
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
Yaş küçüklüğü
Madde 31- (1) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/5 md.) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.
(3) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/5 md.) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz.
GEREKÇE:
Kişinin, fiziksel gelişimine paralel olarak, toplumun değer yargılarını, bunların anlam ve içeriğini algılama yeteneği gelişmektedir. Yine bu gelişim sürecinde algılama yeteneğinin yanı sıra, ayrıca toplumdaki ölçü davranış kurallarının gerekleri doğrultusunda hareketlerini yönlendirebilme (irade) yeteneği de gelişmektedir.
Suç oluşturan fiili işlediği sırada henüz on iki yaşını bitirmemiş olan çocukların ceza sorumluluğu bulunmamaktadır. Fiili işlediği sırada henüz on iki yaşını bitirmemiş olması, çocuk açısından kusurluluğu mutlak surette ortadan kaldıran bir neden olarak kabul edilmiştir.
İzlenen suç ve ceza politikasının gereği olarak, bu gruba giren yaş küçüklerinin ceza sorumluluğunun olmadığı normatif olarak kabul edilmiştir. Çünkü, bu çocuklar hakkında ceza yaptırımının uygulanması, cezanın özel önleme ve yeniden topluma kazandırma işlevi bakımından tamamen ters etki gösterecektir. Hatta, bu çocuklarla ilgili olarak ceza kovuşturmasına ilişkin işlemlerin yapılması, psikolojik gelişimleri üzerinde olumsuz etkiler meydana getirebilmektedir. Bu nedenle, suç yoluna sürüklenmiş olan bu çocuklarla ilgili olarak, sadece koruyucu ve eğitici nitelikte olan güvenlik tedbirlerine başvurulabilir.
Çocukluktan gençliğe geçiş sürecinde bulunan on iki yaşını doldurmuş ve fakat henüz on beş yaşının tamamlamamış kişiler, genellikle işlediği fiilin bir haksızlık oluşturduğunun bilincinde olmakla beraber, bazı durumlarda fiili işlemekten kendini alıkoyamamakta ve bazı davranışlar açısından iradesine yeterince hâkim olamamaktadır. Bu nedenle, suç oluşturan bir fiili işlediği sırada on iki yaşını bitirmiş olup da henüz on beş yaşını bitirmemiş olan kişilerin, işlediği suç açısından davranışlarını yönlendirebilme yeteneğine sahip olduğunun belirlenmesi hâlinde, ceza sorumluluğunun olduğu kabul edilmiştir.
Bu grup yaş küçüklerinin ceza sorumluluğunun olup olmadığı, çocuk hâkimi tarafından tespit edilir. Ancak, bu belirlemeden önce, yaş küçüğünün içinde bulunduğu aile koşulları, sosyal ve ekonomik koşullar ile psikolojik ve eğitim durumu hakkında uzman kişilerce rapor hazırlanması istenir. Çocuk hâkimi, hazırlanan bu raporları, ceza sorumluluğunun belirlenmesiyle ilgili olarak yapacağı değerlendirmede dikkate alır.
Kusur yeteneği bulunmayan yaş küçüğü hakkında ceza tertibine yer olmadığına karar verilir. Ancak, bu kişiler hakkında koruyucu, eğitici ve yeniden topluma kazandırıcı nitelikte güvenlik tedbirlerine hükmedilir.
Çocuk hâkimi, işlediği suç açısından ceza sorumluluğunun olduğunu kabul ettiği yaş küçüğü hakkında ise kural olarak indirilmiş cezaya hükmedecektir.
Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmuş ve fakat henüz onsekiz yaşını tamamlamamış gençler, normal koşullarda, gerçekleştirdikleri davranışların hukukî anlam ve sonuçlarını kavrama yeteneğine sahip olmakla birlikte; bu kişilerin, davranışlarını yönlendirme yetenekleri yeterince gelişmemiş olabilmektedir. Bu nedenle, suç yoluna girmiş olan gençlerin, işledikleri suçlar bağlamında irade yeteneğinin zayıf olduğu normatif olarak kabul edilmiştir. Azalmış kusur yeteneğine sahip bulunan gençler hakkında kural olarak indirilmiş cezaya hükmedilir.
