
Ceza Yargılamasında Zorunlu Müdafilik ve Savunma Hakkı
Giriş
Savunma hakkı, yalnızca şüpheli veya sanıkların değil, adaletin gerçekleşmesini isteyen toplumun her ferdinin güvencesidir. Ceza yargılamasında savunma, hükmün doğruluğunu sağlayan en temel unsurlardan biridir. Bu sebeple, savunma hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için müdafi (savunma avukatı) yardımı büyük önem taşır.
Türkiye’de Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), savunma hakkını anayasal temele oturtmuş ve özellikle bazı hallerde zorunlu müdafilik sistemini öngörmüştür. Bu makalede, CMK’nın 150. ve 156. maddeleri çerçevesinde zorunlu müdafiliğin kapsamı, şüpheli/sanık ile mağdur/müşteki açısından yapılması gerekenler ele alınacaktır.
Savunma Hakkının Kapsamı
Savunma hakkı, Anayasa’nın 36. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Bu hak, yalnızca kişinin kendisini savunabilme özgürlüğü değil; aynı zamanda, bir avukat (müdafi) aracılığıyla hukuki yardım alma hakkını da içerir.
Uluslararası düzeyde de savunma hakkı;
- İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 11. maddesi,
- Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 14. maddesi,
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi
ile korunmaktadır.
Bu düzenlemeler, adil yargılanma hakkının en temel unsuru olarak “müdafiden yararlanma hakkı”nı açık biçimde belirtmiştir.
Zorunlu Müdafilik Nedir?
Ceza yargılamasında müdafiin varlığı kimi durumlarda isteğe bağlı (ihtiyari), kimi durumlarda ise zorunludur.
CMK’nın 150. maddesine göre, aşağıdaki durumlarda sanığın istemi aranmaksızın zorunlu müdafi atanır:
- Şüpheli veya sanık çocuk ise,
- Kendisini savunamayacak derecede malul, sağır veya dilsiz ise,
- Soruşturma veya kovuşturma konusu suçun alt sınırı 5 yıldan fazla hapis cezasını gerektiriyorsa,
- Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilirse,
- Resmî kurumda kusur yeteneğinin araştırılması için gözlem altına alınmasına karar verilirse,
- Kaçak sanık hakkında duruşma yapılması veya sanığın duruşmada hazır bulunması yargılamayı tehlikeye sokacak davranışlarda bulunursa.
Bu hallerde, şüpheli ya da sanık “müdafi istemiyorum” dese bile, baro tarafından bir müdafi atanır. Çünkü burada savunma hakkı, yalnız bireyin değil, adaletin sağlanması bakımından da kamu yararı taşıyan bir güvencedir.
Yaş Küçüklüğü Nedeniyle Görevlendirilen Müdafiin Görevi Ne Zaman Sona Erer?
Uygulamada en çok karıştırılan hususlardan biri, suça sürüklenen çocuğun 18 yaşını doldurmasıyla zorunlu müdafinin görevinin bitip bitmeyeceğidir.
Mevzuatta bu konuda açık bir hüküm yoktur. Dolayısıyla, 18 yaşını doldurmuş olsa bile yargılamaya devam eden sanığın müdafisinin görevi re’sen sona ermez. Çünkü CMK, müdafinin atanmasında olduğu gibi, görevinin sona erdirilmesinde de sanığın iradesine belirleyici bir değer atfetmemiştir.
Bu nedenle, suça sürüklenen çocuk 18 yaşına geldiğinde “müdafi istemiyorum” dese bile, atanmış olan zorunlu müdafinin görevi yargılama bitene kadar devam eder. Aksi durum, savunma hakkının zedelenmesi anlamına gelir.
Şüpheli ve Sanıklar İçin Yapılması Gerekenler
Ceza soruşturması veya kovuşturmasıyla karşı karşıya kalan herkesin atması gereken bazı temel adımlar vardır:
- Haklarınızı Bilin:
- Size isnat edilen suç açıkça bildirilmelidir.
- Susma hakkınız vardır.
- Müdafi yardımı alma hakkınız bulunur.
- Müdafi Seçimi veya Atanması:
- Eğer kendi avukatınızı seçemiyorsanız ve zorunlu müdafilik şartlarından biri varsa, baro tarafından ücretsiz olarak müdafi görevlendirilir.
- Kendi avukatınızı seçerseniz, baro tarafından atanmış müdafinin görevi sona erer.
