek bir müddetle muvakkaten hidematı ammeden memnuiyetini veya meslek ve sanatının tatilini dahi istilzam eder.

Sair meslek ve sanatlar hakkında tatili icabettiren ahvali kanun tayin eder.

Madde 121 – Müebbeden hidematı ammeden memnuiyet ve ceza mahkümiye-tinden mütevellit diğer nevi ademi ehliyet cezaları memnu hakların iadesi tarikiyle izale olunabilir.

Madde 122 – (Değişik : 11/6/1936 – 3038/1 md.)

(Değişik birinci fıkra : 21/11/1990 – 3679/6 md.) Yukarıdaki maddede yazılı ceza, şahsi hürriyeti bağlayıcı bir cezaya bağlı olduğu halde, buna mahküm olan ve işlemiş olduğu cürümden dolayı pişmanlık duyduğunu ihsas edecek surette iyi hali görülen kimse, asıl cezasını çektiği veya ceza af ile ortadan kalktığı tarihten itibaren üç ve zamanaşımı ile düşmüş olduğu surette düştüğü tarihten itibaren beş yıl geçtikten sonra memnu haklarının iadesini talep edebilir.

Eğer bu mahrumiyet ve ıskatı ehliyet cezaları diğer bir cezaya ilaveten tertib olunmamış ise memnu hakların iadesi ancak hüküm ilamının kat’ileştiği tarihten itibaren beş sene sonra istenebilir.

AÇIKLAMALAR

TCK m. 53 Kapsamında Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma: Hukuki Çerçeve, Uygulama Kriterleri ve Yargı Kararları Işığında Değerlendirme

Özet

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, eski TCK’da yer alan fer’i ceza sistemini terk ederek, onun yerine belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma yaptırımını getirmiştir. Bu yeni sistem, cezanın infazı ile sınırlı, kanuni sonuç niteliğinde ve yalnızca belirli şartlarda uygulanan bir güvenlik tedbiri niteliği taşımaktadır. Bu makalede, TCK m. 53 kapsamında öngörülen hak yoksunlukları, uygulanma şartları ve süresi, Yargıtay içtihatları ve güncel doktrin ışığında detaylı şekilde incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: TCK m. 53, hak yoksunluğu, kasıtlı suç, hapis cezası, güvenlik tedbiri, kamu görevi yasağı, ceza hukuku, mahkûmiyetin kanuni sonucu.


I. Giriş

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile birlikte ceza hukukunda önemli bir paradigma değişikliği yaşanmıştır. 765 sayılı TCK’da yer alan fer’i cezalar kaldırılmış ve bunun yerine, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak belirli hakların kullanılmasının yasaklanması öngörülmüştür (TCK m. 53). Yasa koyucu, bu değişiklikle daha sistemli ve insan haklarına saygılı bir düzenlemeyi hedeflemiştir.

Doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında bu hak yoksunluklarının hukuki niteliği konusunda görüş birliği bulunmamaktadır. Kimi görüşler bu yaptırımı fer’i ceza olarak değerlendirirken, baskın görüş ve son dönem Yargıtay kararları bu müessesenin bir güvenlik tedbiri olduğunu kabul etmektedir.

I. TCK m. 53’ün HUKUKİ NİTELİĞİ

A. Güvenlik Tedbiri mi, Cezai Yaptırım mı?

5237 sayılı TCK, 53. madde kapsamında düzenlenen hak yoksunluklarını “güvenlik tedbiri” olarak kabul etmiştir. Bu yönüyle, suçun işlenmesinden sonra failin toplum açısından oluşturduğu tehlikenin azaltılması ve yeniden suç işlemesinin önlenmesi amaçlanmaktadır. Ancak uygulamada bu yaptırımın ceza ile benzer etkilere yol açtığı, dolayısıyla cezalandırıcı yönünün de göz ardı edilemeyeceği yönünde görüşler mevcuttur.

B. Anayasa ile Uyumu

Anayasa’nın 13. ve 14. maddeleri uyarınca temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması ancak kanunla ve ölçülülük ilkesi çerçevesinde mümkündür. TCK m. 53’te sayılan hak yoksunluklarının sınırları belirlenmiş olup, bu düzenlemenin Anayasa’ya aykırılığına ilişkin Anayasa Mahkemesi kararlarında ölçülülük ve demokratik toplum gerekleri bağlamında değerlendirmeler yapılmıştır (AYM, E.2005/40, K.2009/17).