5377 s.k. ile değişikliğin gerekçesi
Söz konusu değişiklikle, maddenin ikinci fıkrasının redaksiyonundaki bir maddi hata düzeltilmiştir. Ayrıca, uygulama ile ilgili olarak başta Yargıtay olmak üzere hakim ve savcılar tarafından dile getirilen endişeler dolayısıyla, ceza sorumluluğu olan ikinci grup yaş küçükleri ile üçüncü grup yaş küçüklerinin cezalarındaki indirim miktar ve oranlarında değişiklik yapılmıştır.
Maddenin 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU’ndaki karşılığı
Madde 53 – Fiili işlediği zamanda on bir yaşını bitirmemiş olanlar hakkında takibat yapılamaz ve ceza verilemez. Ancak fiil kanunen bir seneden ziyade hapis cezasını veya daha ağır cezayı müstelzim bir cürüm olduğu takdirde müdeiumuminin talebi üzerine mahkeme reisi çocuğun, istirdadı kabil tedabirden olmak ve on sekiz yaşını geçmeyecek müddetle mukayyet bulunmak üzere terbiye ve ıslah için devlet idare veya murakabesinde bulunan bir müesseseye konmasını veyahut -takayyüt ve nezaretinde teseyyüp ve ihmal ile bir cürüm işlemesine meydan verirlerse kendilerinden iki yüz liraya kadar cezayı nakdi alınacağı ihtarıyla- ana baba veya vasiye teslimini emreder.
Madde 54 – (Değişik: 9/7/1953 – 6123/1 md.)
Fiili işlediği zaman on bir yaşını bitirmiş olup da on beş yaşını doldurmamış olanlar, farik ve mümeyyiz olmadıkları surette haklarında hiçbir ceza tertip olunamaz. Ancak işlenilen fiil bir seneden fazla hapis veya daha ağır bir cezayı müstelzim cürümlerden ise bundan evvelki madde ahkamı tatbik olunur.
(Değişik: 21/1/1983 – 2787/4 md.) Eğer çocuk işlediği fiilin bir suç olduğunu fark ve temyiz ile hareket etmiş ise suçunun cezası aşağıda yazılı şekillerde indirilir:
1. (Değişik İbare: 14/7/2004 – 5218/1 md.) Ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası yerine on beş yıldan, müebbet ağır hapis cezası yerine on yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezası verilir.
2. Diğer cezalar yarıya indirilir. Ağır hapis cezaları hapse çevrilir. Ancak, bu bendin tatbiki suretiyle hükmolunacak cezalar her fiil için yedi yıldan fazla olamaz.
Amme hizmetlerinden memnuiyet ve emniyeti umumiye nezareti altına alınmak cezaları tatbik olunmaz.
Şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalar, para cezasından çevrilmiş olsa dahi eğer suçlu cezanın çektirilmesine başlandığı zaman on sekiz yaşını bitirmemiş ise ceza bir ıslahhanede çektirilir.
Bu mahkumiyetler tekerrüre esas olamaz.
Madde 55 – (Değişik:9/7/1953 – 6123/1 md.)
Fiili işlediği zaman on beş yaşını bitirmiş olup da on sekiz yaşını bitirmemiş olanlar hakkında aşağıda yazılı şekillerde ceza tayin olunur:
1. (Değişik İbare: 14/7/2004 – 5218/1 md.) Ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası yerine yirmi seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezası;
2. Müebbet ağır hapis yerine on beş seneden yirmi seneye kadar ağır hapis cezası verilir.
3. (Değişik: 21/1/1983 – 2787/5 md.) Diğer cezaların üçte bire kadarı indirilir. Ancak, bu bendin tatbiki suretiyle hükmolunacak cezalar her fiil için on dört yıldan fazla olamaz.
4. Amme hizmetlerinden memnuiyet ve emniyeti umumiye nezareti altına alınmak cezaları tatbik edilmez.
Cezanın çektirilmesine başlandığı zaman on sekiz yaşını bitirmemiş olanlar hakkında hürriyeti bağlayıcı cezalar para cezasından çevrilmiş olsa dahi, onlara mahsus ceza evlerinde veya büyüklere mahsus ceza evlerinin hususi kısımlarında çektirilir. Bunlar on sekiz yaşını geçtikleri zaman eğer mahkum oldukları ceza müddeti üç seneden ve geri kalan müddeti iki seneden fazla ise büyük mahkumların bulundukları ceza evlerine naklolunurlar. Ancak bunlardan, geçirdikleri müddet içindeki hal ve durumlarına göre münasip görülenler hususi ceza evinde veya büyüklere mahsus ceza evlerinin hususi kısımlarında alıkonulabilirler.
Hükmün infazına başlandığı tarihte on sekiz yaşını bitirmiş ve mahkum oldukları ceza müddeti üç seneden az bulunmuş olup da geçmişteki hallerine nazaran hususi ceza evinde veya büyüklere mahsus ceza evlerinin hususi kısımlarında bulundurulmaları daha uygun görülenlerin cezaları bu evlerde çektirilir.
2253 s.K.nın 12’nci maddesi
15 yaşını doldurmayan küçükler hakkındaki tedbir ve cezalar:
MADDE 12 – Fiili işlediği zaman 11 yaşını bitirmiş olup da, 15 yaşını doldurmamış olan küçükler hakkında 20 nci maddeye göre yapılan inceleme, ceza tertibini gerektirmiyorsa mahkemece 10 uncu maddede yazılı tedbirlerden biri uygulanabilir.
Aksi halde haklarında aşağıda yazılı ceza tayin olunur.
1. Ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası yerine 15 sene ve müebbet ağır hapis cezası yerine 10 seneden aşağı olmamak üzere hapis cezası verilir.
2. Diğer cezalar yarıya indirilir. Ağır hapis cezaları hapse çevrilir. Ancak, bu fıkranın tatbiki suretiyle hükmolunacak cezalar her fiil için 7 seneden fazla olamaz.
3. Kamu hizmetlerinden yasaklılık ve genel güvenlik gözetimi altına alınmak cezaları uygulanmaz.
Bu hükümlülükler tekerrüre esas olamaz. İçtima halinde Türk Ceza Kanununun genel hükümleri uygulanır.
Fiili işlediği zaman 15 yaşını bitirmeyen sağır-dilsizler hakkında kovuşturma yapılamaz, bunlar hakkında 10 uncu maddede yazılı tedbirlerden biri uygulanır.
AÇIKLAMALAR
I. GİRİŞ
Ceza hukuku, failin şahsi özelliklerini dikkate almak suretiyle ceza sorumluluğunun kapsamını belirler. Bu özelliklerden biri olan yaş küçüklüğü, ceza sorumluluğunu etkileyen temel unsurlardan biridir. Çocukların biyolojik, psikolojik ve sosyal gelişim süreçleri göz önünde bulundurularak, ceza sorumlulukları sınırlı veya hiç doğmamış olabilir. Bu durum, gerek Türk Ceza Kanunu’nda gerekse Çocuk Koruma Kanunu’nda özel düzenlemeler yapılmasını gerekli kılmıştır.
II. YAŞ KÜÇÜKLÜĞÜ VE CEZA SORUMLULUĞUNUN GENEL ÇERÇEVESİ
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31. maddesinde yaş küçüklüğü bir ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan neden olarak düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre;
- Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmamış çocukların ceza sorumluluğu yoktur (TCK m. 31/1).
- Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş fakat on beş yaşını doldurmamış çocukların, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği gelişmemişse ceza sorumluluğu bulunmaz. Bu yeteneklere sahip olanlar hakkında ise ceza sorumluluğu doğar; ancak bu durumda cezada indirim yapılır (TCK m. 31/2).
- Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmuş, ancak on sekiz yaşını doldurmamış çocukların ceza sorumluluğu vardır. Ancak bu kişilere verilecek cezalarda indirim yapılır (TCK m. 31/3).
Yaş küçüklüğü nedeniyle ceza sorumluluğunun olmaması veya azaltılması, yalnızca cezalandırma sürecini değil; soruşturma, kovuşturma, infaz ve güvenlik tedbirlerini de etkileyen bir durumdur.