- Müdafi ile İletişim Kurun:
- Müdafiinizle düzenli görüşün, ifade öncesi danışın.
- Delil sunma, tanık gösterme gibi haklarınızı onunla birlikte kullanın.
- Uzman Ceza Avukatına Başvurun:
- Ceza yargılaması, teknik ve karmaşık bir süreçtir.
- Deneyimli bir ceza avukatı; dosyanın stratejik yönünü belirler, hak ihlallerini önler ve adil yargılanma hakkınızı güvence altına alır.
- Kanun Yollarını Takip Edin:
- Hüküm sonrası istinaf veya temyiz haklarınızı zamanında kullanın.
- Müdafiiniz bu süreçte dilekçelerinizi hazırlar ve hukuki denetimi sağlar.
Mağdur ve Müştekiler İçin Yapılması Gerekenler
Ceza sürecinde sadece sanığın değil, mağdur ve müştekinin de hakları vardır. Mağdurların sürece aktif katılımı adaletin sağlanması açısından büyük önem taşır.
- Delillerinizi Koruyun ve Bildirin:
- Olayın hemen ardından delil niteliğindeki belge, kamera kaydı, tanık beyanlarını toplayın.
- Savcılığa veya mahkemeye sunun.
- Vekil (Avukat) ile Hareket Edin:
- Mağdur sıfatıyla avukat aracılığıyla sürece katılmanız mümkündür.
- Vekiliniz, dava boyunca sizi temsil eder, hak kaybı yaşamanızı engeller.
- Soruşturma ve Duruşma Sürecine Katılın:
- Katılan sıfatıyla davaya müdahil olabilirsiniz.
- Avukatınız, sanık lehine sunulan delillere karşı gerekli itirazları yapar.
- Uzman Avukatın Önemi:
- Özellikle çocuk mağdurlar, cinsel suçlar, dolandırıcılık gibi hassas dosyalarda ceza avukatı mağdurun psikolojik ve hukuki güvenliğini sağlar.
- Tazminat ve Hak Arama Yolları:
- Ceza davası sonunda uğradığınız zararın tazmini için ayrıca hukuk mahkemesinde dava açma hakkınız vardır.
- Bu süreçte de avukat desteği alınması önemlidir.
Uzman Ceza Avukatının Önemi
Ceza yargılaması, yalnızca hukuki bilgiyle değil; tecrübe, analiz yeteneği ve stratejik savunma planlaması ile yürütülmesi gereken bir süreçtir.
Bir uzman ceza avukatı;
- Dosyadaki hukuki eksiklikleri tespit eder,
- Usule aykırı işlemlere itiraz eder,
- Savunma stratejisini delil durumuna göre planlar,
- Müvekkilinin haklarını ihlal eden uygulamalara karşı gerekli başvuruları yapar.
Ayrıca uzman avukat; sadece sanığın değil, mağdurun da adalet önünde sesinin duyulmasını sağlar.
Bu nedenle, ister şüpheli/sanık olun ister mağdur/müşteki, bir uzman ceza avukatına başvurmak hak kayıplarını önlemenin en güvenli yoludur.
Sık Sorulan Sorular (SSS)
1. Zorunlu müdafi nedir?
Zorunlu müdafi, CMK gereği belirli şartlarda şüpheli veya sanığa istemi aranmaksızın atanan savunma avukatıdır. Bu durum, özellikle çocuklar, maluller veya ağır suçlarla yargılanan kişiler için geçerlidir.
2. 18 yaşını doldurunca müdafiin görevi biter mi?
Hayır. Yargılama süreci devam ettiği sürece zorunlu müdafiin görevi re’sen sona ermez. Müdafinin görevi, dosya kesinleşinceye kadar devam eder.
3. Şüpheli olarak ifadem alınırken avukat istemezsem ne olur?
Zorunlu müdafilik şartları varsa, siz istemeseniz dahi baro tarafından bir avukat görevlendirilir. Bu, adil yargılanma hakkınızı korumak için zorunludur.
4. Mağdur olarak avukata ihtiyacım var mı?
Evet. Mağdurların da haklarını etkin biçimde kullanabilmeleri için avukat yardımı alması tavsiye edilir. Avukat, dava sürecini takip eder ve hak kaybını önler.
5. Zorunlu müdafi ücretini kim öder?
Zorunlu müdafi, baro tarafından görevlendirilir ve ücreti devlet tarafından karşılanır.