II. Hak Yoksunluğunun Uygulama Koşulları

1. Suçun Kasıtlı Olarak İşlenmesi

TCK m. 53/1 uyarınca belli haklardan yoksun bırakılmanın ön koşulu, failin kasıtlı bir suç işlemesidir. Taksirle işlenen suçlar bu kapsamın dışındadır. Ancak TCK m. 53/6 uyarınca, görevle ilgili hak ve yetkinin kötüye kullanılması halinde hak yoksunluğu, taksirli suçlarda da mümkün olabilmektedir.

“Sanığın bilinçli taksirle işlediği trafik kazası nedeniyle mahkûmiyetine karar verilmiş olması karşısında, TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının uygulanamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması…”

2. Hapis Cezasına Mahkûmiyet

Hak yoksunluğu yaptırımı yalnızca hapis cezası verilmiş hallerde gündeme gelir. Adli para cezası, hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya seçenek yaptırımlar uygulanmışsa, hak yoksunluğu doğmaz. Ancak seçenek yaptırımın gerekleri yerine getirilmezse ve ceza hapis olarak infaz edilirse, TCK m. 53 uygulanabilir.

“Hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine rağmen, para cezasının ödenmemesi nedeniyle cezanın infazına karar verilmişse dahi, esas alınan ceza hâlâ para cezası olduğundan TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunlukları uygulanmaz.”

3. Failin Suç Tarihinde 18 Yaşını Doldurmuş Olması

TCK m. 53/4’e göre, fiil tarihinde 18 yaşını doldurmamış kişiler hakkında hak yoksunluğu kararı verilemez. Yaş küçüklüğüne bağlı cezai sorumluluk rejimi ile hak yoksunluğu müessesesi birlikte uygulanmaz.

“Sanığın suçu işlediği tarihte 18 yaşını doldurmamış olması sebebiyle TCK’nın 53. maddesinin uygulanamayacağı gözetilmeden hüküm kurulması…”

III. TCK m. 53 KAPSAMINDAKİ HAK YOKSUNLUKLARI

A. Seçme ve Seçilme Hakkı

Hükümlünün milletvekili olamayacağı, siyasi parti üyeliği yapamayacağı ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetiminde görev alamayacağı düzenlenmiştir. Bu durum, cezanın infaz süresince devam eder. Ancak AYM’nin 2015 tarihli kararı doğrultusunda (AYM, E.2014/101, K.2015/29), bu hak yoksunluğunun süresiz uygulanamayacağı, infaz tamamlandıktan sonra seçme-seçilme hakkının iadesi gerektiği vurgulanmıştır.

B. Velayet, Vesayet ve Diğer Aile Hukuku Hakları

Velayet hakkının kaybı, çocuğun üstün yararı gözetilerek mahkeme tarafından ayrıca değerlendirilmelidir. Kural olarak hükümlü, cezanın infazı süresince bu hakları kullanamaz.

C. Kamu Görevine Girmek ve Kamu Hizmeti Sunmak

Devlet memuru olmak, kamu kurumlarında görev almak ve kamu hizmeti sunmak hakları, mahkeme kararıyla yasaklanabilir. Ancak bu yasak, infazın tamamlanmasıyla birlikte kendiliğinden sona ermez; memuriyet için ayrı bir idari değerlendirme süreci gereklidir.

D. Dernek, Vakıf ve Kooperatif Organlarında Görev Alma

TCK m. 53/1-a uyarınca hükümlüler, cezanın infazı süresince dernek, vakıf ve kooperatif organlarında görev alamazlar. Bu hak yoksunluğu, özellikle sivil toplum katılımını sınırladığı için eleştirilmiştir.

E. Özel Hukuk Tüzel Kişilerinde Yöneticilik ve Denetçilik

Hükümlü, cezasının infazı süresince özel hukuk tüzel kişiliği olan şirketlerde yönetici ya da denetçi olamaz. Bu hüküm, özellikle ekonomik suçlarda sıkça gündeme gelir.

IV. HAK YOKSUNLUKLARININ SÜRESİ VE BAŞLANGICI

A. Sürenin Belirlenmesi

TCK m. 53’e göre hak yoksunluğu, mahkûm olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam eder. Bu sürenin hesaplanmasında esas alınan tarih, bihakkın tahliye (infazın fiilen tamamlandığı tarih) olarak kabul edilmektedir.

B. Denetimli Serbestlik Sürecinin Etkisi

Denetimli serbestlik süresi, infaz rejimi kapsamında değerlendirilmekle birlikte, bazı yargı kararlarında bu sürenin hak yoksunluğu süresine dâhil edilip edilmeyeceği tartışmalıdır. Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre denetimli serbestlik, infazın bir parçası olduğundan, bu süre boyunca da hak yoksunluğu devam etmektedir.

