
Yağma Suçu (TCK m. 148-150): Hukuki Çerçeve, Yargıtay Uygulamaları ve Pratik Sonuçlar
Giriş
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında en ağır yaptırımlardan biri yağma suçuna ilişkindir. Yağma, cebir veya tehdit yoluyla bir kimsenin malvarlığı üzerinde iradesine aykırı şekilde tasarrufta bulunmayı konu edinir. Bu yönüyle hem bireylerin mülkiyet hakkını hem de kişinin özgür irade serbestisini aynı anda ihlal eden bileşik bir suç tipidir.
5237 sayılı TCK’nın 148 ila 150. maddeleri arasında düzenlenen yağma suçu, eski 765 sayılı TCK’dan farklılaşarak modern ceza hukuku anlayışına uygun hale getirilmiştir. Bu makalede yağma suçunun temel şekli, nitelikli halleri, hukuki ilişkiye dayalı alacak tahsili istisnası, Yargıtay uygulamaları ve ceza muhakemesi ilkeleri bağlamında ele alınacaktır.
1. Yağma Suçunun Temel Şekli (TCK m. 148/1)
TCK m. 148/1’e göre:
“Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi yağma suçunu işlemiş olur.”
Bu düzenleme, hırsızlık (TCK m. 141) ile tehdit/cebir suçlarının birleşiminden oluşmuş karma bir suç tipini ifade etmektedir. Fail, mağdurun rızasını irade sakatlığı yoluyla ortadan kaldırır ve malvarlığı üzerinde fiilen hâkimiyet kurar.
2. Senedin Yağması (TCK m. 148/2)
Yağma suçunun özel bir görünümü olan senedin yağması, mağdurun cebir veya tehdit yoluyla kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi vermeye, imzalamaya veya imha etmeye zorlanması halinde gündeme gelir. Bu hükümle, sadece taşınır mallar değil, belgeler üzerinden doğabilecek borç ilişkileri de koruma altına alınmıştır.
3. Cebir Karinesi (TCK m. 148/3)
Maddenin 3. fıkrası, yağma suçunda cebir karinesini düzenler. Failin malı alabilmek için mağdura karşı cebir kullanmış sayılabilmesi için mağdurun karşı koyamayacak hale getirilmesi yeterlidir. Yargıtay uygulamaları, cebirin yoğunluğu ve mağdurun direncini kırma derecesini suçun vasıflandırılmasında belirleyici kabul etmektedir.
4. Nitelikli Yağma (TCK m. 149)
Yağma suçunun; silahla, birden fazla kişiyle birlikte, gece vakti veya yol kesmek suretiyle işlenmesi gibi durumlar nitelikli haller arasında yer almakta ve ceza yaptırımı ağırlaştırılmaktadır. Yargıtay, özellikle mağdurun savunmasızlığını artıran yöntemlerin uygulanmasını cezayı artırıcı neden olarak yorumlamaktadır.
5. Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağın Tahsili (TCK m. 150/1)
765 sayılı TCK’da “kendiliğinden hak alma” olarak düzenlenen suç tipi, 5237 sayılı TCK’da bağımsız bir suç olmaktan çıkarılmıştır. Bunun yerine TCK m. 150/1’de şu düzenleme yer almaktadır:
“Kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.”
Bu düzenlemeyle, alacak tahsili amacıyla cebir veya tehdide başvurulması, yağma suçu olarak değil, daha az cezayı gerektiren tehdit veya yaralama kapsamında değerlendirilir. Ancak bunun için alacağın hukuken geçerli bir ilişkiden doğmuş olması şarttır.
6. Ceza Yargılamasında İspat Standardı ve “Kuşkudan Sanık Yararlanır” İlkesi
Ceza muhakemesinin en temel ilkelerinden biri in dubio pro reo ilkesidir. Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, yağma suçuna ilişkin mahkûmiyetin kurulabilmesi için delillerin her türlü kuşkudan uzak, kesin ve açık olması gerekir.
Sanığın cezalandırılması için yüksek bir olasılık yeterli olmayıp, olayın kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya konulması zorunludur. Bu husus, özellikle tanık beyanlarının çelişkili olduğu veya maddi delillerin yetersiz bulunduğu davalarda büyük önem taşır.
7. Hırsızlık ve Yağma Arasındaki Farklar
- Hırsızlık (TCK m. 141): Malvarlığına yönelik saldırı cebir veya tehdit olmadan gerçekleşir.
- Yağma (TCK m. 148): Fail, mağdurun iradesini cebir veya tehdit ile sakatlar ve malı elde eder.
- Sonuç: Yağma, hırsızlıktan daha ağır yaptırıma tabidir çünkü malvarlığının yanında kişinin özgürlüğü ve güvenliği de ihlal edilmektedir.
Yağma suçunun temel şekli 5237 sayılı TCK.nun 148. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre; “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan” kişinin eylemi yağma suçunu oluşturacaktır.
765 sayılı TCK.nun 496. maddesinde bağımsız bir suç olarak düzenlenen senedin yağması suçu 5237 sayılı TCK.nun 148. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre; “Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet hâline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi” şeklindeki eylemler belirtilen suçu oluşturacaktır.
Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “KUŞKUDAN SANIK YARARLANIR” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan olası kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır.
