
Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması
Madde 111- (1) Tehdit, şantaj, cebir veya kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının işlenmesi sonucunda yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
GEREKÇE:
Madde metninde, tehdit, şantaj, cebir veya kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının işlenmesi sonucunda yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacağı düzenlenmiştir.
Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı
Bu maddenin karşılığı bulunmamaktadır.
AÇIKLAMALAR
TÜZEL KİŞİLER HAKKINDA GÜVENLİK TEDBİRİ UYGULANMASI (TCK m. 111)
Özet
Türk Ceza Kanunu’nun 111. maddesi, tehdit, şantaj, cebir veya kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının tüzel kişiler lehine işlenmesi hâlinde, bu tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanmasını öngörmektedir. Bu hükümle birlikte, ceza hukukunun klasik bireysel sorumluluk anlayışı yanında, suçtan haksız menfaat sağlayan tüzel kişilerin de hukukî yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceği kabul edilmiştir. Bu çalışma, madde hükmünü sistematik şekilde inceleyerek tüzel kişiler hakkında uygulanabilecek güvenlik tedbirlerini, 60. madde ile ilişkisini, uygulamada karşılaşılan sorunları ve karşılaştırmalı hukukta benzer düzenlemeleri değerlendirmektedir.
Anahtar Kelimeler:
TCK m. 111, tüzel kişi, güvenlik tedbiri, haksız menfaat, tehdit suçu, şantaj, cebir, hürriyeti yoksun kılma, suçtan kaynaklanan yarar, müsadere
Giriş
Ceza hukuku, tarihsel olarak bireyin cezai sorumluluğuna odaklanmış bir disiplin olmakla birlikte, modern ceza hukuku sistemlerinde özellikle tüzel kişilerin suçlardan haksız menfaat elde ettiği durumlarda sorumluluğun sınırları tartışmalı hâle gelmiştir. Bu bağlamda Türk Ceza Kanunu’nun 111. maddesi, belirli suçların işlenmesi sonucunda tüzel kişiler lehine menfaat sağlanması durumunda bu tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirlerinin uygulanabileceğini düzenlemektedir.
1. TCK m. 111’in Sistematik Konumu ve Amacı
Türk Ceza Kanunu’nun “Hürriyete Karşı Suçlar” başlıklı ikinci bölümünde yer alan m. 111, doğrudan failin cezalandırılmasından ziyade, failin eylemi sonucunda tüzel kişi lehine doğrudan veya dolaylı menfaat sağlanmasını cezalandırma amacı taşımaktadır. TCK m. 111’e göre:
“Tehdit, şantaj, cebir veya kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının işlenmesi sonucunda yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.”
Bu hükümle, özellikle şirketler veya dernekler gibi tüzel kişiliklerin suistimal edilerek suçtan fayda sağlamalarının önüne geçilmek istenmiştir.
2. Güvenlik Tedbirinin Hukuki Dayanağı: TCK m. 60 ile İlişkisi
TCK m. 60, tüzel kişiler hakkında uygulanabilecek güvenlik tedbirlerini genel olarak düzenler. Buna göre:
“Bir tüzel kişi yararına suç işlenmesi hâlinde, bu tüzel kişi hakkında faaliyet izninin iptali veya eşya ve kazanç müsaderesi gibi güvenlik tedbirlerine hükmolunabilir.”
TCK m. 111, bu genel düzenlemeye özel bir atıf yaparak yalnızca dört suçu (tehdit, şantaj, cebir, hürriyeti yoksun kılma) kapsayacak şekilde özel bir uygulama alanı yaratmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, güvenlik tedbirinin bir ceza değil, tamamlayıcı bir yaptırım olduğudur. Dolayısıyla tüzel kişinin fail olması şart değildir; failin eylemi sonucu doğrudan veya dolaylı biçimde menfaat sağlanmış olması yeterlidir.
3. Uygulama Koşulları ve Unsurlar
Maddenin uygulama alanına girmesi için aşağıdaki unsurların varlığı gerekir:
- Belirtilen suçlardan birinin işlenmiş olması: Tehdit (TCK m. 106), şantaj (m. 107), cebir (fiilen zor kullanma), kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (m. 109).
- Tüzel kişi lehine haksız bir menfaat sağlanması: Bu menfaat doğrudan bir kazanç olabileceği gibi, rakibin devre dışı bırakılması gibi dolaylı yararlar da olabilir.
- Menfaat ile suç arasında nedensellik bağının bulunması: Menfaat, suçun sonucu olarak doğmuş olmalıdır.
Bu şartlar gerçekleştiğinde, hâkim, tüzel kişinin faaliyet izninin iptali veya kazancın/menfaatin müsaderesi gibi güvenlik tedbirlerine hükmedebilir.
4. Karşılaştırmalı Hukukta Tüzel Kişilere Yaptırım Uygulaması
Avrupa ülkelerinin çoğu, tüzel kişilerin ceza sorumluluğunu ya doğrudan kabul etmekte ya da özel idari yaptırımlarla bu sorumluluğu düzenlemektedir:
- Fransa Ceza Kanunu m. 121-2’de tüzel kişilere ceza sorumluluğu yüklemekte, faaliyet durdurma veya para cezası gibi yaptırımlar öngörmektedir.
- Almanya ise tüzel kişiler hakkında doğrudan ceza sorumluluğu öngörmemekte, ancak Ordnungswidrigkeitengesetz (OWiG) uyarınca yüksek idari para cezaları uygulamaktadır.
- İngiltere’de 2010 tarihli Bribery Act ile tüzel kişilerin etkin denetim yükümlülüğü vurgulanarak sorumluluk alanı genişletilmiştir.
Türk hukukunda ise doğrudan ceza sorumluluğu değil, güvenlik tedbiri yoluyla dolaylı bir sorumluluk rejimi benimsenmiştir (TCK m. 20/2, m. 60 ve m. 111).
5. Yargıtay Uygulaması ve Öğretide Görüşler
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında, TCK m. 111’in uygulaması sınırlı kalmıştır. Ancak tüzel kişilerin suçtan sistematik şekilde faydalandığı durumlarda (örneğin yasa dışı alıkoyma ile borcun tahsil edilmesi gibi) maddenin uygulanması gerektiği yönünde eğilimler artmaktadır.
Öğretide ise iki temel görüş mevcuttur:
- Olumlu yaklaşım: Tüzel kişilerin, suç aracılığıyla haksız kazanç elde etmesi durumunda, güvenlik tedbiri uygulanmasının ceza hukukunun koruyucu işlevi açısından zorunlu olduğu savunulmaktadır (Centel & Zafer, 2024).
- Eleştirel yaklaşım: Güvenlik tedbirlerinin net sınırlarının çizilmemiş olması ve keyfî uygulamaya açık kapı bırakması eleştirilmekte, idari hukuk yollarının tercih edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir (Tezcan, 2023).
Sonuç
TCK m. 111, hürriyete karşı suçların tüzel kişiler lehine işlenmesi hâlinde, yalnızca bireylerin değil bu menfaatten yararlanan tüzel kişilerin de yaptırımla karşılaşmasını sağlayan önemli bir düzenlemedir. Ancak uygulamada bu hükmün yeterince işletilmediği görülmektedir. Etkili bir uygulama için, fail ile tüzel kişi arasındaki bağlantının dikkatle incelenmesi ve ceza hukuku ile idare hukuku arasında denge kurulması gereklidir.

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.