
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi
Madde 98- (1) Yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla ya da başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimseye hal ve koşulların elverdiği ölçüde yardım etmeyen ya da durumu derhal ilgili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi dolayısıyla kişinin ölmesi durumunda, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
GEREKÇE:
Madde metninde, yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun konusu, yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla ya da başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimse olabilir. Suçun faili ise, herkes olabilir.
Belirtilen durumlarda bulunan bir kimseye karşı yardım yükümlülüğünün yerine getirilmemesi hâlinde, bu suç oluşacaktır. Ancak, belirtilen durumlarda bulunan kişilere gerekli müdahalenin yapılabilmesine yönelik olarak bir teşkilatlanmanın olduğu yerlerde, kişilerin yardım için girişimde bulunmaması suç oluşturmayacaktır. Ancak, ilgili makamların bu durumdan haberdar olmaması hâlinde, kişilerin durumu derhâl ilgili makamlara bildirme yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi de bu madde kapsamında suç olarak tanımlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında, netice sebebiyle ağırlaşmış suç hâline ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir.
Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı
Madde 476 – Bir kimse yedi yaşından aşağı bir sabiyi veya müptela olduğu akıl veya beden hastalığından dolayı kendini idare edemiyen bir kimseyi terkedilmiş bulupta derhal ait olduğu daireye veya Hükümet memurlarına malümat vermekte ihmal ederse beş liradan elli liraya kadar ağır cezayi nakdi ile cezalandırılır.
Bir mecruha veya sair tehlikede bulunan bir kimseye yahut ölü veya ölüye benzer bir cesede tesadüf edip te mümkün olan yardımı yapmakta veya derhal ait olduğu daireye veya Hükümet memurlarına malümat vermekte ihmal eden kimse hakkında dahi aynı ceza tertip olunur.
AÇIKLAMALAR
Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi Suçu (TCK m. 98) Üzerine Akademik Bir İnceleme
1. Giriş
Türk Ceza Kanunu’nun 98. maddesi, sosyal dayanışmanın ceza hukuku bakımından bir yansıması olarak karşımıza çıkar. Kişisel ahlaki yükümlülüğün hukuki bir yükümlülüğe dönüştüğü bu düzenleme, toplumda yardımlaşma bilincini pekiştirmeyi ve tehlike altındaki bireylerin korunmasını amaçlamaktadır. Bu maddeyle, yardıma muhtaç bireylerin hayat ve vücut bütünlüğü hukuki güvence altına alınırken, aynı zamanda bireylerin toplumsal sorumluluklarının ceza tehdidiyle güçlendirilmesi hedeflenmiştir.
2. Yasal Düzenleme
2.1. TCK m. 98 Metni
(1) Yaşı, hastalığı, yaralanması veya başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimseye, hâl ve koşulların elverdiği ölçüde yardım etmeyen ya da durumu derhâl ilgili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.
(2) Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle kişinin ölmesi hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
3. Suçun Tarihsel Gelişimi ve Mukayeseli Hukuk
Bu suç, 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun 476. maddesinde daha sınırlı şekilde düzenlenmişti. Eski düzenlemede yalnızca 7 yaşından küçük çocuklar veya akıl ve beden hastalığı nedeniyle kendini idare edemeyen kişiler için yardım yükümlülüğü öngörülürken, 5237 sayılı Kanun ile birlikte bu koruma kapsamı yaş, hastalık, yaralanma ve başka nedenlerle kendini idare edemeyecek tüm bireyleri kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Ayrıca, yeni düzenleme ile mağdurun ölmesi durumunda cezanın artırılması öngörülerek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hali tanımlanmıştır.
4. Korunan Hukuki Yarar
Bu suçla korunan temel hukuki değer, insan yaşamı ve beden bütünlüğüdür. Aynı zamanda sosyal dayanışma, toplumsal sorumluluk bilinci ve başkasının hayatına duyarlılık gibi değerlere de dolaylı bir koruma sağlanmaktadır.
5. Maddi Unsur
5.1. Fail
Suçun faili herkes olabilir. Ancak, olayın meydana gelmesine neden olan kişinin 98. madde kapsamında mı yoksa TCK m. 83 kapsamında mı sorumlu olacağı doktrinde tartışmalıdır.
