
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
Yabancı Ülkede Hüküm Verilmesi
MADDE 9 – (1) Türkiye’de işlediği suçtan dolayı yabancı ülkede hakkında hüküm verilmiş olan kimse, Türkiye’de yeniden yargılanır.
GEREKÇE:
Hükûmet Tasarısında, Türkiye’de işlediği suçtan dolayı yabancı ülkede hakkında hüküm verilmiş olan yabancı ile vatandaş arasında yabancı lehine bir ayırım öngörülmüştü. Anayasa’da güvence altına alınan eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı düşüncesiyle, madde metninde yapılan değişiklikle bu ayırım ortadan kaldırılmıştır.
Keza, maddenin, “Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşme hükümleri saklıdır.” şeklindeki ikinci fıkrası hükmü, yukarıdaki maddenin gerekçesinde belirtilen düşüncelerle, metinden çıkarılmıştır.
Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı
Madde 3 – (Değişik: 11/6/1936 – 3038/1 md.)
Türkiye’de suç işleyen kimse, Türk kanunlarına göre cezalandırılır ve bundan dolayı bir Türk hakkında yabancı memlekette hüküm verilmiş olsa bile Türkiye’de muhakeme olunur.
Böyle bir fiilden dolayı Türkiye dışında hakkında hüküm verilmiş olan yabancı dahi Adliye Vekilinin talebi üzerine Türkiye’de muhakeme edilir.
Madde 4 – (Değişik: 8/6/1933 – 2275/1 md.)
(Değişik : 6/6/1991 – 3756 /1 md.) Bir Türk veya yabancı,yabancı memleketlerde Türkiye Devletinin şahsiyetine karşı bir cürümü veya bu Kanunun 211 inci maddesinin üçüncü fıkrası ile 213, 316, 317, 318, 319, 320, 323, 324, 332 ve 333 üncü maddelerinde yazılı suçları işlerse,hakkında resen takibat yapılarak bu maddelerdeki cezalarla cezalandırılır.
(Değişik: 2/1/2003-4782/1 md.) Bunlar hakkında yabancı bir ülkede daha önce hüküm verilmiş olsa bile, Adalet Bakanının talebi üzerine Türkiye`de yeniden yargılama yapılır. Ancak, fiil yabancı paraların taklidine veya 211 inci maddenin üçüncü fıkrası ile 213 üncü maddenin uygulanmasına ilişkin olduğu takdirde yabancı ülkede daha önce hüküm verilmiş ise Türkiye`de kovuşturma yapılmaz.
Yabancı memleketlerde Türkiye namına memuriyet veya vazife deruhte etmiş olup ta bu memuriyet veya vazifeden dolayı bir cürüm işleyen kimse hakkında Türkiye’de takibat yapılır.
AÇIKLAMALAR
1. Giriş
Ceza hukuku bağlamında devletlerin cezalandırma yetkisi, egemenlik ilkesiyle sınırlıdır. Bir suçun işlendiği devlet, bu eylemi kendi kamu düzenine yönelik bir saldırı olarak değerlendirir ve cezalandırma yetkisini kullanır. Bu bağlamda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 8. maddesi ile mülkilik ilkesi esas alınmış ve suçun Türkiye sınırları içinde işlenmiş olması halinde failin kimliğine bakılmaksızın Türk ceza kanunlarının uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Devamında, TCK m.9, bu kapsamda işlenen suçlara ilişkin olarak yabancı ülkelerde yürütülen yargılamaların Türkiye’deki ceza yargılamalarına etkisini düzenlemektedir. Bu maddenin uygulanması, egemenlik yetkisi, cezalandırma hakkı ve non bis in idem ilkesi yönünden çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmiştir.
2. TCK m.9’un İçeriği ve Uygulama Alanı
TCK m.9 şu şekilde düzenlenmiştir:
“Türkiye’de işlenen bir suç dolayısıyla yabancı ülkede yargılanan kişi hakkında, bu ülkede verilen hüküm ne olursa olsun, Türkiye’de yeniden yargılama yapılır.”
Bu hüküm çerçevesinde, suçun işlendiği yer Türkiye olduğu sürece, failin vatandaşlığına bakılmaksızın Türkiye’de ceza yargılaması yapılması zorunludur. Kişi, Türkiye’den ayrıldıktan sonra yabancı bir ülkede aynı suçtan dolayı yargılanmış ve hakkında hüküm verilmiş olsa dahi, bu durum Türkiye’de yeniden yargılanmasına engel teşkil etmez.
2.1. Hüküm Verilmeden Önceki Süreç
Maddenin lafzında “hüküm verilmiş olsa bile” ifadesi yer almakla birlikte, uygulamada ve doktrinde genel kabul, yargılamanın henüz devam ettiği durumlarda dahi Türkiye’de yargılama yapılabileceği yönündedir. Dolayısıyla, fail hakkında yabancı ülkede yürüyen bir ceza davası sürmekteyken dahi, Türk mahkemelerinde kovuşturma başlatılabilir ve sürdürülmesi hukuka aykırılık teşkil etmez.