Sonuç
Ceza yargılamasında savunma hakkı, adil yargılanmanın temel dayanaklarından biridir. CMK’nın getirdiği zorunlu müdafilik sistemi, bireylerin hukuki bilgi eksikliğinden kaynaklı hak kayıplarını önlemek amacı taşır.
Gerek şüpheli ve sanıkların savunma sürecinde, gerekse mağdurların haklarını arama aşamasında uzman ceza avukatı desteği almak, yargılamanın adil ve dengeli yürütülmesini sağlar.
Unutulmamalıdır ki; adalet, savunma hakkının etkin biçimde kullanılabildiği yerde var olur.
Yargıtay Kararları
İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
Oldukça geniş bir kavram olan savunma hakkı, şüpheliyi ve sanığı ilgilendirdiği kadar, bir gün şüpheli veya sanık konumuna düşebilecek toplumda yaşayan herhangi bir ferdi, dolayısıyla da toplumu ve yine adaleti sağlama yükümlülüğü bulunan Devleti ilgilendirmektedir. Çünkü; ceza yargılamasında savunma, yargılamanın sonucunda verilen ve iddia ile savunmanın değerlendirilmesinden ibaret olan, hükmün doğru olmasını sağlar. Bu yönüyle, geniş bir bakış açısı ile değerlendirilmesi gereken savunma hakkı, susma, soru sorma, kendi aleyhine işlemlere katılmama, tercümandan yararlanma, kanıtların toplanmasını isteme, duruşmada hazır bulunma gibi hakların yanında müdafiden yararlanma hakkını da içerir.
Savunma, Anayasa’nın 36. maddesiyle anayasal güvence altına alınan meşru bir yol, müdafi de savunmanın meşru bir aracıdır. Dolayısıyla söz konusu hüküm, müdafi aracılığı ile savunulmayı da anayasal güvence altına almaktadır.
Savunma hakkı, uluslararası belgelerde de değerine uygun yerini almıştır. Bunlardan, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 11/I, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Milletlerarası Antlaşma’nın 14/3-b-d, Avrupa İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi’nin 6/3-b-c maddeleri sanığın müdafiden yararlanması konusunda açık düzenlemeler getirmiştir.
CMK’nın 2. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde; “şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukatı” olarak tanımlanan müdafi, toplumsal savunmayı gerçekleştirmek amacıyla şüpheli veya sanık lehine hareket edip hukuki yardımda bulunan ve gerçeğin ortaya çıkarılmasını sağlayan kamusal bir muhakeme süjesidir.
Şüpheli veya sanığın müdafii aracılığıyla savunulması hususunda tercih yapma imkânına sahip olduğu hâllerde görev yapan müdafi ihtiyari müdafi, görevlendirilmesi hususunda şüpheli veya sanığın iradesinin önem taşımadığı hâllerde görev yapan müdafi ise zorunlu müdafidir. Başka bir ifadeyle, müdafiin zorunlu veya ihtiyari olması, şüpheli veya sanığın istemine ya da istemi olup olmadığına bakılmaksızın yani iradesi dikkate alınmadan atanıp atanmadığına bakılarak belirlenmektedir.
Mülga CMUK, kişisel savunmada kural olarak ihtiyari müdafilik sistemini benimsemiş ve sınırlı bazı hâllerde zorunlu müdafilik sistemini benimsemişken; CMK, zorunlu müdafilik sistemini önemli ölçüde genişletmiştir. CMK’ya göre müdafii bulunmayan şüpheli veya sanığın, çocuk, kendini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz olması (150/2), soruşturma veya kovuşturma konusu suçun cezasının alt sınırının beş yıldan fazla hapis cezasını gerektirmesi (150/3), resmî bir kurumda kusur yeteneğinin araştırılması için gözlem altına alınmasına karar verilecek olması (74/2), tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmesi (101/3), davranışları nedeniyle hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşılan sanığın yokluğunda duruşma yapılması (204/1) ve kaçak sanık hakkında duruşma yapılması (247/4) hâllerinde, şüpheli veya sanığın istemi bulunmasa hatta açıkça müdafi istemediğini beyan etse bile müdafi görevlendirme zorunluluğu bulunmaktadır.
CMK’nın “Müdafiin görevlendirilmesi” başlıklı 150. maddesi şöyledir:
“(1) Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi hâlinde bir müdafi görevlendirilir.
(2) Müdafisi bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.
