
Yağma
Madde 148- (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi halinde de aynı ceza verilir.
(3) Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.
GEREKÇE:
Madde metninde yağma suçunun temel şekli tanımlanmıştır. Hırsızlık suçunda olduğu gibi, yağma suçunda da, taşınır malın alınmasıyla ilgili olarak zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir. Ancak, hırsızlık suçundan farklı olarak, bu suçun oluşabilmesi için, mağdurun rızasının, cebir veya tehdit kullanılarak ortadan kaldırılması gerekir. Yağma suçu açısından tehdidin, kişiyi, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle yapılması gerekir. Yağma suçu, cebir kullanılarak da işlenebilir. Ancak bu cebrin, neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama boyutuna ulaşmaması gerekir.
Yağma suçunun tamamlanabilmesi için, kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya malın alınmasına karşı koymamalıdır. Bu bakımdan, kullanılan cebir veya tehdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkarmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir. Bu nitelikte olmayan bir cebir veya tehdit, sırf mağdurun normalden fazla ürkek olması nedeniyle, malı teslim etmeye veya alınmasına yöneltmişse, yağma suçundan söz edilemez ve fiilin hırsızlık olarak nitelendirilmesi gerekir.
Malın teslim edilmesi veya alınması, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesini, mağdurun bu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesini ifade eder.
Mal, zilyedin tasarruf olanağı ortadan kalktığı anda alınmış olacağından, bu ana kadar yapılan cebir veya tehdit, hırsızlığı yağmaya dönüştürür. Örneğin evin içindeki eşyayı alıp kapıdan çıkarken mal sahibi ile karşılaşan hırsız, ona karşı cebir veya tehdit kullanacak olursa, yağma suçu oluşur.
Mal alındıktan yani hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra, bunu geri almak isteyen kişiye karşı cebir veya tehdide başvurulması hâlinde, artık yağma suçundan söz edilemez. Hırsızlık suçuna konu malın geri alınmasını önlemek amacına yönelik olarak kullanılan cebir veya tehdit ayrı suçların oluşmasına neden olur. Bu durumda, gerçek içtima hükümlerinin uygulanması gerekir.
Maddenin ikinci fıkrasında senedin yağması düzenlenmiştir. Cebir veya tehdit kullanılarak bir kimsenin, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet hâline getirilebilecek bir kâğıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi de yağma sayılmıştır. Senedin bunu imzalayan için “borç doğurucu” olması gerekir. Bu borç para borcu olabileceği gibi, bir işi yapmaya veya yapmamaya, bir taşınmazını hibe etmeye, kira ile oturulan bir binayı boşaltmaya, var olan bir borca kefil olmaya da ilişkin olabilir. Bir alacağı tahsil etmemeye, herhangi bir davayı açmamaya, vasiyetnamesini değiştirmemeye yönelik bir vaadi içeren yazılı beyanlar da “borç doğurucu” senet sayılırlar. Şu hâlde mağduru iktisaden değerlendirmeye elverişli olan bir hakkını kullanmamasına yol açan her türlü belge, borç doğurucu senet tanımına girer.
Maddenin son fıkrasında, mağdurun herhangi bir vasıta ile kendini bilmeyecek ve savunamayacak hâle getirilmesinin, örneğin uyku ilacı ile uyutulmasının, yağmada cebir sayılacağı açıklanmıştır.
Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı
Madde 495 –(Değişik: 9.7.1953 – 6123/1 md.)
(Değişik: 28.9.1971 – 1490/14 md.) Her kim, menkul bir malın zilyedini veya cürüm mahallinde bulunan bir başkasını cebir ve şiddet kullanarak veya şahsen veya malen büyük bir tehlikeye düşüreceği beyanı ile tehdit ederek o malı teslime yahut o malın kendi tarafından zaptına karşı sükût etmeye mecbur kılarsa on seneden yirmi seneye kadar ağır hapis cezasına mahkûm olur.
Bir malın yağması esnasında veya akabinde fiili icra veya itmam etmek veya malı kaçırmak yahut kendisini veya şerikini cezadan kurtarmak için mal sahibine veya vaka mahalline gelen başkasına karşı cebir ve şiddet veya tehdit icra eden kimse hakkında da aynı ceza hükmolunur.
Madde 496 –(Değişik: 28.9.1971 – 1490/15 md.)
Her kim, bir kimseyi cebir ve şiddet kullanarak veya şahsan veya malen büyük bir tehlikeye düşüreceği beyanı ile tehdit ederek o kimsenin yahut başkasının zararına hukukça hükmü haiz bir senedi vermeye veya imza etmeye yahut koparıp mahvetmeye mecbur bırakılırsa on seneden yirmi seneye kadar ağır hapis cezasına mahkûm olur.
Madde 498 –(Değişik: 28.9.1971 – 1490/17 md.)
Bir kimse, her ne suretle olursa olsun hayat veya ırz veya mal hakkında büyük bir zararla korkutularak yahut Hükümet tarafından verilmiş gibi emir göstererek başkasını para veya eşya veya hukukça hükmü haiz bir senet göndermeye veya bir mahalle koymaya veya bunların kendi eline geçmesini temin etmeye mecbur kılarsa onbeş seneden yirmi seneye kadar ağır hapis cezasına mahkûm olur.
Madde 501 –Bir şahsın herhangi bir vasıta ile kendini bilmiyecek veya müdafaa edemiyecek hale getirilmesi dahi hırsızlık cürmünden cebir ve şiddet sayılır.
AÇIKLAMALAR
TCK m. 148 Kapsamında Yağma (Gasp) Suçu: Hukuki İnceleme ve Uygulama Esasları
1. Giriş
Türk Ceza Kanunu’nun 148. maddesinde düzenlenen yağma suçu (kamuoyunda yaygın adıyla “gasp”), malvarlığına karşı işlenen en ağır suçlardan biri olarak ceza hukukunda özel bir öneme sahiptir. Bu suç tipi, hırsızlık suçu ile birlikte cebir veya tehdidin birleşmesiyle oluşan karma bir suçtur. Hem kişinin vücut bütünlüğüne hem de malvarlığına yönelik tehdit ve cebir içermesi nedeniyle hem kişilere karşı suçlar hem de malvarlığına karşı suçlar kategorisinde incelenebilir.
Bu makalede, TCK m. 148 kapsamında yağma suçunun unsurları, korunan hukuki değer, suçun özel görünüm biçimleri, uygulamada karşılaşılan sorunlar ve Yargıtay içtihatlarıyla şekillenen güncel değerlendirmelere yer verilecektir.
2. Suçun Tanımı ve Unsurları
2.1. Fail ve Mağdur
Yağma suçunun faili herkes olabilir. Failin kamu görevlisi olup olmaması, suçun nitelikli hali kapsamında değerlendirilebilir (bkz. TCK m. 150). Suçun mağduru ise malvarlığına zarar verilen herhangi bir gerçek veya tüzel kişi olabilir.
2.2. Suçun Maddi Unsurları
a) Cebir veya Tehdit Kullanımı
TCK m. 148/1’e göre, fail mağduru:
- Hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik saldırı gerçekleştireceği tehdidiyle,
- Malvarlığına büyük zarar vereceği tehdidiyle,
- Fiili cebir kullanarak bir malı teslim etmeye ya da alınmasına karşı koymamaya zorlamalıdır.
Burada dikkat edilmesi gereken, cebir veya tehdidin malın teslimi veya alınmasına karşı koymamaya zorlayacak nitelikte olması gerektiğidir.
b) Malın Teslimi veya Alınmasına Karşı Koymama
Fiil sonucunda mal mağdurun zilyetliğinden çıkmalı ve failin ya da üçüncü bir kişinin zilyetliğine geçmelidir. Teslim ya da karşı koymama, cebir veya tehdit neticesinde olmalıdır.
c) Malvarlığı Değeri Taşıyan Eşya
Yağma suçunun konusu taşınır bir mal olabileceği gibi senet, vesika, kıymetli evrak da olabilir. 2. fıkra kapsamında bir kimsenin borç altına girmesini sağlamak için yapılan zorlamalar da yağma suçu kapsamına alınmıştır.
2.3. Suçun Manevi Unsuru
Yağma suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Failin amacı, kendisine veya bir başkasına yarar sağlamak, mağdurun rızasını cebren veya tehditle bertaraf ederek malı ele geçirmektir. Taksirle yağma suçu mümkün değildir.
3. TCK m. 148/2 ve 148/3: Yağma Suçunun Diğer Görünüm Biçimleri
3.1. TCK m. 148/2: Belge Üzerinde Zorlama
Failin, cebir veya tehditle mağduru;
- Senet vermeye,
- Senedin alınmasına karşı koymamaya,
- Senet niteliği taşıyacak bir belgeyi imzalamaya veya
- Var olan bir senedi imha etmeye mecbur bırakması da yağma suçunu oluşturur.
Burada failin malı doğrudan almaması, bir hakkın doğmasına veya sona ermesine yol açması, suçun oluşumu için yeterlidir.
3.2. TCK m. 148/3: Bilinçsiz Hale Getirme
Failin mağduru kendini bilemeyecek ve savunamayacak hale getirmesi (uyuşturucu vermek, bayıltmak, alkol vs.) yağma suçunda cebir olarak kabul edilmiştir. Bu hükümle failin doğrudan fiziksel güç kullanmadan gerçekleştirdiği saldırılar da kapsama alınmaktadır.
4. Korunan Hukuki Değer
Yağma suçu ile malvarlığı, vücut bütünlüğü ve kişisel güvenlik aynı anda korunmaktadır. Suçun çoklu hukuki değeri, cezalandırma politikasını da ağırlaştırıcı yönde etkilemiştir. Bu nedenle yağma, hırsızlıktan daha ağır şekilde cezalandırılmaktadır.
5. Yaptırım ve Cezai Sonuçlar
5.1. Temel Cezalar
TCK m. 148 kapsamında yağma suçunun cezası:
- Altı yıldan on yıla kadar hapis cezasıdır.
5.2. Nitelikli Haller (TCK m. 149)
Nitelikli yağma halleri, TCK m. 149’da düzenlenmiş olup ceza on yıldan on beş yıla kadar hapis olarak belirlenmiştir. (Bkz. Silahla yağma, birden fazla kişiyle işlenme, kamu görevlisi sıfatının kötüye kullanılması vs.)
6. Yargıtay Kararları Işığında Değerlendirme
Yargıtay kararlarında şu hususlar öne çıkmaktadır:
- Cebirin ağırlığı, yağma ile kasten yaralama arasındaki ayrımı belirler. Hafif cebir varsa yağma değil hırsızlık suçu gündeme gelebilir.
- Tehdidin mağdurun iradesini etkileyebilecek nitelikte olması aranır. Soyut tehditler yetersizdir.
- Senet zorlaması, failin doğrudan malı elde etmese de ekonomik bir yarar sağlaması nedeniyle yağma suçu kapsamında değerlendirilmektedir.
7. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
- Hırsızlık ve yağma ayrımı, uygulamada sıkça tartışılır.
- Kasten yaralama ile yağma suçu arasındaki sınır, cebrin derecesine göre belirlenir.
- Zincirleme suç ve iştirak durumları, cezanın belirlenmesinde etkili olur.
8. Sonuç
TCK m. 148 kapsamında düzenlenen yağma suçu, kişilerin hem beden bütünlüğünü hem de ekonomik varlıklarını tehdit eden tehlikeli bir suç tipidir. Bu nedenle yasa koyucu, hem cebir hem tehdit içeren fiillere karşı ağır yaptırımlar öngörmüştür. Uygulamada suçun sınırlarının net belirlenmesi, diğer suç tiplerinden doğru şekilde ayrılması ve ceza adaletinin sağlanması bakımından hayati önem taşımaktadır.

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.