
Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs
Madde 277- (Değişik: 2/7/2012-6352/90md.)
(1) Görülmekte olan bir davada (…) gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek veya bir haksızlık oluşturmak amacıyla, davanın taraflarından birinin, (…) sanığın, katılanın veya mağdurun lehine veya aleyhine sonuç doğuracak bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 18/6/2014-6545/69 md.) Teşebbüs iltimas derecesini geçmediği takdirde verilecek ceza altı aydan iki yıla kadardır.
(2) Birinci fıkradaki suçu oluşturan fiilin başka bir suçu da oluşturması halinde, fikri içtima hükümlerine göre verilecek ceza yarısına kadar artırılır.
6352 SAYILI KANUNUN MADDE GEREKÇESİ:
“Tasarının 71. maddesi ile, Türk Ceza Kanununun 277 nci maddesi başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmektedir.
Mahkemeler nezdinde görülmekte olan bütün davaların ve tabiatıyla ceza muhakemesinin amacı,gerçeğin araştırılması ve bu suretle adil bir yargıya varılmasıdır. Davaların ve ceza soruşturmasının doğruluk, dürüstlük ve gerçeğe ulaşma ilkelerine uygun olarak işlemesinde ve bu suretle adaletin gerçekleşmesinde bütün tarafların, şüphelinin ve nihayetinde toplumu oluşturan her bireyin yararı bulunmaktadır. Bu nedenle, adil yargılanma hakkını ihlâl eden, yargılamanın veya soruşturmanın doğruluk, dürüstlük ve gerçeğe ulaşma ilkelerine uygun olarak işlemesi yönündeki toplumsal beklentiyi zedeleyen tutum ve davranışlardan kaçınılması gerekmektedir.
Maddenin birinci fıkrasında tanımlanan suçun konusunu, herhangi bir uyuşmazlık oluşturmaktadır. Bu uyuşmazlık, özel hukuk hükümlerine göre açılmış olan bir davaya ya da idare veya vergi mahkemesinde açılmış olan bir davaya konu olabileceği gibi ceza soruşturması veya kovuşturmasına konu olan bir suç olgusuna ilişkin uyuşmazlık da olabilecektir. Dikkat edilmelidir ki, uyuşmazlığın,herhangi bir davaya ya da soruşturma veya kovuşturmaya konu edilmiş olması gerekmektedir.
Maddenin birinci fıkrasında düzenlenen suç, yargı görevi yapanlar ile bilirkişi veya tanıkla doğrudan bir ilişki kurulmasını gerekli kılmakta ve bu ilişkiyle beraber belirli bir yönde karar vermesi veya işlem tesis etmesi hususunda yargı görevi yapandan, gerçeğe aykırı mütalâa veya beyanda bulunması hususunda bilirkişiden veya tanıktan talepte bulunulmaktadır. Yargı görevi yapana, bilirkişiye veya tanığa ulaştırılan mesajın alenî olması gerekmemektedir; bu mesaj genellikle gizli bir surette iletilmektedir.
Söz konusu suçun, kamu hukuku veya özel hukuk ayırımı yapılmaksızın, her türlü uyuşmazlıkla ilgili olarak görülmekte olan davada veya yapılmakta olan soruşturmada, davanın taraflarından birinin,şüpheli veya sanığın, katılanın veya mağdurun lehine veya aleyhine sonuç doğuracak bir karar vermesi veya işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı mütalâa veya beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs edilmesiyle işlendiği kabul edilmektedir. Bu nedenle, söz konusu suç, serbest hareketli bir suçtur. Suç tanımında, “hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs” unsuruna yer verildiğinden, suçun oluşabilmesi için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkileme girişiminin hukuka aykırı olması gerekmektedir. Bu itibarla, davanın tarafı olan yada soruşturma veya kovuşturmanın süjesi olan kişilerin bu bağlamda taşıdıkları sıfatın gereği olarak hukuken kendilerine tanınan yetkiyi kullanmaları hâlinde, bir hukuka uygunluk sebebi olarak iddia ve savunma hakkının kullanılması söz konusu olduğu için, suç oluşmayacaktır.
Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkileme teşebbüsünde bulunulmasıyla bu suç tamamlanmış olmaktadır. Söz konusu suçun oluşabilmesi için, yargı görevi yapanın, bilirkişinin veya tanığın hukuka aykırı olarak kendisine iletilen talebe icabet ederek herhangi bir karar vermesi veya işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı mütalâada veya beyanda bulunması gerekmemektedir.
Etkilemeye teşebbüs edilen kişinin, davanın veya soruşturmanın süjesi olarak yargı görevi yapanlar ile bilirkişi veya tanık olması gerekmektedir. Yargı görevi yapan ibaresi, Türk Ceza Kanununun 6 ncı maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre, yüksek mahkemeler ve adlî, idarî ve askerî mahkemeler üye ve hâkimleri ile savcı ve avukatlar, yargı görevi yapan kişidir. Bilirkişi ve tanık kavramlarından ise, ceza muhakemesi ile hukuk muhakemesindeki anlam ve içeriklerin anlaşılması gerekmektedir. Tercüman da,bilirkişi kavramı içinde değerlendirilmektedir.
Bu suçun oluşabilmesi için, failin belirli bir amaç doğrultusunda hareket etmesi gerekmektedir.Failin, söz konusu suçu oluşturan fiili, gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek veya bir haksızlık oluşturmak amacıyla, yani görülmekte olan bir davanın taraflarından birinin ya da yapılmakta olan bir soruşturma veya kovuşturmada şüpheli veya sanığın ya da davaya katılanın veya mağdurun leh veya aleyhine sonuç doğuracak bir karar verilmesini veya işlem tesis edilmesini ya da gerçeğe aykırı mütalâa veya beyanda bulunulmasını sağlamak amacıyla, işlemesi gerekmektedir.
Birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi sırasında yargı görevini yapanlar ile bilirkişi veya tanıklar, örneğin tehdit edilmiş veya cebre maruz bırakılmış olabilmektedir. Bu ihtimale binaen maddenin ikinci fıkrasında, özel bir farklı neviden fikrî içtima hükmüne ver verilmiştir. Buna göre, birinci fıkrada tanımlanan suçu oluşturan fiilin aynı zamanda başka bir suç oluşturması hâlinde, fail sadece daha ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılacak; ancak bu suçtan dolayı verilen ceza, yarısına kadar artırılacaktır.
6352 SAYILI KANUN DEĞİŞİKLİĞİNDEN ÖNCEKİ 277. MADDE METNİ
Yargı Görevi Yapanı Etkileme
Madde 277 – (1) Bir davanın taraflarından birinin veya bir kaçının veya sanıkların veya davaya katılanların, mağdurların leh veya aleyhinde, yargı görevi yapanlara emir veren veya baskı yapan veya nüfuz icra eden veya her ne suretle olursa olsun adı geçenleri hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden kimseye iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir. Teşebbüs iltimas derecesini geçmediği takdirde verilecek ceza altı aydan iki yıla kadardır.
GEREKÇE:
Madde, bir davada taraflardan birinin veya bir kaçının ve sanıkların, katılanların veya mağdurların leh veya aleyhine yargı görevi yapanlara emir vermeyi veya baskı yapmayı veya nüfuz icra etmeyi veya yargı görevleri yapanları ne suretle olursa olsun etkilemeye teşebbüs etmeyi cezalandırmaktadır. Emir verildiği, baskı yapıldığı veya nüfuz icra edildiği veya etki yapılmasına girişildiği anda cürüm tamamlanmış olur.
Suç, herhangi bir yargı görevi yapana karşı işlenebilir.
Teşebbüs iltimas derecesini geçmediği takdirde faile daha az ceza verilmesi öngörülmüştür. Burada iltimastan maksat, hatıra binaen ricada bulunmaktır.
AÇIKLAMALAR
Yargı Görevi Yapanı, Bilirkişiyi veya Tanığı Etkilemeye Teşebbüs (TCK m.277)
Özet:
Türk Ceza Kanunu’nun 277. maddesi, yargı görevi yapanları, bilirkişileri veya tanıkları hukuka aykırı şekilde etkilemeye teşebbüs eden davranışları cezalandırmayı amaçlar. Bu makalede suçun unsurları, cezaî sonuçları, mağdur ve sanık açısından alınması gereken önlemler, sıkça sorulan sorular ve hukuki danışmanlık önemi detaylı şekilde ele alınmaktadır.