III. ÇOCUK KAVRAMI VE UYGULAMADA YAŞ DÜZENLEMELERİ
Türk hukuk sisteminde çocuk, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’na göre “daha erken yaşta ergin olsa bile on sekiz yaşını doldurmamış kişi” olarak tanımlanmıştır (ÇKK m. 3/a). Dolayısıyla çocuk adalet sistemi bakımından esas alınan yaş sınırı 18’dir.
Çocuklara özgü ceza sorumluluğu rejiminde, failin yaşı esas alınmakta; ancak suçun mağduru bakımından da yaş unsuru önem taşımaktadır. Örneğin; çocuğa karşı işlenen cinsel suçlar veya aile içi şiddet gibi suçlarda mağdurun yaşının küçük olması, cezanın artırılmasını veya özel usullerin uygulanmasını gerektirir.
IV. YAŞIN TESPİTİ VE ADLİ SÜREÇTE YAŞ KAVRAMI
Ceza sorumluluğunun belirlenmesi açısından çocuğun yaşının doğru şekilde tespit edilmesi büyük önem taşır. Nüfus kayıtları esas olmakla birlikte, bu kayıtların gerçeği yansıtmadığına dair ciddi kuşkular varsa, yaşın tespiti amacıyla kemik yaşının belirlenmesi gibi adli tıbbi yöntemlere başvurulabilir. Yargıtay da içtihatlarında, çocuğun yaşı konusunda şüphe varsa, lehine yorum ilkesinin uygulanması gerektiğini vurgulamaktadır.[1]
V. ÇOCUKLAR İÇİN CEZA SORUMLULUĞUNU AZALTAN VEYA KALDIRAN DİĞER HÜKÜMLER
- Fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmamış çocuklara ceza verilemez. Bu çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyici tedbirler uygulanabilir (TCK m. 31/1).
- Fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmuş fakat 15 yaşını doldurmamış çocuklar bakımından, ceza sorumluluğunun doğması için algılama ve yönlendirme yeteneğinin varlığı gerekir (TCK m. 31/2). Bu husus, pedagog, psikolog veya sosyal çalışmacı raporlarıyla belirlenir.
- 15 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ceza sorumluluğu esastır. Ancak verilecek cezalarda indirim yapılır (TCK m. 31/3).
- Ayrıca bu yaş grupları hakkında özel infaz hükümleri, tutuklamaya ilişkin sınırlamalar, seçenek yaptırımlar ve erteleme gibi kolaylaştırıcı düzenlemeler öngörülmüştür.
VI. CEZA HUKUKU AÇISINDAN ÇOCUKLARA ÖZGÜ DÜZENLEMELER
Ceza soruşturması ve kovuşturması bakımından genel hükümlerden ayrı olarak çocuklara özgü bazı özel düzenlemeler yapılmıştır:
- Dava zamanaşımı süreleri çocuklar açısından daha kısadır (TCK m. 66/2).
- Çocuklara karşı üst soy tarafından işlenen suçlarda zamanaşımı, çocuğun 18 yaşını tamamladığı günden itibaren işlemeye başlar.
- Ceza zamanaşımı da çocuklar lehine daha kısa sürelerle sınırlanmıştır (TCK m. 68/2).
- 15 yaşını doldurmamış çocuklar hakkında beş yılın altındaki suçlarda tutuklama yasağı vardır (ÇKK m. 21).
- 18 yaşını doldurmamış şüpheli/sanığa istemi aranmaksızın müdafi atanır (CMK m. 152/2).
- 18 yaşından küçük mağdura da istemi olmaksızın vekil atanır (CMK m. 234/2).
- Çocukların duruşmaları kapalı yapılır (CMK m. 185).
- 18 yaşını doldurmamış olanların cezası TCK m. 50/1’deki yaptırımlardan birine çevrilmek zorundadır (TCK m. 50/3).
- Ertelemede üst sınır çocuklar için üç yıldır (TCK m. 51/1).
- 15 yaş altı çocukların infaz süresi, bir gün iki gün sayılır (5275 sayılı Kanun m. 107/5).
- 18 yaşını doldurmamış kişiler hakkında TCK m. 53’teki hak yoksunluklarına hükmedilemez (TCK m. 53/4).
- Aynı şekilde tekerrür hükümleri de uygulanmaz (TCK m. 58/5).
