
Giriş
Ceza yargılamasında adil yargılanma hakkı ve usuli güvenceler, sanık haklarının korunmasında temel taşlardır. Bu bağlamda Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 307. maddesi, Yargıtay’ın bozma kararı sonrasında izlenecek süreci açıkça düzenlemektedir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen beraat kararının Yargıtay tarafından bozulması sonrası, Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılmadan direnme kararı verilip verilemeyeceği konusu ise öğretide ve yargı kararlarında önemli bir tartışma başlığıdır.
Bu yazımızda, CMK 307. madde çerçevesinde duruşma açılmadan direnme kararı verilip verilemeyeceği ele alınacaktır.
CMK m. 307: Duruşma Açılmadan Direnme Kararı Verilebilir mi?
CMK m. 307/1 uyarınca, Yargıtay’dan bozma kararı geldikten sonra, ilk derece veya bölge adliye mahkemesi ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sormak zorundadır. Bu çerçevede:
- Duruşma açılmalı, ilgililer davet edilmeli ve beyanda bulunma hakları tanınmalıdır.
- Bozma kararına uyulup uyulmamasına bu duruşma sonunda karar verilmelidir.
Bu düzenleme ışığında, mahkûmiyet hükmünün kaldırılarak sanığın beraatine karar verilmesi sonrası Yargıtay Özel Dairesince verilen bozma kararına Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılmaksızın direnilmesi hukuka aykırıdır.
Çünkü direnme kararı, yeni bir değerlendirme ve yargısal irade gerektirir. Bu da tarafların beyanlarını sunabileceği bir duruşmayı zorunlu kılar.
Şüpheli/Sanık Açısından Süreçte Nelere Dikkat Edilmeli?
Yargıtay’ın bozma kararından sonra sanığın dikkat etmesi gereken başlıca noktalar:
1. Duruşma Davetine Ulaşılması
- CMK 307/2 gereği, adres değişiklikleri zamanında mahkemeye bildirilmelidir.
- Tebligat alınamazsa yoklukta karar verilebilir; bu durumda aleyhe sonuçlar doğabilir.
2. Bozma Gerekçesinin Değerlendirilmesi
- Bozmanın içeriği incelenmeli; usule mi yoksa esasa mı ilişkin olduğu anlaşılmalıdır.
3. Uzman Ceza Avukatı ile Temsil
- Direnme kararı gibi teknik süreçlerde bir ceza hukuku uzmanı ile çalışmak, hakkın etkin şekilde kullanılmasını sağlar.
- Avukat, hem duruşmada savunma yapar hem de yeniden yargılama sürecinde hak kayıplarını önler.
Mağdur/Müşteki Açısından Dikkat Edilmesi Gerekenler
Mağdurun (veya katılanın) da bu süreçte hakları vardır:
1. Duruşma Katılım Hakkı
- Mahkemeye adres güncellemesi yapılmalı; duruşma günü kaçırılmamalıdır.
2. Bozma Sonrası Beyan Sunma
- Bozma kararına karşı görüş bildirme hakkı vardır.
- Direnilmesi talep edilecekse, gerekçeli beyan sunulmalıdır.
3. Avukatla Süreci Takip Etme
- Özellikle sanığın beraati söz konusuysa, hukuki argümanların güçlü şekilde sunulması için uzman bir ceza avukatı ile hareket edilmelidir.
Uzman Ceza Avukatının Önemi
Bozma sonrası direnme kararlarında yapılan küçük bir usul hatası, yıllar süren bir dava sürecini geçersiz kılabilir. Bu sebeple:
- Duruşmanın açılması zorunluluğu, teknik bir bilgi gerektirir.
- Ceza avukatı, bozma kararının kapsamına göre ne yönde strateji izleneceğini belirler.
- Usule aykırı direnme kararlarının Yargıtay tarafından bozulmasının önüne geçebilir.
- Ayrıca, aleyhe bozma yasağı (CMK m. 307/5) gibi koruma hükümlerini devreye sokabilir.
Sık Sorulan Sorular (SSS)
❓ Duruşma açılmadan direnme kararı verilirse ne olur?
Bu, usul hatasıdır. Yargıtay, kararın sadece bu sebeple bile bozulmasına karar verebilir.
❓ Yargıtay beraat kararını bozarsa, sanığın duruşmaya katılması zorunlu mudur?
Evet. Ceza artırımı ihtimali varsa, sanık her durumda dinlenmelidir.
❓ Bozma sonrası sadece sanık lehine temyiz varsa, mahkeme cezayı artırabilir mi?
Hayır. CMK m. 307/5 gereği, sanık lehine temyiz varsa, önceki cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
❓ Mahkeme, bozma kararına direnirse süreç nasıl işler?
Direnme kararı ilgili Yargıtay Dairesine gider. Uygun görülmezse dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na sevk edilir. Bu kurulun verdiği karara direnilemez.
Sonuç ve Değerlendirme
CMK m. 307 uyarınca, Yargıtay’ın beraat kararını bozması sonrası Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılmadan direnme kararı verilmesi usule aykırıdır. Taraflara bozmaya karşı diyeceklerini söyleme fırsatı tanınmalı; özellikle şüpheli/sanık yönünden savunma hakkı güvence altına alınmalıdır.
Bu süreçte, gerek sanıkların mağduriyet yaşamaması, gerekse müştekilerin adalet beklentisinin hukuka uygun şekilde değerlendirilmesi için uzman bir ceza avukatı ile temsil edilmek hayati önemdedir.
Yargıtay Kararları
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Ön Soruna İlişkin Görüşler
CMK’nın “Davaya yeniden bakacak mahkemenin işlemleri” başlıklı 307. maddesi şöyledir;
“(1) Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak bölge adliye veya ilk derece mahkemesi, ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.