C. Sürenin İnfazdan Sonra Devam Etmesi

Anayasa Mahkemesi, infazı tamamlanan kişilere yönelik sürekli hak yoksunluklarının Anayasa’ya aykırı olduğunu, bu tür kısıtlamaların ölçülülük ilkesine uygun olmadığını vurgulamıştır. Bu bağlamda, özellikle seçme-seçilme hakkı, infaz sonrası yeniden kazanılabilmelidir.

V. TCK m. 53/3 ve İstisnai Durumlar

TCK m. 53/3, cezanın ertelenmesi veya koşullu salıverme durumlarında, bazı hakların kullanılmasına istisna getirmiştir. Örneğin, cezası ertelenen kimse kendi çocukları üzerindeki velayet hakkını sürdürebilir. Hâkim, cezası ertelenen kişiler için, izne bağlı meslekleri yapabilme konusunda da ayrıca istisna getirebilir.

“Sanığın cezasının ertelenmesine karar verilmiş olup, 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca velayet hakkını sürdürmesinin önü açık olduğundan, aksi yönde hüküm kurulması hukuka aykırıdır.”

VI. Medeni Hukukla İlişkisi: TMK m. 407 Kapsamında Kısıtlama

Türk Medeni Kanunu m. 407’ye göre bir yıl veya daha fazla hapis cezası alan kişi, kısıtlanarak vesayet altına alınır. Bu durumda kişi, cezaevinde olduğu sürece taşınmaz devri gibi işlemleri tek başına gerçekleştiremez. Bu yönüyle ceza hukukundaki hak yoksunluğu, medeni hukuktaki fiil ehliyetini de doğrudan etkileyebilir.

VII. YENİDEN YARGILAMA, ERTELEME VE HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI DURUMUNDA HAK YOKSUNLUKLARI

A. HAGB Kararında Durum

HAGB kararı verilmişse, sanık hakkında hüküm kurulmamış sayılacağından, TCK m. 53 kapsamında hak yoksunluğu uygulanmaz. Ancak denetim süresi ihlal edilirse, açıklanan hükümle birlikte hak yoksunluğu devreye girer.

B. Ceza Ertelemesi Halinde

Ceza ertelenmişse, yine infaz gerçekleşmediği için hak yoksunluğu doğmaz. Ancak erteleme kararının geri alınması durumunda infaz başlar ve dolayısıyla hak yoksunluğu da uygulanır.

C. Yeniden Yargılama Sonucunda Beraat

Yargılamanın yenilenmesi sonucunda beraat kararı verilirse, hak yoksunluğu hükümleri geçmişe etkili olarak ortadan kalkar. Bu durumda kişinin tüm medeni ve siyasi hakları iade edilmiş sayılır.

VIII. Sonuç ve Değerlendirme

TCK m. 53 ile getirilen hak yoksunlukları, eski sistemdeki süresiz fer’i cezalara kıyasla daha adil ve ölçülüdür. Ancak uygulamada hâlâ kafa karıştıran pek çok husus bulunmaktadır. Özellikle seçenek yaptırımların uygulanması, yaş küçüklüğü ve cezanın infaz rejimi gibi durumlar dikkatle yorumlanmalıdır.

Ayrıca farklı hukuk disiplinlerinden kaynaklanan düzenlemeler (örneğin TMK m. 407) ile ceza hukuku hükümleri arasında koordinasyonun sağlanması büyük önem taşımaktadır. Yargı uygulamalarında da zaman zaman tutarsızlıklar gözlenmekte olup, kanun koyucunun veya yüksek yargının bu alandaki içtihatları netleştirmesi yararlı olacaktır.

TCK m. 53’te öngörülen hak yoksunlukları, modern ceza hukukunun güvenlik tedbiri anlayışı çerçevesinde şekillenmiş olmakla birlikte, uygulamada cezalandırıcı etkiler doğurabilmektedir. Bu nedenle söz konusu tedbirlerin, temel hak ve özgürlükler ile demokratik toplum düzeni ilkeleri çerçevesinde dengeli bir şekilde uygulanması gereklidir. Özellikle infazın tamamlanmasının ardından hak yoksunluklarının kendiliğinden sona ermesi ve yargı kararlarıyla desteklenen iade mekanizmalarının işler hâle getirilmesi, hukuki güvenlik ve insan hakları açısından büyük önem taşımaktadır.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.

KVKK AYDINLATMA METNİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir