
Daha az cezayı gerektiren hâl
Madde 150- (1) Kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir.[1]
GEREKÇE:
Madde metninde, yağma suçunun daha az cezayı gerektiren hâlleri belirlenmiştir. Bu hükme göre, bir hukukî ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanılması hâlinde, tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. Böylece, Kanunda, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 308. maddesinde tanımlanan ve “ihkakı hak” veya “kendiliğinden hak alma” diye ifade edilen suç tanımına ayrıca yer verilmemiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında, yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı
Madde 308 – Bir kimse Hükümete müracaata muktedir olduğu ahvalde iddia eylediği bir hakkı istihsal maksadiyle eşya üzerinde kuvvet sarfiyle kendiliğinden hakkını ihkak ederse otuz liradan elli liraya kadar ağır cezayı nakdiye mahkûm olur.
Eğer fail eşya üzerine değil de şahıslara karşı tehdit veya şiddet istimal etmiş olursa bir aydan bir seneye kadar hapis ve elli liraya kadar ağır cezayı nakdiye mahkûm olur.
Şiddet silah ile veya dövmek veyahut yaralamak ile vuuka gelirse işbu dövmek veya yaralamaktan dolayı 456 ncı maddenin birinci fıkrasında beyan olunan ahvalden daha ağır bir netice husule gelmediği takdirde hapis iki aydan ve ağır cezayı nakdi kırk liradan aşağı olamaz.
Cürmün faili hakkını ispat ederse göreceği cezanın dörtte üçü kadarı indirilebilir.
Resen takibi iktiza eden diğer bir cürüm dahi birlikte irtikâp olunmamış olmak şartiyle bu maddede beyan olunan cürümden dolayı takibat icrası şahsi dava ikamesine bağlıdır.
Madde 522 – Onuncu babda beyan olunan cürümlerin işlenmesinde cürmün mevzuu olan şeyin veya ika edilen zararın kıymeti pek fahiş ise mahkeme cürme mahsus olan cezayı yarısına kadar artırır ve eğer hafif ise yarısına ve eğer pek hafif ise üçte birine kadar eksiltir.
Kıymet tayini için cürmün mevzuu olan şeyin yahut vakı zararın cürüm işlendiği zamandaki kıymeti nazarı dikkate alınır. Yoksa failin istihsal eylediği menfaat hesap edilmez.
Eğer fail aynı neviden olan cürümlerden dolayı mükerrer bulunur veya bu babın ikinci faslında yazılı cürümlerden birini işlemiş olursa cezayı tenkise mahal yoktur.
AÇIKLAMALAR
TCK m. 150 Kapsamında Yağma Suçunun Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağın Tahsili Amacıyla İşlenmesi ve Malın Değerinin Azlığı
Giriş
Yağma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 148 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, mağdurun malvarlığına karşı cebir veya tehdit yoluyla işlenen ağır bir suç tipidir. Ancak bu suçun bazı özel görünüm biçimleri, failin lehine sonuç doğurabilecek niteliktedir. TCK m. 150, yağma suçunun hukuki ilişkiye dayanan bir alacağın tahsili amacıyla işlenmesi ve malın değerinin azlığı durumlarını daha az cezayı gerektiren hal olarak düzenlemiştir.
I. Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağın Tahsili Amacıyla Yağma Suçu (TCK m. 150/1)
A. Mevzuattaki Gelişim
765 sayılı TCK’da “ihkak-ı hak” (kendiliğinden hak alma) müstakil bir suç olarak düzenlenmişken, 5237 sayılı TCK’da bu müstakil suç tipi terk edilmiş ve bunun yerine hukuki ilişkilere dayanan alacakların cebir veya tehdit yoluyla tahsiline özel düzenlemeler getirilmiştir. TCK m. 150/1 hükmü, bu bağlamda yalnızca tehdit (m.106) veya kasten yaralama (m.86-87) suçları hükümlerinin uygulanmasını öngörmektedir.
B. Uygulama Şartları
TCK m. 150/1’in uygulanabilmesi için üç temel şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir:
- Failin mağdura karşı bir alacağının bulunması,
- Bu alacağın hukuki bir ilişkiye dayanması,
- Cebir veya tehdidin alacağın tahsili amacıyla gerçekleştirilmiş olması.
Hukuki ilişki, mutlaka yazılı veya resmi belgelerle ispatlanmak zorunda değildir; hukuk düzenince meşru sayılan her türlü ilişki bu kapsamdadır (örneğin, sözlü borç ilişkisi, adi yazılı sözleşme).
C. Failin Sınırlılığı: Kimler Yararlanabilir?
Madde hükmünden yalnızca hukuki ilişkinin tarafı olan kişi yararlanabilir. Doktrinde bazı görüşler alacağın temliki veya dolaylı sahiplik hallerinde de maddenin uygulanabileceğini savunsa da, baskın görüşe ve Yargıtay uygulamasına göre, hukuki ilişkinin doğrudan tarafı olmayan kimseler (örneğin, mafya, tahsilatçılar) bu hükümden yararlanamaz.
D. Suçun Niteliği: Yağmadan Ayrılma
Eğer cebir veya tehdit, hukuki alacağın tahsiline yönelikse, fail yağma suçu değil, kasten yaralama veya tehdit suçu bakımından cezalandırılır. Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur: Failin kastı yalnızca alacağını almak olmalı; eğer kast öldürmeye veya yağmanın klasik görünüm biçimlerine yönelikse, TCK m. 148 ve 149 hükümleri uygulanır.
Örnek: Failin mağdurdan olan 5.000 TL’lik alacağını almak amacıyla onu darp etmesi halinde, yalnızca kasten yaralama suçu oluşur. Ancak fail, mağduru öldürmek veya ağır surette yaralamak suretiyle alacağını tahsil etmeye çalışmışsa, TCK m. 82 veya 149 devreye girer.
E. Cebir Unsuruna Dair Tartışmalar
Cebir kullanımında TCK m. 86-87 hükümlerinin uygulanacağı açık olmakla birlikte, TCK m. 108’deki cebir suçu ile bağlantı kurulup kurulamayacağı tartışmalıdır. Komisyon görüşmeleri doğrultusunda, yalnızca kasten yaralama suçları uygulanmalı, 108. maddeye doğrudan atıf yapılmamalıdır.
F. Teşebbüs, İştirak ve Görevli Mahkeme
- İştirak hâlinde işlenen suçlarda, yalnızca alacaklı sıfatına sahip olan fail m.150/1’den yararlanabilir.
- Mahkeme görevi bakımından ise, olayda esasen yağma suçu işlendiğinden, Ağır Ceza Mahkemesi görevli olmalıdır. Ancak Yargıtay, mağdurun şikayetiyle sınırlı kalan tehdit/yaralama eylemlerinde Asliye Ceza Mahkemesi kararlarını da onamaktadır.
- Suçun soruşturulmasının şikâyete bağlı olup olmadığı, tehdit veya yaralamanın niteliğine göre değişmektedir.
II. Yağma Suçunda Malın Değerinin Azlığı (TCK m. 150/2)
A. Düzenlemenin Evrimi
TCK m.150/2 ilk halinde, “verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilir” şeklindeydi. Ancak bu zorunlu indirim uygulaması, 5377 sayılı Kanun’la “indirilebilir” şeklinde değiştirilerek hâkime takdir yetkisi verilmiştir.
B. Malın Değeri Nasıl Belirlenir?
- Objektif kriter: Eşyanın piyasadaki parasal karşılığıdır. Suç tarihine göre tespit edilir.
- Subjektif unsurlar: Olayın niteliği, failin kastı ve failin “daha fazlasını alabilecekken azını alma” durumu.
- Kriter dışı unsurlar: Mağdurun veya failin ekonomik durumu dikkate alınmaz.
Yargıtay’a göre, failin daha fazlasını alabilecek imkânı varken yalnızca değer olarak az olanı alması, malın değeri gerçekten düşükse ve özgülenmiş kast bu yöndeyse, indirim uygulanabilir.
C. Uygulama Şartları
TCK m.150/2’nin uygulanabilmesi için Yargıtay içtihatlarına göre beş şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir:
- Suçun işleniş biçimi
- Olayın özelliği
- Failin özgülenen kastı
- Daha çoğunu alabilme olanağı varken az olanı alma
- Yasal ve yeterli gerekçe
D. Teşebbüs ve Zincirleme Suçlarda Uygulama
Teşebbüs hâlinde failin almak istediği mal belli değilse veya değer tespit edilemiyorsa bu madde uygulanmaz. Ancak eylemden açıkça belirli bir malın alınması hedeflenmişse ve bu malın değeri düşükse madde uygulanabilir. Zincirleme suçlarda tüm eşyaların toplam değeri dikkate alınır.
E. Yargıtay İçtihatları ve Değerlendirme
Yargıtay, 150/2. maddenin uygulanmasında önce objektif değeri, ardından subjektif koşulları değerlendirmektedir. Malın değeri az olsa da failin özgülenen kastı çok olanı almaya yönelikse veya olayın özelliği indirim yapılmasını haklı kılmıyorsa, madde uygulanmaz.
Yargıtay, örnek olarak yalnızca cüzdanda 5 TL para veya birkaç sigara gibi eşyanın yağmalanması hâlinde bile, failin kastı tüm eşyayı almaya yönelikse bu hükmün uygulanamayacağını vurgulamaktadır.
Sonuç
TCK m. 150, hem ceza adaletini sağlamak hem de hukuki ilişkinin kötüye kullanılmasını önlemek amacıyla düzenlenmiş önemli bir maddedir. Alacak tahsili amacıyla işlenen yağma eylemlerinde failin amacı ve alacağın meşruiyeti titizlikle değerlendirilmeli, malın değerinin azlığı durumunda ise hem objektif hem de subjektif unsurlar gözetilerek somut olay bazında adil kararlar verilmelidir.
[1] 29/6/2005 tarihli ve 5377 sayılı Kanunun 17 nci maddesiyle bu fıkrada yer alan “indirilir” ibaresi, “indirilebilir” şeklinde değiştirilmiştir.

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.