1. Suçun Tanımı ve Kapsamı
Türk Ceza Kanunu m.277’ye göre; görülmekte olan bir davada gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek veya haksızlık oluşturmak amacıyla, davanın taraflarından birinin lehine veya aleyhine karar vermesi, işlem tesis etmesi veya beyanda bulunması için yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs etmek suç teşkil eder.
Bu suçun temel nitelikleri şunlardır:
- Suç, teşebbüs aşamasında dahi cezalandırılabilir.
- Teşebbüs, iltimas derecesini geçmediğinde ceza alt sınırdan uygulanır.
- Suç, başka bir suçla birlikte işlenirse, fikri içtima hükümlerine göre ceza artırılabilir.
2. Suçun Unsurları
2.1. Maddi Unsurlar
- Davanın görülmekte olması, yani yargı sürecinin aktif olması gerekir.
- Hukuka aykırı etkileme, baskı, tehdit, rüşvet veya yanıltıcı beyan yoluyla gerçekleştirilir.
2.2. Manevi Unsurlar
- Failin amacı gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek veya haksız bir yarar sağlamak olmalıdır.
3. Cezai Sonuçlar
- Temel ceza: 2 yıldan 4 yıla kadar hapis.
- Teşebbüs aşamasında ceza: 6 aydan 2 yıla kadar hapis.
- Başka bir suçla birlikte işlenmesi halinde ceza, yarı oranında artırılabilir.
4. Sanık Açısından Yapılması Gerekenler
- Hukuki temsilci edinmek: Bu suçla karşılaşan kişiler mutlaka ceza hukuku alanında uzman bir avukat ile çalışmalıdır.
- Suç isnadına itiraz: Soruşturma ve kovuşturma sürecinde savunma hakkı kullanılarak, hukuka aykırı delillerin reddi talep edilmelidir.
- Delil sunumu: Suçun işlenmediğini veya teşebbüsün gerçekleşmediğini gösterecek tüm yazılı ve görsel deliller avukat aracılığıyla mahkemeye sunulmalıdır.
5. Mağdur/Şikayetçi Açısından Yapılması Gerekenler
- Suç duyurusu yapmak: Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs eden kişilere karşı savcılığa resmi şikayet başvurulmalıdır.
- Delil toplamak: Mesaj, ses kaydı veya tanık beyanları gibi hukuki delillerin korunması önemlidir.
- Hukuki danışmanlık almak: Mağdurların süreç boyunca ceza avukatı desteği alması, hak kaybını önler ve sürecin sağlıklı ilerlemesini sağlar.
6. Özel Durumlar ve Dikkat Edilecek Noktalar
- Suç, doğrudan yargı mercilerine veya bilirkişilere etkiyi hedefler; dolaylı etkiler genellikle bu madde kapsamına girmez.
- Teşebbüs aşamasında suçun failine alt sınırdan ceza uygulanır, bu nedenle erken hukuki müdahale önemlidir.
- Başka suçlarla bağlantılı işlemlerde, ceza artırımı uygulanabilir.
7. Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Soru 1: Yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs etmek her zaman cezalandırılır mı?
Cevap: Evet, failin amacı gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek veya haksız yarar sağlamak ise, teşebbüs aşaması dahi cezaya tabidir.
Soru 2: Mağdur, suçun gerçekleştiğini ispatlamak için ne yapmalıdır?
Cevap: Mesaj, yazışma, kayıt ve tanık beyanlarını savcılık veya mahkeme kanalıyla resmi delil olarak sunmalıdır.
Soru 3: Suç başka bir suçla birleşirse ne olur?
Cevap: Fikri içtima hükümlerine göre ceza yarı oranında artırılır.
Soru 4: Hukuki destek almak şart mı?
Cevap: Evet, hem sanık hem de mağdur açısından ceza hukuku alanında uzman avukat desteği sürecin doğru yürütülmesi için kritiktir.
8. Sonuç
TCK m.277, yargının bağımsızlığını ve bilirkişi ile tanık güvenliğini korumayı amaçlayan önemli bir suç tipidir. Bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması, hukuka uygun delil toplama ve uzman avukat desteğiyle yürütülmelidir. Mağdur ve sanıkların süreci doğru yönetebilmesi için hukuki danışmanlık alması zorunludur.

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.