(2) Sanık, müdafii, katılan ve vekilinin dosyada varolan adreslerine de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları saptanmamış olsa da duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise, her hâlde dinlenmesi gerekir.
(3) Yargıtaydan verilen bozma kararına uyulması hâlinde ilk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı, istinaf veya temyiz sınırlarına bakılmaksızın sadece temyiz yoluna başvurulabilir.
(4) Yargıtaydan verilen bozma kararına bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin direnme hakkı vardır. Direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir. Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. Direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara karşı direnilemez.
(5) Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 262 nci maddede gösterilen kimselerce temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.”.
Buna göre, Yargıtayca verilen bozma kararı üzerine dosyanın gönderildiği bölge adliye veya ilk derece mahkemelerince yeni bir tensip kararıyla duruşma günü tayin edilecek ve ilgililer duruşmaya çağrılıp bozmaya karşı diyecekleri sorulduktan sonra bozma ilamına uyulup uyulmaması yönünde bir karar verilecektir. Bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin göreve ilişkin olanlar dışında bozma ilamına uyma ya da direnme kararlarından birisini verebilmesi mümkündür. Maddenin üçüncü fıkrasında bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin bozma kararına ısrar hakkı olduğu vurgulandıktan sonra, ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymanın zorunlu olduğuna işaret edilmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında ise sınırlı biçimde uygulanabilecek olan cezayı aleyhe değiştirememe veya aleyhte düzeltme yasağı kabul edilerek yalnız sanık veya onun lehine ilgililer tarafından temyiz davası açıldığında, bozma üzerine yeniden kurulan hükümde belirlenen ceza ve sonucun önceki hükümle belirlenen cezadan ve sonuçtan daha ağır olamayacağı hüküm altına alınmıştır.
2. Ön Soruna İlişkin Hukuki Nitelendirme
CMK’nın 307. maddesine göre Yargıtayın bozma kararı sonrasında Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılması ve davetiye çıkarılan tarafların kural olarak dinlenilmelerinin zorunlu olması ile bozma gerekçesinin usule veya esasa yönelik olmasının ya da Bölge Adliye Mahkemesinin kararında direnip direnmemesinin kanuni düzenleme içeriğine göre herhangi bir önemi bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde; mahkûmiyet hükmünün kaldırılarak sanığın beraatine ilişkin hükmün Özel Dairece bozulması sonrasında Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılmadan direnme kararı verilemeyeceği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararına konu hükmün, duruşma açılmadan direnme kararı verilemeyeceğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi …; “CMK’nın 280/1-a. maddesi; ‘(1) Bölge adliye mahkemesi, (…) dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra; a) İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastan reddine, 303 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (c), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yer alan ihlallerin varlığı hâlinde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine…”, aynı Kanun’un 303/1-a. maddesi ise; “(1) Hükme esas olarak saptanan olaylara uygulanmasında hukuka aykırılıktan dolayı hüküm bozulmuş ise, aşağıdaki hâllerde Yargıtay davanın esasına hükmedebileceği gibi hükümdeki hukuka aykırılığı da düzeltebilir: a) Olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraate veya davanın düşmesine ya da alt ve üst sınırı olmayan sabit bir cezaya hükmolunması gerekirse…’ şeklinde düzenlenmiştir.
CMK’nın 280/1-a maddesi ile 303/1-a maddelerine göre bölge adliye mahkemesi, dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra; ilk derece mahkemesinin hükmünde usule ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğunu tespit etmekle birlikte, hükme esas olarak saptanan olaylara uygulanmasında hukuka aykırılıktan dolayı hükmün bozulması, bu cümleden olarak ‘olayın daha ziyade aydınlanması lazım gelmeden beraate hükmolunması gerektiği’ düşüncesinde ise duruşma açmadan davanın esasına hükmedebileceği gibi hükümdeki hukuka aykırılığı da düzeltebilir. Şu hâle göre; ilk derece mahkemelerince kabul edilen maddi mesele değiştirilmeden ve yeni bir delil araştırmasına gidilmeden, bölge adliye mahkemesince duruşma açılmaksızın beraat kararı verilmek suretiyle istinaf isteminin düzeltilerek esastan reddine karar verilebileceğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Adalete hızlı erişimin sağlanması amacı da bunu gerekli kılar.
Öte yandan CMK’nın 307/2. maddesindeki; ‘Sanık, müdafii, katılan ve vekilinin dosyada varolan adreslerine de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları saptanmamış olsa da duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise, her hâlde dinlenmesi gerekir.’ şeklindeki düzenlemeye göre sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır değilse dava sanığın yokluğunda bitirilebilecektir.
Somut dosyada bozma içeriğine göre CMK’nın 304/2-b maddesi uyarınca dosyanın Özel Daire tarafından Bölge Adliye Mahkemesine gönderildikten sonra yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesi direnme kararı vererek sanığın beraatine hükmetmiştir. CMK’nın 280/1-a ve 303/1-a maddeleri CMK’nın 307. maddesindeki duruşma açmadan direnilemez zorunluluğunu ortadan kaldırmaktadır. CMK’nın 280/1-a maddesi ile 307/2. maddesi birlikte değerlendirildiğinde Bölge Adliye Mahkemelerinin bozma kararına dosya üzerinden duruşma açmadan da direnebileceği kabul edilmelidir.
Belirtilen nedenlerle, uyuşmazlığın esasına geçilmesi gerektiği,” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.(Ceza Genel Kurulu 2024/204 E. , 2025/100 K.)

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.