5.2. Mağdur
Mağdur, yalnızca kendini idare edemeyecek durumda olan canlı bir insan olabilir. Bu durum, yaş, hastalık, yaralanma veya başka nedenlerle ortaya çıkabilir. Ancak, salt yaşlılık ya da hastalık yetmez; bu durumun kişinin kendisini idare etmesini fiilen imkânsız kılması gerekir.
5.3. Hareket
Suç iki farklı şekilde işlenebilir:
- Yardım etmeme,
- Bildirimde bulunmama.
Fail, hal ve koşullar elverdiği hâlde mağdura yardım etmemişse veya yardım edemese dahi durumu yetkili makamlara derhal bildirmemişse suç oluşur. Bildirimin yazılı, sözlü, telefon, faks gibi herhangi bir yolla yapılması mümkündür. Buradaki “derhal” kavramı, ilgili makamların müdahale imkânını sağlayacak makul süreyi ifade eder.
5.4. Netice
Birinci fıkradaki düzenleme tehlike suçu niteliğindedir. Ancak ikinci fıkrada ölüm neticesi düzenlenmiş ve bu hâlde neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç oluşacağı belirtilmiştir. Ancak bu neticenin failin ihmali nedeniyle doğmuş olması gerekir.
6. Manevi Unsur
Suç sadece kasten işlenebilir. Fail, mağdurun yardıma muhtaç olduğunu bilmekte ve buna rağmen yardım ya da bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemektedir. Taksirli hareketler bu suçun oluşumuna neden olmaz.
7. Hukuka Aykırılık Unsuru
Burada hukuka uygunluk sebebi olarak zorunluluk hâli (TCK m. 25/2) gündeme gelebilir. Örneğin failin yardımda bulunması durumunda kendi yaşamı ciddi tehlikeye girecekse (linç edilme riski, bulaşıcı hastalık vs.) yardım yükümlülüğü aranmaz, ancak bildirim yükümlülüğü devam eder.
8. Suçun Özel Görünüş Şekilleri
8.1. Teşebbüs
Bu suça teşebbüs mümkün değildir. Yardım ya da bildirim yükümlülüğü yerine getirilmediğinde suç tamamlanır.
8.2. İştirak
Azmettirme veya yardım etme yoluyla iştirak mümkündür. Örneğin birinin “Bize ne, karışma!” diyerek müdahale etmesini engellemesi durumunda azmettirme söz konusu olabilir.
8.3. İçtima
Yardıma muhtaç birden fazla kişinin varlığı halinde ve bu kişilere ilişkin hiçbir yardımda veya bildirimde bulunulmaması durumunda zincirleme suç (TCK m. 43) hükümleri uygulanabilir.
9. Suçun Diğer Suçlarla Ayrımı
- TCK m. 83: Failin neticeyi önleme konusunda hukuki yükümlülüğü varsa ve bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi sonucunda ölüm meydana gelmişse, ihmali davranışla kasten öldürme suçu oluşur.
- TCK m. 97: Fail, mağdura karşı koruma ve gözetim yükümlülüğü altındaysa ve kişiyi kendi haline bırakmışsa, terk suçu gündeme gelir.
- TCK m. 279: Fail kamu görevlisi ise ve görevi nedeniyle durumu öğrenmişse, kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçu oluşur.
10. Yaptırım ve Yargılama Usulü
- TCK m. 98/1: Bir yıla kadar hapis veya adli para cezası. Bu suç Sulh Ceza Mahkemesi yetkisindedir.
- TCK m. 98/2: Bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası. Bu suç Asliye Ceza Mahkemesi görev alanına girer.
- Her iki suç da re’sen takip edilir, şikâyete bağlı değildir.
- 2 yılın altındaki cezalar için HAGB (CMK m. 231) ve ertelenme hükümleri uygulanabilir.
11. Sonuç
TCK m. 98 ile toplumun yardımlaşma ve sosyal sorumluluk ilkelerine dayalı olarak şekillenen ahlaki değerleri, hukuki bir yükümlülüğe dönüştürülmüştür. Bu madde, bireylerin yalnızca kendilerinden sorumlu olduğu anlayışını aşarak, başkalarının hayat ve beden bütünlüğüne karşı duyarlı bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır. Özellikle somut olayın koşulları, failin kişisel yetenekleri ve tehlike anındaki imkânları göz önünde bulundurularak ceza sorumluluğu tayin edilmelidir. Suçun sınırlarının doğru belirlenmesi, hem bireylerin gereksiz şekilde cezalandırılmamasını sağlar hem de hukuki güvenliği temin eder.

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.