Hırsızlık suçunun temel şekli, 5237 sayılı TCY’nın 141. maddesinde; zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak şeklinde düzenlenmiş, Anılan Yasanın 142. maddesinde hırsızlık suçunun nitelikli hallerine yer verilmiş, maddenin 2. fıkrasının (b) bendinde de; suçun, elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle işlenmesi hali nitelikli hırsızlık suçu olarak yaptırıma bağlanmış, aynı fıkranın son bendinde ise (b) bendinde belirtilen suçun, beden veya ruh sağlığı bakımından kendisini savunamayacak kişiye karşı işlenmesi cezanın ağırlatıcı nedeni olarak belirtilmiştir.
Yağma suçu ise, 5237 sayılı TCY’nın 148 ila 150. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, Yasanın 148. maddenin 1. fıkrasında yağma suçunun temel şekli, 2. fıkrasında senedin yağması, 3. fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddesinde de kişinin hukuki bir ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla yağma ile yağmada değer azlığı yaptırıma bağlanmıştır.
5237 sayılı TCK’da, 765 sayılı TCK’nın 308. maddesindeki “kendiliğinden hak alma” suçuna benzer bağımsız bir suç tipine yer verilmemiş, onun yerine yasada belirtilen bazı suçların bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmesi halinde failin daha az ceza ile cezalandırılması öngörülmüş, bu bağlamda hırsızlık suçunda 144, yağma suçunda 150/1, dolandırıcılık suçunda 159, belgede sahtecilik suçunda 211. maddeler düzenlenmiştir. Nitekim 5237 sayılı TCK’nın “daha az cezayı gerektiren hal” başlığı altındaki 150. maddesinin konumuzu ilgilendiren 1. fıkrası; “kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır” şeklindedir.
765 sayılı TCK’nın 308. maddesinde adliye aleyhine işlenen bir suç olarak koruma altına alınan eylemlerin bir kısmı, 5237 sayılı TCK’nın 150/1. maddesiyle malvarlığına ilişkin bir suç haline dönüştürülmüştür. Bu düzenlemeye göre, hukuki ilişkiye dayanan bir alacağın tahsili amacıyla cebir veya tehdit kullanılması halinde eylem yağma suçunu oluşturmakla birlikte, bu özel düzenleme nedeniyle fail kasten yaralama ve/veya tehdit suçundan cezalandırılacaktır. Böylece, hukuki ilişkiye dayanan bir alacağın tahsili amacıyla hareket edilmiş olması daha az ceza verilmesini gerektiren bir hal olarak kabul edilmiş, başka bir anlatımla failin saikine önem verilmiştir. Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için fail ile mağdur arasında alacak hakkı doğuran herhangi bir hukuksal ilişkinin bulunması gereklidir. Bu hukuki ilişkinin, ilgili Yasada belirtilen şekil şartına uygun olarak kurulmuş olması zorunlu olmayıp hukuk düzenince kabul edilebilir meşru bir ilişki olması yeterlidir.
8. Mağdur, Şüpheli ve Sanıklar Açısından Haklar ve Yükümlülükler
Mağdur/Müşteki Açısından
- Delillerin korunması ve kolluk birimlerine derhal başvurulması önemlidir.
- Cebir veya tehdit unsurlarını ispatlayacak tanık, kamera kaydı veya sağlık raporları muhakkak toplanmalıdır.
- Hak arama sürecinde mağdurun mutlaka bir ceza avukatı aracılığıyla temsil edilmesi önerilir.
Şüpheli/Sanık Açısından
- Suç isnadı karşısında ifade verirken susma hakkı kullanılabilir.
- Delillerin tartışılmasında “kuşkudan sanık yararlanır” ilkesine dayanılmalıdır.
- Olası hukuki ilişkiye dayalı alacak iddialarında TCK m. 150/1 hükmü ileri sürülmelidir.
- Savunmanın etkin yapılabilmesi için sanıkların uzman bir ceza avukatından hukuki yardım alması gerekir.
9. Sonuç
Yağma suçu, hem malvarlığı hem de bireysel özgürlükleri aynı anda ihlal eden bileşik bir suç tipidir. TCK’nın 148 ila 150. maddeleri arasındaki düzenlemeler, failin saikine, kullanılan cebir ve tehdidin derecesine ve hukuki ilişkiye dayalı olup olmamasına göre farklı sonuçlar doğurmaktadır.
Yargılamada kuşkudan sanık yararlanır ilkesi titizlikle uygulanmalı; mağdur ve sanık hakları uzman ceza avukatlarının etkin desteğiyle korunmalıdır.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
1. Yağma suçu ile hırsızlık arasındaki en temel fark nedir?
Yağmada cebir veya tehdit vardır, hırsızlıkta yoktur.
2. Bir alacak nedeniyle tehditte bulunmak yağma sayılır mı?
Eğer alacak hukuki bir ilişkiye dayanıyorsa TCK m. 150/1 uyarınca sadece tehdit veya yaralama hükümleri uygulanır.
3. Yağma suçunda mağdur ne yapmalıdır?
Delilleri toplamalı, derhal kolluğa başvurmalı ve bir ceza avukatıyla süreci yürütmelidir.
4. Sanık ne şekilde savunma yapabilir?
Suçun unsurlarının oluşmadığını, cebir veya tehdidin bulunmadığını, ya da hukuki ilişkiye dayalı alacak tahsili kapsamında değerlendirilebileceğini ileri sürebilir.

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.