- Çocukların cezaları çocuk ceza infaz kurumlarında infaz edilir (5275 sayılı Kanun m. 11-15).
- Ödenmeyen para cezaları hapse çevrilemez (5275 sayılı Kanun m. 106/4).
- TMK m. 13’e göre terör suçlarında 15 yaşından küçük çocuklar hakkında seçenek yaptırım ve erteleme yasağı uygulanmaz.
- Akıl hastası çocuklar hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanır (ÇKK m. 12).
VII. ÇOCUK MAHKEMELERİ VE YARGI ÇEVRELERİ
Çocuk mahkemelerinin yargı çevresi, kuruldukları il veya ilçenin mülki sınırlarını kapsar (ÇKK m. 27/1). Çocuk ağır ceza mahkemeleri ise, il merkezi ve adli yönden bağlı ilçeleri kapsar (ÇKK m. 27).
Bir ilde çocuk ağır ceza mahkemesi kurulmuşsa, yargı çevresindeki genel mahkemelerce görülen davaların, çocuk sanık olması halinde görevsizlikle bu mahkemelere gönderilmesi gerekir (ÇKK Geçici m. 1/1-2).
Çocuk mahkemesi bulunmayan yerlerde korunma ihtiyacı olan çocuklara yönelik tedbir kararlarını, aile veya asliye hukuk mahkemeleri verir (ÇKK Geçici m. 1/4).
Çocuk ağır ceza mahkemeleri bir başkan ve iki üyeden oluşur, cumhuriyet savcısı duruşmaya katılır. Bu mahkemeler, ağır ceza kapsamındaki çocuk suçlarını görür (5235 sayılı Kanun m. 12).
Bu mahkemelerin bulunmadığı yerlerde, çocuklar tarafından işlenen suçlar genel mahkemelerde görülür; ancak kovuşturma işlemleri 5395 sayılı Kanun hükümlerine tabidir (ÇKK Geçici m. 1/3).
VIII. ÇOCUKLARA ÖZGÜ GÜVENLİK TEDBİRLERİ
- TCK m. 31/1 kapsamındaki çocuklar hakkında güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
- TCK m. 31/2 uyarınca ceza sorumluluğu doğmayan çocuklara da güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
- TCK m. 57 uyarınca eğitim kurumuna yerleştirme en yaygın tedbirdir.
- 5395 sayılı Kanun m. 5: danışmanlık, sağlık, eğitim, bakım gibi koruyucu ve destekleyici tedbirler düzenlenmiştir.
- Bu tedbirler, ihmal-istismar veya suça sürüklenme riski bulunan çocuklar için de uygulanabilir.
- Güvenlik tedbirleri hâkim kararıyla kaldırılabilir veya değiştirilebilir.
- Uygulama ve izleme görevleri sosyal hizmet görevlileri, denetimli serbestlik ve çocuk büroları tarafından yürütülür (ÇKK m. 20).
IX. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Ceza hukukunda çocuklara özgü düzenlemeler, sadece ceza indirimine değil, çocuğun kişiliğinin korunmasına yöneliktir. Yaş küçüklüğü, yalnızca cezai yaptırım açısından değil, adli sürecin tüm aşamalarında dikkate alınmalı, çocuk merkezli adalet ilkesi benimsenmelidir. Uygulamada bu düzenlemelerin etkinliği, çocukların tekrar suça yönelmesinin önlenmesi açısından hayati önem taşımaktadır.
Ceza sorumluluğunun bireyselleştirilmesi ilkesi gereği, çocukların gelişim düzeyi, eğitimi, sosyal çevresi gibi unsurlar gözetilerek hem yaptırım hem tedbir politikaları belirlenmelidir. Çocuk adalet sisteminin amacı cezalandırmak değil, çocuğun topluma kazandırılması olmalıdır. Bu bağlamda, uygulayıcıların mevzuatı çocuk lehine yorumlaması, çocuk adalet sisteminin sağlıklı işlemesinin temelini oluşturacaktır.

UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Necmettin İlhan’a ait olup, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olarak temin edilmektedir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere ncm.ilhan@gmail.com adresine gönderebilirler.