2.2. Mahkûmiyet – Beraat – Ceza İnfazı Fark Etmeksizin Uygulama
Yabancı ülkede verilen hükmün niteliği (mahkûmiyet, beraat, davanın düşmesi, infazın tamamlanmış olması vs.) önemli değildir. Bu kişi aynı fiilden dolayı Türkiye’de yeniden yargılanacaktır. Türk ceza adalet sistemine göre, yabancı ülkede gerçekleşen bir ceza yargılamasının sonucu, Türk mahkemeleri açısından bağlayıcı değildir.
2.3. Bu Düzenlemenin Amacı
Maddenin amacı, Türkiye’nin egemenliğini korumak, kamu düzenine yönelik bir saldırıyı yabancı ülke yargılaması ile etkisiz bırakmamak ve failin yabancı bir ülkede daha hafif ceza alması ya da beraat etmesi ihtimaline karşı cezasızlık ihtimalini ortadan kaldırmaktır.
3. Doktrinsel ve Uluslararası Hukuki Eleştiriler
TCK m.9’un, bireyin aynı fiilden dolayı iki defa yargılanmaması gerektiğini ifade eden uluslararası bir ilkeye, “non bis in idem” ilkesine aykırı olduğu yönünde çeşitli eleştiriler bulunmaktadır.
3.1. “Non Bis in Idem” İlkesi ve Uluslararası Sözleşmeler
Bu ilke, aynı fiilden dolayı bir kişinin birden fazla kez yargılanamayacağını veya cezalandırılamayacağını belirtir. Türkiye’nin taraf olduğu:
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 7 No’lu Ek Protokolü’nün 4. maddesi,
- 1970 tarihli Ceza Yargılarının Milletlerarası Değeri Hakkında Avrupa Sözleşmesi,
bu ilkeyi açık biçimde tanımaktadır. Bu nedenle TCK m.9 hükmünün bu sözleşmelerle çeliştiği iddia edilmekte ve uluslararası yükümlülüklerin ihlali gündeme getirilmektedir. Ancak Türkiye, 7 No’lu Ek Protokol’e çekince koyarak non bis in idem ilkesini sınırlandırma yoluna gitmiştir.
3.2. Uygulamada Ortaya Çıkan Sorunlar
Bu düzenleme, birey açısından hukuki güvenliği zedeleyebilir ve çifte yargılama (double jeopardy) tehdidi yaratabilir. Özellikle uluslararası suçlarda, failin iki farklı ülkede ayrı ayrı yargılanması ve ceza alması, adalet ilkeleri açısından eleştirilmiştir.
4. TCK m.16: Mahsup Hükmü
TCK’nın 16. maddesi ise, bu çifte yargılama sorununa adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde bir denge getirmeye çalışmıştır. Maddeye göre:
“Yabancı ülkede infaz edilmiş ceza, Türkiye’de verilecek cezadan mahsup edilir.”
Bu düzenleme, failin yabancı ülkede özgürlüğünün kısıtlanmış olması durumunu dikkate almakta ve failin haksız yere ikinci kez ceza çekmesini engellemeye yöneliktir. Bu anlamda:
- Yurt dışında geçirilen tutukluluk, gözaltı ve ceza süreleri,
- Fiilen çekilen mahkûmiyet süreleri,
Türkiye’deki cezanın infazında indirim olarak dikkate alınacaktır.
4.1. Mahsup Şartları
- Cezanın aynı suçtan dolayı verilmiş olması gerekir.
- Cezanın fiilen infaz edilmiş olması gerekir.
- Yabancı cezanın niteliği ile Türk cezası arasında denklik aranabilir.
5. Değerlendirme ve Sonuç
TCK m.9, Türkiye’de işlenen suçlar bakımından egemenlik yetkisinin mutlaklığına vurgu yapan, sert bir mülkilik uygulamasıdır. Ancak bu sert yaklaşım, uluslararası hukuktaki gelişmeler ve insan hakları temelli ilkelerle çatışma potansiyeline sahiptir. Özellikle non bis in idem ilkesi dikkate alındığında, failin yabancı bir ülkede yargılanarak cezalandırılmasına rağmen Türkiye’de yeniden yargılanması, hukuki belirlilik ve güvenlik ilkeleri açısından sorunludur.
TCK m.16’nın mahsup hükmü, bu çifte yargılama etkisini hafifletici bir düzenleme olmakla birlikte, asıl çözüm, uluslararası ceza hukuku iş birliklerinin güçlendirilmesi ve ceza kararlarının karşılıklı tanınması yoluyla sağlanmalıdır.

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.