(3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır.
(4) Zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”.
Maddenin birinci fıkrasında isteğe bağlı müdafilik hüküm altına alınmış; ikinci fıkrasında, çocuklara, kendisini savunamayacak derece malul olanlara veya sağır ve dilsizlere istemleri aranmaksızın müdafi görevlendirilmesi gerektiği belirtilmiş; üçüncü fıkrada ise alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda müdafi görevlendirilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.
“Müdafiin görevlendirilmesinde usul” başlıklı 156. maddesi ise şöyledir;
(1) 150 nci maddede yazılı olan hâllerde, müdafi;
a) Soruşturma evresinde, ifadeyi alan merciin veya sorguyu yapan hâkimin istemi üzerine,
b) Kovuşturma evresinde, mahkemenin istemi üzerine, Baro tarafından görevlendirilir.
(2) Yukarıda belirtilen hâllerde müdafi soruşturmanın veya kovuşturmanın yapıldığı
yer barosunca görevlendirilir.
(3) Şüpheli veya sanığın kendisinin sonradan müdafi seçmesi halinde, baro tarafından
görevlendirilen avukatın görevi sona erer.”
Görüldüğü gibi yaş küçüklüğü nedeniyle görevlendirilen zorunlu müdafiin görevinin, suça sürüklenen çocuğun 18 yaşını ikmal etmesiyle sona ereceğine dair hukuki bir düzenleme bulunmamaktadır. Bilakis Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in 7/2. maddesinde; ”Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının talebi üzerine görevlendirilen müdafi veya vekil azledilemez.” denilmek suretiyle zorunlu müdafiin özel ve spesifik konumuna vurgu yapılmış, görevlendirilmesinde olduğu gibi görevinin sona erdirilmesinde de şüpheli veya sanığın iradesine kural olarak belirleyici bir değer atfedilmemiştir. CMK’nın 150 nci maddesinin 3. fıkrasında yer alan şüpheli veya sanığın kendisinin sonradan müdafi seçmesi halinde, baro tarafından görevlendirilen avukatın görevinin sona ereceğine ilişkin düzenlemenin de, şüpheli veya sanığın seçmiş de olsa bir müdafin hukuki yardımından faydalanmaya devam ettiği hale işaret ettiği açıktır. Keza anılan yönetmeliğin 7.maddesinde de aynı yönde hükümler va’zedildiği anlaşılmaktadır. Yönetmelik’in 6/6. maddesinde CMK’nın 151/1. maddesine paralel olarak; ”Müdafi veya vekil, soruşturma evresinde ya da duruşmada hazır bulunmaz veya vakitsiz olarak duruşmadan çekilir veya görevini yerine getirmekten kaçınırsa, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme derhal başka bir müdafi veya vekil görevlendirilmesi için gerekli işlemi yapar.” biçimindeki değişiklikle zorunlu müdafiin değiştirilmesi mümkün kılınmış ise de görevinin, artık bir müdafin hukuki yardımından faydalanmayacak şekilde sona ermesi öngörülmüş değildir.
Açıklanan nedenlerle yaş küçüklüğü nedeniyle CMK’nın 150/2. maddesi uyarınca görevlendirilen zorunlu müdafiin görevinin; suça sürüklenen çocuğun yargılama sürecinde 18 yaşını ikmal etmesiyle re’sen ya da suça sürüklenen çocuğun iradesine bağlı olarak sona ermeyeceğinin kabul edilmesi gerekir.
B. Hukuki Değerlendirme
Kaçak eşyayı bu özelliğini bilerek ticari amaçla bulundurma suçundan Konya 1. Çocuk mahkemesinde yargılanan ve CMK’nın 150/2. maddesi uyarınca görevlendirilen zorunlu müdafiin hukuki yardımından faydalanan suça sürüklenen çocuğun, yargılama sürecinde 18 yaşını ikmal etmesinden sonra talimat mahkemesince savunması alınırken müdafi istemediğini ifade etmiş olsa da, asıl mahkemesinde davayı takip ederek verilen mahkûmiyete ilişkin hükmü daha evvel olduğu gibi temyiz eden müdafiin görevinin devam ettiği ve buna bağlı olarak 09.09.2021 tarihli temyiz isteminin Özel Dairece incelenmesi gerektiğinin kabul edilmesi lazım gelir.(Ceza Genel Kurulu 2024/19 E. , 2025/114 K.)

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.